Ortada garip bir durum var. Darbe teşebbüsleriyle ilgili Meclis araştırma önergesine AK Parti, CHP ve MHP milletvekilleri imza vermiyor.
Nokta dergisinde yayınlanan “Sarıkız” ve “Ayışığı” kod adlı darbe teşebbüslerini Meclis’e getirmekte olan ÖDP Genel Başkanı ve İstanbul bağımsız milletvekili Ufuk Uras şaşkın. Nasıl şaşırmasın ki, demokrasi tarihimizde bir ilke imza atarak yola çıkmış, artık darbeler döneminin kapanması için Meclis’in devreye girmesini istiyor. Milletvekili olarak, sorumluluğu gereği, demokratik tavır sergileyerek medeni bir çaba gösteriyor, fakat DTP’li milletvekilleri dışında darbe karşıtı önergesini imzalayan yok. Hadi CHP’yi anladık. Ama MHP ve AK Parti’ye ne oluyor? MHP ki, 12 Eylül darbe döneminde, liderleri, kurucuları, idamla yargılandılar. Dünün darbe mağdurları, bugün neden sessiz kalıyorlar?
Hele AK Parti’nin tavrını anlamak hiç mümkün değil. Sarıkız ve Ayışığı darbeleri, Ufuk Uras’a karşı mı yapılacaktı? Darbe günlüklerini bütün AK Parti milletvekilleri lütfen okusunlar. İktidara geldikleri ilk günden itibaren nasıl düğmeye basıldığını, birilerinin işlerini güçlerini bırakarak sadece ve sadece AK Parti’nin iktidardan gitmesi için nasıl mesai harcadıklarını görsünler... Meclis’in gücünün farkında olmayanların, kendilerine emanet edilen millet iradesinin hakkını vermeleri asla mümkün olamaz. Türkiye’nin demokrasiden başka bir seçeneği yok. İşte Ergenekon soruşturması. Nihayet cesur savcılar çıkmış ve bu defa devlet içindeki hukuk dışı yapılanmalarla ilgili iddialar, halının altına süpürülmemiş. Susurluk için “fasa fiso” diyen başbakanların kırdığı cesaretleri, bugün de AK Parti yöneticileri, “konjonktür müsait değil” diyerek, geri durarak mı kıracaklar? Demokrasiyi savunmak, hiçbir zaman konjonktürel değildir. Hukukun üstünlüğü, milli irade ve özgürlükler her şart altında savunulmalıdır. Demokrasinin en büyük düşmanı darbelerdir. Türkiye’de Parlamento; Yunanistan’da, İspanya’da, Güney Kore’de gösterilen cesareti ve duruşu gösteremeyecek midir? Eğer bizim ülkemizde de darbe dönemlerinin kapanması isteniyorsa, darbecilerin cezasız kalmayacağını herkes anlamalıdır. Milletvekilleri, kendilerinden beklenen cesareti gösteremezse, kime ne demeye hakları var?
Meclis, kendi iradesini savunmalıdır. Meclis, gücünün farkında olarak milli iradeye sahip çıkmalıdır. Meclis, demokrasi konusunda yargıyı cesaretlendirirken, çetelerin cesaretini de kırmalıdır. Darbelerle ilgili Meclis araştırması açılması, Ergenekon üzerinden sürdürülen ve büyütülmek istenen kutuplaşmayı da azaltacaktır. Çünkü bu meseleye el atması gereken, tavır koyması gereken asıl merci, Türkiye Büyük Millet Meclisi’dir. Demokrasinin kurumsallaşması, demokrasi cephesinin güçlenmesine bağlıdır. Bir adım ileri, iki adım geri giderek demokrasi yokuşunda mesafe alınamaz. AK Parti, bu konuda üzerine düşeni ve kendinden bekleneni yapmazsa/yapamazsa, demokrasi cephesinin desteğini kaybedecektir. Bugün, demokratik reformların devam etmesi ve demokrasimizin olgunlaşması için elimize altın bir fırsat geçmiştir. Tereddüt etmek, ipe un sermek, telâfisi mümkün olmayacak kayıplar getirecektir. Statükonun devamını isteyenler şu an şaşkındırlar. Askeri kışkırtmak üzerine kurulu senaryoları zora girmiştir. Ancak, demokrasi cephesinin zaaf göstermesi onlara yeniden toparlanma fırsatı verecektir. Artık Türkiye’deki mücadelenin, demokrasi taraftarlarıyla, demokrasiyi engellemek isteyenler arasında olduğunu bütün dünya görüyor. Demokrasiyi, bürokratik vesayetten kurtarmak istiyorsak, milletvekilleri, savcıların gösterdiği cesareti göstermelidir. Meclis, bindiği dalı kesmemelidir...
Zaman, 4 Temmuz 2008
|