Siyasetteki, medyadaki ‘Ergenekoncular’ı bir yana koyun. Onlar bugünlerde çok telaşlılar. Çünkü yargı süreci ilerledikçe, muhtemelen Ergenekon’un zaten bilegeldiğimiz medya ve siyaset bacağı da daha inkâr edilemez bir şekilde belgelenecek...
Laik cumhuriyet’ bahanesiyle ‘cunta darbelerine’ nasıl gönüllü kulluk kölelik yapıldığı saydamlaşacak... Ama bir de... Hem içerde... Ve dışarıda, özellikle dış basında... Olup biteni çözemeyen... Ve yazılıp, çizilenlere bakıncada ‘doğru’ okumayan hatırı sayılır büyüklükte bir kesim var...
***
Ne diyorlar?
Sanıyorlar ki ‘darbecilerin’ tutuklanması, parti kapatılmasına ‘karşı hamle’...
Dış basının sevdiği terminolojiyle söylenirse ‘Kemalistlerle’ ‘İslamcılar’ arasındaki kapışmanın yeni bir evresi...
Ergenekon’un medyatik alanı içindeki siyasetçi ve medya da bu gerginlik analizi üzerinden bilerek ‘davul’ çalıyor... Şimdilik iddia aşamasındaki ‘darbeciliğe’ tüm varlığıyla arka çıkıyor...
Ama acaba, durum gerçekten böyle mi?
***
Hemen şunu söyleyeyim...
Bu son gözaltılar ‘bir çatışma’ değil, ‘bir mutabakat’ operasyonu...
Biliyorum... Askeriye ‘özenle’ bunun hukuksal bir operasyon olduğunu vurguluyor...
Gerçekten de olup bitenin ‘hukuk devleti’ açısından hiç bir şaşırtıcı yanı yok...
İddialar var... Karineler var... Hatta çok ciddi deliller var... Ve savcı gereğini yapıyor...
Orgeneral, morgeneral kimsenin gözünün yaşına bakmadan da hükmünü icra ediyor...
Ama bu ‘hukuk devletinde’ olur...
Türkiye’de asla olmazdı...
O halde, ilk defa olarak, şimdi nasıl oluyor... Ona bakmak gerek...
***
Oraya bakınca... Sivil- askeriye...
İçerisi-dışarısı dengesinde...
Bu ‘gözaltılar’ tümünün mutabakatı ile gerçekleşmekte...
Askeriyenin tavrını daha iyi anlamak için Nokta’nın yayınladığı ‘darbe günlüklerini’ yeniden gözden geçirmek gerek... Yanlış yorumları anında tashih edecek en önemli açıklamalar orada...
Bu gözaltılar ağustos ertesinde yeniden şekillenecek askeri yönetimin şimdiden kurumun içine ve dışına verdiği bir mesaj olarak da algılanabilir...
Yoksa ‘hukuk’ geçerli olsa, olup bitenin şimdiye kadar bin defa olmuş olması gerekirdi...
Ama bundan böyle ‘hukuk’ işleyecek ise, ona da amenna... En azından ‘orgeneral’ gözaltısını bundan böyle yadırgama dönemi aşılıyor, yargı karşısında herkesin eşit olduğu iddiası gerçekleşme zemini buluyor...
Ardında ne olursa olsun, demokrasi gerçekleşiyor...
***
Dışarısı...
Ya da dış dinamiklere gelince...
Türkiye bir NATO ülkesi...
Miloseviç Sırbistan’da Kosova halkına ‘egemenlik’ paravanının ardına sığınarak zulüm ettiğinde, halkı yönetimin elinden NATO uçakları kurtardı...
Çünkü Soğuk Savaş döneminin en kanlı aygıtı olan NATO, Sovyetlerin çöküşü ardından ‘stratejisini’ değiştirmiş, ‘demokrasileri korumayı’ da temel ilkelerden biri haline getirmiş durumda...
Bu ahval ve şeriatta, anti-demokrasi, anti-batı bir girişime neden göz yumsun?
Orta-Doğu’nun kan ve gözyaşı içinde çırpındığı bir dönemde...
İçe kapanmacı... Bürokratik ve devletçi...
Halkın hiç bir desteğini alamayacak olan ‘kurum dışına düşmüşlerin’ bir macerasına kim neden ve nasıl ‘evet’ diyecek?
***
NATO’nun güçlü omurgası ABD’nin yönetiminde...
Bir iki ay içinde İran’a saldırmak...
İran’a saldırırken de Türkiye’de kendine daha yakın bürokratik odaklar bulma arzusu içinde gittikçe etkisini artıran bir eğilim var ama bu ‘gözaltılara’ onlar bile sahip çıkmaz...
Onlar bu aranışları en azından ‘emekli zevat’ ile pişirmez...
Daha uzatmaya gerek yok...
Kısacası saha dışına atılmış ‘darbecilerin’ güç alacağı, dayanacağı bir zemin yok... İçerde de kalmadı, dışarıda da...
***
Darbe günlükleri... Darbeci siyasetçiyi...
Darbeci medyacıyı da deşifre ediyor...
Onların yaygarasını anlıyorum...
Ama sözüm onlara değil, iyi niyetle olup biteni anlamaya çalışana...
Ortada ‘çatışma’ yok... Tersine tam bir mutabakat var...
‘Huysuz ve inatçı obsesif darbecileri’ saha dışına atıp, onların peşinden ve izinden gitmeye hevesli olanlara da ‘ihtar’ çekme konusunda geniş bir mutabakat...
Sivil-asker ve içerisi-dışarısının oluşturduğu mutabakat...
Olup biteni okurken, yanlış olmasın...
Star, 4 Temmuz 2008
|