TARİH kitaplarının tozlu sayfalarında kaybolan ve artık tamamen unutulan ‘’Surre’’ geleneği, Yusuf Çağlar ve Salih Gülen’in ‘’Dersaadet’ten Haremeyn’e Surre-i Hümayun’’ adlı kitabıyla, tekrar gün ışığına çıktı.
Yitik Hazine Yayınları’ndan çıkan kitapta, Osmanlı döneminde, padişahların her hac mevsiminde İstanbul’dan (Dersaadet) Mekke ve Medine (Haremeyn) halkı, hac yollarını koruyan Mekke şerifleri ve Hicaz bölgesinde yaşayanlara gönderdiği para ve değerli eşyalar anlamına gelen ‘’Surre’’ ile bunları götüren ‘’Surre Alayı’’ konu ediliyor.
Yusuf Çağlar ve Salih Gülen’in hazırladığı eserde, Prof. Dr. Münir Atalar, Doç. Dr. Şakir Batmaz, Doç. Dr. Hülya Tezcan, Dr. Hüseyin Özdemir, Ömer Faruk Şerifoğlu, Murat Kargılı, Esra Doğan ve Selin İpek gibi 10 ismin de makaleleri bulunuyor.
Hiç yayınlanmamış hatırat ve belgelerin bulunduğu kitap, zengin muhtevasıyla, Osmanlı’da Hicaz ile İstanbul arasında 527 yıl süren bu büyük geleneğin görkemini ortaya koyuyor.
Mescid-i Haram ve Mescid-i Nebevi’yi tasvir eden gravürler, Yıldız ve Dolmabahçe Saraylarından Surre Alayı’nın çıkışını gösteren fotoğraflar ile II. Mahmud ve II. Abdülhamid zamanında verilmiş feraşet beratlarının yer aldığı kitapta, Kâbe örtüsünün İstanbul’da hazırlanıp gönderildiğini belgeleyen üç parçalık bir fotoğraf ile 1905 yılında yapılan Surreye ait Kethüda Selahattin’in kaleme aldığı ve şimdiye kadar hiçbir yerde yayımlanmamış bir Surre hatıratı da bulunuyor.
Kitapta ayrıca, Hicaz Demiryolu’nun bütün duraklarını gösteren renkli bir harita da dönem hakkında zengin muhteva sunuyor.
|