“Yasama organı yanlış yaptığında yargıdan döner. Olmadı, önüne sandık geldiği gün, milletten döner. Yürütme yanlış yaptığında yine yargıdan döner. Olmadı, günü geldiğinde bizzat milletin kendisinden döner. Peki, yargı erki yanlış yaptığında nereden döner?” diye soran Başbakan Erdoğan, yaşanan krizin baş müsebbibinin CHP olduğunu söyledi. Meclis çatısı altındaki siyasî partileri sağduyu ve sorumluluk bilinciyle gereken değerlendirmeleri yapmaya çağıran Erdoğan, “Türkiye'yi derhal, hep birlikte sürüklenmek istendiğimiz 'yetki çatışması' ortamından çıkarmak zorundayız” dedi.
BAHÇELİ: AKP'NİN ÖNERİLERİNE AÇIĞIZ,
AMA...
Erdoğan'ın getireceği “makul ve meşruiyet sınırları içinde kalacak” her öneriyi iyiniyet ve samimiyetle değerlendirmeye hazır olduklarını belirten MHP lideri Bahçeli “Siyasî normalleşme süreci başlatılmadan ve Türkiye'yi yönetme kabiliyetini kaybetmiş bugünkü hükümete dayalı siyasî tablo değişmeden, yeni anayasa hazırlanması doğru ve mümkün değildir” derken, DTP Genel Başkanvekili Emine Ayna “Türkiye'nin karşı karşıya kaldığı krizin nedeni, yapısal sorundur. 86 yıllık halksız ve demokrasisiz cumhuriyet sistemi artık tıkanmıştır. Türkiye darbe anayasasından kurtulmalı'' dedi.
Meclis, hiçbir vesayeti kabul
etmeyecek
AKP Genel Başkanı ve Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, ‘’İstiklalimizin sembolü olan bu Meclis bugüne kadar hiçbir vesayeti, hiçbir gölgeyi kabul etmedi, bundan böyle de kabul etmeyecektir’’ dedi. Erdoğan, partisinin TBMM grup toplantısına, ‘’Burası, Türkiye Büyük Millet Meclisi. Türk milletinin, 70 milyon vatandaşımın iradesinin tecelli ettiği kutlu çatı. ‘Egemenlik Kayıtsız Şartsız Milletindir’ ilkesi 23 Nisan 1920’de burada hayat buldu’’ sözleriyle başladı. Kurtuluş Savaşını yöneten, Cumhuriyeti kuran iradenin burada şekillendiğini kaydeden Erdoğan, şunları söyledi: ‘’İstiklalimizin sembolü olan bu Meclis bugüne kadar hiçbir vesayeti, hiçbir gölgeyi kabul etmedi, bundan böyle de kabul etmeyecektir. Zira bu Meclis, hür iradesiyle bu aziz milletin kurtuluş destanını yazdı. Evet, burası milletimizin evidir, harim-i ismetidir (kutsal ocağıdır). Bu evin 70 milyon sahibi vardır. Bu çatının altında bu ülkenin hiçbir vatandaşı unutulmaksızın, ihmal edilmeksizin, hiç bir ayrıma tabi tutulmaksızın herkesin hukuku savunulur, korunur; herkesin iradesi burada temsil edilir. Bu ülkenin izzeti için, bu milletin şerefi için aklı selimin, sağduyunun yolundan ayrılmadan, metanetle ve vakarla bir ve bütün olarak milletimizin hukukunu ilelebet koruyacağız, milletimizin iradesini hakkıyla temsil edeceğiz, birliğini, beraberliğini savunacağız bu çatının altında. Bunu hep birlikte yapacağız. Kendimizi geri çekmeden, başkalarını da dışlamadan milli irademize, müşterek hukukumuza her birlikte sahip çıkacağız. Milletimizle aynı üslubu kullanacağız, milletimizle aynı vefa ve kader çizgisinde yürüyeceğiz. Ne milletimizin bir adım ilerisinde olacağız ne milletimizden bir adım geride kalacağız. Hiç şüphesiz, milletimizin istisnasız tamamı adaletten yanadır, hakkaniyetten yanadır. Siz, saygıdeğer milletvekillerini de bu milletin emanetine sadakatle sahip çıktığınız için yürekten kutluyorum.’’ Erdoğan, ‘ben yaptım, oldu’ anlayışını demokratik rejimler kaldıramayacağını vurgulayarak, şunları söyledi: ‘’Hükümetler yaptığında da kaldırmaz, yasa koyucu yaptığında da kaldırmaz. Yargı yaptığında hiç kaldırmaz. ‘Ben yaptım, oldu’ anlayışı, demokratik hukuk devletlerinin kimyasını bozar. Demokrasilerde rejimi korumak ancak hukuk içinde, hukukun üstünlüğü ilkesine, Anayasanın bağlayıcılığına sadık kalmakla mümkündür.
Yasama organı yanlış yaptığında yargıdan döner. Olmadı, önüne sandık geldiği gün, milletten döner. Yürütme yanlış yaptığında yine yargıdan döner. Olmadı, günü geldiğinde bizzat milletin kendisinden döner. Peki yargı erki yanlış yaptığında nereden döner? Bu soruların kamuoyunda tartışıldığını görüyoruz. Bu durumun baş müsebbibi de bana göre CHP’dir, CHP’nin muhalefet zihniyetidir. Kimsenin, ama hiç kimsenin, yargı kurumunu böyle bir tartışmanın tarafı ve muhatabı haline getirmeye hakkı yoktur.”
|