Click Here!
      "Gerçekten" haber verir 10 Haziran 2008
Anasayfam Yap | Sık Kullanılanlara Ekle | Reklam | Künye | Abone Formu | İletişim
ASYA'NIN BAHTININ MİFTAHI , MEŞVERET ve ŞÛRÂDIR

Eski tarihli sayılar

Görüş, teklif ve
eleştirilerinizi
[email protected]
adresine bekliyoruz.
 

Basından Seçmeler

Ankara kriterleri

Ali Babacan’ın Washington’da olduğu şu günlerde Amerikalı gazeteciler kendisine hep aynı soruyu soruyor: Anayasa Mahkemesi AKP’yi kapatır mı? Babacan bu soruya cevap vermemek için çok uğraşıyor. “Gidişat o yönde” diyecek hali yok tabii ki. İşin acı tarafı şu: son iki yıldır Türkiye’ nin Batı’ daki imajı son derece büyük yara aldı. 2000-2005 arası zar zor elde edilen demokratik kazanımlar birden uçup gitti. Artık Batı’ da kimse gönül rahatlığıyla “Türkiye’ de darbeler dönemi kapandı” diyemiyor . Zira Kopenhag kriterlerinin yerine Ankara kriterleri geldi.

Bu noktaya son iki yılda gelmedik tabii ki. Sorunlar çok daha derinlerde. Türkiye soğuk savaş bittiğinden bu yana çok ciddi bir kimlik kutuplaşması yaşıyor. 1950-80 yılları arasında sağ-sol kavgası nedeniyle üstü ideolojik bir şekilde örtülmüş olan “İslami kimlik” ve “Kürt meselesi” son 30 yıldır Türkiye’nin yegane gündemi oldu. Resmi ideolojimiz bu iki konuyu ısrarla “irtica” ve “bölücülük” olarak algılıyor. Bu nedenle bir türlü bu iki meseleyi klişelere kaçmadan ve komplo teorileri kurmadan tartışamıyoruz.

(...)

Peki neden böyleyiz? Türk eğitim sisteminin dünyadan kopuk bir insan tipi yetiştiriyor olmasından kaynaklanıyor. Klişe ve komployla okula başlar başlamaz tarih derslerinde tanışıyoruz. Dış mihraklar bizi zayıflatmak için hep müthiş bir faaliyet içindeler. Güçlenmemizi kimse istemiyor. Türk’ün Türk’ten başka dostu yok. Ve tabii ki bir Türk dünyaya bedeldir. Bu milliyetçi klişelerle daha ilkokulda tanışıyoruz. Sonuç nedir? Sevr hiç ölmüyor. Sürekli bir beka korkusu içindeyiz. Batıyla aşk ve nefret arasında giden şizofren bir ilişkimiz var.

Milliyetçilik ile flört

Bu şizofren tablo aynı zamanda AK Parti’nin ikilemini de açıkça ortaya koyuyor. Nedeni basit. AK Parti yerel tabanı çok güçlü bir siyasi parti olmasına rağmen “Batılı” çizgiden uzaklaşma lüksüne sahip değil. Rejim tarafından “irtica” olarak algılanan bu partinin siyasi meşruiyeti Türkiye’nin AB ufkunu korumasına bağlı. Bu nedenle AK Parti demokrasi mücadelesini AB üzerinden vermek zorundaydı. Aksi takdirde rejimle doku uyuşmazlığı yaşanacaktı. Bunları biliyor olmasına rağmen AK Parti 2005 sonrasında milliyetçilik ile flört etmeye başladı.

Partideki Türk-İslam sentezinin Türk boyutu ağır bastı . MHP ile popülizm yarışına girildi. Kopenhag Kriterleri gider “Ankara Kriterleri” gelir dendi. Ama gele gele 27 Nisan muhtırası geldi. 22 Temmuz zaferinden sonra bile AK Parti tam olarak milliyetçilikten kurtulamadı. PKK ve Kürt meselesi partinin basiretini bağladı. Ankara Kriterleri’nden Kopenhag Kriterleri’ne dönüş yaşanmadı. Cumhurbaşkanlığı seçimi, PKK, Kuzey Irak, başörtüsü derken, birden yargı darbesi sürecine girildi .

Ankara kriterleri böyle bir süreç işte. Bir anda “Mamak Cezaevi” sürecine dönüveriyor.

Sabah, 9.6.2008

Ömer Taşpınar

10.06.2008

 
Sayfa Başı  Yazıcıya uyarla  Arkadaşıma gönder  Geri

 
GAZETE 1.SAYFA
Download

Kutlu Doğum Haftası Pdf

Bütün haberler

Başlıklar

  Gerçek demokrasi, hemen şimdi!

  Demokratik laikliğe geçmeliyiz

  Ankara kriterleri

  Taarruz ve yol ayrımı

© Copyright YeniAsya 2008.Tüm hakları Saklıdır