Hukukçular Birliği Vakfı Yönetim Kurulu Başkanı Av. Sinan Kılıçkaya, Türkiye demokratikleşirken yargının bunun dışında kalamayacağını belirterek, “Sivil ve resmî kurumların uzlaşısı ile yargı reformu gerçekleştirilmelidir” dedi.
Hukukçular Birliği Vakfı Yönetim Kurulu Başkanı Av. Sinan Kılıçkaya, “Devletin üç temel kuvvetinden biri olan yargı yetkisi anayasamız gereği Türk Milleti adına bağımsız mahkemelerce kullanılmaktadır. Bağımsız mahkemelerin oluşumunda ve de yargı yetkisinin kullanımında halkın hiçbir katkısı olmadığı gibi herhangi bir şekilde denetleme hakkı da bulunmamaktadır. Millet, kendi adına kullanılan yetkiyi ve yetkilileri belirleyemediği gibi denetleyememektedir. Bizde yargı bağımsızlığı mutlak bir bağımsızlıktır. Yargı milletten de bağımsızdır. Millet yasamadan memnun olmazsa yasamayı, milletvekillerini, yürütmeden memnun olmazsa yürütmeyi değiştirir. Bunlar olması gerekendir ve demokrasinin gereğidir. Ancak, Milletin kendi adına yetki kullanan yargıdan memnun olmaması durumunda yapacak hiçbir şeyi yoktur” dedi.
Türkiye’deki şartlardan dolayı hukukun değil yargının üstünlüğünden söz edilebileceğini açıklayan Kılıçkaya, “Yasama hangi gerekçe ile kanun yaparsa yapsın yasamanın gerekçesi, ne demek istediği değil yargının bu kuraldan ne anladığı önemli olmaktadır. Bu şartlarda hukukun üstünlüğünden bahsedilemez; ancak yargının üstünlüğünden bahsedilebilir” şeklinde konuştu.
Yargıtay Başkanlar Kurulu’nun yayınladığı bildiri hukuka aykırı olmasına rağmen Kurulu denetleyecek herhangi bir organın bulunmadığını söyleyen Kılıçkaya, “Son günlerde yargı gücünü fark ederek demokrasiye müdahale eder hale gelmiştir. Yargıtay Başkanlar Kurulu’nun görev ve yetkileri kanunla belirtilmişken ve kanun çerçevesinde yetkisi de olmadığı halde yargıda yapılması planlanan reform bahane edilerek Mecliste yapılan kanunlara, hükümetin uygulamalarına ve Anayasa Mahkemesinde görülmekte olan dâvâlara ilişkin hukuk lisanından uzak muhalif bir söylemle bildiri yayınlandı. Bu bildiri hukuka aykırı oldu. Ancak buna karşı milletin veya devletin herhangi bir organının yapacağı bir şey yoktur. Anayasal düzen oluşturulurken yargının hukuku çiğneyebileceği öngörülmemiştir. Bu nedenle yargı millet de dâhil denetim dışı kalmıştır” sözlerini ifade etti.
Ülke demokratikleşirken yargının bunun dışında kalamayacağını belirten Kılıçkaya, şöyle konuştu: “Bu günlerde, yüksek yargı üyelerini seçimine ilişkin yöntemin değiştirilmesi, sürece TBMM ve halkın dâhil edilmesi, görev sürelerinin sınırlandırılması, jüri sisteminin düşünülmesi, mahkeme üyeliklerine doğrudan halktan temsilci katılması ve Hâkim ve Savcılar Yüksek Kurulu kararlarının yargı denetimine açılması gibi değişiklik tekliflerine olan ihtiyaç daha çok hissedilir olmuştur. Ülke demokratikleşirken yargının bunların dışında kalması mümkün değildir. İdeolojik saplantılardan uzak özgür ve açık tartışma ortamında yargı reformu değerlendirilmeli ve sivil ve resmî kurumların uzlaşısı ile yargı reformu gerçekleştirilmelidir.”
|