|
|
|
Elektrik ve dogalgaza zam |
Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, dünyanın Türkiye’yi izlediğini belirterek, ‘’Ama bakıyorsunuz Türkiye çok farklı konulara kilitlenmiş ya da kilitlemek istiyorlar’’ dedi. Erdoğan, TOBB Ekonomi ve Teknoloji Üniversitesi Toplantı Salonu’nda yapılan Türkiye Odalar ve Borsalar Birliği (TOBB) 63. Genel Kurulu’nda yaptığı konuşmada, dünyanın her yerine gittikleri her ülkede gazetecilerin, politikacıların, akademisyenlerin, Türkiye’nin son dönemde, yakaladığı atılım zirvesini ve artan ağırlığını gördüklerini söyledi.
Dünyanın Türkiye’yi izlediğini belirten Erdoğan, şunları kaydetti: ‘’Ama bakıyorsunuz Türkiye çok farklı konulara kilitlenmiş, ya da kilitlemek istiyorlar. (Siyasetin önünü nasıl keseriz, millî iradeye nasıl ipotek koyarız, milletin tercihlerini nasıl yok sayarız, yatırımın, üretimin, ihracatın önünü nasıl keseriz. Türkiye’ye giren uluslar arası sermayeyi nasıl bloke ederiz, nasıl atarız, nasıl kapatırız. Hükümete nasıl çamur atarız, nasıl çelme takarız, ne tür iftiralar atarız. Milletin moralini nasıl bozarız. İstikrarı, güveni nasıl zedeleriz. Güvenlik güçlerini nasıl yıpratırız) diye.’
Türkiye’nin, Türk halkının gerçek gündeminin başka, muhalefetin, medyanın gündeminin başka olduğunu ifade eden Erdoğan, Cumhuriyet tarihinin en büyük projesiyle ilgili somut adımları Salı günü açıkladıklarını, Edirne’den, Hakkâri’ye bütün milletin büyük bir coşku ile umut içinde Çarşamba günü bunu görmek isteğini, ancak medyanın ve muhalefetin ‘’cımbızla çeker’’ gibi olumsuzlukları gündeme sokmak istediğini ve adeta gündemi kundaklamaya çalıştığını söyledi.
Erdoğan, gündemlerinin bu olmadığını ve sun'î gündemlerle, sanal krizlerle uğraşacak vakitlerinin bulunmadığını vurgulayarak, şöyle devam etti: ‘’Bizim gündemimiz çatışma değil, gerilim değil. Bizim gündemimiz Türkiye’nin geçmişini karartan, vaktini, nakdini boşa harcayan içi boş tartışmalar değil. Biz vizyonumuzda, ufkumuzda bu dar kalıplara sığmayacak kadar geniştir. Biz Türkiye 1 trilyon dolar gayri safi yurt içi hasılaya nasıl ulaşır, bunun gayreti içerisindeyiz. İhracatı 250 milyar dolara çıkarmanın gayreti içerisindeyiz. Türkiye’nin dış ticaret hacmini 500 milyar dolara çıkarmanın gayreti içerisindeyiz. Türkiye’nin kişi başına gayri safi millî hasılası 10 bin dolar dedik. İnşallah bunu zaten yakalamış durumdayız. Bu yıl yakalıyoruz. Şimdi 15 bin dolara nasıl çıkaracağız onun gayreti içerisindeyiz’’
DOĞALGAZA GELECEK ZAM ORANI
Başbakan Erdoğan’ın TOBB Genel Kurulunda haberini verdiği doğalgaz zammının oranları açıklandı. Doğalgaza, konutta yüzde 7,4 sanayide yüzde 8,3 oranında zam yapılacağı açıklandı. Doğalgaza erken zam kararında, BOTAŞ’ın acil zam ihti-yacının etkili olduğu belirtiliyor.
|
/ ANKARA
01.06.2008
|
|
|
BENZİN FİYATLARINDA ŞAMPİYONUZ |
Benzinin galon fiyatının (1 galon= 3.8 litre) 4 dolara yükselmesi Amerikalıları şoke ederken, Amerikan Associated Press (AP) haber ajansının yükselen akaryakıt fiyatlarıyla ilgili haberine yer veren gazeteler, "Benzin fiyatlarını yüksek mi buluyorsunuz? Siz bir de Türkiye'de 11 doları görün" şeklinde başlıklar attılar. AP ajansı, Türkiye'de ortalama 200 dolara mal olan bir depo benzinin yurt içi uçak biletinden daha pahalı olduğu yorumu yaptı.
Haberde, Avrupa’da yükselen benzin fiyatları dolayısıyla eylemler yapıldığı belirtilirken, “Yüksek fiyatların en önemli sebebi ülkeden ülkeye değişen vergi oranları. Petrol işleme kapasitesinin yetersizliği ve nakliye masrafları da diğer etkenler” denildi. AP, ABD’de düşük vergi oranları dolayısıyla benzin fiyatlarının nispeten düşük olduğunun altını çizdi.
AP, ilginç bir kıyaslama yaparak Türkiye’de ortalama 200 dolara mal olan bir depo benzinin yurtiçi uçak biletinden daha pahalı olduğunu belirtti. Petrol üreticisi Venezuela’da ise akaryakıt sudan bile ucuz.
YOUTUBE'A TÜM DÜNYADA YASAK TALEBİ
Öte yandan Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı, YouTube’da yayımlanan Atatürk’e hakaret içeren videolar için dünya genelinde erişim yasağı talep ediyor. Savcılık kaynakları, sitenin Türkiye’de resmî temsilcilik kurmaması halinde kapatma kararının süreceğini söylüyor.
NTV-MSNBC’nin haberine göre, video paylaşım sitesi YouTube’a erişim, Atatürk’e hakaret içeren görüntü ve ses kayıtları sebebiyle Türkiye’den sık sık engelleniyor. Şu anda YouTube’a erişim uzun bir süredir yapılamıyor. Engellemelere gerekçe olarak ise, yasak görüntü ve ses kayıtlarının, sitenin Amerika’daki ana “server”dan silinmemesi olarak gösteriliyor. Zira, silinmeyen bu görüntelere herhangi bir ülkeden, hatta Türkiye’den değişik Proxy adresleri ile ulaşmak mümkün.
Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı, bu sebeplerden dolayı görüntülerin “ana server”dan tamamen silinmesini istiyor. Ancak YouTube’un Türkiye’de temsilciliği bulunmadığı için savcılık muhatap sıkıntısı çekiyor.
Savcılık kaynakları, “Youtube’nin ABD’de bulunan merkez yönetimi bize cevap bile vermiyor. Buradaki bütün işlemleri avukatları aracılığı ile yürütüyorlar, bu da sitenin daha uzun süre ile kapalı kalmasına sebep oluyor” diyor.
TEMSİLCİLİK İÇİN SÜRE DOLUYOR
Öte yandan, internet güvenliğine ilişkin yasa, YouTube’un Türkiye’de güvenlik ve yetki belgesi ile lisans almasını, ofis açmasını ve vergi mükellefi olmasını zorunlu kılıyor.
Diğer ülkelerde bu zorunluluğu yerine getiren YouTube’un, aynı işlemi Türkiye’de de yapması için görüşmeler sürüyor.
YouTube’a Türkiye’de temsilcilik açması için verilen 6 aylık süre de 23 Temmuz tarihinde doluyor.
|
/ WASHINGTON
01.06.2008
|
|
|
Milletten bağımsız yargı olmaz |
Hukukçular Birliği Vakfı Yönetim Kurulu Başkanı Av. Sinan Kılıçkaya, Türkiye demokratikleşirken yargının bunun dışında kalamayacağını belirterek, “Sivil ve resmî kurumların uzlaşısı ile yargı reformu gerçekleştirilmelidir” dedi.
Hukukçular Birliği Vakfı Yönetim Kurulu Başkanı Av. Sinan Kılıçkaya, “Devletin üç temel kuvvetinden biri olan yargı yetkisi anayasamız gereği Türk Milleti adına bağımsız mahkemelerce kullanılmaktadır. Bağımsız mahkemelerin oluşumunda ve de yargı yetkisinin kullanımında halkın hiçbir katkısı olmadığı gibi herhangi bir şekilde denetleme hakkı da bulunmamaktadır. Millet, kendi adına kullanılan yetkiyi ve yetkilileri belirleyemediği gibi denetleyememektedir. Bizde yargı bağımsızlığı mutlak bir bağımsızlıktır. Yargı milletten de bağımsızdır. Millet yasamadan memnun olmazsa yasamayı, milletvekillerini, yürütmeden memnun olmazsa yürütmeyi değiştirir. Bunlar olması gerekendir ve demokrasinin gereğidir. Ancak, Milletin kendi adına yetki kullanan yargıdan memnun olmaması durumunda yapacak hiçbir şeyi yoktur” dedi.
Türkiye’deki şartlardan dolayı hukukun değil yargının üstünlüğünden söz edilebileceğini açıklayan Kılıçkaya, “Yasama hangi gerekçe ile kanun yaparsa yapsın yasamanın gerekçesi, ne demek istediği değil yargının bu kuraldan ne anladığı önemli olmaktadır. Bu şartlarda hukukun üstünlüğünden bahsedilemez; ancak yargının üstünlüğünden bahsedilebilir” şeklinde konuştu.
Yargıtay Başkanlar Kurulu’nun yayınladığı bildiri hukuka aykırı olmasına rağmen Kurulu denetleyecek herhangi bir organın bulunmadığını söyleyen Kılıçkaya, “Son günlerde yargı gücünü fark ederek demokrasiye müdahale eder hale gelmiştir. Yargıtay Başkanlar Kurulu’nun görev ve yetkileri kanunla belirtilmişken ve kanun çerçevesinde yetkisi de olmadığı halde yargıda yapılması planlanan reform bahane edilerek Mecliste yapılan kanunlara, hükümetin uygulamalarına ve Anayasa Mahkemesinde görülmekte olan dâvâlara ilişkin hukuk lisanından uzak muhalif bir söylemle bildiri yayınlandı. Bu bildiri hukuka aykırı oldu. Ancak buna karşı milletin veya devletin herhangi bir organının yapacağı bir şey yoktur. Anayasal düzen oluşturulurken yargının hukuku çiğneyebileceği öngörülmemiştir. Bu nedenle yargı millet de dâhil denetim dışı kalmıştır” sözlerini ifade etti.
Ülke demokratikleşirken yargının bunun dışında kalamayacağını belirten Kılıçkaya, şöyle konuştu: “Bu günlerde, yüksek yargı üyelerini seçimine ilişkin yöntemin değiştirilmesi, sürece TBMM ve halkın dâhil edilmesi, görev sürelerinin sınırlandırılması, jüri sisteminin düşünülmesi, mahkeme üyeliklerine doğrudan halktan temsilci katılması ve Hâkim ve Savcılar Yüksek Kurulu kararlarının yargı denetimine açılması gibi değişiklik tekliflerine olan ihtiyaç daha çok hissedilir olmuştur. Ülke demokratikleşirken yargının bunların dışında kalması mümkün değildir. İdeolojik saplantılardan uzak özgür ve açık tartışma ortamında yargı reformu değerlendirilmeli ve sivil ve resmî kurumların uzlaşısı ile yargı reformu gerçekleştirilmelidir.”
|
Cemil YÜZER
/ ANKARA
01.06.2008
|
|
|
hurriyet.com.tr’den “çıldırtan” çarpıtma |
Karabük’ün Eflani ilçesinde kene ısırması sonucu ölen 75 yaşındaki Zülfiye Tunç’un cenazesinde konuşan İmam Muharrem Tokgöz’ün sözleri hurriyet.com.tr’yi rahatsız etti.
“Cenab-ı Allah bir ufacık böcekle bir koca bedeni yok eder” diyen Tokgöz’ün sözlerini “İmamın çıldırtan yorumu” diye duyuran siteye tepki okuyucularından geldi. Habere yorum yazan okuyucular, “İnsanın ne kadar âciz bir varlık olduğunu, Allah’ın mutlak kudret sahibi olduğunu söylüyor. Ne var bunda?” değerlendirmesinde bulundular.
|
01.06.2008
|
|
|
Soylu’ya GİK desteği |
Demokrat Parti Genel İdare Kurulu Toplantısının ardından yapılan yazılı açıklamada, Genel Başkan Süleyman Soylu’ya tam destek mesajı ve başlatılan ‘Beyaz Yürüyüş’e devam kararı çıktı.
GİK toplantısı sonrası yapılan yazılı açıklamada özetle şöyle denildi: “Demokrat Parti, büyük ve köklü bir siyasî geleneğin temsilcisidir. Partimiz insan haklarına saygılı, birey odaklı politikalar ortaya koyan, dünyadaki topyekûn uygarlığın ürettiği siyasî, sosyal, ekonomik birikimi ve evrensel değerleri ülkemiz ve insanımızın zenginlik, refah ve mutluluğu için değerlendiren ve siyaseti bu verilerle yeniden yorumlayan bir politik anlayışı ortaya koymaktadır.
"Demokrat Parti, Türkiye’de son dönemde, devlet kurumları ve toplumun bütün katmanlarında gerilime yol açan ve enerjimizi boşa harcayan tartışmalarda her zaman halkımızın ve demokrasinin tarafındadır. Partimizin demokrasiden başka ideolojisi, milletimizden başka hesap vereceği merci yoktur. Bu süreçte Demokrat Parti tarihî misyonuyla uyumlu olarak, Türk halkının önüne demokratik, sivil, katılımcı, üreten ‘yeni bir siyaset anlayışı’ koymaktadır. Bu ‘yeni siyaset anlayışı,’ kapalı zeminlerde bu işi kendine meslek edinmiş profesyonellerce yapılan entrika, dedikodu ve karalamaya dayalı politikalar yerine, toplumun bütün kesimlerini kucaklayan, sorunların kamuoyuyla paylaşıldığı, açık, yapıcı, şeffaf ve dürüst bir siyaset anlayışıdır. Halkımızın özlemi olan bu siyaset anlayışını öncelikle kendi partimizde, üyesinden genel başkanına kadar teşkilâtlarımızın her kademesinde geçerli kılmak gayemizdir.
"Son dönemde bazı medya organlarında Genel Başkanımız ve Genel İdare Kurulumuzla ilgili parti içinden ve dışından kaynaklanan, partimizin çalışma düzenini ve motivasyonunu etkilemeye yönelik haber ve yorumlar üzerine konu, 13 Mayıs 2008 tarihli Genel İdare Kurulunda değerlendirilmiştir. Genel Başkanımızın iradesi ve talebi istikametinde bir heyet oluşturularak, konuya ilişkin bir çalışma başlatılmış ve böylece kamuoyunun da aydınlatılması sağlanmıştır.
"Sayın Genel Başkanımızın bu tutumu eski siyaset alışkanlıklarının etkisinden kurtulamamış bazı çevrelerin yorumladığı gibi değil, tamamen parti içinde birlik ve beraberliği sağlamaya yönelik demokratik bir nezaketin tezahürüdür.
"Ancak eski siyaset anlayışını devam ettirme niyetinde olan ve partimizin büyüme ivmesini etkilemeye çalışanlara yaklaşımımız başta iyi niyet, birlik ve beraberlik duruşu ile demokratik anlayış ve siyasal işleyişin zorunlu kıldığı siyasal disiplin içinde olacaktır.
"Biz GİK üyeleri olarak eski genel başkanlarımız da dâhil bu misyonda görev yapmış herkesle bir mutabakat ve anlayış birliği içindeyiz. Partimizi iktidara taşımayı amaçlıyoruz. Bu anlayışla Türkiye’ye hizmet etmek isteyen herkesi Demokrat Parti’de birleşmeye ve siyaset yapmaya davet ediyoruz. Genel Başkanımızın 6 Ocak 2008 Olağanüstü Kongresinde göreve gelişiyle başlayan ve olağan kongre sürecine girdiğimiz şu dönemde, ‘Beyaz Yürüyüş’ümüzü hep birlikte devam ettirme azim ve kararlılığımızı vurguluyoruz. Bu süreci demokratik bir şekilde sonuçlandıracağımızdan ve Türkiye’nin önüne yeni bir iktidar alternatifi koyacağımızdan Türk milleti emin olmalıdır.
"Genel İdare Kurulu olarak, bu “yeni siyaset anlayışı”yla, birlik ve beraberlik içinde, geçmişe takılmadan, hep ileri bakarak Genel Başkamız Süleyman Soylu’nun gençliği, dinamizmi, nitelikleri, ilkeli duruşu, sarsılmaz çalışma azmi ve performansıyla partimizi çok hızlı bir şekilde iktidara taşıyacağına olan güvenimiz tamdır.”
|
YENİ ASYA
/ İSTANBUL
01.06.2008
|
|
|
Laiklik anlayışı değişsin |
SAADET Partisi (SP) Genel Başkan Yardımcısı Cevat Ayhan, ‘’laiklik anlayışının baskıcılık yerine, hukuku, temel hakları, din ve vicdan hürriyetini koruyan bir çerçeveye oturtulması’’ gerektiğini söyledi.
Serdivan beldesinde düzenlenen SP İl Başkanları ve Parti Müfettişleri Değerlendirme Toplantısı’na katılan Ayhan, gazetecilere yaptığı açıklamada, laiklik üzerindeki tartışmaların ülkenin önünü kestiğini belirtti. Tartışmaların ara rejimlere ve kutuplaşmalara sebep olduğunu kaydeden Ayhan, şunları dile getirdi: ‘’Müslümanlık hiçbir partinin güdümünde değil, ama eğer ‘dindarsan bizim partiye gel, irtica tehditse bizim partiye gel’ şeklinde kamplaşmalar yaşıyor Türkiye. Bu da tabiî gerilimin ötesinde gerek yerel gerek genel siyasete hizmet eden partilerin hizmetlerinin doğrudan değerlendirilmesini önlüyor. Partiler yerelde de genelde de hizmetle mükellef. Vergiyi adaletli toplayacak, yağma etmeyecek ve yolsuzluğa meydan vermeyecek, zulmetmeyecek. Dinî kamplaşma olunca böyle olmuyor.’’
|
/ SAKARYA
01.06.2008
|
|
|
İş dünyası huzur istiyor |
TÜRKİYE Odalar ve Borsalar Birliği (TOBB) Başkanı Rifat Hisarcıklıoğlu, yargının hem bağımsız ve hem de tarafsız olmasını beklemek ve istemek durumunda olduklarını kaydederek, ‘’Hiçbir kişi ya da kurum eleştiriden muaf tutulamaz’’ dedi.
TOBB ETÜ’de çalışmalarına başlayan TOBB’un 63. seçimsiz olağana Genel Kurulunda TOBB Başkanı Hisarcıklıoğlu delegelere seslendi. Hisarcıklıoğlu, konuşmasında ne yazık ki geçmişteki başarının hep devam edeceğinin sanıldığını, 2006’dan sonra ekonominin geri planda kaldığını, reform sürecinin de aksadığını kaydetti. Yapılması gerekenin göz ardı edilirken problemlerin artmaya devam ettiğini söyleyen Hisarcıklıoğlu, ‘’İhracatımız ithalatçı oldu. Sanayicimiz komisyoncu oldu. Esnaf işportacı oldu. Çiftçi çift bozan oldu’’ dedi. Kısır çekişmelerle Türkiye’nin mücadele gücünün kırıldığını, enerjisinin boşa harcatıldığını, nefesinin tüketildiğini belirten Hisarcıklıoğlu, şunları kaydetti: ‘’Biz artık huzur istiyoruz. Çünkü ancak huzur ortamında ticaretin gelişeceğini, yatırım yapılacağını, istihdam sağlanacağı biliyoruz. Huzur olmazsa 90’ların karanlık günlerine dönmekten korkuyoruz. Üzerine vazife olmayan görevlere soyunanların yol açacağı zararları artık ödemek istemiyoruz. Altını çizerek söylüyorum. Evet artık biz de tarafız. Huzurun, istikrarın, sağ duyunun, demokrasinin ve kalkınmanın tarafındayız. Kavganın, çatışmanın, demokrasiyi ve kalkınmayı akamete uğratacak her girişimin de karşısındayız. Biz huzur istiyoruz. Biz sağduyulu olmayı, Türkiye’nin yeniden kendisi ile barışmasını istiyoruz.’’ Özel sektör olarak büyümeyi sürdürmek için öncelikle neler olması gerektiğini söylediklerini belirten Hisarcıklıoğlu, özel sektörün, çalışanların üretenlerin, taleplerini siyasetçilere ilettiklerini söyledi. Hisarcıklıoğlu, ‘’Bizim işimiz çözümün yolunu göstermek. Siyasetçilerin işi ise çözüm üretmektir. Bizim işimiz bize, siyasetçinin siyasetçiye’’ dedi.
|
/ ANKARA
01.06.2008
|
|
|
‘Rüşvet teklif etmedim’ |
CUMHURBAŞKANLIĞI seçimi öncesinde, eski CHP Kastamonu Milletvekili Mehmet Yıldırım’a ‘’rüşvet vermeye teşebbüs ettiği’’ iddiasıyla yargılandığı dâvâdan 10 ay hapis cezasına çarptırılan ve cezası ertelenen iş adamı Remzi Gür, ortada çok ağır bir adlî hata olduğunu savunarak, alınan kararın bozulması için gerekli başvurunun yapıldığını bildirdi.
Gür, şu görüşleri dile getirdi: ‘’Kamuoyunun bilmesini istediğim husus şudur ki, ben adı geçen milletvekiline kesinlikle rüşvet teklif etmedim. Ama ne yazık ki yüce Türk adaleti bana ve benden böyle bir söz veya teklif duymadıklarını ifade eden üç tanığa itibar etmemiş, bir milletvekilinin 22 Temmuz 2007 seçimlerini kazanamaması üzerine ortaya attığı bir iddiaya ve ondan naklen aktaran bir tanığın soyut beyanına itibar ederek ve takdirini bu yönde kullanarak medyaya intikal eden kararını vermiştir.’’ Remzi Gür, adalete saygısının ve bütün bu olumsuzluklara rağmen adaletin tecelli edeceğine inancının tam olduğunu belirterek, itiraz ve temyiz süreci tamamlanıncaya kadar başka bir açıklama yapmayacağını bildirdi.
|
/ İSTANBUL
01.06.2008
|
|
|
Gurbetçiler geliyor |
EDİRNE Gümrük ve Muhafaza Başmüdürü Mehmet Hatipoğlu, gurbetçilerin karayoluyla gelişlerinin başladığını belirterek, ‘’yurt dışında çalışan gurbetçilerimiz, tatillerini geçirmek üzere ülkemize gelişlerinde Kapıkule Sınır Kapısını gönül rahatlığıyla tercih edebilir’’ dedi.
Hatipoğlu, yaptığı açıklamada, Kapıkule Sınır Kapısının modernizasyonu çerçevesin-de inşaat çalışmalarının devam ettiğini, bir yandan da Avrupa’nın değişik ülkelerinde çalışan gurbetçilerin gelişleri için gümrükte düzenlemeler yaptıklarını bildirdi. Yaz sezonunda gurbetçi vatandaşlarımızın karayoluyla Kapıkule Sınır Kapısı’ndan Türkiye’ye gelişlerinde sorunların en aza indirilmesi için gerekli personel açığını kapatmak amacıyla gerekli yazışmaları yaptıklarını ifade eden Hatipoğlu, gümrük kapısında devam eden inşaat çalışmalarına rağmen, yaz sezonunda gurbetçilere en iyi hizmetin verileceğini belirtti. Gurbetçilerin kara yolu dışında demiryoluyla da yurda gelişleri devam ediyor.
|
/ EDİRNE
01.06.2008
|
|
|
Yerli uydu 2015’te |
ULAŞTIRMA Bakanı Binali Yıldırım, beklenmedik gelişme olması durumunda devreye girmesi gereken yedek yazılımda arıza çıkması sebebiyle TÜRKSAT 3A uydusunun uzaya fırlatılmasının ertelendiğini bildirdi. Yıldırım, ‘’Bu şartlar altında da uydu normalde fırlatılır ama milyonda bir ihtimal de olsa da riske atamayız’’ dedi.
TÜRKSAT 3A’nın TÜRKSAT 1C’nin yükünü alacağını, kapasitesinin TÜRKSAT 1C’nin yaklaşık 2 katı olduğunu anlatan Yıldırım, ‘’Bir televizyon kanalı için 6 megahertz ayrılırsa, TÜRKSAT 3A üzerinden en az 200 televizyon kanalı hayatımıza girebilir’’ diye konuştu. TÜRKSAT 5A uydusunu ‘’yerli’’ imkânlarla yapmayı hedeflediklerini dile getiren Yıldırım, TÜRKSAT 5A’nın Türkiye’de yapıldıktan sonra Fransız Guyanası’nda fırlatılmasının söz konusu olduğunu ifade etti. TÜRKSAT 5A projesinde TAİ ile TÜRKSAT’ın birlikte çalışacağını anlatan Yıldırım, ‘’TAİ tesislerinde ilk millî uydumuz için uydu tasarım merkezi kurulacak. TÜRKSAT 3A’nın üretim aşamasında çalışan mühendislerimiz bu projede de yer alacak. Buna beyin teri diyoruz. TÜRKSAT 5A’yı 2015’te fırlatmayı planlıyoruz’’ dedi.
|
/ KOUROU
01.06.2008
|
|
|
Toptan: Hz. İbrahim'in yolu örnek alınsın |
TBMM Başkanı Köksal Toptan, ‘’Hz. İbrahim’in işaret ettiği yoldan gitse bugün insanlık, bütün sorunlarını aşacaktır’’dedi. Balıklıgöl’deki ‘’Halil İbrahim Buluşmaları’’ faaliyetine katılan Toptan, daha sonra Hz. İbrahim’in doğduğu mağarayı ziyaret edip, Şanlıurfa Müzesi’nde ‘’Hz. İbrahim’in Tenceresi’’nin yer aldığı ‘’Kutsal Emanet Sergisi’’ni açtı.
Daha sonra, Topkapı Sarayı Kutsal Emanetler bölümünde muhafaza edilen ve faaliyetler çerçevesinde sergilenmek üzere müzeye getirilen tencereyi de inceleyip, Şanlıurfa Valisi Yusuf Yavaşcan ve öteki yetkililerden bilgi alan Köksal Toptan, şehrin büyük uygarlık ve inançlara merkezlik yaptığını belirtti. Toptan, şöyle konuştu: ‘’Herkesin Şanlıurfa’ya gelip, bu zenginliklerden pay ve tat almasını öneririz. Medya gruplarına burada görev düşüyor. Burayı dünyaya tanıtmamız lâzım, dünyanın ilgisini buraya çekmemiz lâzım. Şunu biliyoruz ki başkalarının çok küçük eski bir kalıntısı milyonlarca turisti çekebiliyor, ilgi çekiyor. Biz bu kadar zenginlik içerisindeyken tanıtma konusunda, bence eksikliğimiz var. Bu konuda hepimize çok iş düşüyor.’’ Konuşmasında, Şanlıurfa’da yaşadığı rivayet edilen Hz. İbrahim’in dinler açısındaki önemine de değinen Toptan, ‘’Hz. İbrahim demek, sevgi, hoşgörü, yardımlaşma ve tahammül demek. Bugün insanlığın bu ilkelerden alacağı çok fazla dersler, insanlığın çok büyük ihtiyacı var. Hz. İbrahim’in işaret ettiği yoldan gitse bugün insanlık, bütün sorunlarını aşacaktır’’dedi.
|
/ ŞANLIURFA
01.06.2008
|
|
|
Vakit CHP’ye dâvâ açıyor |
Anadolu’da Vakit gazetesi Ankara Temsilcisi Serdar Arseven, CHP Genel Sekreteri Önder Sav’ın dinlenildiği iddialarıyla ilgili olarak, ‘’Telekom’dan çıkan belge var. Bunun üzerine söylenecek bir şey yok’’ dedi.
Arseven, Plaza Otel’de düzenlediği basın toplantısında, Sav ile Merkez Valisi Ali Serindağ arasındaki görüşmenin muhtevasının tartışılması gerektiğini, ancak CHP’nin olayın esasını bastırmak istediğini savundu. ‘’Dinleme olayıyla ilgili olarak araştırma yapılmadan çeşitli değerlendirmeler yapıldığını ve iddialar ortaya atıldığını’’ hatırlatan Arseven, ‘’Türk Telekom’dan çıkan belge var. Bunun üzerine söylenecek bir şey yok. Baykal, konuyu önce incelemeli ve araştırmalıydı. Peşinden giden, kendisine yakın insanları sıkıntıya düşürmezdi. Kaynağım CHP’li Önder Sav. Bu iş çok açık bir şekilde ortaya çıktı’’ diye konuştu. Arseven, ‘’görüşmenin dinlenilmesinin meslek etiği açısından nasıl değerlendirdiğinin’’ sorulması üzerine, YÖK Başkanı Prof. Dr. Yusuf Ziya Özcan ile TBMM Başkanı Köksal Toptan’ın kameraya alınmış görüntülerinin yayımlanmasından imtina edilmediğini söyledi. Arseven, ‘’Eşitlikçi olalım. Sadece Vakit’i sorgulatmam. Bu haksızlığı yaptırtmam’’ dedi. ‘’Sav’ın görüştüğü kişinin eski Bolu Valisi Serindağ olduğunu, nasıl tesbit ettiklerinin’’ sorulması üzerine de Arseven, konuşmanın muhtevasından bunun anlaşıldığını, ayrıca Serindağ ile iki kez görüşerek bunu teyit ettiklerini söyledi. Serdar Arseven, ‘’CHP’nin Vakit gazetesine çok ağır suçlamalarda bulunduğunu, Vakit’i birilerinin taşeronu olarak göstermek istediğini’’ savunarak, CHP’ye dâvâ açmayı düşündüklerini sözlerine ekledi.
|
/ ANKARA
01.06.2008
|
|
|
Tecrübeli DP’lilere ödül |
GEDİZ DP İlçe Kadın Kollarının düzenlediği programa DP Kadınlardan Sorumlu İl Başkan Yardımcısı Müzeyyen Gültekin, Merkez İlçe Kadın Kolları Başkan Yardımcısı Gönül Akyol ile Kadın Kolları İl Başkanı Emine Çetintaş katıldı.
Gediz Kadın Kolları İlçe Başkanı Münevver Azmioğlu, “Kurtuluş Savaşında cepheye mermi taşıyan Elif bacıların, Kara Fatma’ların Nene Hatunların torunu olan kadınlarımız, İslâmiyetin en güzel kadın temsilcileri olan Hz. Hatice’nin, Hz. Fatima’nın Hz. Aişe’nin de torunun olmaktan mutludur, onurludur. Bugün burada yıllardır aktif siyasetin içinde bulunan ve bizlere örnek olan parti büyüklerimize plâket vereceğiz. Demokrat misyona sahip çıkan bu insanlar, her türlü sıkıntıya katlanarak siyaset yapmışlardır” şeklinde konuştu. Programda Adalet Partisi’nden beri aktif siyasetin içinde bulunan Müzeyyen Gültekin, Gönül Akyol, Sevim Turgut, Seher Yamaner, Nurten Azmioğlu, Ayşe Bakırdemir, Habibe Uluer ve Emine Çetintaş’a birer plâket verildi.
|
01.06.2008
|
|
|
ÖSS'de son hafta |
Öğrenci Seçme ve Yerleştirme Merkezi (ÖSMY) Başkanı Prof. Dr. Ünal Yarımağan, 15 Haziran Pazar günü yapılacak Öğrenci Seçme Sınavı’na (ÖSS) girecek adayların yanlarında kesinlikle cep telefonu getirmemelerini, aksi takdirde, binaya alınmayabileceklerini bildirdi.
Saint Benoit Lisesi’nde düzenlenen ‘’Türkiye’de Üniversiteye Giriş Sisteminin dünü bugünü ve yarını’’ konulu konferansta konuşan Yarımağan, Türkiye’de üniversiteye giriş sisteminin tarihçesini ve mevcut sistemi anlattı.
Yarımağan, Yükseköğretim Kurulunca (YÖK) ‘’sınav yapıldıktan sonra sınav sisteminde bazı değişiklikler yapılacağı’’ şeklinde açıklamada bulunulduğunu hatırlatarak, bugünkü sistemin yürürlükte daha ne kadar kalacağının belli olmadığını, ancak çok radikal değişiklikler beklemediğini söyledi.
Örgün yüksek öğretim programına yerleştirilebilmek için ÖSS’de 185’in baraj olduğunu anımsatan Yarımağan, 2007 yılında bu barajı 604 bin öğrencinin geçtiğini, ancak çeşitli sebeplerle kontenjanların doldurulamadığını belirtti. Yarımağan, zaten sınırlı olan kontenjanların boş kalmaması düşüncesiyle 185 puan barajının indirilmesi üzerinde çalışmalar yapıldığını ifade etti.
YÖK’ün bu yıl kontenjanları da arttırdığını dile getiren Yarımağan, böylece bu yıl en az 100 bin öğrencinin daha üniversiteye girme şansını yakalayacağını vurguladı.
Ünal Yarımağan, liselerin 4 yıla çıkarılması sebebiyle 2008-ÖSS’ye başvurularda 400-500 bin civarında düşüş beklediklerini, ancak eski mezunların başvurularındaki artış sebebiyle aday sayısında geçen yıla göre sadece 130 bin civarında azalma olduğunu bildirdi.
Prof. Dr. Yarımağan, konuşmasını şöyle sürdürdü: ‘’Bu senenin en önemli konusu, cep telefonu ile sınava gelmeyiniz. Çünkü cep telefonları ile baş edemiyoruz. Bir binada bin kişi sınava giriyorsa hepsi cep telefonu ile geliyor. Oradaki yetkililerin bu telefonları teslim alması, emanete koyması ve sonra karıştırmadan vermesi gerekiyor. Binbir türlü zorluk çıkıyor. Bazı adaylar telefonlarını vermeden içeri giriyor. Teknoloji günümüzde maalesef iyi yönlerinin yanı sıra kötü amaçla da meselâ kopya çekmek için de kullanılabiliyor. Onun için bu sene cep telefonu ile sınava gireceğiniz binaya gelmek yasak. Cep telefonu ile gelirseniz sizi binaya almayabilirler. Emanete de almayacaklardır.’’
Ünal Yarımağan, bu sene yaptıkları bir değişikliğin de öğrencileri boy ve kiloları ile uyumlu yerlerde sınava almaya çalışmak olduğunu belirterek, ‘’Çünkü geçmiş yıllarda 120 kiloluk 190 santimetre boyunda bir aday ilköğretim 1. sınıf sırasına denk gelebiliyor ve çok ciddî sıkıntı çekebiliyordu. Oturma yerinin numaralanmasını ve soru kitabının dağıtımını bilgisayar ile yaptık. Size Ankara’nın söylediği soru kitabı türünü vermeleri lâzım. Kapıda nereye oturacağınız Ankara’dan gönderilen çizimler üzerinde yazılı olması lâzım. Bunlara dikkat edin. Sınavdan birkaç gün önce mutlaka sınava gireceğiniz yeri gidip görün ki sınav sabahı panik yaşamayın’’ şeklinde konuştu.
ÖSYM Başkanı Yarımağan, giriş belgelerinin dökümlerinin yapılmaya ve gönderilmeye başlandığını da dile getirerek, ‘’Sınava giriş belgeleri gönderilmeye başlandı. 2-3 gün öncesine kadar bekleyin. Gelmeyen olursa her sınav merkezinde belge çıkartmak mümkün’’ dedi.
İstanbul’da Üsküdar ve Beyazıt’ta belge çıkartılabileceğini anlatan Yarımağan, sınav belgelerinin 1 haftadır ve belli yörelerden başlanarak gönderildiğini söyledi. Yarımağan, belgelerin dökümünün sürdüğüne dikkati çekerek, ‘’Bizim amacımız dökümlerin en geç 7-8 Haziran’a kadar tamamlanması ve 10 Haziran’a kadar postaya verilmesi. İstanbul daha dökülmemiş bile olabilir’’ diye konuştu. Eski mezunların bu yıl sınava yoğun başvuruda bulunduklarını ve büyük ihtimalle bir yerlere yerleşeceklerini dile getiren Yarımağan, bu sebeple gelecek yıl sınava ilk kez girecek olan son sınıf öğrencilerinin şanslarının daha yüksek olacağını vurguladı.
Yarımağan, üniversiteye girme açından en şanssız grubun genel liselerin Sosyal Bilimler alanında okuyan öğrenciler olduğuna dikkati çekerek, bölümlerin genellikle Fen Bilimleri veya Matematik-Türkçe testlerini içeren Eşit Ağırlıklı puan türüne göre öğrenci almayı tercih ettiklerini anlattı. Fen Bilimleri alanında okuyanların üniversiteye girme şansı en yüksek olan kesim olduğunu, ikinci sırada Türkçe Matematik alanının geldiğini dile getiren Yarımağan, Türkiye’de diğer bölümlerde başarılı olamayanların sözelde okuduklarına dair yanlış bir inanış bulunduğunu, bu sebeple psikoloji ve sosyoloji bölümlerinin bile Sosyal Bilimler yerine Eşit Ağırlıklı puan türüne göre öğrenci almak için başvuruda bulunduklarını kaydetti.
Sınava başvuranlar ile herhangi bir yüksek öğretim programına yerleştirilenler arasındaki farkın giderek açıldığına işaret eden Yarımağan, üniversitelerin kontenjanlarının, altyapıları düzeltilerek arttırılması gerektiğini söyledi.
Sınavsız öğrenci alan bölümlerin sayısının da çoğaltılması gerektiğini belirten Yarımağan, Türk Dili ve Edebiyatı veya Fizik gibi bölümlere isteyenlerin sınavsız alınmaları gerektiğini söyledi.
|
/ ANKARA
01.06.2008
|
|
|
Tek sigarayla bile tiryakisiniz |
Dünya Sağlık Örgütü (DSÖ) tanımlamasına göre, günde bir tane sigara içen kişinin dahi, tiryaki olarak kabul edildiği belirtildi.
Çukurova Üniversitesi (ÇÜ) Tıp Fakültesi Patoloji Anabilim Dalı Öğretim Üyesi ve Türk Kanser Araştırma ve Savaş Kurumu Adana Şubesi Yönetim Kurulu Üyesi Prof. Dr. İlhan Tuncer, tütün bağımlılığının, alkol ve uyuşturucu madde bağımlılıkları ile aynı ana başlık altında sınıflandırıldığını söyledi. Dünyada sigara tüketiminin her yıl yüzde 2.1 oranında arttığını ifade eden Tuncer, bu artışın dünya nüfus artışından daha hızlı olduğuna dikkati çekti. Tuncer, tütün kullanımının adeta bir salgın olduğunu belirterek, ‘’Ölüm orta çağda veba salgını ile özdeş idi. Günümüzde de en yaygın ölüm nedenini tütün kullanımına bağlı hastalıklar oluşturuyor. 20’nci yüzyılda tütün kullanımına bağlı olarak 100 milyon kişi yaşamını yitirmişti’’ dedi.
|
01.06.2008
|
|
|
Üniversitesiz il kalmayacak |
ÜNİVERSİTE bulunmayan 9 ilde devlet, İstanbul’da ise 2 vakıf üniversitesi kurulmasını öngören 5765 sayılı Kanun Resmî Gazete’nin dünkü sayısında yayımlanarak, yürürlüğe girdi. Kanuna göre, Ardahan, Bartın, Bayburt, Gümüşhane, Hakkâri, Iğdır, Şırnak, Tunceli ve Yalova’ya üniversite kurulacak.
Böylece, 85 olan devlet üniversitesi sayısı 94’e çıkacak. Kanunla ayrıca, Mehmet Altınbaş Eğitim ve Kültür Vakfınca İstanbul Kemerburgaz Üniversitesi ile Bilim ve Sanat Vakfınca İstanbul Şehir Üniversitesi adıyla, iki yeni vakıf üniversitesi de kurulacak. Böylece vakıf üniversitesinin sayısı da 33’e ulaşacak. Kurulan 11 üniversite ile daha önce kurulan Adıyaman, Dumlupınar, Hacettepe, Muğla ve Sakarya’daki üniversitelerin tıp fakültelerine, idari ve öğretim üyeleri dahil toplam 14 bin 100 kadro tahsis edilecek. Yeni kurulan 9 devlet üniversitesinin her birine ise 335’i tutulu olmak üzere 900’er kadro verilecek.
|
/ ANKARA
01.06.2008
|
|
|
Trafikte uzlaşmayı başardık |
1 NİSAN'DA başlatılan maddî hasarlı trafik kazalarında polis beklenmeksizin, kaza tesbit tutanağının karşılıklı anlaşılarak tutulması uygulamasında yüzde 66 oranında başarı sağlandığı bildirildi.
Kara Yolu Trafik ve Yol Güvenliği Araştırma Enstitüsü Başkanı İhsan Memiş, yaptığı açıklamada, Türkiye’de 2007 yılında 825 bin trafik kazası meydana geldiğini ve bunun 718 bininin maddî hasarlı kazalar olduğunu belirtti. Trafik ekiplerinin olay yerine çağrılması halinde beklenen ortalama sürenin 45-60 dakika olduğunu bildiren Memiş, ‘’ayrıca en az 2 personel olay yerine gitmekteydi. Kaza yerine gidilmesi, zaman kaybı, personel maliyeti devlete aşırı yük getirmekteydi’’ dedi. 1 Nisan 2008’de başlatılan maddî hasarlı trafik kazalarında polis beklenmeksizin, kaza tesbit tutanağının karşılıklı anlaşılarak tutulması uygulamasının başarıyla uygulandığını bildiren Memiş, şunları kaydetti: ‘’İlk başta var olan aksaklıklar başta Emniyet Genel Müdürlüğünün çabası başta olmak üzere sigorta şirketleri, Türkiye Şoförler Federasyonu (TŞÖF) ve enstitümüzün de toplumsal bilinçlendirmede etkin rol alması sonucu aşıldı. Ülke genelinde maddî hasarlı trafik kazalarında uzlaşma oranı yüzde 66’yı buldu. Bu işlem daha çok İstanbul, Ankara ve İzmir’de büyük rahatlık getirmiş; gece veya gündüz, yağmurlu ve karlı havalarda yolların kapanarak akan trafiğin engellenmesinden vatandaş kurtarılmıştır. Yani vatandaş karşılıklı olarak kısa sürede anlaşmakta, yolları trafiğe açmakta, zaman kaybını önlemektedir. Vatandaşın kendi başına anlaşma süresi ortalaması 10 dakika olmaktadır.’’
Uygulamanın trafik ekiplerinin zaman kaybı ve personel israfını önlediğini, vatandaşın el sıkışma kültürüne destek verdiğini ifade eden Memiş, Trafik Bilgi Merkezinin (TRAMER) daha çok online altyapı kapasitesini geliştirmesi ve daha çok uzman eleman çalıştırarak acenteler tarafından gönderilen raporların veya uyuşmazlıkların daha kısa zamanda sonuçlandırmasının sistemi daha çok geliştireceğini de sözlerine ekledi.
|
/ ANKARA
01.06.2008
|
|
|
Ney dinleyen ineklerin sütü arttı |
Aydın Sosyal Bilimler Lisesinde öğrenim gören 2 öğrenci, 26 altı gün boyunca sabah ve akşam sağımlarında ney dinlettikleri ineklerin toplam süt verimini 820 kilo arttırdı.
Türkiye Bilimsel ve Teknolojik Araştırma Kurumu (TUBİTAK) tarafından düzenlenen, liseler arası proje yarışmasına hazırlanan Burak Erol ve Mehmet Ali İşler, ney müziğinin ineklerin tabiî davranışlarına ve süt verimine etkisini araştırdı. Proje için Kuşadası Değirmen Çiftliği sahibi Gürsel Tonbul’un da desteğini alan öğrenciler, ineklerin bulunduğu ağıla dört adet büyük hoparlör ve bir CD çalar yerleştirdi. İneklere sabah ve akşam süt sağımlarında ney dinleten öğrenciler, ineklerin süt veriminin 26 günde toplam 820 kilo arttığını tesbit ettiler. Proje danışmanı okulun biyoloji öğretmeni Ali İhsan Kırtaş, ney sesinin etkisinin kalıcı olduğunu bu projede tesbit ettiklerini ifade etti. Ayrıca projeyi okulda çalışan bir memurun tavuklar üzerinde denediğini ve olumlu sonuç aldığı da belirtildi.
|
/ AYDIN
01.06.2008
|
|
|
Kene ısırığında acele etmek lâzım |
HAVALARIN ısınmasıyla birlikte yeniden gündeme gelen Kırım-Kongo Kanamalı Ateşi (KKKA) hastalığına sebep olan kene ısırmalarında, ısırığa zamanında müdahalenin kişilerin enfekte olmamaları açısından hayatî önem taşıdığı bildirildi.
Uludağ Üniversitesi Veteriner Fakültesi Parazitoloji Anabilim Dalı öğretim üyesi Prof. Dr. Levent Aydın, kene ısırması açısından kırsal kesimlerin daha riskli olduğunu, bu sebeple meralar ve piknik alanlarının kontrol edilerek ilâçlanması, bu alanlardaki uzun otların biçilmesinin son derece önemli olduğunu vurguladı.
Kenelerin bir vücut bölgesini ısırmadan önce bölgeye lokal anestezik benzeri bir madde salgıladıklarını, bu sebeple can yakmayan ısırığın, vücutta kene görülememesi halinde ilk 24-48 saatte fark edilmediğine işaret eden Aydın, şunları kaydetti: ‘’Kene ısırığının süresi hastalığın bulaştırılması açısından önemlidir. Keneler ilk 12-16 saat içinde taşıdıkları hastalık etkenlerini hemen bulaştıramazlar. Bu sebeple kene ısırığını gören kişiler hemen en yakın sağlık kuruluşuna başvurup keneyi vücuttan uzaklaştırmalıdır. Keneler mutlaka hekim kontrolünde çıkarılmalı. ‘’
Ahır, ağıl ve hayvan barınaklarının sıvalı olmasının, kenelerin barınabileceği çatlakların kapatılmasının önemine değinen Aydın, bazı örümcek, karınca ve kuş türlerinin kene ve yumurtalarını yok ettiklerini, bu sebeple özellikle ahır ve kapalı alanlarda bulunan bu canlılara ait yuvaların bozulmaması gerektiğini sözlerine ekledi.
|
/ BURSA
01.06.2008
|
|
|
Bismil Müftülüğü’nden örnek yarışma |
DİYARBAKIR'IN Bismil İlçe Müftülüğü tarafından liseler arasında Diyanet İşleri Başkanlığı Yayınlarından “Peygamberimizin Hayatı” adlı bir kitaptan ödüllü sınav yaptı.
Bismil İmam Hatip Lisesi’nde yapılan sınava 7 liseden yaklaşık 300 öğrenci katıldı. 50 sorudan oluşan sınavda dereceye girenlere ödüller verilecek. Birinci olana bir tam altın, ikinci olana yarım altın, üçüncü olana da çeyrek altınla beraber çok sayıda elbise ve çeşitli kitaplar verilecek. Bismil Müftüsü Alettin Bozkurt, okul ve özel dersane öğrencilerine Hazreti Peygamber’in hayatını anlatan 5 bin adet kitap dağıttıklarını söyledi. Bir ay sonra bu kitaptan sınav yapılacağını duyurduklarını söyleyen Bozkurt, “Gayemiz çocuklarımızın Hazreti Peygamberin hayatını öğrenmeleri, onu sevmeleri ve onu her konuda kendilerine örnek almalarını sağlamaktır.” dedi.
|
/ BİSMİL
01.06.2008
|
|
|
Medya cinayetlerin reklâmını yapmamalı |
EMNİYET verilerine göre, Türkiye’de son bir yıl içerisinde 17 anne cinayeti işlendi.
Yine emniyet yetkililerine göre, bu cinayetlerde, medyanın haberleri veriş tarzı da cinayetlere davetiye çıkarı-yor. Ailevî sorunlar, manevî boşluk, gençleri şiddet ve cinayete iten önemli bir sebebinde, ‘cinayetlerle ilgili haberlerin veriliş’ şekli olduğu bildirildi. Haberlerin ciddî ve serinkanlılıkla değil, sansasyo-nal şekilde verilmesinin altında ‘gizli reklâm’ yattığı belirtiliyor.
|
/ BURSA
01.06.2008
|
|
|
Makedonyalı Türkmenlere Türkiye’den yardım eli |
TÜRK İşbirliği ve Kalkınma İdaresi (TİKA) tarafından Yörük Türklerine yönelik Doğu Makedonya’da uygulanan Arıcılık Projesi kapsamında şimdiye kadar sadece hayvancılık ve tütün ekerek geçimlerini sağlayan soydaşlar, projeyle birlikte ülkenin en mo-dern arıcılık işletmelerine sahip oldu.
Osmanlının Balkanları fethiyle 14. yüzyılda Doğu Makedonya’nın dağlık kesimlerine Karaman’dan giderek yerleşen, bugüne kadar o bölgede hayvancılık yapıp, tütün ekerek geçimlerini sağlayan Yörük Türklerinin kalkınması ve gelişmesi amacıyla TİKA tarafından çalışma başlatıldı. Bugüne kadar hizmetlerin gitmediği, yolların olmadığı, içme suyunda sıkıntı bulunan Yörük köylerinin bulunduğu coğrafyanın arıcılığa elverişli olması üzerine TİKA tarafından ‘’Arıcılık Projesi’’ hazırlandı. Türkiye’den Tarım ve Köy İşleri Bakanlığı ile Arıcılar Birliğinin destekleriyle hazırlanan 650 bin dolar bütçesi bulunan proje, Türkiye ve Makedonya hükümetlerince 2006 yılında imzalanan antlaşmayla yürütülmeye başlandı.
|
/ RADOVİŞ
01.06.2008
|
|
|
Yunuslarla şifa arayışı |
ANTALYA’DAKİ Yunus Terapi Merkezinde, zihinsel ve bedensel engelli çocuklar ile depresyon hastası yetişkinler müzik eşliğinde yunuslarla terapi alıyorlar.
Antalya Ruhbilim Okulu Kurucusu ve Dolpinland Yunus Terapi Merkezi Sahibi Psikoterapist Murat Kemaloğlu, yaptığı açıklamada, 1990’lı yılların başında Almanya’dan otistik çocukların, ABD’ye yunusla te-rapiye gitmek için iki üç yıl beklemek zorunda kaldığını öğrendiğini ve bunun üzerine böyle bir merkezi Antalya’da kurmaya karar verdiğini söyledi. Yunusla terapi çalışmalarına 2001 yılında başladıklarını anlatan Kemaloğlu, 7 yıldır zihinsel ve bedensel engelli çocuklar ile depresyon hastası yetişkinlere te-rapi uyguladıklarını kaydetti. Her yıl yurt dışından ve içinden onlarca kişinin tedavi olmak için merkezlerine başvurduğunu ifade eden Kemaloğlu, son olarak Polonya’dan gelen ve dünyada altı binde bir görüldüğü bildirilen tuberos skleroz (beyin ve böbreklerde tümör oluşması sonucunda epilepsi ve zekâ gelişmesi geriliği) hastası 5 yaşındaki Alicya Pavek’in dört haftadan bu yana sürdürülen yunuslu terapi sonucunda tedaviye olumlu cevap verdiğini söyledi. Küçük kızın sürekli uyku halinde olduğunu ve çevresindeki nesnelere tepki vermediğini belirten Kemaloğlu, terapi sırasında küçük kızın yunuslarla telepatik ilişki kurması sonucunda onları sevmeye, çeşitli kelimeler konuşmaya ve yürümeye başladığını bildirdi. Kemaloğlu, yunusla terapinin antidepresyon etkisinin bilimsel olarak ispatlandığını da belirtti.
|
/ ANTALYA
01.06.2008
|
|
|
|