Click Here!
      "Gerçekten" haber verir 28 Mayıs 2008
Anasayfam Yap | Sık Kullanılanlara Ekle | Reklam | Künye | Abone Formu | İletişim
ASYA'NIN BAHTININ MİFTAHI , MEŞVERET ve ŞÛRÂDIR

Eski tarihli sayılar

Görüş, teklif ve
eleştirilerinizi
[email protected]
adresine bekliyoruz.
 

Basından Seçmeler

Vicdanı ve adaleti olmayan mahkeme...

Bugün 27 Mayıs... Bu darbenin bir de mahkemesi vardı, ‘Yassıada Mahkemesi’ deniyordu. Kamuoyunu aylarca ‘bebek davası’, ‘köpek davası’, ‘cımbız davası’ gibi maskaralıklarla uğraştırmış tuhaf-ötesi bir mahkeme...

Diyeceksiniz ki, ‘Efendim, Yassıada tipik bir ‘devrim mahkemesi’dir, devrimde doğaldır ki adalet aranmaz...’

Elbette Yassıada bir görüşe göre devrim mahkemesidir ve devrimde adalet aranmaz ama, Yassıada’da olmayan sadece ‘adalet’ değildi.

Nezaket ve vicdan da yoktu!

İnsanlık hiç arama...

Sanıkların mahrem hayatı didikleniyor, işlemedikleri cürümlerin hesabı soruluyordu. Mahkeme Başkanı sanıklara ‘fırça’ atabiliyor, ‘senli benli’ sözcüklerle tarizde bulunabiliyordu. Sanıklar, duruşmalara, adeta ‘aşağılamak’ için çıkarılıyordu.

Mahkemenin ilerleyen safahatında, Menderes’i savunan avukatların tutuklandığı, bir kısmının yaka paça salondan atıldığı, gazetelere savunma makamını yıpratan özel haberler sipariş edildiği vakıa.

Yassıada’da ‘günlük hayat’ ise tam bir işkenceydi. Sanıklar azarlanıyor, aşağılanıyor, hatta dövülüyordu.

Dışişleri Bakanı Fatin Rüştü Zorlu, kollarından kıskıvrak yakalanarak, bir teğmen tarafından dövülmüştü. Baskılara dayanamayan Konya Valisi Cemal Keleşoğlu intihar etmişti.

Teşebbüs safhasında kalan intiharlar da vardı.

DP Fatih İlçe Teşkilatı Başkanı Dr. Faruk Sorgun ölmeyi başaramamıştı mesela.

Lütfü Saylan, Dr. Zakar, Nuri Yamut ve Yümni Üresin Yassıada’nın zor koşullaranı dayanamayarak hayatlarını kaybetmişlerdi.

Millî Birlik Komitesi’nce darbenin başına getirilen Orgeneral Cemal Gürsel şöyle diyordu: ‘Bir halt ettik de profesörlerin (Yassıada Mahkemesi fikrini ortaya atan ‘ilerici’ öğretim üyelerinin) sözüne uyduk, başımıza dert açtık. Ne yapmak lazım geldiğini ben de kestiremedim. Bu iş uzarsa kötü olur, anladığıma göre kısa kesmek de zor, bir defa başladık. Biraz daha düşünelim ve bir formül bulalım. Bu işten bıktım. Bir an önce bitirelim.’

İş, bir süre sonra bitirildi.

Başbakan Menderes ve iki bakan arkadaşı (Zorlu ve Polatkan) idam cezasına çarptırıldılar. Cezaları Eylül 1961’de infaz edildi.

Demokratik normale müdahale edip darağacı kuranlar, sonradan bu ‘kanlı gün’ün anısına bir ‘millî bayram’ ihdas ettiler: ‘27 Mayıs Hürriyet ve Anayasa Bayramı.’

Kenan Evren’i günahım kadar sevmem ama, 12 Eylül’ün tek olumlu icraatı, belki de, bu utanç gününü millî bayramlar listesinden çıkarmış olmasıdır.

Star, 27.5.2008

Ahmet KEKEÇ

28.05.2008

 
Sayfa Başı  Yazıcıya uyarla  Arkadaşıma gönder  Geri

 
GAZETE 1.SAYFA
Download

Kutlu Doğum Haftası Pdf

Bütün haberler

Başlıklar

  27 Mayıs kanlı bir utançtır

  Vicdanı ve adaleti olmayan mahkeme...

  27 Mayıs neden hâlâ güncel?

  ŞAŞIRIP KALDINIZ DEĞİL Mİ?

© Copyright YeniAsya 2008.Tüm hakları Saklıdır