Demokratik Hukuk Platformu: “Önceki süreçlerde otobüslerle askerden brifing almaya gidip, yasama ve yürütmeye yönelik ithamları ayakta alkışlarken yargı bağımsızlığını aklına getirmeyenlerin ortada hiçbir gerekçe yokken böyle bir bildiri yayınlamaları demokrasimizi yaralamıştır.”
YARGIYA VE ADALETE DUYULAN GÜVENİ
SARSIYORLAR
Mazlum-Der: “28 Şubat sürecinde bazı yargı mensuplarının aldığı brifing ve ayakta alkışları, yargı anketinde hakimlerin karar alırken devletin ideolojik yapısını herşeyin üstünde tuttuklarını belirtmeleri, yargıdaki zihniyetin durumu ve bu son bildiri/muhtıra içeriği yargıya ve adalete olan
güveni sarsıcı niteliktedir.”
DEMOKRASİ İÇİN TALİHSİZLİK, YARGI TARAF OLMAMALI
Hak-İş Başkanı Salim Uslu: ''Kendi içinde tutarsızlıklarla dolu olan Yargıtay bildirisi Türk demokrasisi açısından bir talihsizlik.” ÖDP Genel Başkanı Ufuk Uras: “Yargının bu konularda taraf olmaması gerekir. Yargı mensupları, siyasî parti ve milletvekili gibi davranmamalı. Yargı reformu
bu açıdan gerekli.”
X X X
Demokratİk Hukuk Platformu, önceki süreçlerde otobüslerle askerden brifing almaya gidip, yasama ve yürütmeye yönelik ithamları ayakta alkışlarken yargı bağımsızlığını aklına getirmeyenlerin, ortada hiçbir gerekçe yokken, böyle bir bildiri yayınlamalarının demokrayi yaraladığını bildirdi.
Hukuki Araştırmalar Derneği, Demokrat Hukukçular Derneği, Hukukçular Birliği, Hukuk ve Hayat Derneği, Hukuk ve Demokrasi Kurumu, Hakların Korunması ve Hukuki Araştırmalar Derneği, Özgün Yaklaşım Derneği ve Tüm Hukukçular Birliği Derneği’nin oluşturduğu Demokratik Hukuk Platformu, Yargıtay Başkanlar Kurulu’nun bildirisi ile ilgili ortak bir açıklama yaparak tepki gösterdi. Açıklamada, adalet dağıtmakla yükümlü yüksek yargı organlarının ve kararlarıyla konuşması gereken yargı mensuplarının, son dönemde sık sık bir takım açıklamalar yaparak ve bildiriler yayınlayarak güncel siyasî tartışmalara müdahil olduğu görüldüğünü vurgu yapılarak, “Aynı şekilde HSYK, Yargıtay ve Danıştay mensuplarından bir kısmının da üye olduğu Yargıçlar ve Savcılar Birliği (YARSAV) tarafından yapılan siyasi nitelikli açıklamalar yargının tarafsızlığına gölge düşürmektedir. Yine ‘kadrolu demeç vericiler’ gibi her gün gazete ve televizyonlarda arzı endam eden emekli yargı mensuplarının açıkça sergiledikleri ideolojik tutum ve konuşmalar halkın yargıya olan güvenini sarsmaktadır” denildi. “Yargıtay Başkanlar Kurulu tarafından kamuoyuna açıklanan sebepsiz, yersiz, zamansız ve de hukukî olmaktan çok siyasî bildiri, yargının siyasallaştığı yönündeki eleştirileri haklı çıkarmıştır” denilen açıklamada, Yargıtay Başkanlar Kurulu’nun bildirisinin bir taraftan yasama, yürütme ve yargı erkleri arasında uygar bir işbölümü olduğu vurgulanırken hemen ardından tamamen yasama organının yetkisinde olan anayasa değişikliği eleştirilerek çelişkili bir tutum sergilendiğini belirtildi.
ÖNCE YARGI MENSUPLARI HUKUKA UYGUN
DAVRANMALI
Başkalarını hukuk kurallarına uymaya çağıran yargı mensuplarının öncelikle kendilerinin hukuka uygun davranması gerektiği söylenen açıklamada şöyle denildi:
“Yargıtay Başkanlar Kurulu’nun görevleri Yargıtay Kanunu’nun 17. maddesinde 5 bent halinde sıralanmıştır. Kurulun, daireler arasındaki iş bölümünü düzenlemek gibi teknik görevler dışında herhangi bir konuda toplu açıklama yapmak veya bildiri yayınlamak gibi bir yetkisi yoktur… Yasama ve yürütme organlarının yargının bağımsızlığına saygı göstermeleri Anayasanın emridir. Aynı şekilde yargı organları da kendi görevlerini bağımsız ve tarafsız bir şekilde yerine getirirken, yasama ve yürütmenin alanına müdahale etmemelidir.”
DEMOKRASİMİZİ YARALAMIŞTIR
Önceki süreçlerde otobüslerle askerden brifing almaya gidip, yasama ve yürütmeye yönelik ithamları ayakta alkışlarken yargı bağımsızlığını aklına getirmeyenlerin ortada hiçbir gerekçe yokken, böyle bir bildiri yayınlamalarının demokrasiyiyaraladığı vurgulanan açıklamada, “Yargı, bu tür yaklaşımlarını sürdürme heveslisi yargıçların elinde saygınlığını, tarafsızlığını ve güvenilirliğini yitirmektedir. Biz hukukçular olarak başta demokrasimiz ve yargımız olmak üzere bütün kurumlarımıza zarar veren bu tehlikeli gidişe dikkat çekmek istiyoruz” denildi.
Açıklama da, Türkiye’de demokrasinin, laikliğin, insan hak ve özgürlüklerinin güvence altına alınabilmesi için 12 Eylül darbesinin ürünü olan ve sürekli krizlere kaynaklık eden antidemokratik anayasanın tümüyle değiştirilmesi gerektiği de vurgulandı.
|