Yargıtay Başkanlar Kurulu, 28 Eylül 2007 tarihli ilk bildirisinden sonra, dün de hükûmeti hedef alan sert bir açıklama yayınladı. Galiba, Yargıtay üyeleri, ancak, halkın büyük desteğiyle iktidara gelen meşru hükûmete diş geçirebiliyor. Zira hatırladığımız kadarıyla, 28 Şubat sürecinde, Genelkurmay brifingini kuzu kuzu dinlemişlerdi. Üstelik, 10 Haziran 1997’deki ilk toplantıya çağrılmayınca, Yargıtay Başkanı Müfit Utku’yu dilekçe yağmuruna tutarak, bizzat kendileri bu brifinge katılmaya talip olmuştu. Orada, askerden, çağa uymayan bir laiklik anlayışını, bir nevi toplum mühendisliğini öğrendiler. Herhalde bunun tesiriyle olacak, “militan laiklik” yerine, bireylerin din ve vicdan özgürlüğüne saygılı demokratik laikliği savunanlara, bu ilkeyi farklı inançlar üzerinde “barış şemsiyesi” gibi görenlere, “irticacı” gözüyle bakıyorlar.
“Anayasa, bir siyasi görüşün istek ve direktifi doğrultusunda değiştirilemezmiş!” Fransa’nın 5. cumhuriyet anayasası, tamamen De Gaulle’ün siyasi görüş ve direktifi doğrultusunda hazırlanmadı mı? Kaldı ki, Türkiye’de, anayasa henüz tartışılıyor, herkes düşüncesini söylüyor, Anayasa Komisyonu’nda görüşülecek, Genel Kurul’da müzakere edilecek; sonunda da referanduma sunulacak.
Anayasa değiştirilemez ama, seçimlerden yeni çıkan bir parti kapatılabilir. Yargıtay Başsavcısı güzel bir iş yapmış olsaydı, bütün Batı dünyası onu alkışlardı. Oysa bakın neler söylediler:
Joost Lagendijk (AB): “Avrupa Parlamentosu’nda pek çok kişi, iktidar partisine kapatma davasının açılmasına bir anlam veremiyor. Dava Türkiye’nin imajını zedeleyecek.”
Jose Manuel Barroso (AB): “Böyle bir süreci normal demokratik bir ülkede göremeyiz; doğrusu şaşırdım. Kararın AB standartlarına uygun olmasını diliyorum.”
Olli Rehn (AB): “AKP’nin şeriatı savunmadığını sağır sultan bile duydu; biliyor. Bu bağlamda yargının üzerine düşen görevi, AB değerleri ve standartlarında yapmasını bekleyeceğiz.”
Condoleezza Rice (ABD): “Kapatma davasını yakından izliyoruz. Seçmenlerin sesine kulak verilmeli.”
İngiltere Dışişleri Bakanı David Miliband: “Türkiye’deki siyasi gelişmeleri kaygıyla izliyoruz. Bu hükûmet, halkın iradesini temsil ediyor.”
Avusturya Cumhurbaşkanı Heinz Fischer: “Biz ırkçı Haider’in partisine bile dava açmadık.”
Sabah, 22.5.2008
|