Avrupa Parlamentosu üyeleri Joost Lagendijk ve Jan Marinus Wiersma, “Türkiye, Müslüman ülkelerin de demokratik olabileceğinin en önemli örneği. Türkiye’deki demokrasinin korunması için destek vermeliyiz” dedi.
Avrupa Parlamentosu (AP) üyeleri Joost Lagendijk ve Jan Marinus Wiersma’nın kaleme aldıkları “Avrupa’nın Müslüman Komşuları- Demokrasi Arayışı” adlı kitabın tanıtım toplantısında düzenlenen panelde, “Türkiye, Müslüman ülkelerin de demokratik olabileceğinin en önemli örneği. Türkiye’deki demokrasinin korunması için destek vermeliyiz” denildi.
AP üyeleri Joost Lagendijk ve Jan Marinus Wiersma’nın kaleme aldıkları “Avrupa’nın Müslüman Komşuları- Demokrasi Arayışı” adlı kitabın tanıtımı AP’de düzenlenen bir konferansla yapıldı. Tanıtıma konuşmacı olarak AP üyeleri Hannes Swoboda ve Cem Özdemir ileCEPS’den Michael Emerson katıldı. Tanıtımdan sonra ise Hollandalı gazeteci Matthijs Nieuwenhuis’in başkanlığında bir panel düzenlendi. Panelde konuşan Hannes Swoboda, bazılarının hoşuna gitmese de Müslüman komşularının olmasının bir gerçek olduğunu ve onlarla ilişkilerinin her iki tarafın da yararına olacak şekilde geliştirilmesi gerektiğini vurguladı. Doğru adımlar atıldığı takdirde bunu gerçekleştirebileceklerini düşünduğunu belirten Swoboda, “İslam, ülkelerin kültürlerine, gelişmişlik seviyelerine ve ekonomik durumlarına göre farklı şekillerde algılanabiliyor. Avrupa’da algılanan Müslümanlık ve Arap ülkelerinde algılanan Müslümanlık birbirinden çok farklı. Bu farklılığın temel sebebi ise demokrasi. Türkiye, Müslüman ülkelerin de demokratik olabileceğinin en önemli örneği. Türkiye’deki demokrasinin korunması için destek vermeliyiz. Ancak Mısır gibi diğer Müslüman ülkelerde demokratik bir düzenin kurulması çok zor” diye konuştu.
Cem Özdemir ise Avrupa ülkeleri olarak, Müslüman ülkeleri insan hakları, demokrasi gibi konulardaki eksiklikleri sebebiyle eleştirerek ilişkilerin geliştirilmesi gerektiğini söyeldi. Özdemir, şunları kaydetti:
“Bunun yerine, bu ülkelerde demokrasinin gelişmesi, kalkınma ve istikarın ağlanması için ne yapabileceğimizi düşünmeliyiz. Onlara alternatif sunmalıyız, bu alternatif ise Türkiye. Türkiye, halkın çoğunun müslüman olduğu ancak demokratik ve laik bir ülke, yani Müslüman ülkeler de demokratik olabiliyor. Bir ülkenin AB’ye üye olabilmesi için, bu ülkenin tam demokratik olması, yani ülkede din ve devlet işlerinin birbirlerinden tamamiyle ayrılmış olması gerekir. Türkiye bu konuda daha çok ilerleme sağlaması, Türkiye’deki demokrasinin daha çok güçlenmesi için onları desteklemeliyiz.” Jan Marinus Wiersma da Fas ve Türkiye açık ülkeler olduğunu ancak Mısır’ın kötü bir örnek oluşurduğunu söyledi. Wiersma şu görüşleri dile getirdi: “Biz Mısır hakkında karamsarız ancak Fas hakkında daha iyimseriz. Bu ülkelerin hepsi çok büyük ülkeler, bu sebeple onlarla olan ilişkilerimizi iyileştirmek, halkla daha yakın olmak bizim için daha zor. AKP oldukça muhafazakar bir parti. Ancak ülkenin tamamı aynı görüşte değil. Mısır ve Türkiye arasında oldukça büyük farklar var. Mısır, Fas ve Lübnan’daki insanlar AKP’nin politikalarını, Türkiye’yi yakından izliyorlar. AKP’nin fikir değişiklikleri onları etkileyebilir. AKP’de AB’yi ve demokrasiyi destekleyen kesimler de var. Bu oldukça karma bir resim”
Joost Lagendijk ise bir soru üzerine Barselona süreci’nin çok büyük önem taşıdığını belirterek, “İstikrar, demokrasi, işbirliği anlaşmaları yönündeki gelişmeler Barselona süreci ile iyileştirilebilir. AB’ye üye olmak yolundaki adaylar politik ve ekonomik gelişmeyi temel almalıdır. Türkiye’nin AB politikalarına uyum sağlayacağını düşünüyorum, ancak gelecek on yıl içinde Mısır’da demokrasinin gelişeceğine inanmıyorum. AB’nin bu ülkelerin hepsine üyelik teklif etmesi imkansız. Bunun tek sebebi demokrasi de değil, insanların hayat ve para da önemli birer husus” diye konuştu.
|