İstanbul Üniversitesi (İÜ) İlahiyat Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Fahri Kayadibi, insanların, yaratanın kendilerine hediye olarak sunduğu tabiatı onun istediği şekilde kullanmaları halinde çevre sorunlarının tehdidi altında olmayacaklarını belirterek, ‘’Çevreyi kirletmekle insanlığa, topluma, gelecek nesillere, bitkilere, canlılara, dünyaya ve yaratana karşı suç işlenmektedir’’ dedi.
İÜ İlahiyat Fakültesince düzenlenen ‘’Çevre ve Din Uluslararası Sempozyumu’’, İÜ Rektörlük binasında başladı. Sempozyum Düzenleme Kurulu Başkanı ve İÜ İlahiyat Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Kayadibi, açılışta yaptığı konuşmada, çevre sorununun en güncel ve önemli bir sorun hâline geldiğini, insanların bencillik, israf ve sınırsız istekleriyle dünyayı yaşanmaz hale soktuklarını söyledi.
Prof. Dr. Kayadibi, insanların dünyanın tabiî dengesini bozduğunu, su, hava ve toprağın kirlendiğini, küresel ısınmanın sıkıntılarının çekildiğini, anormal iklim değişikliklerinin yaşandığını ifade etti. Prof. Dr. Kayadibi, tabiatın kendi haline bırakılması durumunda kendisini belli bir zaman sonra düzeltebileceğine işaret ederek, ancak insanların menfaatlerinin buna izin vermediğini söyledi. İnsanlığın ortak değeri olan çevreden herkesin yararlanabilmesi ve gelecek nesillere aktarılabilmesi için bütün dünyada bir eğitim seferberliğine ihtiyaç olduğunu belirten Kayadibi, ‘’İnsanların çevreden faydalanması tıpkı bir bal arısının çiçeklerden yararlandığı gibi olmalıdır. Bal arısı çiçeklerden gerekli malzemeyi toplar, ama ne kokusuna ne de güzelliğine zarar verir. Bu durum ancak insanlar arasında ortak bir çevre bilinci oluşturulmasıyla sağlanabilir. Unutulmamalıdır ki, Allah dünyayı yalnız insanlar için değil, bütün canlılar için yaratmıştır’’ diye konuştu.
Aşırı tüketim ve israfa karşı olduğunu dile getiren ‘’Çevreci profesör’’ olarak da tanınan İstanbul Teknik Üniversitesi Maden Fakültesi Yeraltı İşletmeciliği Bölümü Anabilim Dalı Başkanı Prof. Dr. Orhan Kural, şöyle konuştu: ‘’Hakikî Müslümanlık, insanın Allah’la ve insanla olan hesaplaşmasıdır. Hakikî Müslümanlık, belki bir kediye su vermek, bir yaşlıya yardım etmek, bir görme özürlüye kitap okumaktır. İnsanın vicdanıyla olan hesaplaşması hakikî Müslümanlıktır diye düşünüyorum.’’
Sigarayla mücadele konusuna da değinen ve yakında yürürlüğe girecek yasayla kapalı alanlarda sigara içilemeyeceğini hatırlatan Prof. Dr. Kural, yasanın el birliğiyle mücadele edilirse hayata geçirilebileceğini söyledi. Kural, Mısır Müftülüğünün sigarayı haram ilân ettiğini belirterek, ‘’Ben Diyanet İşlerinden de sigarayı haram ilân etmesini bekliyorum’’ dedi.
Eski milletvekili san'atçı Ediz Hun ise dünyadaki en önemli 3 konunun demokratikleşme, insan hakları ve insan kökenli çevre kirlenmesi sonucu ortaya çıkan çevre koruma kavramı olduğunu belirterek, kaynakların gelecek nesilleri de düşünecek şekilde kullanılmasının planlanması gerektiğini vurguladı. Arama Kurtarma Derneği (AKUT) Başkanı Nasuh Mahruki de dünyada dönemsel iklim ve sıcaklık farklarının hep olduğunu, ancak son yıllarda bunlara insan faaliyetlerinin etkisinin de eklendiğini söyledi. ‘’Dinler ve Çevre’’, ‘’İslâm Hukuku ve Çevre’’, ‘’Kur’ân ve Çevre’’, ‘’Hz. Peygamber ve Çevre’’, ‘’Din Eğitimi ve Çevre’’, ‘’Felsefe ve Çevre’’, ‘’Çevre Etiği’’nin de aralarında bulunduğu oturumların gerçekleştirildiği sempozyum dün sona erdi.
ÇEVRENİN KORUNMASINDA DİNİN ROLÜ BÜYÜK
İstanbul Üniversitesince düzenlenen uluslar arası sempozyumun açıklanan resmî ana teması şu şekilde: “Dinin insan hayatına etkisi düşünüldüğünde, çözüm için vazgeçilemez bir araç olacağı aşikârdır. İslâm başta olmak üzere bütün dinlerin çevrenin korunması adına önemli uyarıları içeren öğretileri olduğu bilinmektedir. Dinlerin aynı zamanda tabiatın ve hayatın önemli unsurları olan su, toprak, ağaç, hayvan, yemek, içmek ile ilgili prensipleri de bu konuda büyük önem taşımaktadır. Düzenleyeceğimiz bu sempozyumda işte bütün bu konular üzerinde durularak bir çevre ahlâkının oluşturulması için katkı sağlanmaya çalışılacaktır.”
|