Doğu Karadeniz’de, geçmiş yılların önemli kültürel değerlerinden olan su değirmenleri, gelişen teknolojiye yenik düşüyor.
Tarihe şahitlik eden su değirmenleri, insanın toprağa bağlandığı ve ilk ziraat faaliyetlerini yapmaya başladığı devirlerde kullanılmaya başlanmış. İki yassı taş arasında ezilen mısır, buğday gibi ürünlerden un elde etmeyi başaran insanlar, teknolojinin gelişmesi ve un elde etmek için başka yöntemler kullanılmaya başlanması ile su değirmenlerini terk etmeye başladı. Rize’nin Fındıklı ilçesinde su değirmeni işleten Sinan Özemir, yaptığı açıklamada, yıllar önce Doğu Karadeniz genelinde olduğu gibi Rize’de de mısır üretimi ve tüketiminin önemli yer tuttuğunu belirterek, ‘’Köylerdeki yaşamın yavaş yavaş azalmasına paralel olarak mısır üretimi de azalmaya başladı. Bu da tabiî olarak su değirmeni kullanımını neredeyse bitme durumuna getirdi’’ dedi. Eskiden tarlada üretilen mısırdan su değirmenlerinde öğüterek un elde edildiğini, günümüzde ise yaygınlaşan şehir hayatı ile hazır un kullanımının yaygınlaştığını dile getiren Özemir, ‘’yaylalarda ve köylerde hayatın yoğun olduğu dönemlerde dedelerimiz bahçede ürettiği mısırı hasat eder, sonra da serender ve evlerin girişine kuruması için asarlardı. Kışın bu mısırlar ailenin ihtiyaçları doğrultusunda su değirmenlerinde öğütülürdü. Mısır ve mısırdan elde edilen çeşitli yiyecekler temel besin kaynaklarımızdı. Başta mısır ekmeği olmak üzere mısır unu kullanılarak yapılan hamsili ekmek, çeşitli lahana yemeklerinde kullanılırdı’’ diye konuştu.
|