1. Bu tuzağa düşmeyin. AKP’nin kapatılma davasını bir münazara mevzuu haline getirmeyin. Bunun ‘hukuki’ olduğunu söyleyenlerle tartışma programlarında aynı masada oturarak, olanı biteni ‘meşru’laştırmayın. Gayrimeşru olanı meşru bir zemine çekmeyin. Demokrasiyle uzlaşamayanlarla aynı masaya oturarak bir uzlaşma zemini mümkünmüş intibaı yaratmayın. Bütün bunlar, maalesef bir ‘savaş’ olarak tasarlanmış. Bu savaşı açanlar maalesef hiçbir bedel gözetmiyor. Bunu artık anlayın. Bunu artık görün. Tarafınızı seçin ve orada durun. ‘Empati devri’ ebediyen bitmiştir.
2. Bu hukuk darbesi devletin çıkarlarını milletin çıkarlarının çok önüne geçirmeyi göze almıştır. Lütfen dikkat edin, burada mesele birey mi, devlet mi, değil. Birey-devlet liberal sorunsalı ucu görünmeyen karanlık tünelin derinliklerinde kaybolmuştur. Bu hukuk sistemi, bırakın bireye saygı göstermeyi, millete bile saygı göstermemektedir. Gözü kararmıştır. Tek hesabı vardır. Gerisi, hesapsızlıktır. Bu hukuk sistemi kendi için, kendi adına, kendiyle var olmaktadır. Bu hukukun ardında bir ‘hukuk felsefesi’ yoktur. Bu hukukta, hukuk kanunlardır. Kanunlar hukuktur. ‘Devlet için devlet’ hukukudur bu. Ardında ‘insan’ yoktur. Ve bu hukuk, bu zalim gerçeği artık saklamaya bile tenezzül etmemektedir.
3. Bu hukuk darbesi, ‘düzen’in sadece belinde değil, kolundan çorabına kadar her yerinde ‘silah’ gizli olduğunun delilidir. Askeri darbe yapmazsak, hukuk darbesi yaparız. Asamazsak, siyasetten men ederiz. Yukarıdan halledemezsek, karın boşluğundan, oradan da olmazsa derinden hallederiz mesajıdır bu. Verilmiş en büyük gözdağıdır.
4. Bu hukuk darbesi girişimi askeri darbe girişiminden çok daha vahim, çok daha tehlikelidir. Askeri darbeye karşı hiç olmazsa ‘ne şeriat,
ne darbe’ pankartları çerçevesinde göstermelik de olsa ‘asgari ve vicdani bir demokrasi’ zemini mevcuttu. Şimdi herhalde kimsenin ‘ne şeriat, ne hukuk darbesi’ diye bir pankart tasarlamasını beklemiyorsunuz. Olan biten, darbeyi, siyasete müdahaleyi ‘meşrulaştırma’ girişimidir. Bunu, bütün bu debdebede unutmayın. Unutturmayın.
5. AKP’nin ‘kendine güvenli’ mesajlarına kanmayın. AKP şaşkınlık içindedir. Kendine bütün güvenini yitirmiştir. Paralize olmuştur. ‘Bazı şeyler bu memlekette artık olmaz’ ruh halinden, bir gecede ‘Bu memlekette olmaz olmaz’ ruh haline geçilmiştir. Bir gecede ‘yarını meçhul’ bir ülke yaratılmıştır.
6. AKP’ye verilen mesaj net olarak şudur. Geri çekilmiş, top çevirerek idare etmeyi deniyor olabilirsiniz. Bu yetmez. Biat etmelisiniz.
Bu düzenle uzlaşmak bile mümkün değildir.
Ya biat edersiniz, ya da...
7. AKP’nin radikalleşmekten başka hiçbir çaresi kalmamıştır. Ya radikalleşecek, ya da yok olacaktır. Cumhurbaşkanından davacı olunan bir ülkede umarım AKP bunu idrak etmiştir. Burada söz konusu olan radikallik, ‘Müslüman muhafazakârlık’ değildir. Olamaz. Bunun mümkün olmadığını da yine umarım ki, AKP artık hazmetmiştir. Buna karşı savaşmanın tek yolu, radikal demokratlıktır.
8. Bu mücadelenin artık tek bir zemini vardır. Öne doğru kaçış. Öne doğru, Avrupa Birliği’ne doğru arkana bakmadan kaçış. Hem de son sürat.
Radikal, 19.3.2008
|