Savcının iddianamesine bir bakın Allah aşkına: ‘Delil’lerin yüzde 90’ı demeç, söylev vs.
Peki bizim memleketimizde söz söyleme özgürlüğü yok mu? Bizi irkiltecek bile olsalar düşüncelerin şiddet çağrısına dönüşmedikçe, ırkçılık, ayrımcılık yapılmadıkça ifade edilmeleri gerektiğini söylemiyor muyuz?
Konuşanlar ‘şeriat çağrısı’ yapmış dahi olsalar, onların düşüncelerini ifade özgürlükleri olmamalı mı?
Biz gazeteciler için, yazarlar için, Türkiye’nin düşünen insanları için istediğimiz özgürlüğü politikacılara vermemeli miyiz?
Herhangi biri söylediğinde kovuşturma konusu olmayan şeylerin bir siyasetçinin ağzından çıktı diye kapatma davası iddianamesine delil olması kabul edilebilir mi?
Hadi en irkilticisini söyleyeyim: Bir milletvekilinin, ‘Türban kamuda da serbest olmalı’ demesi veya bir başkasının ‘Neden türbanlı milletvekili olmasın’ demesi suç mudur? Bu alanı tartışmak siyasetçilere yasak mıdır?
* * *
Bu dava, AKP’nin 301’idir. Hiç böyle olmasını istemezdim ama AKP’liler şimdi 301’den yargılanmanın, üstelik mahkûm olmanın Hrant Dink’in ruhunda nasıl bir yara açtığını belki de bu yolla öğrenecekler. Çünkü şimdi onlar da düşüncelerini açıkladıkları için yargılanıyorlar.
Belki biz de bu dava sayesinde fikirlere karşı fikirle mücadele etmenin olabilecek en doğru yol olduğunu öğreneceğiz.
Epey pahalı bir yolla alacağız bu dersi ama bu çeşit bir bilgiyi öğrenmenin bir bedeli de olamaz zaten.
Bu süreçten en çok ders alması gerekenlerin AKP’liler, özellikle de Başbakan Recep Tayyip Erdoğan olmasını istiyorum. Çünkü bir kez ‘damdan düştü’ ama anlaşılan yeterince ders almadı, şimdi bir kez daha damın eşiğinde maalesef.
Tabii pek ümidim yok ama Türkiye’nin laiklerinin de bu dersi almasını diliyorum. Biliyorum, pek çoğunun içi kanadı cuma akşamı dava haberini aldıklarında, işte onlar, o içi kanayanlar şu anda tek umudumuz.
İsterdim ki siyasette sular hep mecrasında aksın, fikir mücadeleleri ‘normal’ şartlarda yapılsın, seçmeni fikriyle ikna edenler de ülkeyi yönetsinler. Ama maalesef siyaset ırmağı ülkemizde bir kez daha mecrasından çıkarıldı, zorla bir başka tarlayı sulamaya yönlendirildi, benim önümden sandık bir anlamda kaçırıldı.
Eğer demokrasiden, sandıktan vazgeçiyorsak, vazgeçilmesi öneriliyorsa, diyecek bir şeyim yok. Ama önümüze sandık gelmeye devam edecekse, bu davayı açanların ve açanları arka taraftan destekleyenlerin daha akıllı olmasını, daha iyi düşünerek girişimlerde bulunmasını arzu ederdim.
Bu yapılanın kimseye bir faydası yok çünkü.
Radikal, 18.3.2008
|