Bilgi Üniversitesi İnsan Hakları Hukuku Araştırma Merkezi Müdürü Prof. Dr. Turgut Tarhanlı da, insan haklarının ülkemizde 1945’ten sonra uluslararası nitelik taşımaya başladığını belirterek, Türkiye’nin geçmişteki hukuk ve siyaset geleneğiyle de yüzleşmesine ihtiyaç olduğunu dile getirdi.
Avrupa Komisyonu Türkiye Delegasyonu’nun, Türkiye’deki demokratik reformlara yönelik AB desteği çerçevesinde İstanbul Bilgi Üniversitesi İnsan Hakları Hukuku Araştırma Merkezi ile düzenlediği ‘’Türkiye-Avrupa Demokrasi Forumu’’, Europlaza Oteli’nde başladı. Forum’da konuşan TBMM İnsan Haklarını İnceleme Komisyonu Başkanı Zafer Üskül, insan hakları alanında yapılan yasal düzenlemelerin yanı sıra mevzuat düzeyinde gerçekleştirilen önemli değişiklikler de olduğuna vurgu yaptı. Türkiye’de son 6 yılda yapılan reformların son derece önemli olduğunu ifade eden Üskül, 301’inci madde değişikliğine de değinerek, şunları kaydetti:
‘’301. madde olsa ne olur, olmasa ne olur? Yargıç, 301. maddenin düşüncenin ifadesi özgürlüğü bakımından yeterince iyi düzenlenmemiş bir hüküm olduğunu düşünerek, Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi’nin ifade özgürlüğüyle ilgili hükmünün, AİHM kararlarının ışığında yargılama yetkisine sahip değil midir? Neden uygulamıyor? Bu, 301. maddenin değiştirilmemesi gerektiği şeklinde anlaşılmasın. Öyle bir şey söylemiyorum. Ama 301 var olsa da uygulanmayabilir.’’
Bunun, yasal düzenlemelerden çok Türkiye’deki yargı kültüründen, yargıçların bir tür devleti koruma misyonunu yüklenmelerinden kaynaklandığını söyleyen Üskül, yargının görevinin şunu ya da bunu korumak değil, adaleti sağlamak olduğunu ifade etti.
“HİÇ HESAPTA OLMAYAN DEĞİŞİKLİK...’’
AKP’nin 301. maddeyi gündemine aldığını ve daha önce konunun önümüzdeki günlerde görüşülmesinin öngörüldüğünü belirten Üskül, şöyle devam etti:
‘’Ama hiç hesapta olmayan bir başka değişiklik, bir anayasa değişikliği gündeme geldi. Öğretim hakkının güvence altına alınmasıyla ilgili bir anayasa değişikliği... Bu da bir insan hakları sorunu. Dolayısıyla onu da erteleyemiyorsunuz. Aslında bazı sorunları biz, üzerinde çalıştığımız bir yeni anayasa çerçevesi içinde çözmeyi düşünürken bazen böyle, siyaset aleminde hiç hesapta olmayan konular da gündeme gelebiliyor. Yeni anayasa çalışması içinde öğretim özgürlüğüyle ilgili engelleri de kaldırmayı planlarken ayrı bir anayasa değişikliği bir anda gündeme geldi. AK Parti’nin de MHP tarafından ortaya atılan değişiklik önerisini görmezden gelmesi mümkün değildi.’’
İnsan Hakları İnceleme Komisyonu’nu yeniden yapılandırdığını belirten Üskül, böylece çok daha hızlı ve etkili bir çalışmanın içine girebileceklerini söyledi.
TARHANLI: İNSAN HAKLARI HER TÜRLÜ
OTORİTEYE KARŞI GÜÇLENDİRİLMELİ
Bilgi Üniversitesi İnsan Hakları Hukuku Araştırma Merkezi Müdürü Prof. Dr. Turgut Tarhanlı da, bugünkü çalışmanın, sivil toplumu aşağıdan yukarıya belli bir insan hakları standardına taşıyabilecek süreci güçlendirecek nitelikte olduğunu söyledi.
İnsan haklarının Türkiye’de 1945’ten sonra uluslararası nitelik taşımaya başladığını belirten Tarhanlı, insan haklarını devlet ya da dışından her türlü otorite karşısında güçlendirmenin önemine işaret etti. Tarhanlı, Türkiye’nin geçmişteki hukuk ve siyaset geleneğiyle de yüzleşmesine ihtiyaç olduğunu dile getirdi.
PİERİNİ: TÜRKİYE’DE İLERLEMELER GEREKLİ
Avrupa Komisyonu Türkiye Delegasyonu Başkanı Büyükelçi Marc Pierini de, AB’nin demokrasi ve insan hakları şartlarına uyması açısından Türkiye’de birtakım ilerlemelerin gerekli olduğunu ve bu konuda Türkiye’nin gösterdiği söz konusu bütün çabaları da AB’nin desteklediğini kaydetti. Basında bu alanda sadece sembolik bazı konuların dile getirildiğini savunan Pierini, ‘’Mesele, Türk Ceza Kanunu’nun 301. maddesinin değiştirilmesine indirgenmektedir. Halbuki mevzuatta yapılması gereken pek çok değişiklik de vardır’’ diye konuştu.
Pierini, AB’nin demokrasi ve insan haklarına yönelik çeşitli programlara toplam 150 milyon Avro sağladığını da sözlerine ekledi.
|