Yargıtay Başsavcısının milletvekillerinin iradelerine müdahale ettiğini ifade eden Hukukçular Birliği Vakfı Yönetim Kurulu Başkanı Sinan Yalçınkaya, "Yasamanın yetkisine giren konularda, TBMM üyelerinin yasama faaliyetlerine ilişkin tartışmalarına müdahale şeklinde algılanabilecek açıklamalar yapılmaktadır. Başsavcının açıklama yapması kuvvetler ayrılığı prensibini ihlâl etmektedir. Açıklama henüz Meclis gündemine gelmemiş bir konuyu tartışılmadan engellemek, önünü kesmek ve parlamento üyelerinin iradesini etkilemeye yönelik olduğu şeklinde algılanacaktır" dedi.
Hukukçular ve sivil toplum kuruluşları, Yargıtay Başsavcısı Abdurrahman Yalçınkaya'nın başörtüsü ile ilgili basın bildirisine tepki gösterdi.
Hukukçular Birliği Vakfı Yönetim Kurulu Başkanı Sinan Kılıçkaya, Başsavcının milletvekillerinin iradelerine müdahale ettiğini kaydederek, "Yasamanın yetkisine giren konularda, TBMM üyelerinin yasama faaliyetlerine ilişkin tartışmalarına müdahale şeklinde algılanabilecek açıklamalar yapmaktadır. Başsavcının açıklama yapması kuvvetler ayrılığı prensibini ihlâl etmektedir. Açıklama henüz Meclis gündemine gelmemiş bir konuyu tartışılmadan engellemek, önünü kesmek ve parlamento üyelerinin iradesini etkilemeye yönelik olduğu şeklinde algılanacaktır" dedi.
Kılık kıyafet özgürlüğünün bir çok temel konuda zarar doğuracağının teferruatlı bir şekilde sayıldığına dikkat çeken Sinan Kılıçkaya, başsavcının "açık ve derin bir yanılgı içinde" olduğuna dikkat çekerek, şunları kaydetti:
"Yasağın kaldırılması laiklik ilkesi ile güvence altına alınan eğitim hakkı, din ve vicdan özgürlüğü, ifade özgürlüğü hayat bulacaktır. Bu yasakla toplumun büyük bir bölümü mağdur edilmiş ve devletine olan güven sarsılmıştır. Yasağın kaldırılması güveni ve vatandaşının devletine bağlılığını kuvvetlendirecektir. Ulusal bütünlük bırakın sarsılmayı çok daha kuvvetli hale gelecektir. İnsanların kılık kıyafetini belirleyerek, tek tipleştirerek cumhuriyetin kazanımları korunamaz. Olsa olsa tehlikeye atılır."
YASAĞIN KALKMAMASI
LAİKLİĞE AYKIRI
Demokrat Hukukçular Derneği Başkanı Av. Halil Doğan da yargının görevinin fertlerin özgürlüklerini savunmak ve onu devlet dahil herkese karşı korumak olduğunu söyledi. Yasakların kaldırılması için siyasetçilerin hareketlerini kısıtlamak, partileri kapatmakla korkutmanın yargı mensubuna yakışmadığını belirten Doğan, "Başörtüsünü insanlar ne maksatla takarsa taksın. Yargı bu niyetle uğraşmaz, uğraşmamalıdır. Kişinin başörtüsünü dinî gayeyle örtmesi, yasa koyucunun ona bu hakkı vermesi, asla ve asla laiklik ilkesiyle çatışmaz. Tabiî ki laikliği dinsizlik olarak algılamıyor ve tatbik etmiyorsanız" dedi. Doğan sözlerini şöyle sürdürdü:
"Anayasada ve yasalarda sayılamayacak kadar dinle ilgili tabir geçmekte ve başta Diyanet Başkanlığı olmak üzere kurumla ilgili hükümler düzenlenmektedir. Bunlar laikliği ihlâl etmiyor da kişilerin özgürlüğünü düzenleyen maddeler mi laikliği ihlal ediyor? Başörtüsünü serbest bırakmak devletin üniter yapısını ve laik düzenini bozar demek, bu terimlerin içeriğini bilmemek demektir. Laik devlette devlet kişilerin dinine diyanetine karışmaz. Giydiği kıyafetten, nasıl düşündüğüne kadar müdahalelerde bulunmaz. Kılık kıyafetiyle uğraşmaz. Esasında, başörtü yasağının kalkması değil, başörtü yasağının kalkmaması laikliğe aykırıdır, laik düzeni bozmaktadır."
BAŞSAVCI PARTİLERİ TEHDİT EDİYOR
Bem-Bir-Sen Genel Başkanı Mürsel Turbay da Yalçınkaya'nın yasağın kaldırılmasını isteyen siyasi partileri açıkça tehdit ettiğini dile getirdi. Turbay, "Sayın Savcının bu tavrı, sadece başörtüsü yüzünden mağdur olanların özgürlüklerini değil, aynı zamanda fikir üreten, demokrasiye katkı sağlan siyasi partiler dahil bütün sivil toplum örgütlerinin düşünce ve fikir özgürlüğünü de kısıtlama girişimidir. Türkiye demokratik, laik, sosyal hukuk devletidir. Bazılarının hezeyanları, korkuları yüzünden toplumun genel beklentilerinden geri adım atılmamalıdır" dedi.
DEMOKRATİK SİSTEMDE YERİ YOK
Anayasa hukukçusu Prof. Dr. Mustafa Kamalak da Yalçınkaya'nın açıklamalarını yadırgadığını belirterek, demokratik sistemde bunu kabul etmenin mümkün olmadığını vurguladı. Kamalak, şöyle dedi:
"Anayasa'da, yasama, yürütme ve yargının görev alanları açık. Başsavcı görüş beyan ediyor, bunu Anayasal zemine oturtmak mümkün değil. Bizdeki demokrasi işin kandırmacası. Egemenlik kayıtsız şartsız milletindir. Anayasa'mızda bu böyle. TBMM'nin alnında da yazıyor. Son tahlilde halkımızın, yüce milletimizin dediği olur. İnşallah siyasi partilerimiz, millete verdikleri sözü tutar."
|