Avustralya’nın Melbourne şehrinde Avustralya Nur Vakfı tarafından düzenlenen “Geçmişten Günümüze Türk-Kürt Meselesi” konulu konferansı gazetemiz Genel Yayın Müdürü Kazım Güleçyüz sundu.
Yoğun bir katılımın olduğu programda açılış konuşmasını Avustralya Nur Vakfı yönetim kurulundan Mustafa Gök yaptı. Sonrasında Kazım Güleçyüz Risale-i Nur ışığında Türk- Kürt meselesini ele aldı. Öncelikle bu meselenin Bediüzzaman Said Nursî’nin tavsiyelerine kulak verilerek çözülebileceğini, ancak hala o altın tavsiyelere kulak tıkandığından bahsetti.
Konuşmasının devamında en büyük problemin eğitimsizlik olduğunu kaydeden Güleçyüz, Bediüzzaman Hazretlerinin bunu “bizim üç düşmanımız var cehalet, zaruret ve ihtilaftır. Bu üç düşmana karşı sanat, marifet ve ittifak” şeklinde formülleştirdiğini belirtti.
Bediüzzaman’ın Medresetüzzehra projesinin önemine ve üstadın bu konudaki gayretlerine değinen Güleçyüz projenin öneminin maalesef yeterince anlaşılamadığını söyledi.
Güleçyüz, Üstadın Risale-i Nur’da bahsettiği bir hadiseyi nakletti:
“Ben Van’da iken hamiyetli bir Kürt talebeme dedim ki: ‘Türkler İslâmiyete çok hizmet etmişler. Sen onlara ne niyet ile bakıyorsun?’ dedim.
Dedi: Ben müslüman bir Türkü, fasık bir kardeşime tercih ediyorum. Belki babamdan ziyade ona alakadarım. Çünkü tam imana hizmet ediyorlar.
Bir zaman geçti (Allah rahmet etsin) o talebem, ben esarette iken, İstanbul’da mektebe girmiş. Esaretten geldikten sonra gördüm. Bazı ırkçı muallimlerden aldığı aksül amel ile o da Kürtçülük damarıyla başka mesleğe girmiş. Bana dedi: ‘Ben şimdi gayet fasık, hatta dinsiz de olsa bir Kürdü salih bir Türke tercih ediyorum.’
Ben onu birkaç sohbette kurtardım. Tam kanaatim geldi ki, Türkler bu millet-i İslâmiye’nin kahraman bir ordusudur.”
Yanlış politikalarla Türk Kürt meselesinin daha da körüklendiğine değinen Güleçyüz, Kürtleri yok saymanın meseleyi daha da büyüttüğüne işaret etti.
Konferansın ikinci bölümünde salonda bulunan dinleyicilerin soruları cevaplandırıldı.
|