Dışişleri Bakanı ve Başmüzakereci Ali Babacan, AB’nin Türkiye’yi üyeliğe kabul etmesinden sonra gerçek anlamda bir küresel güç haline geleceğini söyledi. Türkiye’nin, her zaman Avrupa’nın tarihî, siyasî ve kültürel coğrafyasının ayrılmaz bir parçası olduğunu belirten Babacan, “Bu bakımdan Türkiye’yi AB içinde görmek istemeyen bazı çevrelerin, bu coğrafyanın doğal dinamiklerini değiştirme şansı bulunmamaktadır” dedi.
Babacan, Conrad Otelinde düzenlenen 4. Türk-İtalyan Forumunun açılışında yaptığı konuşmada, tarihte Türkiye ve İtalya’nın, yedi tepeli başkentleri barındıran ülkeler olduğunu belirterek, iki ülke için Ege, Anadolu, Akdeniz değerlerinin ve Avrupa kavramının özünü oluşturan Roma hukuku ilkelerinin ortak miras olduğunu söyledi. Babacan, “Oysa birçok Avrupa ülkesi için bu değer ve ilkeler sadece bir esin kaynağı olabilmiştir” diye konuştu.
Birer Avrupa kavramı olan Anadolu ve küçük Asya’nın bugünkü Türkiye’ye dönüşmesinde İtalya’nın katkılarına atıfta bulunmak istediğini belirten Babacan, sözlerine şöyle devam etti: “Bu katkıların ekonomik, kültürel, siyasi ve felsefi boyutları bulunmaktadır. Venedik, Cenova, Pisa, Floransa gibi şehirlerin Osmanlı İmparatorluğu topraklarında yer alan kolonilerinin Türkiye’den Avrupa’ya yaptıkları ticaret Osmanlı İmparatorluğunun Avrupa ekonomisi ile entegre olmasında belirleyici bir rol oynamıştır. Bu şehir devletlere Osmanlı İmparatorluğu tarafından ticari ayrıcalıklar tanınması, belki de Avrupa’da ilk defa serbest pazar gibi yapıların ortaya çıkmasına yol açmıştır.”
“AB, BİR ARADA YAŞAMA PROJESİ OLMALI”
Dışişleri Bakanı ve Başmüzakereci Ali Babacan, AB’nin geleceğine ilişkin güçlü ve vizyoner politikaların henüz vücut bulamadığını belirterek, AB’nin, birikimler, gelenekler ve kültürlerin kaynaştığı bir çeşitlilik ve bir arada yaşama projesi olması gerektiğini vurguladı.
“Bu projeye Türkiye’nin üyeliğinin, kıtamızın ötesine taşan yansımaları olacaktır” diyen Babacan, Türkiye’nin üyeliğinin, değişik kültürlerin evrensel bilinç etrafında birleşmesi, çatışma yerine barış ve dayanışmanın evrensel olması anlamına geldiğini söyledi.
Ali Babacan, AB ile Türkiye arasında müzakerelerin başladığı 3 Ekim 2005 tarihinin Avrupa coğrafyası ve değerleri açısından bir dönüm noktası olduğunu kaydederek, sözlerini şöyle sürdürdü: “Artık Türkiye’nin AB üyelik süreci geri dönülemez bir aşamaya gelmiş bulunmaktadır. Kuvvetle vurgulamalıyım ki, Avrupa’nın küresel güç haline dönüşmesinde Türkiye’nin AB üyeliği vazgeçilmez bir rol oynayacaktır. Böylece paylaştığımız değerlerin Türkiye’yi çevreleyen coğrafyalara yansıması ve bu coğrafyanın etkin konum kazanması mümkün olacaktır. Kısaca Avrupa, siyasi, ekonomik ve askeri açıdan yepyeni bir döneme girecektir.”
|