|
|
|
AB, Türkiye ile küresel güç olur |
Dışişleri Bakanı ve Başmüzakereci Ali Babacan, AB’nin Türkiye’yi üyeliğe kabul etmesinden sonra gerçek anlamda bir küresel güç haline geleceğini söyledi. Türkiye’nin, her zaman Avrupa’nın tarihî, siyasî ve kültürel coğrafyasının ayrılmaz bir parçası olduğunu belirten Babacan, “Bu bakımdan Türkiye’yi AB içinde görmek istemeyen bazı çevrelerin, bu coğrafyanın doğal dinamiklerini değiştirme şansı bulunmamaktadır” dedi.
Babacan, Conrad Otelinde düzenlenen 4. Türk-İtalyan Forumunun açılışında yaptığı konuşmada, tarihte Türkiye ve İtalya’nın, yedi tepeli başkentleri barındıran ülkeler olduğunu belirterek, iki ülke için Ege, Anadolu, Akdeniz değerlerinin ve Avrupa kavramının özünü oluşturan Roma hukuku ilkelerinin ortak miras olduğunu söyledi. Babacan, “Oysa birçok Avrupa ülkesi için bu değer ve ilkeler sadece bir esin kaynağı olabilmiştir” diye konuştu.
Birer Avrupa kavramı olan Anadolu ve küçük Asya’nın bugünkü Türkiye’ye dönüşmesinde İtalya’nın katkılarına atıfta bulunmak istediğini belirten Babacan, sözlerine şöyle devam etti: “Bu katkıların ekonomik, kültürel, siyasi ve felsefi boyutları bulunmaktadır. Venedik, Cenova, Pisa, Floransa gibi şehirlerin Osmanlı İmparatorluğu topraklarında yer alan kolonilerinin Türkiye’den Avrupa’ya yaptıkları ticaret Osmanlı İmparatorluğunun Avrupa ekonomisi ile entegre olmasında belirleyici bir rol oynamıştır. Bu şehir devletlere Osmanlı İmparatorluğu tarafından ticari ayrıcalıklar tanınması, belki de Avrupa’da ilk defa serbest pazar gibi yapıların ortaya çıkmasına yol açmıştır.”
“AB, BİR ARADA YAŞAMA PROJESİ OLMALI”
Dışişleri Bakanı ve Başmüzakereci Ali Babacan, AB’nin geleceğine ilişkin güçlü ve vizyoner politikaların henüz vücut bulamadığını belirterek, AB’nin, birikimler, gelenekler ve kültürlerin kaynaştığı bir çeşitlilik ve bir arada yaşama projesi olması gerektiğini vurguladı.
“Bu projeye Türkiye’nin üyeliğinin, kıtamızın ötesine taşan yansımaları olacaktır” diyen Babacan, Türkiye’nin üyeliğinin, değişik kültürlerin evrensel bilinç etrafında birleşmesi, çatışma yerine barış ve dayanışmanın evrensel olması anlamına geldiğini söyledi.
Ali Babacan, AB ile Türkiye arasında müzakerelerin başladığı 3 Ekim 2005 tarihinin Avrupa coğrafyası ve değerleri açısından bir dönüm noktası olduğunu kaydederek, sözlerini şöyle sürdürdü: “Artık Türkiye’nin AB üyelik süreci geri dönülemez bir aşamaya gelmiş bulunmaktadır. Kuvvetle vurgulamalıyım ki, Avrupa’nın küresel güç haline dönüşmesinde Türkiye’nin AB üyeliği vazgeçilmez bir rol oynayacaktır. Böylece paylaştığımız değerlerin Türkiye’yi çevreleyen coğrafyalara yansıması ve bu coğrafyanın etkin konum kazanması mümkün olacaktır. Kısaca Avrupa, siyasi, ekonomik ve askeri açıdan yepyeni bir döneme girecektir.”
|
/ İSTANBUL
23.11.2007
|
|
|
Kendi haberine sahip çıkamadı |
İstanbul İlim ve Kültür Vakfınca düzenlenen sempozyuma THY sponsorluğunu manşetten eleştiren Vatan gazetesi, sonraki günlerde konuyu takibe gerek görmezken, aynı hususta kendi yayınına istinaden CHP’li Kemal Anadol tarafından Başbakanın cevaplaması talebiyle Meclis Başkanlığına verilen soru önergesiyle ilgili habere bile sayfalarında yer vermedi. Gazetenin başyazarı Güngör Mengi’nin olayı “laikliğe meydan okuma” şablonu içinde ele alması ise yine tipik bir çarpıtma örneği oluşturdu.
Vatan yazarından skandal yazılar
Gazete yazarlarından Mustafa Mutlu’nun, bu olaydan hareketle Said Nursî’ye ve Nurculara asılsız suçlamalar yöneltirken, Risale-i Nur’da yer aldığı iddiasıyla “eser adı ve sayfa numarası vererek” aktardığı sözlerin hiçbirinin aslının bulunmaması, yeni bir yayıncılık skandalı olarak yorumlandı. Aynı yazarın ertesi günkü yazısında sempozyumla suç işlendiğini iddia ederek savcıları göreve çağırması alay konusu olurken, dünkü Milliyet’in aynı konuda benzer çarpıtmalara yer vermesi de tuhaf karşılandı.
|
23.11.2007
|
|
|
Jandarmaya AB standardı |
AB’nin 2004 yılı Malî İşbirliği Programı kapsamında yürütülen ‘’Jandarma Kolluk Hizmetlerinde Profesyonelliğin Artırılması’’ projesi ile jandarma kolluk faaliyetlerinin daha etkin ve verimli hale getirilmesi hedefleniyor. Proje kapsamında, mevcut AB uygulamaları ile paralellik sağlamayı hedef alan bir eylem planı geliştirildi.
Jandarma Genel Komutanlığı Eğitim Komutanı Korgeneral Fikret Demirtaş, AB’nin 2004 yılı Mali İşbirliği Programı kapsamında yürütülen ‘’Jandarma Kolluk Hizmetlerinde Profesyonelliğin Artırılması’’ projesinde jandarma kolluk faaliyetlerinin daha etkin ve verimli hale getirilmesinin hedeflendiğini belirterek, bu kapsamda eğitim ve personel konuları, kriminal araştırma ve suçla mücadele alanlarında mevcut AB uygulamaları ile paralellik sağlamayı hedef alan bir eylem planının geliştirildiğini bildirdi.
AB’nin 2004 Mali İşbirliği Programı kapsamında Jandarma Genel Komutanlığı ile eşleştirme tarafı olarak İngiltere’nin katılımıyla gerçekleştirilen ‘’Jandarma Kolluk Hizmetlerinde Profesyonelliğin Artırılması Projesi’’nin tamamlanması dolayısıyla Jandarma Genel Komutanlığının Beştepe’deki binasında kapanış töreni düzenlendi.
Jandarma Genel Komutanlığı Eğitim Komutanı Korgeneral Fikret Demirtaş, burada yaptığı konuşmada, Komutanlığın yurt içinde emniyet ve asayişin sağlanmasında verilen görevlerin bilincinde olduğunu belirterek, bu nedenle bulunulan noktadan daha ileri standartlara ulaşmanın ve gelişmeyi sürekli kılmanın arzu ettikleri görevler olduğunu kaydetti.
Korgeneral Demirtaş, şöyle konuştu:’’AB’nin 2004 Mali İşbirliği Programı kapsamında uygulanan projenin genel hedefi, AB üyesi ülkelerdeki iyi uygulamaların uyarlanması maksadıyla AB denetim standartları ve uygulamalarıyla uyum sağlanması ve jandarmanın kolluk faaliyetlerinin daha etkin ve verimli hale getirilmesidir. Yaklaşık 15 ay süren proje sonunda jandarmanın kolluk faaliyetlerindeki profesyonelliğinin artırılması kapsamında eğitim ve personel konuları, kriminal araştırma ve suçla mücadele alanlarında mevcut AB uygulamaları ile paralellik sağlamayı hedef alan bir eylem planı geliştirilmiştir. Ben şahsen projenin amacına ulaştığına inanıyorum.’’
|
/ ANKARA
23.11.2007
|
|
|
Gönül, AB’ye tezkere hakkında bilgi verdi |
Millî Savunma Bakanı Vecdi Gönül, AB Savunma Bakanları Troyka Toplantısı’nda, hükümete sınır ötesi operasyon için yetki verilmesini öngören tezkere konusunda bilgi verdi.
Millî Savunma Bakanlığı Genel Sekreterliği’nden yapılan açıklamada, Bakan Gönül’ün, 18-20 Kasım tarihlerinde Brüksel’de gerçekleştirilen AB Savunma Bakanları Troyka Toplantısı’na katıldığı hatırlatıldı. Toplantıda, savunma konularının görüşüldüğü, Avrupa Güvenlik ve Savunma Politikası konusundaki çalışmalar ve yapılan katkıların ele alındığı belirtildi.
Toplantıda ayrıca, TBMM’de, 18 Ekim 2007 tarihinde kabul edilen ve hükümete sınır ötesi operasyon için yetki verilmesini öngören tezkere konusunda da Gönül tarafından bilgi verildiği bildirildi.
|
/ ANKARA
23.11.2007
|
|
|
Yakış’tan Avrupa’ya terör konusunda eleştiri |
Türkiye-AB Karma Parlamento Komisyonu Eşbaşkanı Yaşar Yakış, kırmızı bültenle aranan bazı teröristlerin Bürüksel’de AB yetkilileriyle temasta bulunduğunu belirterek, yakalanan terörislerin uçakla Kuzey Irak’a gönderildiğini söyledi.
Karma Parlamento Komisyonu toplantısının bugünkü oturumunda, Kuzey Irak ve PKK terörü masaya yatırıldı. Toplantıda konuşan Yaşar Yakış, PKK’nın Kuzey Irak’ta yuvalandığını ve buradaki yerel yöneticilerin PKK’ya müdahale etmek yerine müsamaha etmeyi tercih ettiğini kaydetti. Türkiye’nin sınır ötesinden gelen terör saldırılarına karşı meşru müdafaa hakkını kullanma durumunda olduğunu, bu seçeneğin halen masada olduğunu dile getiren Yakış, hükümetin bu yetkiyi kullanmadan önce tüm diplomatik yolları tüketmeye kararlı olduğunu söyledi.
PKK’nın birçok AB üyesi ülkede para toplama ve propaganda faaliyetlerini rahatlıkla sürdürdüğünü anlatan Yaşar Yakış, “PKK örgütü üyeleri bazı Avrupalı dostlarımızdan ilgi görüyor. Kırmızı bültenle aranan teröristler Avprupa Parlamentosu’nda temaslarda bulunuyor. Kırmızı bültenle aranan bir terörist, Avusturya’da yakalandıktan sonra uçakla Kuzey Irak’a gönderiliyor” dedi. Bu konuda isim veren Yaşar Yakış, Nuriye Kesbir isimli teröristlerin Hollanda’da, Rıza Arslan isimli teröristin ise Avusturya’da yakalandıktan sonra uçakla Kuzey Irak’a gönderildiğini kaydetti.
|
/ ANKARA
23.11.2007
|
|
|
Amerika zorbalığı bıraksın |
Kanadalı ünlü ekonomist Prof. Rodrigue Tremblay“Yeni Amerikan İmparatorluğuABD ve Dünya Üzerindeki Etki ve Sonuçları’’ adlı kitabında, dünyada kilit ülke konumundaki ABD’nin, dünya istikrarını riske atmak istemiyorsa “bir zorba gibi değil, demokratik bir ülke gibi hareket etmesi’’ gerektiğini vurguluyor.
Kanada doğumlu ünlü ekonomist Prof. Rodrigue Tremblay’in ABD’de son yıllarda meydana gelen politik değişimin nedenleri ve sonuçlarını analiz ettiği ‘’Yeni Amerikan İmparatorluğu-ABD ve Dünya Üzerindeki Etki ve Sonuçları’’ adlı kitap, emekli Yarbay Gürcan Günay tarafından Türkçe’ye çevrildi. Kitapta BM, Dünya Ticaret Örgütü, IMF, Dünya Bankası, NATO gibi çok uluslu organizasyonların, 21. yüzyılın başından itibaren Bush başkanlığındaki Amerikan hükümetinin başı buyruk üstünlükçü politikaları nedeniyle darmadağın olma riskiyle karşı karşıya bulunduğunu savunan Tremblay, ABD’nin sahibi olduğu askeri güç fazlalığını insanlık adına daha güvenli bir dünya oluşturmak için değil, istediği zaman ve yerde egoist ve dar görüşlü kendi ulusal çıkarları için kullanmayı yeğlediği görüşünü dile getiriyor. ABD’nin benimsediği ‘’emperyalist üstünlük’’ doktrininin, ABD’yi ‘’daha ayrımcı, daha tek yanlı, daha militarist, daha üstünlükçü, daha müdahaleci, daha az demokratik’’ kıldığını da dile getiren Tremblay, bu durumun ekonomik istismarların baş göstermesine neden olduğunu anlatıyor. Yazar, her şeye rağmen dünyada kilit ülke konumundaki ABD’nin, dünya istikrarını riske atmak istemiyorsa ‘’bir zorba gibi değil, demokratik bir ülke gibi hareket etmesi’’ gerektiğini vurguluyor. Rodrigue Tremblay’in kitabı ilk kez 2004 yılında ABD’de yayınlanmıştı.
|
/ ANKARA
23.11.2007
|
|
|
Darbelerin arkasında hep Amerika vardı |
Zaman gazetesi yazarı Tamer Korkmaz, ABD’nin dünya üzerindeki zulmünün bir gün mutlaka son bulacağını belirterek,”1960 darbesinde olduğu gibi tüm darbeler Amerika’nın destekleriyle yapılmıştır” dedi.
Server Vakfı’nın organize ettiği “Ankara Washington Hattı Amerika İktidarının Sonu” başlıklı seminerde konuşan Tamer Korkmaz, ABD’nin dünya üzerindeki zulmünün bir gün mutlaka son bulacağını belirterek: “‘Allah nurunu tamamlayacaktır’ âyeti gereğince ABD’nin dünya üzerindeki zulmü ve iktidarı bir gün mutlaka son bulacaktır” diye konuştu.
Server Vakfı Konferans Salonunda gerçekleştirilen seminerde, Adnan Menderes’in idam edilmesinin bumerang etkisi yaptığını belirten Korkmaz, “Adnan Menderes’in idam edilmesi, 47 yıl boyunca insanların bilinçlenmesine sebep olmuştur. Bu tip hadiselerde birtakım çizgileri aştığınız zaman yapılan, yapanlara karşı bumerang etkisiyle geri dönmektedir. Menderes’i idam edenlere yaptıkları çok sert bir şekilde geri dönmüştür” dedi.
MENDERES, AMERİKA’YA KARŞI MÜCADELE ETTİ
Amerikancı diye suçlanan Menderes’in ABD’ye karşı mücadele ettiğini belirten Korkmaz, “Amerikancı diye suçlanan Adnan Menderes, zamanında ABD’ye karşı mücadele eden tek kişiydi. O dönemde ordunun ABD’den parasal destek aldığı basına yansımıştır. 1960 darbesinde olduğu gibi tüm darbeler Amerika’nın destekleriyle yapılmıştır” sözlerini aktardı.
Amerika’nın Türkiye’deki iktidarını kaybettiğini ve Osmanlı ruhunun yeniden canlandığını belirten Korkmaz, “ABD Türkiye üzerindeki gizli iktidarını kaybetmeye başlamış, Osmanlı’nın genetik mirası Türkiye’de yeniden canlanmaya başlamıştır. Türkiye yakında belki dünya çapında bir güç olamaz ama bölgesel gücü elde edecektir. Osmanlı zamanında bizim bölgemize kendi stratejileriyle egemen olmuştu, biz de ancak Osmanlı ruhunu yakalayınca kendi bölgemizin hâkimi olacağız” dedi.
|
Cemil YÜZER
/ ANKARA
23.11.2007
|
|
|
Emeklilerden AKP'ye siyah çelenk |
DİSK’e bağlı Tüm Emekliler Sendikası (Emekli-Sen) üyeleri, sendikalarının kapatılması kararını protesto etmek amacıyla AKP Genel Merkezi’nin otopark girişine siyah çelenk bıraktılar.
Eskişehir Yolu Armada Alışveriş Merkezi yakınlarında öğle saatlerinde toplanan Emekli-sen üyesi bir grup, polis refakatinde yürüyerek Söğütözü’ndeki AKP Genel Merkez binası yakınlarına geldi. Burada ‘’Sendikama dokunma’’, ‘’Emekli-Sen kapatılamaz’’ yazılı pankart açan gruptakilar adına basın açıklamasını okuyan Emekli-Sen Genel Başkanı Veli Beysülen, mahkemece verilen kapatma kararının hukuka aykırı olduğunu öne sürdü. Emekli-Sen’in, başta İnsan Hakları Evrensel Bildirgesi olmak üzere temel hak ve özgürlüklere ilişkin uluslararası sözleşmeler ve Anayasa’nın 90. maddesine göre yasallığı tartışma konusu bile edilemeyecek bir sendika olduğunu savunan Beysülen, sendikaları aleyhine açılan bütün davaları kazandıklarını, ancak ülkeyi yönetenlerin emeklilere sendika hakkı tanımamakta ısrar ettiğini iddia etti.
|
/ ANKARA
23.11.2007
|
|
|
Silâh kazasında şehit |
Şırnak’ta Namaz Dağı bölgesinde el bombasının kazayla patlaması sonucu Adana Karaisalı nüfusuna kayıtlı Piyade Çavuş Mehmet Nuri Bakıcı ile Mardin Dargeçit nüfusuna kayıtlı Piyade Er Mehmet Nuri Doğan şehit oldu.
Şırnak'ın Namaz Dağı bölgesinde, el bombasının kazayla patlaması sonucu şehit olan Piyade Çavuş Mehmet Nuri Bakıcı ile er Mehmet Nuri Doğan'ın Adana'daki evlerinde yas var.
Şehit haberi üzerine er Mehmet Nuri Doğan'ın, merkez Seyhan ilçesi Yenibey Mahallesi'ndeki, Piyade Çavuş Mehmet Nuri Bakıcı'nın ise Körüklü köyündeki evlerine, yakınları taziye ziyaretinde bulundu.
Oğulları Mehmet Nuri Doğan'ın şehit olduğu haberini, gece eve gelen görevli binbaşıdan öğrendiklerini belirten baba Ahmet Doğan, hâlâ inanmakta güçlük çektiklerini söyledi.
Oğluyla son olarak geçen Cumartesi günü telefonla görüştüğünü bildiren baba Doğan, ''(Yerim iyi, beni merak etmeyin) diyordu, ondan sonra da görüşmedik. Terhisine 2 ay kalmıştı, askerden erken dönmek için dağıtımından sonra izin dahi kullanmamıştı'' dedi.
6 kardeşi olduğu belirtilen Doğan'ın, askerlik hizmeti öncesi İstanbul'da bir tekstil atölyesinde çalıştığı öğrenilirken, annesi Sabriya Doğan'ın haber sonrası fenalık geçirdiği kaydedildi.
Şehit Piyade Çavuş Mehmet Nuri Bakıcı'nın, Körüklü köyündeki evinde de büyük üzüntü yaşandı. Bakırcı'nın 9.5 aylık asker olduğu belirtilirken, oğlu için gözyaşı döken anne Rabia Bakıcı, ''Vatan sağ olsun'' dedi.
Baba Ahmet Bakıcı, oğluyla son olarak geçen pazar günü telefonla görüştüğünü belirterek, ''Oğlumun morali çok iyiydi, baba (150 günüm kaldı. Beni merak etmeyin) demişti'' diye konuştu.
Şehit Piyade Çavuş'un 2 kardeşi daha olduğu öğrenildi.
|
/ ADANA
23.11.2007
|
|
|
Barajlar % 32 dolu |
DSİ Genel Müdürlüğü, Türkiye genelinde barajlardaki aktif doluluk oranının yüzde 32,2 olduğunu bildirdi.
DSİ Genel Müdürlüğü yetkililerinden alınan bilgiye göre, son sağanak yağışlarla birlikte Kızılırmak, Yeşilırmak, Sakarya, Ceyhan, Seyhan, Çoruh, Doğu Akdeniz, Batı Karadeniz ve Marmara havzalarındaki barajların doluluk oranlarında yüzde 0,5 ile yüzde 15 arasında değişen oranlarda artış oldu. Kasım ayında gerçekleşen sağanak yağışların ardından Türkiye genelinde barajlardaki ortalama artış yüzde 0,4 olarak gerçekleşti. İstanbul’daki barajlarda, 1 Kasım’da yüzde 7,9 olan doluluk oranı, 19 Kasım’da tarihinde yüzde 14,9’a yükseldi.
|
/ ANKARA
23.11.2007
|
|
|
Alkolizm hastalıktır |
Gazi Üniversitesi Tıp Fakültesi Psikiyatri Ana Bilim Dalı Öğretim Üyesi Prof. Dr. Zehra Arıkan, verilerin Türkiye’de alkolizm sorununun her 10 yılda iki kat arttığına değinerek, Türkiye’nin alkolizm haritasının çıkarılması gerektiğini söyledi.
Alanya’da düzenlenen Adsız Alkolikler 2. Uluslararası Türkiye Büyük Toplantısı’na konuşmacı olarak katılan Prof. Dr. Zehra Arıkan, soruları cevapladı. Alkolizmin ve bağımlılığın dünyada hızla yaygınlaştığını, bunun büyük bir tehlike olduğunu belirten Prof. Dr. Arıkan, ‘’Türkiye’nin alkolizm haritası çıkarılmalıdır. Çünkü alkolizm, mücadele edilmesi gereken gerçek bir hastalıktır’’ dedi.
Yapılan araştırmalara göre, ABD nüfusunun yüzde 10’unun alkolizmin pençesinde olduğunu, alkolizmle mücadele için öncelikle alkolizm haritasının çıkarıldığını anlatan Arıkan, Türkiye’de de böyle bir çalışmanın gerekliliğine işaret etti. Türkiye’de bu konudaki çalışmaların son yıllarda başlatıldığını anlatan Arıkan, geçen yıl Bağımlılık Merkezi Yönergesi çıkarıldığını, bunun önemli bir gelişme olduğunu bildirdi. Sağlık Bakanlığı, İçişleri Bakanlığı ve Adalet Bakanlığının bu konuda iş birliği içerisinde çalışma yapmasının önemine işaret eden Prof. Dr. Arıkan, Diyanet İşleri Başkanlığına da bu konuda önemli görevler düştüğünün altını çizdi. Gazi Üniversitesinin Ankara’da 23 yıldır süren veri toplama çalışmaları olduğunu anlatan Arıkan, şunları söyledi: ‘’1984 yılında yapılan araştırmada alkolizm tehlikesinde bulunan kişi sayısı nüfusun yüzde 0.9 oranını oluştururken, bu oran 1994’de yüzde 1,8’e, 2004’de ise yüzde 3’e yükseldi. Veriler, Türkiye’de alkolizmin her 10 yılda 2 kat artış kaydettiğini göstermektedir. Bu büyüme, olayın ciddiyetini anlamamız açısından önemli bir sonuçtur. Bu nedenle Türkiye’nin alkolizm haritası çıkarılıp, mücadele yöntemleri belirlenmelidir. Tekel bayilerinin verilerine bakıldığında Türkiye’nin en çok içki satılan illeri belirlenebilir. Ama bunların gerçek alkolikler tarafından mı yoksa sosyal içiciler tarafından mı içildiği bilinmemektedir. Türkiye’de bu alanda bir çalışma bugüne kadar yapılmamış. Ancak, yapılmalı.’’
Bu çalışmaları yürütmek üzere enstitüler ya da başka birimler kurulması gerektiğini anlatan Prof. Dr. Arıkan, haritanın çıkarılması halinde dar bölge koruma ve önleme çalışmalarının daha sağlıklı yapılabileceğini bildirdi.
AİLE İLİŞKİLERİNİ OLUMSUZ ETKİLİYOR
Arıkan, toplantıya katılan adsız alkolikler grubuna verdiği konferansta daha çok alkol ve aile ilişkileri üzerinde durduğuna işaret ederek, alkolizmin aile ilişkilerini olumsuz etkilediğini ve bu nedenle sona ermiş binlerce evlilik olduğunu söyledi.
Alkolizmin, insanı alıngan, sıkılgan ve zevk almaz hale getirdiğini, fiziksel işlev bozukluklarına sebep olduğunu vurgulayan Arıkan, alkolizm hastalığına yakalananların çoğunluğunun erkek olduğunu bu sebeple kadınların büyük sıkıntı çektiğini bildirdi.
|
23.11.2007
|
|
|
SBS 21-22 Haziran’da |
Millî Eğitim Bakanlığı’nın bu sene ilk kez uygulayacağı Seviye Belirleme Sınavı, 21-22 Haziran 2008 tarihlerinde yapılacak.
MillîEğitim Bakanlığı’nın (MEB) sınav takvimine göre, 2008 yılında 21 sınav yapılacak. Bu sene son kez yapılacak fen, Anadolu ve sosyal bilimler liselerine alınacak öğrencileri belirlemek amacıyla düzenlenen “Ortaöğretim Kurumları Sınavı” (OKS), 8 Haziran 2008 tarihinde yapılacak. Sınava başvuru tarihi önümüzdeki günlerde belirlenecek.
İlköğretim 5. sınıf ile liselerin 9, 10 ve 11. sınıflarında okuyan öğrencilerin katıldığı Devlet Parasız Yatılılık ve Bursluluk Sınavı (DPY) ise 4 Mayıs 2008 tarihinde gerçekleştirilecek.
|
/ ANKARA
23.11.2007
|
|
|
Öğretmenlerin yüzde 88’i borçlu |
Eğitim-Sen’in öğretmenler arasında yaptığı ankette eğitimcilerin içinde bulundukları sıkıntılar bir kez daha hatırlandı. Türkiye genelinde yapılan ankete katılan öğretmenlerin yüzde 88’i borçlu.
Eğitim ve Bilim Emekçileri Sendikası’nın (Eğitim Sen), internet üzerinden, öğretmenlerin sosyoekonomik ve kültürel durumlarına yönelik yaptığı ankete göre, öğretmenlerin yüzde 47’si maddî imkânsızlıkların yetersizliğinden rahatsız olduğunu belirtirken, yüzde 88’i borç ya da taksiti bulunduğunu kaydetti.
Eğitim Sen Genel Başkanı Alaaddin Dinçer, sendika genel merkezinde düzenlediği basın toplantısı ile sendikanın, Türkiye genelinde 2 bin 104 öğretmenin katılımı ile öğretmenlerin sosyoekonomik ve kültürel durumlarını araştıran anket çalışmasının sonuçlarını açıkladı.
Ankete büyük oranda ilköğretim ve ortaöğretim kurumlarında görev yapan öğretmenlerin katıldığını belirten Dinçer, ankete katılan öğretmenlerin yüzde 38’i ek iş yaptığını, yüzde 48’i yapmadığını ancak fırsatı olduğunda ek iş yapacağı sonucuna ulaştıklarını belirtti. Öğretmenlerin yüzde 57’sinin kirada oturduğunu aktaran Dinçer, yüzde 82’sinin bankalardan kredi kullandığını ifade etti.
Ankette “Bir takım elbise satın almak sizi ekonomik olarak nasıl etkiler?” sorusunu cevaplayan öğretmenlerin yüzde 49’u bunun bütçelerini çok fazla etkileyeceği, yüzde 32’si çok az etkileyeceği yönünde görüş bildirdiğini aktaran Dinçer, soruyu cevaplayan öğretmenlerin ancak yüzde 7’sinin takım elbise almanın ekonomisini etkilemeyeceğini belirttiğini söyledi.
Ankete katılanlar arasında borç ya da taksiti bulunan öğretmenlerin oranının yüzde 88, olmayanların oranının ise yüzde 5 olduğunu dile getiren Dinçer, 24 Kasım Öğretmenler Günü’nde, millî gelirden eğitime yüzde 5, yükseköğretime yüzde 1,5 pay ayrılması, okullara genel bütçeden ödenek aktarılması, güvencesiz çalışmaya son verilmesi, kadrolu çalışmanın esas alınması, bütün eğitim ve bilim çalışanlarının taban aylığının vergiden muaf tutulması gibi taleplerini dillendireceklerini ifade etti.
|
/ ANKARA
23.11.2007
|
|
|
Üniversitelere 5 bin araştırma görevlisi |
Üniversitelerarası Kurul Başkanı ve Akdeniz Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Mustafa Akaydın, Başbakan Recep Tayyip Erdoğan’ın üniversitelere 5 bin araştırma görevlisi kadrosu verileceğini söylediğini bildirdi.
Üniversitelerarası Kurul Başkanı Prof. Dr. Akaydın, yaptığı açıklamada, geçen hafta Ankara’da Başbakan Erdoğan başkanlığında toplanan Bilim Teknoloji Kurulu’nda Türkiye’nin Ar-Ge konusundaki durumunun tartışıldığını söyledi.
Toplantıda, üniversitelerde araştırma görevlisi sayısının azlığı, yine araştırma görevlilerinin maaş erozyonu ile Türkiye’de Ar-Ge potansiyeli çalışmaları ve alınması gereken önlemler üzerinde tartışmaların yoğunlaştığını ifade eden Prof. Dr. Akaydın, Maliye Bakanı Kemal Unakıtan’ın toplantıda üniversitelere 3 bin araştırma görevlisi kadrosu verileceğini söylediğini belirtti.
Unakıtan’ın 3 bin araştırma görevlisi kadrosu sayısının az olduğunu dile getirdiğini belirten Prof. Dr. Akaydın, şöyle konuştu: ‘’Sayın Maliye Bakanı Unakıtan’ın üniversitelere 3 bin araştırma görevlisi kadrosu vereceklerini bildirmesinden sonra söz alarak durumu Başbakan Erdoğan’a aktardım. Milli Eğitim Bakanı Hüseyin Çelik ile Sanayi ve Ticaret Bakanı Zafer Çağlayan da beni destekledi. Toplantı sonunda, Sayın Başbakan Erdoğan, 2008 yılı için üniversitelere 5 bin araştırma görevlisi müjdesi verdi.’’
Prof. Dr. Akaydın, Başbakan Erdoğan’ın bu müjdesinin Türk üniversiteleri ve Türk araştırma geliştirme potansiyeli adına önemli bir kazanım olduğunu kaydetti.
|
/ ANTALYA
23.11.2007
|
|
|
İstanbul'un bütçesi bakanlıkları solladı |
İstanbul Büyükşehir Belediyesi’nin (İBB) İSKİ, İETT ve bağlı 23 şirketiyle birlikte 15 milyar 705 milyon 539 bin 763 YTL olarak belirlenen 2008 yılı tahmini konsolide bütçesi, bakanlıkları geride bıraktı.
Alınan bilgiye göre, İstanbul Büyükşehir Belediyesi’nin 2008 yılı tahmini bütçesi, 5 milyar 450 milyon YTL olarak belirlendi. İBB’nin bağlı kuruluşlarından İETT’nin 1 milyar 563 milyon 378 bin YTL, İSKİ’nin 2 milyar 770 milyon 504 bin 763 YTL, toplam 23 şirketin bütçesi de 5 milyar 921 milyon 657 bin YTL olarak tespit edildi. Böylece İstanbul Büyükşehir Belediyesi’nin 2008 yılı tahmini konsolide bütçesi, 15 milyar 705 milyon 539 bin 763 YTL’yi buldu. İETT ve İSKİ’nin bütçeleri bugün, İBB’nin bütçesi de 26 Kasım’da Büyükşehir Belediye Meclisi’nde görüşülecek.
İstanbul Büyükşehir Belediyesi’nin tahmini konsolide bütçesi, 13 milyar 272 milyon 707 bin YTL olan milli savunma, 2 milyar 847 milyon 927 bin YTL olan adalet, 1 milyar 346 milyon 945 bin YTL olan içişleri, 10 milyar 828 milyon 70 bin YTL olan sağlık, 1 milyar 51 milyon 485 bin YTL olan ulaştırma, 6 milyar 888 milyon 486 bin YTL olan Tarım ve Köyişleri Bakanlığı, 1 milyar 21 milyon 925 bin 900 YTL olan Çevre ve Orman Bakanlığı ile 686 milyon 460 bin YTL olan Bayındırlık ve İskan Bakanlığı’nın da aralarında bulunduğu 12 bakanlığı geride bıraktı. İBB’nin bütçesi, bakanlıkların yanı sıra 55 milyon 561 bin YTL olan Cumhurbaşkanlığı, 419 milyon 417 bin YTL olan TBMM Başkanlığı, 17 milyon 102 bin YTL olan Anayasa Mahkemesi Başkanlığı, 1 milyar 666 milyon 210 bin YTL olan Başbakanlık bütçelerini de geçti.
|
/ İSTANBUL
23.11.2007
|
|
|
Yüksek binaları rüzgâr aydınlatacak |
ODTÜ’lü çalışma grubu, rüzgâr çiftliklerinde üretilen elektrik enerjisinin çok katlı konutlarda ve gökdelenlerde türbinlerle üretilmesi şartlarını araştırdı
Araştırmacılar, mevcut ve yapımına yeni başlanacak binalarda kullanılacak rüzgâr türbinlerinin, binanın yüzde 15 oranındaki elektrik ihtiyacını karşılayabileceğini tahmin ediyor.
Uzmanlar, dünyadaki yakın zamanda yaygın kullanılacak türbinlerin rüzgâr enerjisi potansiyeli yüksek Türkiye’de de kullanılması ile yüksek oranda enerji tasarrufu sağlanabileceğini belirtiyor.
|
/ ANKARA
23.11.2007
|
|
|
“Sahte çürük raporu” dâvâsında görev uyuşmazlığı |
‘’Sahte Çürük Raporu’’ operasyonu kapsamında, DTP Genel Başkanı Nurettin Demirtaş’ın da aralarında bulunduğu 183 sanık hakkında açılan dâvâ ile ilgili mahkemeler arasında görev uyuşmazlığı ortaya çıktı.
Alınan bilgiye göre, dâvânın açıldığı Ankara 6. Ağır Ceza Mahkemesi, dava dosyası üzerinde yaptığı inceleme sonucunda, suçun vasfına göre, dâvâya bakmakla görevli mahkemenin asliye ceza mahkemesi olduğu gerekçesiyle görevsizlik kararı verdi. Dâvâ dosyası, bu kararla Ankara 14. Asliye Ceza Mahkemesine gönderildi. Ankara 14. Asliye Ceza Mahkemesi ise dâvâ dosyası ile ilgili incelemesinin ardından görevli mahkemenin asliye ceza mahkemeleri olmadığına hükmetti. Mahkeme, dâvâ ile ilgili görevli mahkemenin tespiti amacıyla dâvâ dosyasını, Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı aracılığıyla Yargıtaya gönderdi.
Davaya bakmakla görevli mahkemeyi, Yargıtayın ilgili dairesi belirleyecek.
|
/ ANKARA
23.11.2007
|
|
|
Dünyada en sık rastlanan hastalık diş eti iltihabı |
Pamukkale Üniversitesi (PAÜ) Hastaneleri’nde görevli diş hekimi Dt. Ceren Nazlan Yavuzçehre, dünyada ve Türkiye’de en sık rastlanan hastalığın diş eti iltihabı olduğunu söyledi.
İnsanların fizikî sağlığının vücuttaki organ ve dokuların sağlıklı olmasıyla mümkün olabileceğini belirten Dt. Yavuzçehre, ağız ve diş sağlığını bozan faktörlerin bütün vücudu doğrudan etkilediğini bildirdi. Yavuzçehre, ‘’Diş çürükleri ve diş eti hastalıkları, kalp damar hastalıkları, yüksek tansiyon, kemik erimesi, şeker ve kadınlarda erken ve düşük doğum ağırlığı risklerini arttırmaktadır.” dedi. Dünya Sağlık Örgütü’nün çalışmalarına göre en sık rastlanan hastalığın, “gingivitis” adı verilen diş eti iltihabı olduğunu belirten Yavuzçehre, “Bunun tedavisi için dünyada milyarlarca dolar harcanmaktadır. Bu hastalıkla mücadele ancak koruyucu diş hekimliği uygulamalarının yaygınlaştırılması, iyi bir ağız diş sağlığı hijyeni eğitimi, altı ay aralıklarla diş hekimi ziyaretinin teşviki ve fırçalama tekniklerinin öğretilmesiyle sağlanabilir” ifadelerini kullandı. PAÜ kampüsünde yeni açılacak diş kliniğinde tedavi edici hizmetlerin yanı sıra koruyucu ve önleyici diş hekimliği hizmetleri de verileceğini belirten Ceren Nazlan Yavuzçehre, “Ülkemizde diş ve diş eti hastalıklarının yüzde 85’lere varan sıklıkta görülmesi, bunun önemli bir halk sağlığı problemi olarak değerlendirilmesini gerektirmektedir” şeklinde konuştu.
|
/ DENİZLİ
23.11.2007
|
|
|
Sağlık Bakanlığı, sağlığa dikkat çekiyor |
Sağlık Bakanlığı, resmî yazışmalarında sağlığın korunmasına yönelik dikkat çekici mesajlar kullanmaya başladı.
Sağlık Bakanlığı Temel Sağlık Hizmetleri Genel Müdürlüğü yetkililerinden alınan bilgiye göre, uygulama, Bakanlığın beslenme, fiziksel aktivite, sigara ve hijyen konularında yürüttüğü eğitim çalışmalarında kullandığı mesajların daha geniş kitlelere ulaştırılması amacıyla başlatıldı.
Toplumun beslenme, fiziksel aktivite, sigara ve hijyen konularında bilinçlendirilmesi için fertlere doğru mesajların ulaştırılmasının gerekli olduğunu ifade eden yetkililer, “Mesajların daha yaygın kullanılması ve daha geniş kitlelere ulaştırılması amacıyla resmî yazışmalarımızda da Bakanlığımız tarafından hazırlanan mesajların kullanılması uygulaması başlatıldı. Böylece mesajlarımız kurumsal düzeyde de topluma ulaşabilecek” görüşünü dile getirdiler.
Bakanlığın yazışmalarında, ilgilinin dikkatini kolayca çekecek yerlere “Sağlığınız için günde en az 10 bardak su için”, “El yıkama hayat kurtarır” gibi mesajlar koyuluyor.
|
/ ANKARA
23.11.2007
|
|
|
|
Son Dakika Haberleri
|
|
|
|
|