Çocuk Vakfı Başkanı Mustafa Ruhi Şirin, Türkiye’nin çocuk hakları kültürü bakımından henüz çok sınırlı düzeyde olduğunu ifade ederek, “Bunun temel nedeni çocuk konusunun hâlâ sevgi düzeyinde kalmış olmasıdır. Buna karşılık, çocuk sorunları sarmalı genişleyerek derinleşmiştir’’ dedi. Şirin, Türkiye’nin çocuk hakları karnesi zayıf bir ülke olduğunu belirtti.
Şirin, ‘’Bunun temel nedeni çocuk konusunun hâlâ sevgi düzeyinde kalmış olmasıdır. Buna karşılık, çocuk sorunları sarmalı genişleyerek derinleşmiştir’’ diye konuştu.
Çocuk hakları öğretiminin ilk olarak ailede başladığını belirten Şirin, ardından örgün ve yaygın eğitimde, son olarak da medyada çocuk hakları öğretiminin verilmesi gerektiğini dile getirdi.
ÇOCUK HAKLARI İHLÂLLERİ
Şirin, Türkiye’de en çok nüfusun yüzde 21’ini oluşturan, sosyal güvenceden mahrum, yoksul kesimin çocuklarının hayat haklarının ihlâl edildiğini belirtti. Türkiye’de 1 milyon 600 binin üzerindeki çocuk nüfusuna karşılık, 15 bin civarındaki çocuğun koruma hizmeti aldığını kaydeden Şirin, bu çerçevede kimsesiz ve korunmaya muhtaç çocukların da ihmal edildiğini söyledi. Şirin, Türkiye’de ihmal edilen grupları ‘’nitelikli eğitim alamayan, güç koşullarda ve özellikle de kanunla ihtilâfa düşmüş ve Türkiye’de yetenek ve zekâları fark edilmeyen üstün yetenekli çocuklar’’ şeklinde sıraladı.
ÇOCUKLARA YÖNELİK İSTİSMARLAR
Türkiye’de en yaygın çocuk istismarının fizikî ve ekonomik istismar olduğunu vurgulayan Şirin, ‘’Son 10 yıl içinde çocuğa karşı cinsel istismarda artış var. Çocuk ihmali ve istismarını önleyici eğitim çalışmalarını aile, örgün ve yaygın eğitim ve medya düzeyinde öngörmedikçe bu toplumsal sorunu çözmeye yönelemeyiz’’ dedi.
MEDYA GÜNDEMİNE ALMADI
Basın yayın organlarında çocukların safında çok az şey yapıldığını belirten Şirin, Türkiye’de medyanın gündemine çocuk haklarının henüz giremediğini söyledi. Çocuk haberlerinin sunuluş biçiminin de çocuk gerçeğinin doğru anlaşılmasına katkı yapıcı olmadığını ileri süren Şirin, konuyla ilgili yer alan haberlerin ‘’çocuğu nesneye dönüştüren bir yaklaşıma’’ dayandığını savundu. Toplumun çocuk hakkı ihlâllerine yönelik çalışmalar yapılabilmesi halinde medyanın çocuk hakları anlayışının da gelişebileceğini ifade eden Şirin, ‘’Bunu medyadan beklemek yerine, toplumun medyadan bu duyarlılığı istemesi gerekir’’ diye konuştu.
|