Önceki günkü ‘200 terörist sınırdan nasıl sızdı?’ başlıklı yazım yoğun ilgi gördü, sayısız tepki aldım. Demek ki, herkesin zihnini kurcalayan yerden dalış yapmışız.
Arayanların çoğunluğunun emekli gazi subaylardan oluşması dikkatimi çekti. Bölgeyi yakından tanıyan ve yıllarca buralarda terör örgütüyle çatışan subaylarımız, istisnasız ‘Haklısınız’ dediler.
Bu emekli subaylar arasında biri var ki, anlattıklarını sizlerle paylaşmak istiyorum. Çünkü bu konuşma, köstebek kuşkusu, terör örgütüne Amerikan yardımı ve yöntem yanlışlığına ilişkin önemli ipuçları verir nitelikteydi.
Şöyle başladı sözlerine: ‘ Maalesef TSK içinde de PKK’ya yardım edenler var. Bir devre arkadaşım Mehmet Ali Kaya isimli bir teğmen, 1989’da PKK’ya katıldı. Teçhizatıyla birlikte PKK’ya katıldıktan sonra 1989-1992 arasında örgütte sözde tabur komutanlığı yaptı. 1992’de Tunceli’deki bir çatışmada öldürüldü. Devre arkadaşlarımız telsizden ‘namusumuzu temizledik’ diye anons yaptılar.’
Terörle mücadele şeklimiz yanlış mı? Devam etti: ‘1992’deki Taşlıca baskınından sonra TSK , ‘Alan Savunması Doktrini’ni uygulamaya başladı. Sürekli hedef durumundaki karakollar boşaltıldı, merkezde toplandı. İstihbarat alınıp nokta operasyonları düzenlenmeye başlandı. Mete Sayar Paşa bir gün Şenoba Karakolu’nun boşaltılmasını istedi. Oradaki subay , ‘Elimizde Unimog (kamyon tipi jeep) var ama arızalı, şimdi boşaltamayız’ diye mesaj göndermiş . Mete Paşa, hemen karakola gitti, o unimogu lav silahıyla parçalayıp şarampole yuvarladı. ‘PKK’nın roket saldırısında parçalandı’ diye tutanak tutturdu . ‘Arızalı bir unimog yüzünden 30 mehmetçiğimi burada feda etmem’ diye bağırdı.’
Ya şimdi? Şöyle dedi: ‘Sonra bu alan savunmasından vazgeçildi. 28 Şubat süreci ve Apo’nun teslim edilmesinden sonra rehavet doğdu, asker enerjisini siyasi konulara harcamaya başladı.’
ABD’nin rolü olabilir mi? Cevabı ilginçti: ‘Mümkündür. Yıllardır mücadele ettiğimiz PKK’nın bu tür eylemleri tek başlarına yapmaları mümkün değil. Benim kuşkum, saldıran grubun içinde profesyonel Amerikalı askerler de olabilir.’
Şimdilik bu kadar, başımızı kumdan çıkarmaya devam edeceğiz.
Star, 24.10.2007
|