641 yıllık tarihî bulunan ve Manisa’daki Anadolu Türk Beylikleri döneminin en önemli eserlerinden biri olan Manisa Ulucamii, “sağlamlığını ve zindeliğini” koruyor.
641 yıllık tarihi bulunan ve Manisa’daki Anadolu Türk Beylikleri döneminin en önemli eserlerinden biri olan Manisa Ulucamii, Manisa’yı hakim gören bir bölgede halen cami olarak hizmet vermeyi sürdürüyor.
Manisa İl Kültür Müdürü Erdinç Karaköse, Ulucaminin İshak Çelebi tarafından 1366 tarihinde Mimar Emet bin Osman’a yaptırıldığını ve caminin Anadolu Türk Beylikleri döneminin Manisa’daki en önemli eserlerinden biri olduğunu bildirdi.
Caminin, külliye ile ona bitişik bir mekânda olan hamamdan oluştuğunu ve şehre hakim bir yamaçta bulunduğunu belirten Karaköse, şunları söyledi:
‘’Ulucami Medresesi olarak da bilinen Fethiye Medresesi, Manisa’daki en eski, en tarihî eğitim merkezlerinden biri olarak kabul edilmektedir. Manisa’daki surların önünden şehrin yamacında hakim bir noktada bulunmakta ve bu da cami olarak Manisa’nın bütün görünümünü çerçevelemekte ve hakim bir yapıyı ortaya koymaktadır. Ulucami ve Külliyesi 641 yıllık geçmişi ile Manisa’nın en önemli ve en eski Türk İslâm eserlerinden biri olup, kültür miraslarımızdan bir tanesidir.’’
Yapıldığı dönemin antik mimarî malzemeleri, taşı ve tuğlalarının bileşiminden oluşan caminin 641 yıl sonra bile ‘’sağlamlığını ve zindeliğini’’ koruduğunu ifade eden Karaköse, ‘’Ulucami, Türk-İslâm mimarisinin zenginliği olarak günümüzde yaşayan bir eserdir ve karşımızda durmaktadır’’ dedi.
CAMİNİN MİMARî ÖZELLİKLERİ
İshak Çelebi tarafından 1366 yılında mimar Emet Bin Osman’a yaptırılan, inşasında, devşirme antik mimari malzemeler, kaba yontutaş ve tuğla kullanılan cami, aynı mimari düzenin tekrarı olan bir iç avlu ve kapalı bölümden oluşuyor.
İstiridye motifli kavsarası olan, kapı nişinin içine bir satırlık bir kuşak halinde kitabe işlenen taç kapıdan girilen avlunun doğu bölümünde ve yan sokağa açılan ikinci bir kapı bulunsa da, bu kapı günümüzde kullanılmıyor.
Avlunun ortasındaki açık bölümde mermerden oluşan havuz, bugün de misafirlerine serinlik ve huzur vermeyi sürdürüyor.
Avludan taş bir merdivenle çıkılan minarenin gövdesi yeşil, mavi ve sarı sırlı tuğlalarla örülmüş. Yine avlunun batı bölümünden ise türbe ve medrese bölümlerine geçiş sağlanmış.
Caminin mihrabı ise hakikî kündekari tekniği ile yapılmıştır ve buradaki işçilik Beylikler Devri Türk ahşap oymacılığının şaheserlerinden kabul ediliyor.
|