27 Nisan muhtırasına giden sürecin kanımca ilk önemli sinyali geçtiğimiz Ağustos ayında emekli olan Deniz Kuvvetleri Komutanı Oramiral Karahanoğlu’nun, Tuzla’daki Deniz Harp Okulu Komutanlığı’nda düzenlenen ‘And içme/meç kuşanma ve 2006-2007 eğitim ve öğretim yılı açılış töreni’nde öğrencilere verdiği ilk ders olmuştu.
Deniz Kuvvetleri Eski Komutanı Oramiral Yener Karahanoğlu’nun kimi iç ve dış mihrakların Türk Silahlı Kuvvetlerini yıpratmak için iş birliği halinde saldırılarını yoğunlaştırdıklarını belirterek ‘Sonlarını kendileri hazırlayan bu zavallılara biz sadece acıyoruz. Bu mihraklar, ya onlar bu ülkeyi terk edecekler ya da Anadolu denizinde boğulacaklardır’ ifadesi herhalde siyasi ve askeri literature geçecek bir ifade olarak tarihte yerini alıyor.
Sayın Karahanoğlu bugün için emekli bir memur ama yaklaşık bir sene önce çok önemli bir rütbede, çok önemli bir görevin başında iken kendi düşüncelerine gore suç işleyen kişilerin ülkeyi terk etmesini ya da boğulacaklarını ifade etmeye çekinmemişti.
Aşağıda da göreceğimiz gibi demokrasi, hukuk devleti gibi konulara hiç girmeden milliyetçilikten Türkçe’ye, laiklikten bağımsızlığa, küresel kapitalizmden AB’ye dek her alanda at oynatmış ama görüşlerini paylaşmadığı kişilerin de ülkeden gitmesi ya da boğulması gibi ilginç yaklaşımlar da sergilemişti.
Aşağıda Sayın Karahanoğlu’nun o ünlü konuşmasından bazı alıntılar yapıyorum:
‘Haince hedefleri, Türkiye Cumhuriyeti ve bu Cumhuriyet’in temel değerleri olan ancak bu hedefleri önündeki esas engelin, gücünü Türk milletinden alan Türk Silahlı Kuvvetleri olduğunu bilen kimi iç ve dış mihraklar ki onlar kendilerini bizim bildiğimiz gibi çok iyi biliyorlar, dün olduğu gibi bugün de Türkiye Cumhuriyeti devleti üzerindeki emellerine ulaşma gayretlerini sürdürürken Türk Silahlı Kuvvetleri’ni yıpratmak için iş birliği halinde saldırılarını yoğunlaştırmışlardır. Sonlarını kendileri hazırlayan bu zavallılara biz sadece acıyoruz.’
‘Bu mihraklar, ya onlar ülkeyi terk edecekler ya da Anadolu denizinde boğulacaklardır. Çünkü bu ülkede Türkiye Cumhuriyeti devletinin anayasa ile belirlenmiş temel değerlerine bağlı, kanunlarına saygılı, Ata’sının ilke ve devrimlerini, onun fikir ve düşüncelerini özümsemiş, irade ve kararlılığını her koşulda ispatlamış kurumlar vardır, Türk Silahlı Kuvvetleri vardır, arkamızdan gelen Atatürk’ün gençleri vardır. Sizler varsınız.’
(...)
Temel beklentimiz ülkede böyle buram buram tehdit kokan konuşmaların ve bu konuşma ortamlarının yeniden yaşanmaması; Türk Silahlı Kuvvetleri mensuplarının da çağımızda bu tür gerginlik ortamlarının beklenmedik sonuçlar üretebileceğini 27 Nisan ve 22 Temmuz süreçlerinden sonra kavradıklarını düşünüyorum, umuyorum.
2006 Ağustos ayından 22 Temmuz’a giden sürecin kimseye faydasının olmadığı umarım çok net görülmüş, anlaşılmıştır.
Star, 16.9.2007
|