MAZLUMDER Genel Başkanı M. Halit Çelik başörtüsü yasağına vurgu yaparak “Halkın özgürlük taleplerine karşı yeni TBMM ve hükümetin daha duyarlı olmasını bekliyoruz. Hiçbir mazeret yasakları sürdürmenin bahanesi olamaz. Sayın başbakanın sürekli vurguladığı ‘toplumsal mutabakat’ vardır. Kurumsal mutabakat söyleminin hukuk devleti ve demokrasi ile ilgisi yoktur. Aslolan halkın talepleridir. Kurumlar halkın işlerini kolaylaştırmak için vardır” dedi.
MAZLUMDER Genel Başkanı M. Halit Çelik, başörtüsü yasağına vurgu yaparak, “Halkın özgürlük taleplerine karşı yeni TBMM ve hükümetin daha duyarlı olmasını bekliyoruz. Hiçbir mazeret yasakları sürdürmenin bahanesi olamaz” dedi.
MAZLUMDER Genel Başkanı Çelik, “Temmuz-Ağustos 2007 İnsan Hakları İhlalleri Değerlendirmesi”ni yaparken, din özgürlüğü önündeki kısıtlamaların bütün ağırlığı ile devam ettiğini vurguladı. Bu kısıtlamalardan bütün din mensuplarının etkilendiğini ifade eden Çelik, “Hıristiyanların ibadethane ve din adamı yetiştirmek için okul açmaları da engellenmekte, Müslümanların dinin gerektirdiği kıyafetle öğretim ve çalışma hayatında varlığı kabul edilmemektedir. Sorun tektipçi, jakoben anlayıştadır. Farklılığa tahammül edilmeyişindedir” açıklamasında bulundu.
“MİLLİ MUTABAKAT VAR”
Açıköğretim Lisesi sınavlarında başörtülü öğrencilerin kimi yerde sınavlara alınmadığını, toplu taşıma araçlarına biniş için gerekli kartlara başörtülü resmin kabul edilmediğini, camilerdeki yaz Kur’ân kurslarına ilköğretim 5. sınıfı bitirmeyenlerin kabul edilmemesinin devam edildiğini hatırlatan Çelik şöyle konuştu:
“Halkın sorununa duyarlılık göstermede yeni TBMM ve hükümetin daha duyarlı olmasını bekliyoruz. Hiçbir mazeret yasak sürdürmenin bahanesi olamaz. Sayın başbakanın sürekli vurguladığı ‘toplumsal mutabakat’ vardır. Bu anlaşıldıktan sonra kurumsal mutabakat aranmaya başlamıştır. Bu söylemin hukuk devleti ve demokrasi ile ilgisi yoktur. Aslolan halkın talepleridir. Kurumlar halkın işlerini kolaylaştırmak için vardır. Halkın isteğinin dışında davranan ve direnen kurumların ıslahı demokrasinin gereğidir.”
Çelik, son günlerde üniversitelerde “başörtü yasakları kaldırılsın çalışma hayatında devam etsin” şeklinde özetlenecek bir yaklaşım göze çarptığını da dile getirerek, “Din özgürlüğü temel haklardandır. Herhangi bir alana, coğrafi bölgeye göre değişiklik göstermeksizin özgürlük esastır. Öğrenci, memur, işçi ayrımı yapmaksızın her alanda yasağın derhal kaldırılması insan haklarına dayalı devlet olmanın gereğidir” dedi.
“YÖK’ÜN KAPATILMASI ZORUNLULUK OLDU”
Herkesin dilediği gibi düşünmesi ve bunu ifade edebilmesinin temel insan haklarından olduğunu söyleyen Çelik, “Toplum ve devletin onayladığı değil, onların hoşuna gitmeyen hatta rahatsız edici bulunan düşüncelerin de ifade edilebiliyor olması bu özgürlüğün varlığı için gereklidir” diye konuştu
“12 Eylül darbe düzeninin kurumlarından YÖK devam ediyor ve öğrencilere son derece dar bir alan bırakıyor, ideolojik bir yaklaşımla öğrenim özgürlüğünü ihlal ediyor” diyen Çelik, bu anlayışla 2 ay içinde 14 öğrenciye uzaklaştırma, 4 öğrenciye okuldan atma cezası verildiğini bildirdi. Çelik, yeni anayasa ile bu kurumun kapatılmasının artık bir zorunluluk haline geldiğini söyledi.
ÖZGÜRLÜKLER VE REFAH İÇİN
Ankara İnanç Özgürlüğü Platformunca düzenlenen “Düşünceye özgürlük” eylemlerinin 82. haftasında açıklama yapan Adaleti Savunanlar Derneği (ASDER) Ankara Şubesi Başkanı Kemal Şahin de, başta özgürlükler olmak üzere, evrensel bir hukuk devletin olma önündeki bütün hukuksal engellerin ortadan kaldırılması gerektiğini vurguladı. Şahin, “İdarenin yaptığı işlemlerden olup yargı denetimi dışında olan Yüksel Askerî Şûrâ kararları, Hakimler Savcılar Yüksek Kurulu kararları yargı denetimine açılmalıdır. 28 Şubat sürecinde mağdur olan bütün kamu görevlilerinin hakları iade edilmeli maddî ve manevî zararlı mutlaka tazmin edilmelidir” diye konuştu.
22 Temmuz seçimlerinde millet iradesi Meclise yansıdığını belirten Şahin, şöyle konuştu: “Bu Hükümet hiçbir zaman unutmamalıdır ki kendisine verilen destek, daha fazla özgürlükler, daha fazla refah içindir... Bunlar vaat edilmiştir. Milletimiz de desteklenmiştir… Artık sığınılacak hiçbir mazeret kalmamıştır. Milli iradesine rağmen, bu ülkede hiçbir şeyin yapılmayacağı dost düşman herkese gösterilmelidir.”
|