Click Here!
      "Gerçekten" haber verir 03 Eylül 2007

Eski tarihli sayılar

Görüş, teklif ve
eleştirilerinizi
[email protected]
adresine bekliyoruz.
 

Haberler

 

Topraklarımızı kaybediyoruz

Türkiye’de erozyonla kaybedilen yıllık verimli toprak miktarının 1 milyar 400 milyon ton olduğu bildirildi. Türkiye arazilerinin yüzde 63’ünün çok şiddetli ve şiddetli, yüzde 20’sinin orta şiddetli, yüzde 7’sinin ise hafif şiddetli erozyonla karşı karşıya olduğunu kaydedildi.

Türkiye Erozyonla Mücadele, Ağaçlandırma ve Doğal Varlıkları Koruma Vakfı (TEMA) Kocaeli Temsilcisi Nermin Tol, yaptığı açıklamada, dünyada olduğu gibi Türkiye’de de toprak kaybı sürecinin en önemli etkeninin erozyon olduğunu belirtti.

Türkiye’de arazi eğimi, iklim, bitki örtüsü ve toprak özelliklerinin etkileşimi sonucu oluşan tabiî erozyonun yanı sıra insanın tabiata müdahalesi temeline dayanan bir dizi yapay etkenin, erozyonu afet niteliğine dönüştürdüğünü ifade eden Tol, Türkiye arazisinin yüzde 63’ünün çok şiddetli ve şiddetli, yüzde 20’sinin orta şiddetli, yüzde 7’sinin ise hafif şiddetli erozyonla karşı karşıya olduğunu kaydetti.

Tol, erozyonun büyük ölçüde tarım alanlarında yaşandığına değinerek, şöyle konuştu:

‘’İşlenen tarım alanların yüzde 75’inde yoğun erozyon görülüyor. Buna göre her yıl tarım alanlarından 500 milyon ton toprak elimizden kayıp gitmekte. Bitki örtüsü ve ormanlarımızın tahribi sonucu her yıl 1 milyar 400 milyon ton verimli üst toprak kaybedilmekte. Göllere ve denizlere taşınarak ya da barajlarımızı doldurarak kaybedilen bu topraklar, 25 santimetre kalınlığında, yaklaşık 400 bin hektar genişliğinde araziye eşdeğer.

Türkiye’de akarsularla birlikte alandan taşınan toprak, ABD’nin 7, Avrupa’nın 17 ve Afrika’nın ise 22 katı daha fazla düzeyde. Fırat nehri yılda 108 milyon ton, Yeşilırmak 55 milyon ton toprak taşımakta. Buna göre, her yıl Keban Barajı’na 32 milyon, Karakaya Barajı’na 31 milyon ton toprak birikmekte.’’

Tol, amaç dışı arazi kullanımı, hatalı tarım teknikleri, şehir, sanayi, ulaşım ve benzeri yatırımların yanlış konumlanması sürecinin erozyonun hızını artırdığını, verimli tarım arazilerinin tarım dışı kullanımlarla açık bir saldırı ve talanla karşı karşıya kaldığını ileri sürdü.

DÜNYADA EROZYON

Dünya yüzeyinin üçte birinin, yani 4 milyar hektardan fazla alanın çölleşme tehdidi altında bulunduğunu ifade eden Tol, 1 milyardan fazla insanın, ihtiyaçlarının çoğu için toprağa bağımlı olduğunu, 110 ülkede de dünyanın en yoksullarının çölleşme yüzünden aynı kaderi paylaştığını bildirdi. Tol, şunları kaydetti:

‘’Afrika’da kurak alanların yüzde 73’ünü kapsayan bir milyon hektarın üzerinde arazi orta derecede veya ciddî bir çölleşme tehlikesiyle karşı karşıya. Asya’da ise 1,4 milyon hektar erozyondan etkilenmekte. Ciddî bir şekilde veya orta derecede çölleşmiş kurak alanların en fazla bulunduğu kıta yüzde 74 ile Kuzey Amerika’dır. Avrupa Birliği’ndeki ülkelerin beş tanesinde çölleşme sorunları mevcuttur. Bu arada, dünya nüfusunun beşte biri demek olan bir milyardan fazla insanın hayatı tehlikede. 135 milyon kişi, Fransa, İtalya, İsviçre ve Hollanda’da yaşayanların toplamı kadar insan, doğup büyüdükleri yerleri terk etmek tehlikesiyle karşı karşıyadır.’’

/ KOCAELİ

03.09.2007


 

Hükümet programı bugün Mecliste

60. Hükümetin programı üzerindeki görüşmeler, bugün TBMM Genel Kurulunda yapılacak. Başbakan Recep Tayyip Erdoğan tarafından 31 Ağustos Cuma günü okunan programın görüşmeleri için TBMM Genel Kurulu, bugün saat 15.00’te toplanacak.

Mecliste grubu bulunan siyasi partilerin program üzerindeki konuşmaları 40’ar, şahıslar adına yapılacak konuşmalar ise 10’ar dakikayla sınırlı olacak.

Program üzerinde AKP grubu adına, grup başkanvekilleri Nurettin Canikli ve Nihat Ergün, CHP grubu adına Grup Başkanvekili Kemal Kılıçdaroğlu söz alacak, MHP grubu adına ise Genel Başkan Devlet Bahçeli’nin konuşması bekleniyor. DTP grubundan kimin söz alacağı ise henüz kesinlik kazanmadı. Bağımsız Tunceli Milletvekili Kamer Genç ve AKP Sakarya Milletvekili Ayhan Sefer Üstün, şahsı adına konuşacak. Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, eleştirilere Hükümet adına cevap verecek. Genel Kurul, görüşmelerin bitimine kadar çalışacak.

Güvenoylaması ise 5 Eylül Çarşamba günü yapılacak.

/ ANKARA

03.09.2007


 

Milletin mutabakatı var

MAZLUMDER Genel Başkanı M. Halit Çelik başörtüsü yasağına vurgu yaparak “Halkın özgürlük taleplerine karşı yeni TBMM ve hükümetin daha duyarlı olmasını bekliyoruz. Hiçbir mazeret yasakları sürdürmenin bahanesi olamaz. Sayın başbakanın sürekli vurguladığı ‘toplumsal mutabakat’ vardır. Kurumsal mutabakat söyleminin hukuk devleti ve demokrasi ile ilgisi yoktur. Aslolan halkın talepleridir. Kurumlar halkın işlerini kolaylaştırmak için vardır” dedi.

MAZLUMDER Genel Başkanı M. Halit Çelik, başörtüsü yasağına vurgu yaparak, “Halkın özgürlük taleplerine karşı yeni TBMM ve hükümetin daha duyarlı olmasını bekliyoruz. Hiçbir mazeret yasakları sürdürmenin bahanesi olamaz” dedi.

MAZLUMDER Genel Başkanı Çelik, “Temmuz-Ağustos 2007 İnsan Hakları İhlalleri Değerlendirmesi”ni yaparken, din özgürlüğü önündeki kısıtlamaların bütün ağırlığı ile devam ettiğini vurguladı. Bu kısıtlamalardan bütün din mensuplarının etkilendiğini ifade eden Çelik, “Hıristiyanların ibadethane ve din adamı yetiştirmek için okul açmaları da engellenmekte, Müslümanların dinin gerektirdiği kıyafetle öğretim ve çalışma hayatında varlığı kabul edilmemektedir. Sorun tektipçi, jakoben anlayıştadır. Farklılığa tahammül edilmeyişindedir” açıklamasında bulundu.

“MİLLİ MUTABAKAT VAR”

Açıköğretim Lisesi sınavlarında başörtülü öğrencilerin kimi yerde sınavlara alınmadığını, toplu taşıma araçlarına biniş için gerekli kartlara başörtülü resmin kabul edilmediğini, camilerdeki yaz Kur’ân kurslarına ilköğretim 5. sınıfı bitirmeyenlerin kabul edilmemesinin devam edildiğini hatırlatan Çelik şöyle konuştu:

“Halkın sorununa duyarlılık göstermede yeni TBMM ve hükümetin daha duyarlı olmasını bekliyoruz. Hiçbir mazeret yasak sürdürmenin bahanesi olamaz. Sayın başbakanın sürekli vurguladığı ‘toplumsal mutabakat’ vardır. Bu anlaşıldıktan sonra kurumsal mutabakat aranmaya başlamıştır. Bu söylemin hukuk devleti ve demokrasi ile ilgisi yoktur. Aslolan halkın talepleridir. Kurumlar halkın işlerini kolaylaştırmak için vardır. Halkın isteğinin dışında davranan ve direnen kurumların ıslahı demokrasinin gereğidir.”

Çelik, son günlerde üniversitelerde “başörtü yasakları kaldırılsın çalışma hayatında devam etsin” şeklinde özetlenecek bir yaklaşım göze çarptığını da dile getirerek, “Din özgürlüğü temel haklardandır. Herhangi bir alana, coğrafi bölgeye göre değişiklik göstermeksizin özgürlük esastır. Öğrenci, memur, işçi ayrımı yapmaksızın her alanda yasağın derhal kaldırılması insan haklarına dayalı devlet olmanın gereğidir” dedi.

“YÖK’ÜN KAPATILMASI ZORUNLULUK OLDU”

Herkesin dilediği gibi düşünmesi ve bunu ifade edebilmesinin temel insan haklarından olduğunu söyleyen Çelik, “Toplum ve devletin onayladığı değil, onların hoşuna gitmeyen hatta rahatsız edici bulunan düşüncelerin de ifade edilebiliyor olması bu özgürlüğün varlığı için gereklidir” diye konuştu

“12 Eylül darbe düzeninin kurumlarından YÖK devam ediyor ve öğrencilere son derece dar bir alan bırakıyor, ideolojik bir yaklaşımla öğrenim özgürlüğünü ihlal ediyor” diyen Çelik, bu anlayışla 2 ay içinde 14 öğrenciye uzaklaştırma, 4 öğrenciye okuldan atma cezası verildiğini bildirdi. Çelik, yeni anayasa ile bu kurumun kapatılmasının artık bir zorunluluk haline geldiğini söyledi.

ÖZGÜRLÜKLER VE REFAH İÇİN

Ankara İnanç Özgürlüğü Platformunca düzenlenen “Düşünceye özgürlük” eylemlerinin 82. haftasında açıklama yapan Adaleti Savunanlar Derneği (ASDER) Ankara Şubesi Başkanı Kemal Şahin de, başta özgürlükler olmak üzere, evrensel bir hukuk devletin olma önündeki bütün hukuksal engellerin ortadan kaldırılması gerektiğini vurguladı. Şahin, “İdarenin yaptığı işlemlerden olup yargı denetimi dışında olan Yüksel Askerî Şûrâ kararları, Hakimler Savcılar Yüksek Kurulu kararları yargı denetimine açılmalıdır. 28 Şubat sürecinde mağdur olan bütün kamu görevlilerinin hakları iade edilmeli maddî ve manevî zararlı mutlaka tazmin edilmelidir” diye konuştu.

22 Temmuz seçimlerinde millet iradesi Meclise yansıdığını belirten Şahin, şöyle konuştu: “Bu Hükümet hiçbir zaman unutmamalıdır ki kendisine verilen destek, daha fazla özgürlükler, daha fazla refah içindir... Bunlar vaat edilmiştir. Milletimiz de desteklenmiştir… Artık sığınılacak hiçbir mazeret kalmamıştır. Milli iradesine rağmen, bu ülkede hiçbir şeyin yapılmayacağı dost düşman herkese gösterilmelidir.”

Recep GÖREN - Ahmet TERZİ / ANKARA

03.09.2007


 

Referandum takvimi işliyor

Cumhurbaşkanının halk tarafından seçilmesini de öngören Anayasa değişikliği paketinin halk oylamasına sunulmasına ilişkin süreç işliyor. Gümrük kapılarında oy verme işlemi, 11 Eylül 2007 Salı günü başlayacak ve halk oylamasının yapılacağı 21 Ekim 2007 Pazar günü saat 17.00’de sona erecek.

Yüksek Seçim Kurulu, Emniyet Genel Müdürlüğünün son 3 yılın eylül ve ekim aylarında gümrük kapılarından giriş ve çıkışları gösteren istatistikleriyle 3 Kasım 2002 ve 22 Temmuz 2007 genel seçimlerinde kullanılan oy miktarları göz önüne alarak, Kapıkule ve İpsala karayolu gümrük kapıları; Antalya, İzmir Adnan Menderes, Ankara Esenboğa, İstanbul Atatürk ve Sabiha Gökçen, Kayseri Erkilet ve Adana Şakirpaşa havalimanlarını oy kullanma yerleri olarak belirlemişti.

Belirlenen gümrük kapılarında 11 Eylülden itibaren tatil günleri de dahil 24 saat oy kullanılabilecek.

İlçe seçim kurulları, oy vermenin düzenli yürütülmesini sağlamak için gerekli bütün önlemleri almak ve oy verme işlemlerini denetlemekle yetkili ve görevli olacak. Oy verme işleminde, filigranlı sarı renkteki zarflar ile beyaz renk üzerine ‘’Evet’’, kahverengi renk üzerine ‘’Hayır’’ ibareleri bulunan birleşik oy pusulaları ile ‘’Evet’’ veya ‘’Tercih’’ mührü kullanılacak. 5678 sayılı Türkiye Cumhuriyeti Anayasası’nın Bazı Maddelerinde Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun, halk oyuna tümüyle sunulacak.

/ ANKARA

03.09.2007


 

Koru: Hükümetin önceliği yoksullar olmalı

Yeni Asya’nın sorularını cevaplandıran gazeteci-yazar Fehmi Koru, geçen dönemde ekonomi alanındaki önceliğin, istikrarı bozabilecek güçlü kesimleri ürkütmemek olduğunu kaydederek, geçen dönemde zenginlerin daha zengin olduğunu, fakirlerinse istenilen seviyeye taşınamadığını söyledi.

Koru, yeni hükümetin önceliklerinin farklı olması gereğine işaret ederek, “Bu sefer önceliğin daha az gelirli olanların, memurların, işçilerin refahını yükseltmek için kullanılması. Zenginler zaten zengin oldular bununla yetinmeyi bilsinler diyorum. Kurulacak hükümet bu önceliği göstermezse eleştireceğim” dedi.

RÖPORTAJ BÖLÜMÜNÜ TIKLAYIN

Hasan Hüseyin KEMAL

03.09.2007


 

Yağış ve sel uyarısı

Devlet Meteoroloji İşleri Genel Müdürlüğü, hafta başından itibaren Marmara Bölgesi ile kuzey kesimlerde görülecek etkili yağışın sebep olabileceği muhtemel ani sel ve su baskını gibi olumsuzluklara karşı vatandaşların ve ilgililerin tedbirli olmasını istedi.

Devlet Meteoroloji İşleri Genel Müdürlüğü internet sitesinde yer alan bilgiye göre, hafta başından itibaren Marmara Bölgesi ile kuzey kesimlerde görülecek etkili gök gürültülü sağanak yağışların neden olabileceği muhtemel ani sel, su baskını, taşkın, yıldırım ve dolu gibi olumsuzluklara karşı vatandaşların ve ilgililerin tedbirli olması gerekiyor.

/ EDİRNE

03.09.2007


 

Dünya barışı için din kardeşliği

Beşiktaş Belediyesi’nin 1 Eylül Dünya Barış Günü sebebiyle düzenlediği kutlamalarda bir araya gelen üç dinin temsilcileri güvercin uçurarak kardeşlik mesajı verdi.

Ortaköy Meydanı’nda önceki akşam düzenlenen faaliyete katılan Ermeni Patriği Mesrop 2, Ortaköy Sinagogu Hahamı Nafi Haleva ve İstanbul Müftüsü Mustafa Çağrıcı, barış mesajları veren konuşmalar yaptılar. Beşiktaş Belediye Başkanı İsmail Ünal yaptığı konuşmada Özellikle 11 Eylül sonrasında bütün dünyada din merkezli çatışmaların hakim kılınmaya çalışıldığını görüyoruz. Hatta bu ruh hali öyle bir noktaya ulaştı ki, dünyanın pek çok ülkesinde İslâm dinine mensup insanlara neredeyse terörist gözüyle bakılmaya başlandı. Bu yüzden en doğru barış mesajının dinlerin kardeşliği perspektifinden verilebileceğine inandık. Burada verilen mesajın tüm dünyaya örnek olmasını dilerim” dedi.

/ İSTANBUL

03.09.2007


 

Barış Gününde terör eylemi

Dünya Barış Günü, yapılan çeşitli faaliyetlerle kutlanırken terör örgütü sempatizanları düzenledikleri eylemlerle karanlık niyetlerini bir kez daha ortaya koydu.

Okmeydanı bölgesinde toplanan bir grup maskeli terör örgütü sempatizanı, Piyale Paşa Bulvarı istikametini takip ederek Okmeydanı Mahmut Şevket Paşa Mahallesi’ne geldi. Özel Okmeydanı Hastanesi önünde park halinde bulunan bir otomobile Molotof kokteyli atarak yakmak isteyen maskeli grup, olayın ardından bölgeden uzaklaştı.

/ İSTANBUL

03.09.2007


 

Talat: 5 Eylül’den umutluyum

İZMİR - KKTC Cumhurbaşkanı Mehmet Ali Talat, 5 Eylül 2007’de Kıbrıs Rum Kesimi lideri Tasos Papadopulos’la yapacakları görüşmeden umutlu olduğunu ifade ederek, ‘’Eğer ortak bir kanaate varabilirsek Kıbrıs sorununu çözmemek için ortada bir neden görmüyorum’’ dedi.

Talat, 1 Eylül Dünya Barış Günü dolayısıyla İzmir’in Dikili Belediyesi’nin davetlisi olarak geldiği ilçede Kıbrıs sorununa ilişkin bir konferans verdi. Cumhuriyet Meydanında gerçekleştirilen konferansta Kıbrıs sorunun tarihçesi ve 2004 yılında Annan Planı’nın Rum kesimi tarafından reddedilmesiyle sonuçlanan süreç hakkında bilgi veren Talat, Kıbrıslı Türklerin gelinen bu son noktanın ardından dünyada daha iyi anlaşılır hale geldiğini söyledi. Kıbrıslı Türklerin 2004 yılının ardından da ‘’barış isteyen ellerini’’ defalarca Rum kesimine uzattığını ifade eden Talat, bunun sonucunda ilki 8 Temmuz 2006’da, ikincisi de bu yıl 5 Eylül için olmak üzere iki defa olumlu cevap aldıklarını belitti. Talat, 8 Temmuz’daki görüşmelerin Papadopulos’un süreci uzatmak istemesi sebebiyle sonuç vermediğini dile getirerek şunları kaydetti:

‘’5 Eylül’de bir araya geliyoruz. Güney Kıbrıs’ta seçim var. ‘Seçim nedeniyle bugün görüşme oluyor’ gibi eleştiriler var etrafta. Belki de doğrudur, ancak bilirsiniz barış sürecini başlatabilmek için mutlaka bir vesile lazım. Varsın Güney’deki seçimler vesile olsun. Biz bir araya geliyoruz ya, oturacağız, konuşacağız, tartışacağız, belki bir yolunu buluruz... 5 Eylül’e ben umutla bakıyorum. Dünya Barış Günü’nden 5 gün sonra bir araya gelip Kıbrıs’ta barışı sağlayacak temel anlaşmayı yapmak üzere eğer ortak bir kanaate varabilirsek Kıbrıs sorununu çözmemek için ortada bir neden görmüyorum’’

Cumhurbaşkanı Talat, Kıbrıs Türk halkının sorunu çözerken kendi haklarını korumakta da kararlı olduğunun unutulmaması gerektiğini ifade etti.

/ İZMİR

03.09.2007


 

Gıdada vurguna dikkat!

Türkiye Ziraat Odaları Birliği (TZOB) Başkanı Şemsi Bayraktar, bazı spekülatörlerin kuraklık ve Ramazan fırsatçılığı yaptığını iddia ederek, ‘’Tedbir alınmadığı takdirde gıda fiyatlarında patlama olacak’’ dedi.

Bayraktar, TZOB genel merkezinde düzenlediği basın toplantısında, son dönemde gıda fiyatlarında yaşanan fiyat artışlarıyla ilgili değerlendirmelerde bulundu. Bu sezon yağışların azlığı ve sıcakların yüksek seyretmesi sebebiyle tarımsal ürünlerin verim ve kalitesinde düşüşler meydana geldiğini anlatan Bayraktar, 720 ziraat odasından alınan bilgilere göre yaşanan kuraklığın Türkiye’ye maliyetinin yaklaşık 5 milyar YTL olarak belirlendiğini söyledi.

Bayraktar, tarım bölgeleri bazında gerçekleştirilen çalışmaya göre, 5 milyar YTL’lik toplam zararın yüzde 41,7’sinin İç Anadolu illerini kapsayan birinci (orta kuzey), sekizinci (orta doğu) ve dokuzuncu (orta güney) tarım bölgelerinde, yüzde 27,7’sinin Ege, yüzde 15’inin Marmara, yüzde 14,3’ünün de Akdeniz bölgesinde gerçekleştiğini kaydetti. Ürün bazında inceleme yapıldığı zaman buğdayda üretim kaybının yüzde 20, karpuzda yüzde 24, çekirdeksiz kuru üzümde yüzde 20, domateste yüzde 25, ayçiçeğinde yüzde 17 olduğunun görüldüğünü belirten Bayraktar, ‘’4 Temmuz 2007 tarihinde yayımlanan Kuraklık Kararnamesi ülkemizde çiftçilerimizin uğradığı zararın telâfisini sağlama bakımından çok yetersiz kalmıştır’’ dedi.

“KURAKLIK VE RAMAZAN

FIRSATÇILIĞI YAPILIYOR’’

Kuraklığa ve verim azlığına rağmen üreticinin sattığı ürünün artmadığını, ürün fiyatların hal, pazar ve market raflarında arttığını anlatan Bayraktar, örneğin üretici tarafından domatesin kilogramını 0,50 YTL’ye satılırken, ürünün hal fiyatının 0,65 YTL, pazar fiyatının 0,75, market fiyatının ise 1,40 YTL olduğunu söyledi.

Üreticilerin zararı ve üretici satış fiyatları ortada iken, bazı spekülatörler tarafından ürünün azlığı gerekçe gösterilerek fiyatların yükseltildiğini ve adeta kuraklık ve Ramazan fırsatçılığı yapıldığını kaydeden Bayraktar, şöyle konuştu:

‘’Üretici ve tüketici arasındaki fiyat farkına baktığımızda yaş sebze ve meyvede yüzde 240’lara, kurutulmuş ürünlerde yüzde 266’lara, baklagillerde yüzde 177’lere, hayvansal ürünlerde ise yüzde 195’lere kadar çıkmaktadır. Etkin bir pazarlama organizasyonunun kurulamamış olması, mevcut sistemin aracılar tarafından kontrol ediliyor olması, hem ürün kayıplarına neden olmakta, hem de üretici-tüketici arasındaki makasın açılmasına neden olmaktadır. Tüketicilerimizin gıda ürünlerini pahalıya tüketmesinin sorumlusu üretici değildir. Bilakis üreticiden tüketiciye ulaşan hal, pazar ve market gibi zincirlerin halkalarının artışlarında etkili rol oynadığı görülmektedir. Tedbir alınmadığı takdirde gıda fiyatlarında patlama olacaktır. Önümüzün Ramazan olması münasebetiyle fiyatların daha da artacağı dikkate alındığında, tüketicilerimizin daha da zorlanacağını söyleyebiliriz.’’

Bayraktar, özellikle yaş meyve ve sebzede üretici ve tüketici arasında oluşan makasın azaltılması bakımında piyasalarda etkin bir denetim mekanizması kurularak, fiyatların aşırı bir biçimde artmasının önüne geçilmesi gerektiğini bildirdi.

Ramazan ayı boyunca fırsatçılık yaparak ürün stoku yapanları teşhir edeceklerini ve konuyla ilgili önerilerini hükümet yetkililerine sunacaklarını kaydeden Bayraktar, ‘’Hükümetin bu konuda üzerine düşen görevi yapması için hükümet yetkilileriyle görüşeceğiz ve raporlarımızı sunacağız.

/ ANKARA

03.09.2007


 

İktidar gurbetçiyi unuttu

Almanya Türk Toplumu (TGD) Genel Başkanı Kenan Kolat, 60. hükümetin programında yurt dışında yaşayan Türklere yer verilmediğini söyledi.

Kolat, yaptığı açıklamada, Başbakan Recep Tayyip Erdoğan tarafından açıklanan 72 sayfalık hükümet programında, yurt dışında yaşayan Türklerle ilgili olarak tek bir cümle bulunmadığını ifade ederek şöyle dedi: “Hükümet programında Türkiye dışında yaşayan Türkler yok. Her fırsatta yurt dışında yaşayan Türklerle ilgili görüşler ortaya atan, bizlerden beklentilerini dile getiren bu hükümet, programda bizleri resmen unutmuştur. Bu kabul ve affedilebilir bir durum değildir. Programın TBMM’de görüşülmesi sırasında bunun hükümet tarafından dile getirilmesini talep ediyoruz.”

Başbakan Erdoğan’a bir mektup yazacağını ifade eden Kolat, 12-15 Eylül günleri Ankara’da bir dizi görüşmeler yapacağını, bu arada yurt dışında yaşayan Türklerden sorumlu Devlet Bakanı’yla da görüşebilmek için gerekli yazışmaları gelecek günlerde hazırlayacağını kaydetti.

/ BERLİN

03.09.2007


 

Emekliler sendika istiyor

Türkiye İşçi Emeklileri Derneği (TİED) Genel Sekreteri ve Ankara Şube Başkanı Recep Orhan, hazırlanan Anayasa değişikliği paketinde emeklilere de sendika hakkı tanınmasını istedi.

Orhan, yaptığı açıklamada, başta Avrupa Birliği olmak üzere birçok çağdaş ülkedeki gibi Türkiye’de de emeklilere sendika hakkı tanınmasının, sivil demokratik anlayışın doğal bir sonucu olarak değerlendirilmesi gerektiğini söyledi. Yıllardır sendikal haklara kavuşmayı bekleyen emekli, dul ve yetimlerinin haklı demokratik talebinin, hazırlanan Anayasa değişikliği paketinde yer almasını talep ettiklerini belirten Orhan, söz konusu düzenlemeyi yapabilmek için başta dernekleri olmak üzere, emekli kesimi temsil eden kuruluşlarla sağlıklı bir diyalog ortamı kurulması ve AB standardında sendikal haklar için titiz bir çalışma başlatılması gerektiğini kaydetti.

Orhan ayrıca, yapılacak yeni düzenlemelerle, aileleriyle birlikte sayıları 25 milyonu bulan emeklilerin AB normlarına ve çağdaş dünya standartlarına yakışan şekliyle, Ekonomik ve Sosyal Konsey’de temsil hakkına sahip olmasını istediklerini kaydetti.

/ ANKARA

03.09.2007


 

Memur, zam için Uzlaştırma Kurulu’na başvuracak

Türkiye Kamu-Sen ve Memur-Sen, bugün Uzlaştırma Kurulu’na başvuracak. Kanuna göre, toplu görüşmelerin anlaşmazlıkla sonuçlanması halinde, taraflardan herhangi birinin 3 gün içinde Uzlaştırma Kurulu’na gitme hakkı bulunuyor.

Memur sendikaları, Kamu İşveren Kurulu ile 2008 yılı memur maaş zamlarına ilişkin yapılan görüşmelerde uzlaşmaya varılamaması sebebiyle 4688 sayılı Kamu Görevlileri Sendikaları Yasası gereğince, Uzlaştırma Kurulu’na gidiyor.

Kanuna göre, toplu görüşmelerin anlaşmazlıkla sonuçlanması halinde, taraflardan herhangi birinin 3 gün içinde Uzlaştırma Kurulu’na gitme hakkı bulunuyor. Bu hakkı kullanacak olan sendikalar, bugün kurula başvuruda bulunacak.

Yüksek Hakem Kurulu Başkanı ve 4 üniversite öğretim üyesinden oluşan kurul, başvurudan sonra yapacağı 5 günlük çalışma sonunda rapor hazırlayarak taraflara sunacak.

Kurul kararlarını değerlendirmek üzere bir araya gelecek taraflar anlaşmaya varması halinde, mutabakat metni imzalayacak. Aksi durumda, memur maaşlarına yapılacak zamma ilişkin son kararı Bakanlar Kurulu verecek.

/ ANKARA

03.09.2007


 

Su sorunu masaya yatırılıyor

Küresel ısınmaya bağlı kuraklık tehlikesiyle karşı karşıya olan Türkiye, bu alanda önemli bir sempozyuma ev sahipliği yapmaya hazırlanıyor.

Devlet Su İşleri (DSİ) Genel Müdürlüğünün önderliğinde ve Türkiye Bilimsel ve Teknik Araştırma Kurumunun (TÜBİTAK) katkıları ile gerçekleştirilecek III. Ulusal Su Mühendisliği sempozyumu, 10-14 Eylül 2007 tarihlerinde İzmir’in Gümüldür ilçesinde yapılacak. Uluslararası birçok konuğun da konuşmacı olarak katılacağı sempozyumda kamu kuruluşları, yerel yönetimler, özel sektör, gönüllü kuruluşlarca hazırlanacak bildiriler ele alınacak. Havaların mevsim normallerin üzerinde ısınması ve su kaynakların azaldığı bir döneme denk gelen bir süreçte gerçekleştirilecek sempozyumda, Türkiye’nin içinde bulunduğu su sıkıntısı ve bunun yol açtığı sorunların da ele alınması bekleniyor.

/ ANKARA

03.09.2007


 

Ankara'nın ilk yabancı konuğu

İngiltere Dışişleri Bakanı David Miliband, resmi ziyarette bulunmak üzere önümüzdeki hafta Türkiye’ye gelecek.

Edinilen bilgiye göre, 4-6 Eylül arasında Ankara’da temaslarda bulunması beklenen Miliband’in programı üzerinde çalışmalar sürüyor. Cumhurbaşkanlığı seçimi ve yeni hükümetin kurulmasının ardından Ankara’nın ilk yabancı konuğu olacak Miliband’ın, Cumhurbaşkanı Abdullah Gül, Başbakan Recep Tayyip Erdoğan ve Dışişleri Bakanı ve Başmüzakereci Ali Babacan ile bir araya gelmesi öngörülüyor.

Miliband ile yapılacak görüşmelerde, ikili ilişkiler, AB süreci, Kıbrıs, Irak ve diğer bölgesel ve uluslararası konuların gündeme gelmesi bekleniyor. İngiltere’nin yeni Başbakanı Gordon Brown, Haziranda göreve gelmesinin ardından, son kabinede Çevre Bakanı olan 41 yaşındaki yakın siyaset arkadaşı David Miliband’i Dışişleri Bakanlığı görevine getirmişti.

/ ANKARA

03.09.2007


 

Okul alış verişine dikkat

Okulların açılmasına 15 gün kalması sebebiyle okul alış verişi telâşı yaşayan velilere, ‘Listenizi önceden hazırlayın’ uyarısı geldi.

Tüketicileri Koruma Derneği (TÜKDER) Başkanı Sıtkı Karagöz, büyük marketler ile bakkal ve halk pazarlarında farklı fiyatlarda binlerce ürünün tüketicilerin alımına sunulduğuna dikkat çekerek, velilerin mağdur olmaması için güvenilir yerlerden alış veriş yapmalarını tavsiye etti. Alış verişten önce mutlaka listenin hazırlanmasını isteyen Karagöz, ihtiyaçların en önemliden önemsize doğru sıralanmasını, bir malzemenin satın alınmadan önce piyasada fiyat araştırması yapılması gerektiğini söyledi.

/ BURSA

03.09.2007


 

Göl kuruyunca, helikopter enkazı ortaya çıktı

Türkiye’nin önemli su alanlarından biri olan, göçmen kuşların uğrak yerlerinden biri olduğu için ‘’Kuş Gölü’’ olarak da nitelendirilen Balıkesir’in Manyas ilçe sınırlarındaki Manyas Gölü’nde kuraklık sebebiyle su seviyesi düşünce, 20 yıl önce göle düştüğü öne sürülen askeri helikopterin enkazı su yüzüne çıktı.

Alınan bilgiye göre, küresel ısınmaya paralel olarak bütün dünyada yaşanan kuraklıktan, Manyas Kuşcenneti Ulusal Parkı ve onun eteklerinde yer alan Manyas Gölü de payını aldı. DSİ 25. Bölge Müdürlüğü’nün verilerine göre, su derinliğinin 50-60 santimetreye kadar düştüğü, 690 milyon 960 bin metreküp kapasiteli olmasına rağmen kapasitesinin yedide biri kadar suyun olduğu Manyas Gölü’nde su kıyıdan yaklaşık 2 kilometre çekildi. Suyun iyice azalması sonucu derinliği yer yer bir metreye kadar düşen gölde, yöredeki balıkçıların 20 yıl önce düştüğünü öne sürdükleri bir askerî helikopter enkazının parçalarının su yüzüne çıkması da kuraklığın boyutunu ortaya koyuyor.

Balıkçılar, Manyas ilçesi Kızıksa beldesi yakınlarındaki Kale Önü mevkisinde ortaya çıkan helikopter enkazını görünce şaşırdıklarını bildirdiler.

/ BANDIRMA

03.09.2007


 

Apartman harcamalarına sıkı denetimler geliyor

Eskişehir Vergi Dairesi Başkanlığı ekipleri apartman, site ve iş hanı yönetimlerine iş yaptıkları halde belge vermeyen mükelleflere yönelik denetimler başlattı.

Eskişehir Vergi Dairesi Başkanı Fethi Aygün, yaptığı açıklamada, apartman, site ve iş hanı yönetimlerinin normal faaliyetleri sebebiyle gelir ve kurumlar vergisi mükellefi olmadıklarını, ancak yaptıkları mal ve hizmet alımları sebebiyle ekonomi içinde çok önemli bir yer tuttuklarını kaydetti. Eskişehir Büyükşehir Belediyesinden alınan bilgilere göre şehire merkezinde 75 bin bina olduğunu ifade eden Aygün, denetimler sırasında gelir veya kurumlar vergisi mükellefine iş yaptırdığı halde fatura almayan apartman yöneticisine özel usulsüzlük cezası kesildiğini ifade etti. Aygün, şöyle devam etti:

‘’Bu yöneticilere belge vermediği belirlenen mükellefler de karşıt denetim veya incelemeye tabi tutuluyor. Haziran ayında başlanan çalışmalar kapsamında 614 apartman denetlendi. 456 yöneticiliğe belgesini almadığı mal ve hizmet alışları için cezalı tutanak düzenlendi. Yine bu kişilere belge vermediği tesbit edilen 158 gelir veya kurumlar vergisi mükellefine ceza kesildi. Şu ana kadar 1 milyon YTL belgelendirilmeyen geçersiz harcama tesbit ettik. 1 yıl içinde Eskişehir’deki tüm apartmanları denetleyeceğiz.”

/ ESKİŞEHİR

03.09.2007


 

Doktor adayları da sigaradan korkmuyor

Sigara paketlerinin üzerindeki uyarı yazılarının etkisini ortaya çıkarmak için Trakya Üniversitesi (TÜ) Tıp Fakültesi’nde öğrenim gören ve sigara içen öğrencilerle yapılan anket, yazıların, sigara içen bireyler içinde bilgileri en yüksek oranda algılayabilecek kişilerde bile yeterli etki oluşturmadığını gösterdi.

TÜ Tıp Fakültesi Göğüs Hastalıkları Ana Bilim Dalı Öğretim Üyesi, Temiz Nefes Sigarasız Yaşam Derneği ve Türk Toraks Derneği Tütün Kontrolü Çalışma Grubu Başkanı Doç. Dr. Celal Karlıkaya, başta sigara olmak üzere tütün ürünlerinin kullanılmasının pek çok öldürücü hastalığa yol açtığını hatırlattı.

Türkiye’de her yıl 100 bin kişinin sigaradan hayatını kaybederken, bu sayının 2030 yılına kadar 240 bin kişiye yükseleceğinin tahmin edildiğini ifade eden Karlıkaya, tütün tüketiminin getirdiği zararlarla mücadelede halkı bilgilendirme ve bilinçlendirmenin çok önemli olduğunun birçok bilimsel çalışmayla ispatlandığını söyledi.

EN AZ VE EN FAZLA ETKİLEYİCİ YAZILAR

Karlıkaya, sigara içen öğrencilerle yapılan anket sonuçlarına göre, en az etkileyici yazıların ‘’Tütün içmek öldürür’’, ‘’Sigara içenler genç yaşta ölür’’ ve ‘’Sağlık kuruluşları sigarayı bırakmada size yardımcı olabilir’’ yazılarının olduğunu bildirdi.

Karlıkaya, en fazla etkileyici olanların ise ‘’Çocukları koruyun: Dumanınızı onlara solutmayın’’, ‘’Sigara içmek cildin erken yaşlanmasına neden olur’’, ‘’Sigara içmek ölümcül akciğer kanserine neden olur’’ ve ‘’Sigara içmek ağrılı ve yavaş bir ölüme neden olabilir’’ yazıları olduğunu kaydetti.

Karlıkaya, bu bulguların, mevcut yazılardaki bilgileri en yüksek oranda algılayabilecek kişilerden tıp fakültesi öğrencilerini bile yeterli etki oluşturmadığını gösterdiğini belirtti.

RESİM KONULSUN

Kanada’nın paket üzerine uyarıcı yazı konulmasını ilk uygulayan ülkelerden biri olduğunu ifade eden Karlıkaya, Türkiye’de sigara paketleri üzerindeki uyarı yazılarının daha çarpıcı hale getirilmesi gerektiğini bildirdi.

Uyarı yazılarının resimlerle birlikte olmasının bırakmayı sağlama ve başlamayı önleme açısından 60 kat daha etkili bulunduğunu kaydeden Karlıkaya, uyarı yazılarının paket yüzeyinin yüzde 60’ını kaplamasının da marka tanıma süresini uzattığını ve marka imajını sarstığını ifade etti.

03.09.2007


 

İşçi çocuklara telâfi eğitimi

Millî Eğitim Bakanlığı (MEB) ve Uluslararası Çalışma Örgütü (ILO) işbirliğiyle Adana’da gerçekleştirilen proje kapsamında, çadır çadır gezilerek okula kazandırılan çocuklar, “telâfi eğitimi’’ için ders başı yaptılar.

ILO/IPEC (Çocuk İşçiliğinin Sona Erdirilmesi Uluslararası Programı) kapsamında, 1 Ocak 2005 tarihinde ‘’Pamuk kadar beyaz bir gelecek için’’ sloganıyla, pilot uygulama olarak başlatılan, 2 yıl süreli ve 352 bin 400 Avro bütçeli proje, Karataş İlçe Halk Eğitim Merkezi’nce sürdürülüyor.

2 yılda 571’i kız, 730’u erkek toplam 1301 tarım işçisi çocuğunun okulla buluşturulduğu ‘’Gezici ve geçici tarım işlerindeki en kötü biçimdeki çocuk işçiliğinin eğitim yoluyla sona erdirilmesi projesi’’ kapsamında, Yemişli köyünde kurulan sosyal destek merkezinde ders zilinin çalması öğrencileri heyecanlandırdı.

Öğrenciler, proje görevlileri nezaretinde, okullar açılmadan eksik bilgilerini telafi ederken, önceki bilgilerini de pekiştirme fırsatı buluyorlar. Yeni eğitim-öğretim yılının heyecanını kentli yaşıtlarından önce yaşayan çocuklar, aileleri tarafından yine tarlada çalıştırdıklarını ancak, eğitimlerine de devam etmelerinin sağlandığını söylediler.

/ ADANA

03.09.2007


 

Üniversite öğrencisi evde kalmayı tercih ediyor

Yaklaşık 83 bin öğrenciye ev sahipliği yapan Konya’da çoğu il dışından gelen üniversite öğrencileri, devlet yurtları ve özel yurtlardan çok, 3-4 kişi bir araya gelip tuttukları evlerde kalmayı tercih ediyor.

Türkiye’nin en kalabalık yükseköğretim kurumlarından biri olan Selçuk Üniversitesi’nin bulunduğu Konya’da, yaklaşık 83 bin 600 öğrenci öğretim görüyor.

Yaklaşık 10 yıl öncesine kadar pek çok kişi, ‘Evime iyi bakılmaz’’ gerekçesiyle evini öğrenciye vermek istemezken, bugün pek çok ev sahibi, aileye göre daha yüksek fiyatlardan ev kiralayan öğrencileri özellikle tercih eder duruma geldi.

Yaklaşık 83 bin öğrenciye ev sahipliği yapan Konya’da devlet yurtlarının sayısı oldukça yetersiz. Mevcut 5 devlet yurdunda sadece 6 bin 514 yatak bulunuyor. Yurt kapasitesinin yetersizliğine de bağlı olarak çok sayıda öğrenci, 3-4 arkadaşıyla birlikte ev kiralayıp barınma ihtiyacını bu şekilde giderme yolunu seçiyor.

Konya Emlakçılar Odası Başkanı İsmet Çakır konuyla ilgili yaptığı açıklamada “Öğrenciler, evde arkadaşlarıyla birlikte kalmayı bir anlamda özgürlük, rahat hareket etme olarak görüyor. Üniversitelilerin ev kiralamaya gösterdikleri ilginin en önemli sebebi bu.

/ KONYA

03.09.2007


 

Lastiği patlayan minibüs devrildi: 18 yaralı

Elazığ’da lastiği patlayan yolcu minibüsünün devrilmesi sonucu 18 kişi yaralandı.

Alınan bilgiye göre, Palu ilçesinin Karasalkım köyüne yolcu götüren Ferit Ahmet Alan’ın kullandığı 23 P 1059 plakalı minibüs, lastiğinin patlaması sonucu Elazığ- Bingöl kara yolunun 25. kilometresindeki Korucu köyü mevkisinde devrildi. Kazada, 2’si ağır 18 kişi yaralandı. Yaralılar, Elazığ’daki çeşitli hastanelerde tedavi altına alındı.

/ ELAZIĞ

03.09.2007

 
Sayfa Başı  Yazıcıya uyarla  Arkadaşıma gönder  Geri

 

Bütün haberler


 Son Dakika Haberleri