Hayatın her anı bir bir imtihan. Bazen bireye has çetin imtihanlar olur, hastalık, yoksulluk gibi. Bazen sosyal imtihanlar olur ki, kuraklık en büyük sosyal imtihanlardan biridir.
Ankara’nın su sorunu sadece Ankara’nın değil ülkenin hatta uluslar arası sorunlar arasında yer almaktadır. Stokholm’de yapılacak bir toplantıda gündemde, Ankara ve İstanbul’un su sorunları da gündemde yer aldığını haberlerden öğrendik.
Burada üzerinde durmak istediğim husus su sorununa çözüm teklifi anlamında bir değerlendirme değil.
Küresel ısınmanın tezahürü olarak bilinen yağmursuzluk Dünya’nın ortak meselesidir. “Yağmursuzluk yağmur duâsının vakti” olması hasebi ile başta medya olmak üzere cehalet ve iman zaafı, ön yargı, art niyet, tarafgir gözden bakış gibi ne kadar yamuk duruş varsa ortaya çıktı.
Yağmur duâsı ile alay edenler, siyaseten birilerine karşı durmak için imanlarının tehlikeye girdiğini anlayamayacak kadar kalın gaflet perdesi basiretlerini bağlamış.
Aslında insanların hayat standartları küçük adımlarla da olsa hergün gelişiyor. Bu gelişme, medeniyet imkânlarından faydalanan insanların sayısını da artırıyor
Medeniyet fantaziyeleri arttıkça adı yeni literatüre giren ihtiyaçlar ortaya çıkıyor.
Zaten ihtiyacın tanımı; “hayal nereye gider ihtiyaç oradadır”. Veya “elde her ne yoksa ihtiyaçtır” gerçeğinden olaya bakılırsa insanın sınırlı ömründe ihtiyaçlarını elde etmesi mümkün değildir.
Sonra bu ihtiyaçlar nereden nasıl karşılanıyor?
Yağmurun, suyun, toprağın, güneşin, bitkilerin yaratılışı ve varlığı hangi bedelle elde edilmiş. Yarım şişe suyun fiyatı 50 kuruş. Tablacı, aracı fiyatıdır. Kaynağına ne verildi?
İnsanlar rahatlığa alıştıkça gafleti, enaniyeti kalınlaşıyor, kulluk şuuru da zayıflıyor.
İnsanlar acizliğini, fakirliğini ve zaafını tam anlamıyla idrak etmedikçe hazinenin gerçek sahibini hatırına getirmiyor.
Duâ etme gereği ve ihtiyacı gündeme geldi. Toplumda duâ ile dalga geçen azınlıkta bazı ahmaklar olsa da duanın önemine samimi inanlar genel kamu oyunu teşkil etmektedir. Tahmin etmediğimiz kalemlerden duanın ne anlama geldiğini asıl kaynağı olan Risâle-i Nurlara atıf yaparak gerekli cevapların verilmesi gerçekten sevindirici bir durum.
Susuzluk, kuraklık afetinin Allah’ın (c.c) insanları imtihanı olduğunda aklı selim hiç kimsenin şüphesi yok. Bu gibi afetler imtihan olmakla kalmıyor aynı zamanda insanlık mihengi oluyor.
Her şey yaratılışta güzel ancak beşerin kirli elinin küresel ısınmaya sebep teşkil edilmesinin açığa çıkması bir bakıma hayırlara vesile olacaktır inşallah.
Kimyada sıvıların asit mi, baz mı ayırt etmek için kullanılan turnusol kâğıtları vardır. Bu yaşanan kuraklık kimin mayasının hangi madenden olduğu anlaşılıyor.
“İşimiz Alah’a kaldı” gerçeğini göremeyen hem maddî, hem mânevî gözleri kör olan için ancak acımak lâzımdır.
İşimiz ne zaman Allah’ın bir saniye olsun tasarrufu, rahmeti, merhameti rububiyeti dışında ki?
Böyle açıkça şirk hükmüne giren yanlışlara karşı ilim erbabı ve ilgililerin susması da musibetin hikmetlerinden neden olmasın?
Suyun nimetiyet derecesinin anlaşılması bakımından susuzluğu yaşamak en etkili öğrenme vasıtası olmuştur.
İnsaniyetin gelişimi de afet ve musibetlerden gerekli dersi almakla olur. Uygulamalı eğitimdir.
Bu yaşanan kuraklık çeşitli insan profillerinin anlaşılması için bir turnusol olmuştur.
Büyük bir kitlenin de aklını başına almasına vesile olması da temennimizdir.
|