Click Here!
      "Gerçekten" haber verir 16 Ağustos 2007

Eski tarihli sayılar

Görüş, teklif ve
eleştirilerinizi
[email protected]
adresine bekliyoruz.
 

Basından Seçmeler

Kapitalizm kendi krizini çıkarıyor

Ekonomiler ve finansal piyasalar, 2000’li yılların başından itibaren bir yükselen piyasa havası içinde, sürekli kazanan ve kazandıran günleri yaşadılar. Başta aşırı likidite olmak üzere, bunun olmasını sağlayacak gelişmeler de mevcut olduğu için bir sorun yaşanmadı.

Globalizm istenen sonuçları veriyordu. Sadece gelişmiş ülke piyasaları değil gelişmekte olan ülke piyasaları da fonu olan herkese büyük kazanç olanakları sunuyordu. Parayı satan da, parayı kullanan da kazanıyordu. Kaybeden yoktu.

Ancak, piyasanın kaymağı alındıktan sonra, daha riskli müşterilere de para satılmasına başlandı. Bu sayede, riskli portföyler oluştu. Bunların büyük rakamlara ulaştığı ilk piyasa da ABD piyasası oldu. Özellikle, konut kredilerinden oluşan mortgage piyasası, bu riskli müşterilerin oluşturduğu portföyleri de, yüksek getiri olanağı ile birlikte piyasaya sürdü.

Özellikle türev ürünlerin kullanılmaya başlanması ile birlikte, piyasalarda taşınmakta olan riskler çok geniş kesimlerin üzerine yayılmaya başlandı. Yani, geri ödemede ortaya çıkabilecek olan sorunlar, artık risk birden fazla aktör tarafından taşınmakta olduğundan, daha geniş kesimleri etkileyecekti.

Ancak, piyasalardaki tüm aktörler sadece büyümekte olan kazançları konuşmayı tercih ediyorlar, olumsuz hiçbir haberin piyasaları etkilemesine izin vermiyorlardı. Şöyle bir sorunun sorulması bile uzun süre mümkün olamadı. “Sürekli kazanmak mümkün mü?”, “Arada sırada birilerinin kaybetmesi gerekmiyor mu?” Hatta bu soruları soranlara “Ne saçmalıyorsun?” der gibi baktılar.

Piyasalardaki bu gelişmelerden Türkiye dahil hemen tüm ülkeler faydalandı. Bu nedenle, bu sürecin sürmesi için de herkes elinden geleni yaptı. Bu süreçte ortaya çıkan kazançlar da, başta yatırımcılar olmak üzere, aracı kurumların, bankaların ve danışmanların cebine girdi.

Son günlerdeki gelişmeler gösteriyor ki, herkesin sürekli kazanması mümkün değil. Birilerinin de kaybetmesi gerekiyor. Şu ana kadar kimse kaybetmedi. Kazançların bölüşümü konusunda da sorun çıkmadı. Artık birilerinin kaybetmesi gerekiyor. Ancak, zararı ödemek konusunda kimse istekli değil. Bu nedenle, toplumun tamamının katıldığı zarara ortak olma mekanizmalarının işletilmesi yine gündeme geliyor.

Biz, Türkiye olarak, kârı bölüşmeyenlerin, zararı bölüşme konusunda toplumu nasıl işin içine soktuklarını biliyoruz. Son gelişmelerle görüyoruz ki, dünyada da benzer gelişmeler olması için mekanizmalar çalışıyor. Kötü yönetilen fonların batmasını önlemek için kamu devreye giriyor ve bu fonlara kaynak aktarılıyor. Kapitalizmin temel felsefesi olan, “piyasanın her şeyi düzenlemesi” kuralı, çeşitli gerekçelerle işletilmiyor.

Diğer yandan, piyasa aktörleri birbirlerine yardım etmek konusunda hiçbir iyi niyetli yaklaşım göstermezken, merkez bankaları piyasaların ihtiyacı olan fonları vermeye adeta zorlanıyorlar.

Bu gelişmeler gösteriyor ki, piyasalar merkez bankalarının kontrolünde değil. Uluslararası likidite, merkez bankalarını, alacakları kararları yönü konusunda zorlayabiliyorlar. Benzer bir olayın Türk Merkez Bankası için gerçekleşmesi olasılığı bulunuyor. Umarız, uluslararası likidite çıkmak istediğinde, merkez bankamız dalgalı kur sistemi içinde olduğumuzu hatırlar ve olası zarara bu fonları ortak eder.

Akşam, 15.8.2007

İ. Hüseyin YILDIZ

16.08.2007

 
Sayfa Başı  Yazıcıya uyarla  Arkadaşıma gönder  Geri

 

Bütün haberler

Başlıklar

  Asker düşmanlığı...

  Kapitalizm kendi krizini çıkarıyor

  Gül için tahminler

 


 Son Dakika Haberleri