|
|
|
İslâm karşıtı yürüyüşe yasak |
“Avrupa’da İslâmlaşmayı durdurmak” hedefinde olduğunu ileri süren “Stop the Islamisation of Europe” (SIOE) isimli kuruluşun, 11 Eylül’de Brüksel’de, Avrupa Parlamentosu önünde düzenleyeceğini açıkladığı gösteri yasaklandı.
Brüksel Belediyesi, SIOE’nin gösteri izni almak için yaptığı resmî başvuruyu reddetti. Brüksel’deki Müslümanların, SIOE’nin kindar ve İslâm karşıtı mesajlarına sert tepkiler göstermesi endişesi üzerinde duran belediye, “muhtemel çatışmaları önlemek için” gösteriyi yasakladığını açıkladı.
Aşırı sağcı örgütlerle bağlantısı bulunmadığını savunan İngiltere ve Danimarka kökenli SIOE, konuya ilişkin açıklamasında, “İslâmî yaklaşım ve uygulamaların Avrupa’yı işgaline karşı mücadele verdiğini” iddia etti.
SIOE, Brüksel Belediyesi’nin kararı üzerine “düşünce ve ifade özgürlüğünün ihlâl edildiğini” ileri sürerek, 11 Eylül’de, Avrupa Parlamentosu önünde “on binlerce gösterici” toplamak hedefinde olduğunu tekrarladı. Belçikalı yetkililer ise, muhtemel korsan gösterilere karşı önlemler alınacağını bildirdi.
|
/ BRÜKSEL
11.08.2007
|
|
|
SEÇİMLER HEP SIKINTILI OLDU |
Yeni Meclisin toplanması ile birlikte cumhurbaşkanlığı seçim süreci başlarken, seçimler öncesinde yaşanan ve Anayasa Mahkemesine kadar taşınan tartışmalar bitmedi. Cumhurbaşkanlığını hükümete karşı bir fren mekanizması olarak gören odaklarca Köşke çıkmasına sıcak bakılmayan Abdullah Gül’ün adaylığı esrarını sürdürüyor. AKP’nin, 367 engeli sonrası gündeme getirdiği ve referanduma götürülen ‘cumhurbaşkanını halka seçtirme’ kararına samimiyetle sahip çıkması ve yeni düzenlemelerle bu kararı hayata geçirmesi isteniyor.
SUSKUNLUK HAYRA ALÂMET DEĞİL
Ankara Üniversitesi Siyasal Bilgiler Fakültesi’nden Prof. Dr. Serpil Sancar Adalet ve Kalkınma Partisi’nin (AKP) cumhurbaşkanlığı adayı konusundaki sessiz ve gizli kapaklı tavrını, “AKP Genelkurmay’dan sopa sallayanların başlarına iş açacağından korkuyor, Gül adaydır da, değildir de diyemiyor” şeklinde yorumladı.
Sancar, AKP’deki sessizliğin kasıtlı ya da “kol kırılır yen içinde kalır türünden”, bir “sessizlik hali” olmadığını söyledi. Siyaset bilimi uzmanı Sancar muhtemel kriz tedirginliği sebebiyle Dışişleri Bakanı ve AKP’nin “ikinci adamı” Abdullah Gül’ün ikinci kez aday olmayacağını öngörüyor.
Ancak, Sancar’a göre asıl kriz özgürlükleri savunacak bir “sol”un olmadığı parlamentoda, aynı tür gizlilik-kapaklılık havası içinde sürüp giden “sivil anayasa” taslağı çalışmalarından çıkacak. Sancar bunun, cumhurbaşkanlığı seçimi sürecindeki gibi bir siyasî kriz değil, “demokrasi krizi” olacağı yolunda da uyarıyor.
Dışişleri Bakanı Abdullah Gül 25 Temmuz’da seçim sonuçlarını “kendi adaylığının onaylandığı bir tür referandum” olarak yorumlayan bir açıklama yapmıştı.
AKP henüz cumhurbaşkanı adayını ya da aday listesini açıklamadı. Başbakan Recep Tayyip Erdoğan henüz bu konuda açık bir şey söylemese de Gül’ün kendiliğinden adaylıktan çekilmesini beklediği yolunda yorumlar medyada yer aldı.
AKP’nin 6 Ağustos Merkez Yürütme Kurulu (MYK) toplantısında bazı üyelerin, Gül’ün cumhurbaşkanlığı halinde gerginlikler yaşanabileceğine işaret ettiği haberleri de tekzip edilmedi. AKP’nin tedirginliğinde haksız olmadığını söyleyen Sancar, 27 Nisan’da “askerî ve sivil kanatlar arasındaki kamplaşma”yı hatırlattı.
“Gizlilik havası derin bir çözümleme gerektirmiyor” diyen Sancar, “Burada sessizliği ve korkuyu ortaya salan taraf Genelkurmay. AKP’nin süreci açık ve şeffaf ilerletmediği de ortada ama bu başka bir tartışma konusu” görüşünü dile getirdi.
AKP 24 Nisan’da cumhurbaşkanı adayı olarak Gül’ü belirlemişti. Genelkurmay, hem 12 Nisan’daki basın toplantısında hem de 27 Nisan’daki “e-muhtıra”da, Gül’ün adaylığından memnun olmadığını açığa vurmuştu.
Bu gelişmeler üzerine Ekim’de yapılacak seçimler Anayasa Mahkemesi’nin 27 Nisan Muhtırası doğrultusundaki kararı ile öne alındı. AKP 22 Temmuz seçimlerinden oy artırarak ve tek parti iktidarıyla çıktı.
|
/ İSTANBUL
11.08.2007
|
|
|
Devlet içinde devlet var |
Eski Emniyet İstihbarat Dairesi Başkanı Bülent Orakoğlu, ‘’devlet içinde kontrol edilemeyen birtakım güçler bulunduğunu’’, ancak güvenlik güçlerinin ‘’devlet içinde, çeteleşme’’ye karşı son dönemde başarılı operasyonlar gerçekleştirdiğini belirtti.
Orakoğlu, İskenderun’da yaptığı açıklamada, ‘’kendi ülkesinin insanını ezdirmeyen, tehdit olarak görmeyen, cumhurbaşkanına, başbakanına, parlamentosuna bağlı ve hukuk kuralları çerçevesi’’nde kaldığı sürece ‘’derin devlet’’ olarak adlandırılan yapılanmanın gerekli olduğunu savundu. Orakoğlu, yeni kitabında bu konunun yanı sıra ağırlıklı olarak ‘’devlet içindeki çeteleşmeler’’e yer vereceğini bildirdi.
‘’Türkiye’ye yönelik psikolojik harekât ya da kaos meydana getirme’’ girişimlerine karşı, ‘’Türkiye’de istenildiği gibi at koşturulamayacağını, misillemenin geleceğini, kötü niyetli ülkelerin bunu öğrenmesi’’ gerektiğini ifade eden Orakoğlu, şöyle konuştu:
‘’Ülkemizdeki kaos ortamı yaratan hareketleri, cinayetleri önlemenin yolu budur. Bizde derin devlet yoktur. Bizdekiler çeteleşmiştir. Devlet içinde kontrol edilemeyen bir takım güçler var. Ama seçimlerden önce bu konuda güvenlik güçlerimiz çok başarılı operasyonlar yapmıştır.’’
Birlik ve beraberliğinin, kurumlar arası diyalog ve işbirliğinin çok önemli olduğunu vurgulayan Orakoğlu, ‘’Kurumlar birbirine güvenmez ve çatışırsa, kaos yaratmak isteyenler bu ortamda başarılı olur. Bu nedenle kurumların başındakilerin birbiriyle çatışma gibi lüksü yoktur, kalmamıştır’’ dedi.
Terör örgütü PKK’nın elindeki silâhlar ve mayınların menşeî konusu üzerine ısrarla gidilmesi gerektiğini belirten Orakoğlu, ‘’İnsanlar huzur içinde yaşamak istiyor. Bu nedenle AK Parti büyük sorumluluk altındadır. Önce devlet içindeki çeteleşmiş yapıların ortaya çıkarılması lâzım. Bunun yanında terör örgütüne her türlü desteği veren ülkelerin ciddi şekilde uyarılması gerekiyor. Bunlara silahların nasıl temin edildiğinin peşi bırakılmamalıdır’’ diye konuştu.
|
/ İSKENDERUN
11.08.2007
|
|
|
Ağar: Millet projelerimizi merak etmedi |
Demokrat Parti’de, 22 Temmuzda yapılan milletvekilliği genel seçimlerinin ardından Mehmet Ağar’ın Genel Başkanlık görevini bıraktığını açıklamasıyla ortaya çıkan parti yönetimi sorununu aşma çalışmaları devam ediyor.
DP’nin İzmir, Manisa, Eskişehir, Bolu ve Bursa il başkanları ile Sakarya’nın eski il başkanı, Çeşme’de tatil yapan Mehmet Ağar ile bir araya geldi.
DP’de Ekim ayı sonu ya da Kasım ayında yapılaması öngörülen genel kurula ilişkin Türkiye genelinden 50 dolayında il teşkilâtının görüşlerini de Mehmet Ağar’a aktarmak üzere yetkilendirildikleri öğrenilen il başkanları, Mehmet Ağar ile 3 saate yakın bir süre görüştü.
Görüşme öncesi, ‘’kameralar önünde konuşmak ve medyada yer almak istemediğini’’ belirterek reddeden Mehmet Ağar, halkın kendisinin görüşlerini merak ettiğini hatırlatılması ısrarı üzerine, ‘’Millet bizim söylediklerimizi merak etseydi, oy verirdi. Ben söyleyeceğimi söyledim. Şimdi millet o söylediklerim doğru çıktıkça o günleri hatırlasın. Ben siyasetle ilgili en az 4-5 ay konuşmam. Dinlenmek uzak kalmak istiyorum. Beni bu işlere bulaştırmayın’’ diye konuştu. Çeşme’deki yazlık konutunda tatilini geçiren Ağar, günlerini nasıl değerlendirdiği konusunda ise ‘’dinlendiğini, kitap okuduğunu’’ ifade etti.
Ağar ile görüşmenin ardından İzmir İl Başkanı Turan Arınç bir soru üzerine Ankara Ticaret Odası (ATO) Başkanı Sinan Aygün’ün, ‘’DP’de genel başkanlık görevini üstelenebileceği’’ yönündeki açıklamalarına ilişkin şunları kaydetti: ‘’Sinan Aygün iyi bir kardeşimiz, iyi bir insan. Ama bizim arkadaşlarımızın çoğunun bize söylediği bir şey var, o da şu; ‘Adaylık sürecinde partiyi bırakıp kaçan hiçbir arkadaşımızın arkasında olmayın’. Bu bir nasihat olarak kulağımızda küpe olarak duruyor.’’
|
/ İZMİR
11.08.2007
|
|
|
İşçi göçüne trafik tedbiri |
İçişleri Bakanı Osman Güneş, hasat döneminde valiliklerden, tarım işçilerinin çıkış noktalarından itibaren çalışma merkezlerinin bulunduğu ile ulaşıncaya kadar bütün yol güzergâhlarında daha sıkı denetim yapılmasının sağlanmasını istedi.
Hasat döneminde alınacak trafik tedbirleriyle ilgili olarak 81 ilin valiliklerine genelge gönderen Güneş, karayollarında can ve mal güvenliğini tehlikeye düşüren durumların önüne geçilebilmesi için, valiliklerce işçilere aracılık eden kişiler ile irtibat kurularak, tarım işçisi taşımacılığı yapacak araçların yetki belgelerinin, zorunlu malî mesuliyet ve koltuk sigortasının, yolun uzunluğuna göre yeterli sayıda şoför bulundurulmasının, istiap haddi üzerinde kesinlikle yolcu bindirilmemesinin denetlenmesini istedi. Güneş’in valiliklere gönderdiği genelgede, trafiğe uygun olmayan araçların kullanılmaması konularında gerekli tedbirlerin alınması uyarısı yapıldı.
|
/ ANKARA
11.08.2007
|
|
|
Tarım kadınların sırtında |
Kırsal alanda çalışan kadınların yüzde 94’ü tarımda istihdam edilirken, kadın faktörünün geri planda kaldığı kırsal kalkınma projelerinin başarısız olduğu ve tarımsal yatırımlarda istenen hedeflerin gerçekleşemediği bildirildi.
Kastamonu’da gerçekleştirilen TÜBİTAK destekli eğitim programında bir sunum yapan Ankara Üniversitesi Ziraat Fakültesi Tarım Ekonomisi Bölümü Öğretim Üyesi Doç. Dr. Bülent Gülçubuk, kalkınmada kadına yer vermemenin nüfusun yarısını göz ardı etmek olduğunu vurguladı. Kadınların, yoksulluk ve az gelişmişliğin dezavantajlarından dünyada en fazla etkilenenler arasında yer aldığını söyleyen Gülçubuk, “İşsizliğin yaygın, eğitim ve sağlık hizmetlerinin sınırlı ve dengesiz dağıldığı gelişmekte olan ülkelerde özellikle kırsal alanlardaki kadının durumu, statüsü ve sorunları oldukça dikkat çekmektedir” dedi.
Kırsal kalkınma yatırımlarında kadının erkeğe göre birçok yerde öncelikli hale geldiğini vurgulayan Gülçubuk, “Kırsal alanda çalışan kadınların yüzde 94’ü tarımda istihdam edilirken kadın faktörünün geri planda kaldığı kırsal kalkınma projeleri başarısız oluyor ve tarımsal yatırımlarda istenen hedefler gerçekleşemiyor” şeklinde konuştu.
|
/ KASTAMONU
11.08.2007
|
|
|
Memur, işçiyi örnek alacak |
Türkiye Kamu-Sen, Memur-Sen ve KESK, gelecek hafta başlayacak toplu görüşmelerde, kamu kesiminde çalışan işçi ücretlerinde olduğu gibi, önce memur maaşlarının belirli bir düzeye çekilmesini, ardından diğer iyileştirmelerin yapılmasını isteyecek.
Alınan bilgiye göre, toplu görüşmelere katılacak Türkiye Kamu-Sen, Memur-Sen ve KESK, 15 Ağustosta başlayacak müzakerelere yönelik taleplerini netleştirme aşamasına geldi. Kendi aralarında görüşmelerini sürdüren konfederasyonlar, toplu görüşmelerde hükümetin karşısına ortak taleplerle çıkmak üzere çalışma yürütüyorlar.
Türkiye Kamu-Sen Genel Toplu Görüşme Sekreteri Nazmi Güzel, yaptığı açıklamada, yaptıkları hesaplamalara göre, bir kişinin açlık sınırının 860 YTL düzeyinde olduğunu ifade etti. Türkiye’deki 350 bin memurun, bu rakamın altında maaş aldığını anlatan Güzel, ‘’Daha önce bağıtlanan kamu kesimi toplu iş sözleşmelerinde, düşük ücret alan işçilerin maaşları iyileştirilmiş, ardından da zam verilmişti. Biz de öncelikle bu 350 bin memurun maaşının açlık sınırı düzeyine çekilmesini istiyoruz. Ardından zam pazarlığı yapacağız. Kamu işçilerinin toplu iş sözleşmesi, bizim açımızdan da örnek teşkil ediyor’’ diye konuştu.
|
/ ANKARA
11.08.2007
|
|
|
MİT, istihbarat uzman yardımcısı alacak |
Milli İstihbarat Teşkilatı (MİT) erkek istihbarat uzman yardımcısı alacak.
MİT, sınavla personel alımını, ilanla kamuoyuna duyurdu. Teşkilata en az 4 yıllık örgün eğitim veren hukuk, siyasal bilgiler fakültelerinden ya da iktisat, işletme ve iktisadi ve idari bilimler fakültelerinin uluslararası ilişkiler, kamu yönetimi, siyaset bilimi, işletme, iktisat, maliye, çalışma ekonomisi ve endüstriyel ilişkiler, ekonometri bölümleriyle ilgili fakültelerin psikoloji, sosyoloji, felsefe, antropoloji, tarih, halkla ilişkiler ve gazetecilik bölümlerinden mezun olanlar başvurabilecek.
Bu adayların aynı zamanda 2006 veya 2007 Kamu Personeli Seçme Sınavı’nın KPSS-P1 puan türünden 85 ve üzeri puan almış olmaları, son iki yılda yapılmış Kamu Personeli Dil Sınavı’nda (KPDS) İngilizce, Fransızca, Almanca, Arapça, Bulgarca, Farsça, Romence, Sırpça, Rusça veye Yunanca’dan 70 ve üzeri puan almış, KPSS’de yabancı dil sorularının yüzde 70’ine doğru cevap vermiş olmaları gerekiyor. Başvurular, 21 Eylül 2007 tarihinde kuruma ulaşacak şekilde posta yoluyla yapılacak. Sınavla ilgili ayrıntılı bilgiler MİT’in ‘’www.mit.gov.tr’’ internet sitesinden öğrenilebilecek.
|
/ ANKARA
11.08.2007
|
|
|
TBMM’deki seçim uzlaşmacı demokrasi kültürünün zaferi |
Türkiye İnşaat Sanayicileri İşveren Sendikası (İNTES) Başkanı Şükrü Koçoğlu, TBMM’deki başkanlık seçiminin uzlaşmacı demokrasi kültürünün zaferi olduğunu kaydetti.
Koçoğlu, yaptığı yazılı açıklamada, Meclis başkanlık seçiminde çok iyi bir sınavın başarıyla sonuçlandığını belirterek, şöyle devam etti: ‘’Genel seçimden sonra toplumsal uzlaşı kültürü sergileyeceklerini söyleyen Sayın Başbakan Recep Tayyip Erdoğan’ın kararlı tavrı bu sonucun alınmasında etkili olmuştur. Engin bir siyasi birikimi olan ve bugüne kadar önemli görevler üstlenmiş olan Sayın Köksal Toptan’ın, TBMM Başkanlığını tarafsız ve etkili bir biçimde yürüteceğine inanıyorum. Demokrasi kültürünün zaferi olan bu sonucun elde edilmesine olgunlukla katkıda bulunan tüm siyasi partileri ve milletvekillerini kutluyorum. Sayın Toptan’a başarılar diliyorum.’’
|
/ ANKARA
11.08.2007
|
|
|
Papadopulos, Talat'dan cevap bekliyor |
Güney Kıbrıs Rum yönetimi lideri Tasos Papadopulos’un, KKTC Cumhurbaşkanı Mehmet Ali Talat’la görüşmek için kendisinden cevap beklediği bildirildi.
Rum gazetesi “Fileleftheros”a göre, Kıbrıs Rum yönetimi sözcüsü Vasilis Palmas, dün yaptığı açıklamada, Papadopulos’un geçen ay Cumhurbaşkanı Talat’a yaptığı dâvete cevap beklediğini söyledi.
Gazete, Palmas’ın “Kıbrıs sorununda diğer tarafın sorumlu olduğu bir durağanlığın mevcut olduğunu” iddia ettiğini de yazdı. Rum gazetesinini haberine göre sözcü Palmas’ın, “Kıbrıs sorununda ilerleme sağlanabilmesi için bazı olumlu adımların ve şartların yaratılması amacıyla Eylül ayından itibaren bir görüşme ve diyalog başlayacağını umut ediyor, buna inanmak istiyoruz. Sanırım bu hepimizin hedefidir” dediği bildirildi.
|
/ LEFKOŞA
11.08.2007
|
|
|
Hrant Dink adına vakıf kuruldu |
Silâhlı saldırı sonucu hayatını kaybeden gazeteci Hrant Dink adına vakıf kuruldu. Başbakanlık Vakıflar Genel Müdürlüğünün konuya ilişkin ilânı Resmi Gazete’nin bugünkü sayısında yayımlandı.
İlâna göre, Dink ailesinden “Rahil, Zabel, Haykanoş, Hasrof, Yervant, Arat ve Delal Dink’’in vakfedenlerini oluşturduğu vakıf, İstanbul’da kuruldu. 100 bin YTL malvarlığı olan vakıf, “toplumda ekonomik, sosyal ve kültürel olarak güvenli ve sağlıklı bir ortamın, tarih ve demokratik yurttaşlık bilincine sahip, kültürel çeşitliliğe ve farklılıklara saygılı bireylerin gelişmesine katkıda bulunmayı’’ amaçlıyor.
|
/ ANKARA
11.08.2007
|
|
|
DTP Parti Meclisinden öz eleştiri |
Demokratik Toplum Partisi (DTP) Parti Meclisi’nin (PM) seçim sonucuna ilişkin değerlendirmesinde, “Türkiye’nin partisi mi Kürt partisi mi olunduğuna bir türlü karar verilemeyerek ikircikli davranılmıştır. Tüm ezilenlerin, emekçilerin ve demokrat kesimlerin sesi olmayı başaramamıştır’’ denildi.
DTP PM’nin 7 Ağustos’ta yaptığı toplantının, ‘’öz eleştiri’’ başlığıyla yayımlanan sonuç bildirgesinde, toplantıda seçim sonuçlarının değerlendirildiği belirtildi.
Siyasî partiler ve seçim kanunlarının eleştirildiği bildirgede, seçimlere çok hazırlıksız yakalanıldığı ifade edildi. Bildirgede, “örgütsel dağınıklığı giderememişken erken seçimle karşılaştık. Seçimin olacağını tahmin etmemize rağmen gerekli tedbirleri almayışımız temel bir eksiklik olmuştur’’ denildi.
|
/ ANKARA
11.08.2007
|
|
|
KKTC'ye su sondaj makinesi hibe edilecek |
Türkiye, Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyetine (KKTC) su sondaj makinesi hibe edecek.
Konuyla ilgili Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti ile Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti Hükümeti Arasında Ekonomik ve Malî İşbirliği Protokolü onaylandı. Anlaşmaya göre, Türkiye, KKTC’ye 1 adet ‘’Tamrock Driltech’’ marka, ‘’D40 KM model’’ döner tip su sondaj makinesi, avadanlıkları ve diğer teçhizatı ile birlikte hibe edecek. Hibe edilen makine, teslimatın ardından KKTC’ye ait olacak ve yalnızca KKTC’de su kuyusu açmaya yönelik ihtiyaçları karşılamak üzere kullanılacak. Hibe edilen makinenin bakımı ve işletilmesine ilişkin giderler, KKTC tarafının sorumluluğunda olacak.
|
/ ANKARA
11.08.2007
|
|
|
Beki’den danışman açıklaması |
Başbakanlık Sözcüsü Akif Beki, Cumhurbaşkanlığı seçim sürecine ilişkin olarak medyada ‘’yakın çevre’’ benzeri muğlak ifadelerle danışmanları üzerinden Başbakan Recep Tayyip Erdoğan’a atfen bağlayıcı nitelikte yayınlar yapıldığını belirterek, söz konusu haber ve yorumların gerçeği yansıtmadığını ve sadece sahiplerini bağladığını bildirdi.
Başbakanlık Sözcüsü Akif Beki’nin konuya ilişkin yazılı açıklaması şöyle: ‘’Cumhurbaşkanlığı seçim sürecine ilişkin olarak son birkaç gündür medyamızda ‘yakın çevre’ ve benzeri muğlak ifadelerle danışmanları üzerinden Sayın Başbakanımızı bağlayıcı nitelikte yayınlar yapıldığı dikkat çekmektedir. Bu tür yayınların yorum, tahmin, çarpıtma ve çıkarsama yöntemiyle hazırlandığı ortadadır. Ne yazık ki bu yayınlar arasında iyi niyetle izah edilemeyecek maksatlı örnekler de ortaya çıkmaktadır.’’
Beki, dün bir gazetede yer alan haberi ‘’hayali diyaloglar’’ olarak nitelendirerek, ‘’Bu yöntemin en ileri örneklerinden birini teşkil etmiştir. Danışman ve yakın çevre sıfatlarına atfen yayınlanan söz konusu haber ve yorumlar gerçeği yansıtmadığı gibi sadece sahiplerini bağlamaktadır. İnanıyoruz ki, içinden geçtiğimiz hassas süreçte kamuoyumuz engin sağduyusuyla bu yayınları en doğru şekilde değerlendirecektir’’ dedi.
|
/ ANKARA
11.08.2007
|
|
|
Referandum hazırlığı sürüyor |
Yüksek Seçim Kurulu (YSK), cumhurbaşkanının halk tarafından seçilmesini de öngören anayasa değişikliğinin 21 Ekim’de halkoyuna sunulması ile ilgili bir dizi karar aldı.
Kararlar, Resmi Gazete’nin dünkü sayısında yayımlandı.YSK’nın sandık seçmen sayısına ilişkin kararında, 298 sayılı Seçimlerin Temel Hükümleri ve Seçmen Kütükleri Hakkında Kanun’un ‘’bir sandık bölgesinin, esas itibariyle 300 seçmeni kapsaması’’ hükmünün, 3959 sayılı Kanunla ‘’Bir sandık bölgesi esas itibariyle köylerde 200, kasaba ve şehirlerde 150 seçmeni kapsar’’ biçiminde değiştirildiği, ancak 27 Mart 1994 tarihinde yapılan Mahallî İdareler Genel Seçimlerinden bu yanan yapılan genel ve mahallî idare seçimlerinde bir sandıkta 300 seçmenin oy kullanması ilkesinin benimsendiği hatırlatıldı. Kararda, buna göre yapılan seçimlerde herhangi bir aksaklık ve gecikmenin söz konusu olmadığı kaydedildi.
YSK, ‘’tasarruf ilkeleri, oy verme ve sayım-döküm işlemlerinin kolaylığı, halk oylamasının sandık kurulundaki iş hacminin diğer seçimlere nazaran çok az olması’’nı göz önüne alarak, halk oylamasında bir sandık bölgesindeki seçmen sayısını 400 olarak belirledi. Bazı mahalle ve köylerde seçmen sayısı 420’yi aşmadığı takdirde bir sandıkta oy kullanılabilecek. YSK, halk oylamasında sandık kuruluna üye verecek partileri de belirledi. Buna göre seçimlere katılan partiler sandık kurullarına üye verebilecek.
|
/ ANKARA
11.08.2007
|
|
|
Mitinglere güvendi, ama kaybetti |
Bağımsız Cumhuriyet Partisi Genel Başkanı ve Eski Dışişleri Bakanı Prof. Dr. Mümtaz Soysal, CHP’nin Cumhuriyet Mitinglerindeki kalabalıklara çok güvendiğini, ancak bu kalabalıkların sandığa yansıyamadığını da kaydetti.
Liman-İş Sendikasının düzenlediği bir toplantıya katılmak üzere İzmir’e gelen Soysal, soruları cevapladı. 22 Temmuz seçiminde CHP’nin, geleneğine uygun olarak, daha radikal bir düzen değişikliği önerisiyle ortaya çıkmadığını, böyle bir söylemle seçime girdiği takdirde oyunu arttırmış olarak seçimden çıkacağını savunan Soysal, CHP’nin önündeki iktidar şansını yitirdiğini belirtti.
Türkiye’de askerlerin yaptığı anayasalara 2 örnek bulunduğunu, 1961 ve 1982 anayasalarının birbirlerinden çok farklı olduğunu belirten Prof. Soysal, iki anayasanın da 1924’ten farklı olarak daha ideolojik, ‘’renkli’’ olduklarını söyledi.
1924 Anayasası ile ilgili olarak da Prof. Soysal, şunları kaydetti:’’1924 Anayasası şimdi kullanılan deyimle renksiz bir anayasa, yani, içinde ideolojik içerik, ancak 1937’de konan 6 okla gelmiş. Ondan öncesinde renksiz bir anayasa, biraz Belçika ve o zamanki Polonya Anayasalarından örneklenen ve tek partili dönemde de, çok partili dönemde de uygulanabilen, o kadar renksiz ki, bu haliyle de hem tek partili dönemde hem çok partili dönemde uygulanabilmiş. Çünkü klasik demokrasi devletinde mekanizmalar nasıl işler, onları gösteren bir anayasa ama renksiz.’’
|
/ İZMİR
11.08.2007
|
|
|
CHP’nin sandalye sayısı 98’e düştü |
CHP Manisa Milletvekili Erdoğan Yetenç, partisinden istifa etti. Yetenç, istifa dilekçesini TBMM Başkanlığına sundu.
Yetenç’in istifasıyla, CHP’nin sandalye sayısı 98’e düştü. CHP’nin bugün yapılan TBMM Grup toplantısında; Yetenç, Çanakkale Milletvekili Ahmet Küçük ve Edirne Milletvekili Rasim Çakır ile CHP’ye Başkanlık Divanında düşen 1 idare amirliği için yarışmış, ancak seçimi kazanamamıştı.
Yetenç’in istifasıyla, TBMM’deki sandalye dağılımı şöyle oluştu: AKP: 341, CHP: 98, MHP: 70, DTP: 20, DSP: 13, ÖDP: 1, BBP: 1, Bağımsız: 5, Boş: 1
|
/ ANKARA
11.08.2007
|
|
|
Başbakan Erdoğan, yağmur duâsına katıldı |
Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, Cuma namazını konutunun yakınındaki Aksa Camii’nde kıldı.
Erdoğan, Cuma namazı için geldiği camide yağmur duâsına da katıldı. Namazın ardından cami avlusunda bekleyen vatandaşlarla sohbet eden Erdoğan, vatandaşların sorunlarını dinledi. Bazı çocuklar da Başbakan Erdoğan’ın elini öptü. Vatandaşların bir kısmı ise sorunlarına ilişkin Erdoğan’a notlar verirken, bir kadın, Başbakan Erdoğan’a yaklaşmasına izin vermedikleri gerekçesiyle korumalara tepki gösterdi.
|
/ ANKARA
11.08.2007
|
|
|
AKP’den MHP’ye Başkanlık Divanı jesti |
TBMM Danışma Kurulunda, Başkanlık Divanının 17 üyeden oluşması konusunda uzlaşma sağlandı. AKP kendisine düşen 3 TBMM başkanvekilliğinden 1’ini MHP’ye verildi.
Danışma Kurulu, TBMM Başkanı Köksal Toptan’ın başkanlığında toplandı. Toplantıya, AKP Grup Başkanvekili Sadullah Ergin, CHP Grup Başkanvekili Ali Topuz, MHP grup başkanvekilleri Mehmet Şandır ve Oktay Vural, DTP Grup Başkanvekili Selahattin Demirtaş ve DTP Muş Milletvekili Sırrı Sakık katıldı.
Yaklaşık 1,5 saat süren toplantıda, TBMM Başkanlık Divanının 17 üyeden oluşması benimsendi. Buna göre; Divanda, Meclis Başkanı Köksal Toptan’ın dışında AKP 10, CHP 3, MHP 2 ve DTP 1 milletvekiliyle temsil edilecek.
Divanda, AKP’ye 2 TBMM başkanvekili, 3 idare amiri, 5 katip üye; CHP’ye 1 TBMM başkanvekili, 1 idare amiri, 1 katip üye; MHP’ye 1 TBMM başkanvekili, 1 katip üye; DTP’ye de 1 idare amirliği düşecek. MHP Grup Başkanvekili Mehmet Şandır, ‘’TBMM başkanvekilliği için AKP’nin MHP’ye jest yaptığı’’ yönündeki haberlere tepki göstererek, ‘’MHP, hiçbir partinin lütfuna ve bağışına muhtaç değildir. İçtüzük gayet açıktır. Danışma Kurulu toplantısında hukukun gereği yerine getirilmiştir’’ dedi.
|
/ ANKARA
11.08.2007
|
|
|
Kur’ân düşmanı siyasetçiye Hollandalılardan cevap |
Antalya’nın Alanya ilçesinde yaşayan turistler, Hollanda’da Kur’ân-ı Kerîm’in yasaklanmasını isteyen siyasetçiye tepki gösterdi.
Hollanda’da aşırı sağ görüşleriyle tanınan Özgürlük Partisi’nin lideri Geert Wilders, önceki gün De Volkskrant gazetesinde yayımlanan yazısında, Kur’ân-ı Kerîm’in satışı, ev ve camilerde bulundurulması ve okutulmasının tamamen yasaklanmasını istedi.
Alanya’ya tatil için gelen ve açıklamayı internetten okuduğunu anlatan Anky Van Duindam (32) Hristiyan olduğu halde kendisinin de Kur’ân’ı Kerîm’e hayran olduğunu ve açıklamayı kınadığını ifade etti. Emekli olduktan sonra Alanya’ya yerleşen Lornah Kleinbloesem (53) de hangi dinden olursa olsun herkesin inancına ve kutsal kitabına saygılı olunması gerektiğini söyledi.
|
/ ANTALYA
11.08.2007
|
|
|
Iraklı Şerzat emin ellerde |
İşgal altındaki Irak’tan her tarafı yara bere içinde Türkiye’ye gelen Iraklı Şerzat Hüseyin’e Başbakan Recep Tayyip Erdoğan ve İHH İnsani Yardım Vakfı sahip çıktı.
Babası ile birlikte kaldıkları otelden alınarak hastaneye yatırılan minik Şerzat’ın ilk tedavileri yapıldı.
Doğuşta bütün vücudu yara bere içinde kalan Iraklı minik Şerzat’ın kimyasal silâhların etkisiyle şu anki hastalığına yakalandığı tahmin edilirken baba Hüseyin, oğlunun tedavisi için Türkiye’ye sığındı.
Şerzat’ı İstanbul’a getiren çaresiz baba, kendi imkânlarıyla çocuğu değişik hastanelere götürdü, ancak bir sonuç elde edemedi. Parasız bir şekilde hasta çocuğuyla ortada kalan baba Haydar Hüseyin’in imdadına İHH İnsanî Yardım Vakfı yetişti. Vakıf yetkililerinden bilgi alan Başbakan Erdoğan da, Şerzat’ın bütün tedavilerini Başbakanlık tarafından yaptırmak istediklerini belirtti.
|
YENİ ASYA
/ İSTANBUL
11.08.2007
|
|
|
Patlayan borunun suyu 2 saat boşa aktı |
Beşiktaş’ta patlayan su borusundan havaya fışkıran su yaklaşık iki saat boyunca boşa aktı. Olay yerine birkaç saat sonra gelen İSKİ ekibi, boruya giden suyu kısa sürede kesti.
Beşiktaş Barboros Mahallesi Akdoğan Sokak Abbasağa Parkı yanında bulunan iki katlı iş yeri deposuna giden su borusu, önceki gece saat 03:30 sıralarında patladı. Vatandaşların ihbarı üzerine olay yerine giden polis ekipleri, İSKİ’ye bilgi verdi.
İSKİ ekipleri saat 05:30 sıralarında olay yerine gelerek müdahale etti. Ekip gelene kadar yoldan geçen otomobil sahiplerinin araçlarını yıkadığı su, görevli tarafından birkaç dakikada kesildi. Patlamanın, borunun dışarıda olup sıcaktan etkilenmesinden kaynaklandığı belirtildi.
|
/ İSTANBUL
11.08.2007
|
|
|
Deniz Feneri’nden sünnet şöleni |
Deniz Feneri Derneği, Karadağ’daki 250 çocuğu sünnet ettiriyor. Maddî imkânı yeterli olmayan ailelerin çocukları için gerçekleştilecek sünnet merasiminde güzel bir şölenle de çocuklar sevindirilecek.
“Yüzyılın iyilik hareketi” sloganıyla yardım faaliyetlerine devam eden Deniz Feneri Derneği, bugün Karadağ’ın Berena ve Rojaye bölgesinde 250 çocuğu sünnet ettiriyor. “Karadağ’a yaptığımız bir ziyaret sırasında bölge halkından gelen talep üzerine bu projeyi başlattık” diyen Deniz Feneri Derneği Genel Başkanı Engin Yılmaz, yaklaşık üç aylık sosyal incelemeler sonucu aileleri ve çocukları belirlediklerini söyledi.
|
YENİ ASYA
/ İSTANBUL
11.08.2007
|
|
|
Bolu’da zincirleme kaza |
Düzce Kaynaşlı Tem otoyolu Bolu Dağı Tünel çıkışı üzerinde on bir aracın karıştığı trafik kazasında 4 kişi öldü, 7 kişi yaralandı.
Edinilen bilgilere göre, önceki gece Mustafa İnan idaresindeki 66 FE 107 plakalı kamyonet, önünde gitmekte olan Erdal Uzunöz idaresindeki 06 SAZ 65 plakalı TIR’a çarptı. Arkadan gelmekte olan Yahya Altıntaş idaresindeki 38 PH 470 plakalı kamyon sürücüsü ise yola düşen peçete kutularına çarpmamak için manevra yapmak isterken direksiyon hâkimiyetini kaybederek aracını devirdi. Kazada Mustafa İnan hayatını kaybederken, Yahya Altıntaş’ın yanında yolcu olarak bulunan Halim Özdemir, yaralandı. Yine aynı istikamete gitmekte olan üç araç daha birbirine çarpınca ortalık savaş alanına döndü.
|
/ DÜZCE
11.08.2007
|
|
|
Havalar ısındıkça depresyon artıyor |
Havaların aşırı derecede ısınmasıyla birlikte depresyon rahatsızlığının da arttığı bildirildi. Uzmanlar özellikle şeker hastalığı ve yüksek tansiyonu bulunanların sıcak ortamlardan kaçmalarını aksi halde depresyon artışıyla karşı karşıya kalabilecekleri uyarısında bulunuyor.
Eskişehir Sağlık Müdür Yardımcısı Füsun Keçe, depresyonun insanların meslek ve aile hayatlarında olumsuzluklara sebep olduğunu ve kişinin hayat kalitesini düşürdüğünü söyledi. Depresyonun yüksek tansiyon veya şeker hastalığı gibi tıbbî bir hastalık olduğunun altını çizen Keçe, “Depresyon, çok değişik nedenlerle ortaya çıkar. Fakat, yüksek tansiyon ve şeker rahatsızlığı ile yakından bağlantılıdır. Sıcak havalarda özellikle tansiyon ve şeker rahatsızlığı bulunan vatandaşlar için olumsuz bir durumdur. Ölümcül sonuçlar doğurabilir. Bu bağlamda şeker ve tansiyon hastası olan vatandaşlarımız kendilerini sıcaktan korumalıdır” dedi.
Dünyadaki en acı olaylardan biri olan intiharın en önemli sebebinin depresyon olduğuna işaret eden Keçe, “Depresyon, psikiyatride en iyi tedavi edilebilen hastalıklardan birisidir. Ne yazık ki hastaların çok az bir bölümü yeterli tedavi görebilmektedir” diye konuştu.
Depresyonun ihmal edilmemesi gereken bir hastalık olduğunu kaydeden Keçe, “Kendisinde iştahsızlık, uykusuzluk, yorgunluk, halsizlik hisseden ve aklına sık sık ölüm ve intihar fikirleri gelen kimse depresyondadır. Bu insanlarımız hemen en yakın hastaneye başvurarak muayene olmalıdır” diye konuştu.
|
/ ESKİŞEHİR
11.08.2007
|
|
|
Su depolarında hijyene dikkat |
Kuraklık sebebiyle su kesintilerine karşı su depoları bulunduran ev sahiplerine uyarılarda bulunan İl Sağlık Müdürü Ali Taşçı, genellikle yaz mevsimlerinde ihtiyaç duyduğumuz su depolarının temizliğine dikkat edilmesi gerektiğine dikkat çekti.
Küresel ısınmaya bağlı kuraklık sebebiyle su kesintilerine karşı su depoları bulunduruluyor. Su depolarının temizliğine ve hijyenik olmasına dikkat edilmediği takdirde, enfeksiyonlara yol açabileceğini söyleyen İl Sağlık müdürü Ali Taşçı, “Kesinti halinde devreye giren depoların ve su sistemlerinin temizliği, o evde yaşayan ailenin sağlığı için ciddî önem taşıyor” dedi.
Küresel ısınmaya bağlı kuraklığın, sıcaklık artışlarının barajlardaki doluluk oranını her geçen gün azalttığını kaydeden Dr. Taşçı, şunları kaydetti: “Suyun toplu olarak tüketime verildiği otel, okul, cami, çok konutlu binalar gibi yerlerde su depolarının yaygın olarak kullanıldığı bilinen bir husustur. Kesinti halinde devreye giren depoların ve su sistemlerinin temizliği ve hijyeni için gereken dikkatin gösterilmemesi halinde çeşitli enfeksiyonlara zemin hazırlayabilir.”
|
/ UŞAK
11.08.2007
|
|
|
Erzurumlu hanımlara hipertansiyon dersi |
Kâzım Karabekir Belediyesi Sosyal İşler ve Kültür Eğitim Merkezi bünyesinde yürütülen eğitim ve bilgilendirme toplantıları çerçevesinde bölgedeki bayanlar, ‘hiper tansiyon’ konusunda biliçlendirildi.
Beldedeki bayanlara yönelik çeşitli el işlemeleri kursları düzenleyen Kazım Karabekir Belediyesi, bayanları sağlık konusunda da biliçlendirmeye devam ediyor. Bu çerçevede Atatürk Üniversitesi Hemşirelik Meslek Yüksek Okulu Halk Sağlığı Ana Bilim Dalı Öğretim Görevlileri’nden Yrd. Doç. Dr. Dilek Kılıç, ‘hiper tansiyon’ konusunda bayanlara seminer verdi. Yard. Doç. Dr. Kılıç, ülkemizde hiper tansiyon hastalarının bilinçli bir şekilde tedaviye karşı duyarlı olmadıklarını belirterek, hiper tansiyon hastalarının düzenli olarak sağlık kontrollerini yaptırmalarını tavsiye etti. Tedavi süresince hekim tarafından tavsiye edilen ilâçların düzenli bir şekilde sürekli kullanılması gerektiğini vurgulayan Kılıç, diyetlere dikkat edilerek özellikle katı yağlardan uzak durulması ve sürekli olarak egzersiz yapılmasını tavsiye etti. Kılıç, “Sürekli olarak bu kurallar içerisinde hayatını sürdüren bir kişi hiper tansiyon hastalığına karşı tedbirlerini almış demektir” dedi.
|
/ ERZURUM
11.08.2007
|
|
|
Bilgisayar kullananları hangi sorunlar bekliyor? |
Bilgisayar kullanıcılarının belli bir zamandan sonra en sık bel, boyun, baş ağrısı, ellere kramp girme ve gözlerde yaşarma gibi sorunlarla karşılaştığı bildirildi.
Karadeniz Teknik Üniversitesi (KTÜ) Tıp Fakültesi Fizik Tedavi Ana Bilim Dalı Başkanı Prof. Dr. Mustafa Güler, bilgisayar kullanırken ilk olarak oturulan koltuğun doğru seçilmesi gerektiğini vurgulayarak, şunları söyledi: ‘’Yüksekliği ayarlı, sırt için desteği olan yumuşak minderli ve dayanıklı bir koltuk almalısınız. Sert ve ayarlı olmayan bir koltukta uzun süre oturmak şiddetli bel ve boyun ağrılarına neden olabilir. Koltuk seçiminden sonra eğer yoksa bir bilgisayar masası almalısınız. Bilgisayar monitörünün gözünüzden biraz aşağıda ve tam karşınızda bulunması gereklidir. Ayrıca klavyenin, dik oturduğunuz zaman kollarınız dirsekten 90 derece kıvrıkken ellerinizle aynı hizada ve tam karşınızda olması gereklidir.’’
Prof. Dr. Güler, parmak, el bileği ve dirseğin bilgisayar kullanırken yaptığı küçük ve tekrarlayıcı hareketlerin özellikle el bileği hizasında bozukluklara sebep olabileceğini kaydederek, ‘’Bu hastalıkta el bileği içinden geçen sinir ve tendon denilen kasların kemiğe yapıştığı dokular zedelenip sıkışır. Bu durumda elde uyuşukluk ve ağrı, başparmak hareketlerinde ve el sıkma gücünde azalma ortaya çıkar, el becerisi bozulur. Bu rahatsızlığın tedavisi için bir ortopedi uzmanına danışmalısınız’’ dedi.
Uzun süre bilgisayar karşısında çalışmanın gözlerde de bazı rahatsızlıklara sebep olabildiğine işaret eden Prof. Dr. Güler, ‘’Böyle durumlarda en sıklıkla göz çevresi ve başta ağrı, gözlerde yorgunluk hissi, yanma, batma ve kızarıklık görülebilir. Yakınmalar daha çok günde 4-6 saatten fazla bilgisayar karşısında çalışan, özellikle gözlerinde miyop veya astigmatizm kusurları olan kişilerde sık görülür. Yanma, batma, kızarıklık, sulanma gibi yakınmalar monitöre bakarak çalışan kişilerde göz kırpma sayısındaki belirgin azalmaya bağlı olabilir’’ diye konuştu.
|
/ TRABZON
11.08.2007
|
|
|
ARI MUCİZESİ |
Arıların en son teknoloji ürünü bilgisayarlardan bile 625 kat daha hızlı çalıştığı belirlendi.
Türkiye’de küresel ısınma sebebiyle bal arılarının yüzde 30’u esrarengiz bir şekilde ölürken, ekolojik denge ve insan hayatı için büyük önem taşıyan arıların çalışkanlığını bilgisayarlarla kıyaslayan zoologlar, ilginç bir bilgiye ulaştı. En son teknoloji ürünü bilgisayarların bile saniyede 16 milyar aritmetik işlem yaptığı günümüzde arıların bu sürede daha az enerji harcayarak 10 trilyonluk işlem yaptığı tesbit edildi.
Çiçekden çiçeğe konarak bitkilerdeki döllenmede çok önemli bir rol üstlenen arılarla ilgili enteresan bilgilere de ulaşan uzmanlar, 1 kilogram bal üretmek için dünyanın çevresini 6 kez dolaşacak kadar uçan arıların bunun için 7 milyon 500 bin defa çiçeğe konduğunu belirledi. Ayrıca arıların 28 gramlık bal için kovanla çiçek arasında bin 600 geliş gidiş yaptığını kaydeden zoologlar, arının çiçekler için gerektiğinde 45 bin arının bulunduğu kovandan 6 kilometreye kadar uzaklaştığını ve bir günde 225 bin çiçeğe konduğunu kaydetti.
Bu arada yumurta döneminde arı sütü ile beslenen kraliçe arının kendi ağırlığının 80 katı arı sütü tükettiğini ifade eden uzmanlar, arının bir çiftleşmeyle günde 2 bin yumurta bıraktığını açıkladı. Kendi vücut ağırlığının 330 katı yük çekme kapasitesine sahip olan arıların inşa ettikleri petek gözünün ise en az balmumu harcayarak maksimum ölçüde bal depolamaya en uygun şekil olduğu kaydedildi.
Ve Rabbin bal arısına vahyetti
Yüce kitabımız Kur’ân-ı Kerim’de bu kadar üstün özelliklerle yaratılmış olan arılara dikkat çekilmiş ve hatta Kur’ân’ın 114 sûresinden birine Arapça’da “Arı” anlamına gelen “Nahl” ismi verilmiş. Rabbimiz Kur’ân-ı Kerim’de Nahl Sûresinin 68 ve 69. âyetlerinde arılarla ilgili şöyle buyurmuştur:
“- Rabbin bal arısına şöyle vahyetti: Dağlardan, ağaçlardan ve insanların kuracakları kovanlardan kendine evler edin.
- Sonra meyvaların hepsinden ye de, Rabbinin (sana) kolay kıldığı yollara gir, diye ilham etti. Onların karınlarından renkleri çeşitli bir bal çıkar ki, onda insanlar için şifâ vardır. Şüphesiz ki bunda düşünen bir millet için, büyük bir ibret vardır.”
|
/ İSTANBUL
11.08.2007
|
|
|
Bilim adamları fareyi delirtti |
Bilim adamları, “şizofreni” hastalığını daha iyi anlamak için bir fareyi genetik biliminin yardımıyla “şizofren” yaptılar. Dünyanın ilk şizofren faresi, hayvan hakları savunucularının büyük tepkisini çekti.
“Animal Aid” gibi hayvan hakları örgütleri, bir hayvana zihinsel acı çektirmenin ahlâkî yönden çirkin olduğunu açıklayarak araştırmayı kınadı. Uzmanların ise, “insanlığa yararını” savunarak şizofren fareler üretmeyi sürdüreceği bildirildi.
İnsanların yüzde birinde görülen ve şizofreniye sebep olan bozuk bir gen, yumurtadaki bir farenin DNA’sına kopyalandı. Araştırmayı yürüten ekibin başkanı ABD’deki John Hopkins Üniversitesi uzmanı Takatoşi Hikida, “Mutant fareler, şizofreni dışında birçok davranış bozukluğunun araştırmasında da çok önemli, yeni bir araç olabilir” dedi. Şizofreni dışında, depresyon ve hiperaktivite gibi konularda da fare beyninin insan beynine benzediği belirtiliyor. Bilimsel araştırmalarda çeşitli fiziksel şartlar oluşturularak deney farelerinin meselâ kalp hastası yapılmaları sık rastlanan bir uygulamaydı. Fakat “şizofren fare”nin genetik mühendisliği yöntemleriyle bir akıl hastalığı kazandırılan ilk hayvan olduğu biliniyor.
|
11.08.2007
|
|
|
Mutluluk hormonuyla sigaraya son |
Dünyada 27 yıldır uygulanmasına rağmen Türkiye’de yeni yaygınlaşmaya başlayan luxopunktur yöntemiyle, nikotinin vücudun üretmesini engellediği mutluluk hormonunun harekete geçmesi sağlanarak, yoksunluk hissi yaşatmadan sigara bağımlılığına 4 günde son veriliyor.
Konya’da luxopunktur yöntemini uygulayan özel bir hastanenin Başhekim Yardımcısı Dr. Kutsi Öncü, yaptığı açıklamada, sigarada bulunan nikotin ile mutluluk hormonu diye bilinen endorfin arasında ters bir ilişki olduğunu söyledi. Sigara kullanan kişilerin vücudunun, nikotin sebebiyle endorfin salgılayamadığını belirten Öncü, ‘’Nikotin, sigara bağımlısına yalancı bir mutluluk hissi verir’’ dedi.
Hastanelerinde uyguladıkları luxopunktur yönteminin 4 günde sonuç verdiğini belirten Öncü, kişiye 25’er dakika süreyle uyguladıkları ışın yönteminin sadece 175 YTL olduğunu sözlerine ekledi.
|
/ KONYA
11.08.2007
|
|
|
Küresel ısınma 2009’dan sonra artacak |
Çevre uzmanları, küresel ısınmanın 2009 yılından sonra artacağı tahmininde bulundular.
Küresel ısınmanın, 21. yüzyılda karbon gazı salımının etkisiyle artacağı yönündeki genel uyarının yanında, 2005 yılını takip eden 10 yıl içindeki ihtimallere değinen İngiliz bilim adamlarının raporunda, insanın sebep olduğu küresel ısınmadan ziyade, tabiî etkenlerin sebep olduğu iklim değişikliği üzerinde duruldu.
Tahminde bulunmak için, El Nino ile okyanus sirkülasyonundaki diğer dalgalanmalarla ısı üzerinde çalışmalarda bulunan uzmanların Science dergisinde yayımlanan raporuna göre, dünya gerçek ısınmayla 2009 yılında tanışacak. 2009’a kadar ise tabiî etkenler, insanın yol açtığı tahmini ısınmayı dengeleyecek.
|
11.08.2007
|
|
|
Buzda kaymamanın çaresini buldu |
Bursa’da bir genç, kış aylarında kar ve buzlu zeminlerde kaymaların önüne geçen bir buluşa imza attığını öne sürdü.
8 elementin karışımından oluşan bir madde ürettiğini belirten genç, bu maddenin sürüldüğü ayakkabı ve araç lastiklerinin buzda ve karda kaymayacağını savundu.
İstanbul Üniversitesi Biyoloji Bölümü mezunu olan Ozan Tuncer (27), yaptığı açıklamada, Türkiye’de kış aylarında meydana gelen kazaların kendisini çok üzdüğünü, bu sebeple böyle bir çalışma yaptığını söyledi. Bu arada Ozan Tuncer’in, bulduğu maddeyi yapıştırdığı bir spor ayakkabısını giyen arkadaşı, Bursa’daki bir alış veriş merkezinin buz pistinde vatandaşların şaşkın bakışları arasında koşup top oynadı.
|
11.08.2007
|
|
|
|