Dünkü yazıdan sonra bazı okurlarımız “ Atatürk döneminde Kemalizm yoktu... Kemalizm daha sonra, Atatürk’ün vefatının ardından oluşturulmuş bir ideolojidir” dedi.
Doğrusunu isterseniz ben de... Atatürk’ün ‘Kadro’ dergisine karşı çıkmasına, “doktrin oluşturursak inkılapları dondururuz” türü değerlendirmeler yapmasına, pragmatizmine, hiç kompleks duymadan yanlışlardan kolayca dönmesine, Serbest Fırka denemesine filan bakarak böyle olduğunu düşünüyordum.
Hatta bu fikirden hareketle bazı yorumlar da yapmıştım.
Ancak tarih üzerine uzmanlaşmaya çalışan bir okurumuz (adını hatırlamıyorum, gönderdiği epostayı yanlışlıkla silmişim) 1930’ların başında, dönemin Milliyet gazetesinde bir hafta kadar süren “Kemalizm Nedir” başlıklı bir yazı dizisi çıktığından söz etti. Birkaç başka örnek daha verdi.
Dolayısıyla “Atatürk döneminde Kemalizm yoktu” iddiasına artık kuşkuyla bakıyorum.
Kemalizm-Atatürkçülük farkı
Bazı okurlar da Kemalizm ile Atatürkçülük arasında fark olduğunu söylüyor. Sosyolog Prof. Nilüfer Göle de aynı saptamayı yapar.
Peki iki kavram (ya da iki kitle) arasındaki farklar tam olarak nelerdir? Hangi noktalardadır?
Mesela “Kemalistler darbe heveslisidir, Atatürkçüler ise ‘Ne şeriat, ne darbe’ sloganını atar” deniyorsa...
1980 darbesini yapan Kenan Evren’in, Kemalizm yerine Atatürkçülük kelimesini tercih ettiğini hatırlatırım.
Bir başka nokta: Darbe atmosferi oluşturmak amacıyla düzenlenen cumhuriyet mitinglerine katılanlar Atatürkçü olabilir ama unutmayın ki onları harekete geçiren Kemalistlerdi.
Bu konuyu daha fazla tartışmak gerekiyor.
Sabah, 8 Ağustos 2007
|