|
|
|
Yeni Sinan haritaları yolda |
Çevre ve Kültür Değerlerini Koruma ve Tanıtma Vakfı’nın (ÇEKÜL), ‘’Sinan’a Saygı Projesi’’ kapsamında hazırladığı gezi haritalarına 2 harita daha ekleniyor. Mimar Sinan’ın eserlerinin tanıtıldığı, ‘’İstanbul’’ ve ‘’Trakya’’ gezi haritalarından sonra ‘’Anadolu’’ ve ‘’Orta Doğu ve Balkanlar’’ haritaları üzerinde çalışılıyor.
ÇEKÜL Vakfı Ankara Temsilcisi Faruk Soydemir, ‘’Sinan’a Saygı’’ projesiyle, Türkiye sınırları içinde ve dışındaki olağanüstü mimarlık mirasının hak ettiği öneme ve bakıma kavuşturulmasını amaçladıklarını belirterek, ‘’Dünyadaki Sinan eserlerinin envanter çalışmasını gerçekleştirirken, onun mirasına saygıyı egemen kılmayı, bu yönde toplumsal bilinç ve sahiplik duygusu yaratmayı hedefledik’’ dedi.
Projenin bir başka boyutunun da Sinan’ın şaheserlerinin tanıtımı, bakımı ve onarımı için kaynak oluşturulmasını özendirmek olduğuna işaret eden Soydemir, çalışmanın geçmişinin, 1998 yılında başlayan ‘’Sinan’a Saygı Gezileri’’ne dayandığını ifade etti. Soydemir, söz konusu gezilerin ortaya koyduğu coşkunun, ÇEKÜL gençlik birimini, ‘’Mimar Sinan Envanteri’’ çıkarmaya yönelttiğini söyleyerek, şöyle konuştu:
‘’Sonraki yıllarda Sinan eserlerini tanıma, fotoğraflama, günümüzdeki durumlarını belgeleme çalışmaları adım adım yol aldı. ÇEKÜL bölge temsilcilerinin desteğiyle envanterin kapsamı, İstanbul’dan Anadolu’ya, Trakya’ya ve ulusal sınırlar dışına taşındı. Osmanlı İmparatorluğu’nun geniş coğrafyasında, Sinan’ın çağları aşan mirası belgelendi’’ diye konuştu.
‘’Mimar Sinan Envanteri’’ndeki 15 yıllık birikimin, gezi haritalarına dönüşmeye başladığını belirten Faruk Soydemir, ‘’Mimar Sinan Eserleri İstanbul Gezi Haritası’’nın, Atlas Dergisi’nin desteğiyle Şubat 2007’de yayımlandığını, ‘’Mimar Sinan Eserleri Trakya Gezi Haritası’’nın ise Nisan 2007’de tamamlandığını kaydederek, ‘’Mimar Sinan Eserleri Anadolu Gezi Haritası üzerinde çalışmalar devam ediyor. Yıl sonuna kadar tamamlanması düşünülüyor’’ dedi.
Soydemir, söz konusu proje hakkında detaylı bilgiye, ‘’www.sinanasaygi.com’’ adresinden ulaşılabileceğini ifade etti.
|
07.08.2007
|
|
|
Ebruli tören |
Elazığ Belediyesi tarafından düzenlenen Ebru kursunu başarıyla tamamlayanlara törenle sertifikaları verildi. Elazığ Belediye Başkanı Süleyman Selmanoğlu, ebru san'atı gibi önemli kursa katılarak başarı gösteren gençlere sertifikaları vermenin mutluluğunu yaşadıklarını belirterek, “Değerli bir arkadaşımızın tavsiyesi üzerine Turgut Çekmegiloğlu hocamızı Malatya’dan getirerek kursumuzu açtık. Dokuz kursiyerle başladık ancak şimdi sayımız 40 oldu. Eminim ki Ekim ayında açacağımız kursa gençlerimiz büyük rağbet gösterecektir” şeklinde konuştu.
Başkan Selmanoğlu sertifika töreninin ardından kursiyerlerin yaptığı çalışmaların yer aldığı sergiyi gezerek yapılan tabloları inceledi.
Kırk öğrencinin takip ettiği kursta öğretmenlik yapan Turgut Çekmegiloğlu da bu kursun Elazığ’da ilk kez açıldığına dikkat çekerek, “Bu güne dek Elazığ’da böyle bir kurs açılmamış. Beklediğimizden daha fazla talep oldu. Elimizden geldiğince ebru san'atını tüm incelikleriyle öğretmeye çalışıyoruz. Ekim ayında kurslarımız yeniden açılacak. Herkese bu eşsiz san'atı öğrenmelerini tavsiye ederim” dedi.
|
07.08.2007
|
|
|
Tarih hırsızlığının adı: Definecilik |
Binlerce yıllık tarihî eserlerin ve arkeolojik yapıların tahrip olmasına sebep olan ve son dönemde artış gösteren ‘’defineciliğin’’, adeta sektör haline geldiğini bildirildi.
Türkiye Arkeolojik Yerleşmeleri (TAY) Proje Koordinatörü Oğuz Tanındı, yaptığı açıklamada, 14 yıldır yürüttükleri TAY Projesi kapsamında son 5 yılda 92 bin kilometre yol kat ettiklerini ve Türkiye’nin bir çok bölgesindeki yüzlerce höyüğü araştırdıklarını, dünya ve Türkiye mirası açısından önemli bir kültür hazinesi olan höyüklerin büyük bölümünün, ‘’definecilik’’ adı altında yapılan kaçak kazılar sebebiyle tahrip edildiğini gördüklerini söyledi.
Defineciliği ‘’tarih hırsızlığı’’ olarak nitelendiren Tanındı, son 2,5 yıl içerisinde tahribatın ‘’korkunç derecede’’ arttığını bildirdi. Tanındı, ‘’2000 -2001 yıllarına kadar durum böyle değildi. 10 köyden ikisi definecilik yapıyordu. Şimdi herkes yapıyor. Ekonomik durumu kötüye giden vatandaşlar, umudunu ‘define’ye bağlamaya başladı. Jandarma gücü yettiği kadar yakalamaya çalışıyor. Son olarak Ankara’da 11 kişi yakalandı, ancak, önüne geçilemiyor’’ dedi.
Defineciliğin adeta bir sektör haline geldiğini de vurgulayan Tanındı, şöyle devam etti:
‘’Defineciler için kitaplar hazırlanıyor, Osmanlı haritaları basılıyor, arkeolojik yerleşmelerin bulunduğu yerleri bulmaya yarayan tarifler ve işaretler anlatılıyor. İnternette birçok site var. Ayrıca, sürekli gazetelerde ‘define detektörü’ adı altında metal detektörleri satılıyor. Bütün bunların tehlikeli yanı şu: İzinsiz gerçekleştirilen definecilik yasal bir işmiş gibi gösterilmeye çalışılıyor.’’
|
07.08.2007
|
|
|
Ahlat taşı, ustaların vazgeçilmezi |
Bitlis’in Ahlat ilçesinde Nemrut Dağı eteklerinden çıkarılan Ahlat taşı, sağlamlığının yanı sıra depreme karşı dayanıklılığı ile de asırlardır bölgede en çok kullanılan yapı malzemesi durumunda.
İlçede yıllardır taş ustalığı yapan Kerim Yayla, Ahlat taşı ile yapılan binaların, sağlam ve mimarî özelliği ile dünya standartlarının üzerinde olduğunu söyledi.
Ahlat taşının mimarî özelliği, dayanıklılığı ve estetiği ile yüzyıllardır bölgede vazgeçilmez bir yapı malzemesi olduğunu belirten Yayla; “Taşın renk ve deseni fiyatını etkiliyor. Taş ocaklarından çıkarılan taşlar taş ustalarına gönderiliyor. Bizde işçiliğimizle taşlara şekil veriyoruz. Tesislerimizde makinelerimizle şekil vererek hazırlayıp binalarda kullanıyoruz. Taş ocaklarında, beyaz, kahverengi, kırmızı ve siyah renklerin de taşlar çıkarılıyor” dedi.
|
07.08.2007
|
|
|
Sinemacılar da “korsan”a savaş açtı |
Müzik yapımcılarının ardından, Türkiye Sinema Eseri Sahipleri Meslek Birliği de (SE-SAM) korsan yayın ve dağıtımlara karşı yasal yollarla mücadeleye başladı.
Müzik sektörü, sektöre ağır darbe vuran korsan MP3’ler ve CD’lere karşı başlattığı mücadelede başarılı sonuçlar alırken, son yıllarda hızlı gelişimiyle dikkati çeken, ancak, benzer sorunları yaşayan Türk sinema endüstrisi de ‘’korsan’’a karşı savaş açtı.
SESAM Başkanı Yılmaz Atadeniz, Şubat ayında görev geldiği andan itibaren telif hakları ödemeden yayın yapanlara ve korsana karşı mücadeleye başladıklarını kaydetti.
‘’12 yıldır geç kalmış bir mücadeleye başladık’’ diyen Atadeniz, ‘’Şimdi bütün hızımızla çalışmaya devam ediyoruz ve olumlu sonuçlar alıyoruz. Bünyemizde danışma ve denetim kurullarını kurduk. 3 ekibimiz araçlarla Türkiye’yi il il gezerek, yerel TV’lerdeki korsan yayınları tesbit ediyor. Kültür ve Turizm Bakanlığı da 81 ilin valiliklerine denetçilerimizin isimlerini bildirip, bize yardımcı olunmasını istedi’’ dedi.
|
07.08.2007
|
|
|
Yazarı olmayan sinema olmaz |
Sinema sanatçısı Fikret Hakan, Türk edebi-yatının, Türk sinemasının gelişmesinde önemli rol oynadığını belirterek, ‘’Yazarı olmayan sinema olamaz’’ dedi. Hakan, şöyle konuştu: ‘’Ömer Seyfettin’den Yaşar Kemal’e değin büyük bir edebiyatçı kitlesi vardı.
Gücümüz oydu. Türk sinemasının başlangıcı olan ‘Beyaz Mendil’ Yaşar Kemal’in yapıtıydı. O yüzden başarılı olduk. Yazarı olmayan sinema olamaz. Türkiye’de varoşlarda 25 milyon insan yaşıyor, köylerden kopup gelmiş. 13 milyonu üniversite çağında. Sen bu insanların öykülerini yazmazsan, çekmezsen, yeni bir Türk sineması kuramazsın.’’
|
07.08.2007
|
|
|
|