Click Here!
      "Gerçekten" haber verir 07 Ağustos 2007

Eski tarihli sayılar

Görüş, teklif ve
eleştirilerinizi
[email protected]
adresine bekliyoruz.
 

Haberler

 

Merkez Bankası uyardı: Gıda fiyatları artabilir

Merkez Bankası, sıcaklık ve kuraklığın enflasyon riski oluşturduğu uyarısı yaptı. Merkez Bankası Temmuz ayı fiyat gelişmeleri değerlendirmesinde, Temmuz’da gıda fiyatlarının yıllık enflasyonunun gerilediği belirtilirken, mevsim normallerinin üzerinde seyreden hava sıcaklıkları ve sulama sıkıntısından kaynaklanan verimlilik kayıplarının, önümüzdeki dönemde gıda fiyatlarına ilişkin önemli bir risk unsuru olmaya devam ettiğine dikkat çekildi.

Türk Telekom’un Temmuz ayının ikinci yarısında şehir içi telefon görüşme ücreti tarifelerinde indirime gitmesinin tüketici fiyatlarını kısmen olumlu etkilediği de belirtilerek, yeni görüşme tarifesinin uygulamaya başlanma tarihi göz önüne alındığında, telefon görüşme ücretlerindeki indirimin tüketici enflasyonu üzerindeki olumlu etkisinin daha çok Ağustos ayında gözlenmesinin beklendiği ifade edildi.

Değerlendirmede, “İşlenmemiş gıda ürünleri ve enerji fiyatlarına ilişkin riskler önemini korumakla birlikte önümüzdeki dönemde enflasyonun ana eğiliminin aşağı yönlü olmaya devam edeceği tahmin edilmektedir” denildi.

/ ANKARA

07.08.2007


 

FARKLI İDEOLOJİLERE EŞİT MESAFEDE OLMALI

Birkaç akademisyenle sivil anayasa taslağı hazırlayıp AKP’ye veren Prof. Ergun Özbudun, demokratik bir anayasanın, bir ideolojiye angaje olmaması, çeşitli ideolojik görüşlere eşit mesafede olması gerektiğini söyledi. Radikal’den Neşe Düzel’e konuşan Özbudun, “Kemalizm’i ya da başka bir ideolojiyi referans alan bir anayasa, çağdaş ve sivil olabilir mi?” sorusuna karşılık, “Bir ideolojiye angaje olan bir anayasa çağdaş ve demokratik olamaz” cevabını verdi.

DEMOKRATİK BİR ANAYASADA ‘ALTI OK’ OLMAZ

Anayasada Atatürk ve onun çağdaşlaşma idealine atıfta bulunulabileceği görüşünü dile getiren Özbudun, “Ancak ‘Altı Ok’a yer verilmemeli” diye konuştu. Özbudun şu örneği verdi: “Altı Ok’tan biri devletçiliktir. Eğer siz devletçiliği anayasaya ideolojik bir değer olarak sokarsanız, o zaman, meselâ liberal partilerin faaliyetini gayrimeşru ilan etmiş olursunuz. İfade ve siyasî faaliyet hürriyetlerini kısıtlarsınız. Üstelik bugün, devletçiliğin makbul bir ekonomi prensibi olduğu da çok kuşkuludur.”

DEVAMI BASINDAN SEÇMELER’DE

07.08.2007


 

NASA uyardı: Türkiye çöl olacak

NASA’nın yaptığı araştırmaya göre, eroz-yonun şiddetlenerek devam etmesi ve etkili tedbirler alınmaması halinde Türkiye’nin büyük bir bölümü 2040 yılında çöl olacak.

Türkiye’de son 40 yılda Van Gölü’nün 3 katı, Türkiye’nin en büyük tatlı su gölü olan Beyşehir Gölü’nün 25 katı oranında sulak alan yok olurken, kara yüzeyinin yüzde 90’ında çeşitli şiddetlerde erozyon görülüyor ve verimli topraklar da hızla kaybediliyor.

Doğal Hayatı Koruma Vakfı-Türkiye ve TEMA’dan alınan bilgilere göre, küresel ısınma ve bilinçsiz tarımsal sulama yüzünden Türkiye’nin sulak alanları ve birbirini tetikleyen sorunlar yüzünden verimli toprakları kaybediliyor. Son 40 yıl ele alındığında 2,5 milyon hektarlık sulak alanın yarısı çeşitli sebeplerle yok oldu. Bazıları sinek üreten bataklık olduğu gerekçesiyle kurutuldu, bazıları besleyen kaynaklarının üzerine baraj ve gölet kurulması sebebiyle kurudu, birçoğu da tarımsal sulamaya esir düşerek haritadan silindi.

Türkiye’de kaybedilen sulak alanların boyutu küçümsenmeyecek kadar büyük... Yaklaşık 1 milyon 250 bin hektarlık kuruyan alan, Marmara Denizi’nin yüzölçümüne eşit. Sözkonusu kaybın Van Gölü’nün 3 katı, Türkiye’nin en büyük tatlı su gölü olan Beyşehir Gölü’nün 25 katı, ülkenin en önemli göllerinden olan Tuz Gölü’nün ise 9 katından fazla olması dikkat çekiyor.

Ülke topraklarımızın yüzde 90’ında çeşitli şiddetlerde erozyon yaşanıyor (yüzde 63’ünde çok şiddetli ve şiddetli görülüyor) ve bu durumun Avrupa’nın 17, Kuzey Amerika’nın 6 katı civarında olduğu belirtiliyor. Türkiye’de akarsularla birlikte alandan taşınan toprağın, ABD’nin 7, Avrupa’nın 17 ve Afrika’nın 22 katı daha fazla düzeyinde olduğu vurgulanıyor.

/ KONYA

07.08.2007


 

Diyanet’ten çevre bilinci uyarısı

İnsanın içinde yaşadığı çevreyi iyi tanıması gerektiğini belirten Diyanet İşleri Başkan Yardımcısı Prof. Dr. İzzet Er, çevrenin toplumsal ve beşerî hayatın devamı açısından ne gibi fonksiyonları olduğu hususunda vatandaşların aydınlatılması gerektiğini söyledi.

Er, bu kapsamda Diyanet İşleri Başkanlığı olarak kendilerinin de son dönemlerde gündemlerine aldıkları “çevre bilinci” konusunda vaaz ve hutbelerle vatandaşları aydınlattıklarını söyledi.

“Âyetlerde, yeryüzünün insanların yaşamasına uygun hale getirildikten sonra insanların yaratıldığına dair anlatımlar yer almaktadır. Bu sebeple, Diyanet İşleri Başkanlığı olarak, çevrenin bizim için hayatî önem taşıdığı, dolayısıyla çevremizin farkında olmamız ve onu korumamaz, yaşatmamız gerektiğini genel çerçevede vurgulamaya çalışıyoruz” şeklinde konuşan Er, “Diyanet” ve “Kutlu Doğum” ormanları oluşturmaya çalıştıklarını da aktardı.

/ ANKARA

07.08.2007


 

2. Erdoğan hükümeti kuruluyor

Cumhurbaşkanı Ahmet Necdet Sezer, AKP Genel Başkanı ve İstanbul Milletvekili Recep Tayyip Erdoğan’ı, 60. Cumhuriyet Hükümetini kurmakla görevlendirdi.

Hükümetini kurmakla görevlendirilen AKP Genel Başkanı ve İstanbul Milletvekili Recep Tayyip Erdoğan, hükümeti kurma çalışmalarını anayasal takvim süreci içerisinde gerçekleştireceğini söyledi.

Erdoğan, yeni hükümetin kurulmasına ilişkin görevlendirmesinin ardından Çankaya Köşkü’nde gazetecilere açıklama yaptı. 60. hükümetin kurulması görevinin Cumhurbaşkanı Sezer tarafından kendisine verildiğini ifade eden Başbakan Erdoğan, ‘’Bu vesile ile anayasal takvim süreci içerisinde önce çalışmalarımızı yaparak bunu Sayın Cumhurbaşkanımıza takdim edeceğim’’ dedi.

Erdoğan, şöyle konuştu: “Tabiî ki oluşturulacak yeni kabinemiz partinin ilgili ve yetkili kurullarında görüşmeleri yaparak aramıza yeni katılmış bir çok arkadaşlarımızın şahıslarıyla bazı görüşmeler değerlendirmeler yapmak suretiyle neticede bu 4 yıl 8 ay içindeki tecrübelere dayalı da olarak bir çok eksikleri giderecek çok daha güçlü bir kabineyi oluşturup, inşallah 2013’de bildiğiniz gibi belirlediğimiz hedefler var. Bu hedeflerin öncelikli olanları Türkiye’yi muasır medeniyetler seviyesine çıkarma sürecinde kişi başına milli geliri öncelikle 10 bin dolara ulaştırmak, daha ileri bir demokrasiyi ülkemizde gerçekleştirmek, ülkemizde barış ve dayanışma kültürünü daha da geliştirmek, bölgeler arası dengesizlikleri ortadan kaldırmak ve iyice giderebilmek ve etnik milliyetçiliği ortadan kaldırıcı adımları atabilmek, dinsel milliyetçiliği ortadan kaldıracak adımları atabilmek ve Türkiye’nin bu noktada özellikle birbirine ön yargılarla bakan insanların oluşturduğu bir yapı değil, ön yargılardan, ön kabullerden sıyrılmış ve özgüven içerisinde birbirine kardeşlik anlayışıyla bakan ve hedefimiz de tek millet, tek bayrak, tek vatan, tek devlet anlayışıyla geleceğe yürüyen bir yapıyı tesis etmektir. Ve bu konuda inanıyorum ki milletimizin öz güveni tamdır. Yeter ki bizler birbirimize şüpheyle değil, güvenle bakalım. Bunu başardığımız anda da Türkiye yürüyerek değil, sıçrama yaparak arzuladığı mesafeleri gerçekleştirecek ve yakalayacaktır.’’

“ANAYASAL TAKVİME DİKKAT EDECEĞİM’’

Başkanı Erdoğan, daha sonra gazetecilerini soruların cevapladı. Bir gazetecinin, ‘’Hükümeti kurmak için 45 gün süreniz var. Yeni kabineyi Sayın Sezer’e mi sunacaksınız yoksa yeni cumhurbaşkanının seçilmesini mi bekleyeceksiniz?’’ sorusuna Erdoğan, ‘’Hepsinin ayrı ayrı biliyorsunuz anayasal takvimi var. Bu takvim içinde çalışmalarımızı yürüteceğiz. Bu çalışmalarımızı yürütürken her zamanki prensibim müzakereye, istişareye dayalı bir çalışma metodudur. Aynı şekilde bu çalışmalarımızı istişareye, müzakereye dayalı olarak yürüteceğim ve anayasal takvimi her birim içinde kullanmaya dikkat edeceğim’’ cevabını verdi.

/ ANKARA

07.08.2007


 

FT: Gül’ün adaylığı belirsiz

Financial Times, Türkiye’deki gelişmeleri izlemeyi de sürdürüyor.

Gazete bugün Cumhurbaşkanı Ahmet Necdet Sezer tarafından hükümeti kurmakla görevlendirilen Başbakan Recep Tayyip Erdoğan’ın bakanlarını belirlemeye başlayacağını aktarıyor okurlarına:

“Erdoğan, ekonomik ve toplumsal reform programını canlandırıp Türkiye’nin Avrupa Birliği’ne katılım yolunda aksayan girişimlerine hayat vermek ve ABD ile Irak savaşı nedeniyle bozulan ilişkileri onarmak için kilit görevlere pek çok yeni isim getirebilir.

“Ancak Dışişleri Bakanlığı görevinin durumu hâlâ şüpheli. Çünkü 2003’ten bu yana bu görevi sürdüren Abdullah Gül, cumhurbaşkanlığı konusundaki niyeti hakkında net bir sinyal vermedi. Erdoğan, Cumhurbaşkanlığı konusunda bir uzlaşma adayı seçebileceği yolundaki imalarına rağmen, son kararı Gül’e bırakmış görünüyor.”

07.08.2007


 

Özal’ın mezarı dâvâsında mahkeme kararı bozuldu

Yargıtay 4. Hukuk Dairesi, Yusuf Bozkurt Özal’ın Süleymaniye Camisi Haziresi’ne defnedilmesine ilişkin Bakanlar Kurulu kararını iptal eden Danıştay kararının gereğini yerine getirmediği iddiasıyla Başbakan Recep Tayyip Erdoğan aleyhine açılan tazminat dâvâsını reddeden yerel mahkeme kararını bozdu.

Avukat Tezcan Çakır, yargı kararının uygulanmaması sonucu manevi zarara uğradığı iddiasıyla Erdoğan aleyhine 25 bin YTL’lik manevi tazminat dâvâsı açmıştı. Ankara 26. Asliye Hukuk Mahkemesi, Danıştay kararının yerine getirilmesi için Başbakanlık tarafından gerekli yazışmaların yapıldığı ve Erdoğan’ın olaydan kişisel olarak doğrudan sorumlu tutulmasının hak ve adalete uymayacağı gerekçesiyle dâvânın reddine karar vermişti.

Alınan bilgiye göre, Yargıtay 4. Hukuk Dairesi, Çakır’ın temyiz istemini sonuçlandırarak, yerel mahkeme kararını 2’ye karşı 3 üyenin oyuyla bozdu. Yüksek mahkemenin kararında, Özal’ın 9 Ocak 2001 tarihli Bakanlar Kurulu kararıyla Süleymaniye Camisi Haziresi’ne defnedildiği hatırlatıldı. Çakır tarafından açılan dâvâ sonucunda Danıştay 10. Dairesi’nin söz konusu Bakanlar Kurulu kararını iptal ettiği ve kararın kesinleştiği anlatılan kararda, kararın tebliğinden sonra Başbakanlık tarafından ilgili yazışmaların yapıldığı kaydedildi.

Kararın Başbakanlığa tebliğ edildiği tarihte Erdoğan’ın Başbakan olduğu hatırlatılan kararda, yasada öngörülen 30 günlük süre içinde kararın yerine getirilmesi için işlem tesis edilmediği ve yargı kararının uygulanmadığı belirtildi.

Başbakan Erdoğan’ın avukatının karar düzeltme isteminde bulunma hakkı var. Bu istem de 4. Hukuk Dairesince karara bağlanacak. İstem reddedilirse dosya yerel mahkemeye gidecek. Yerel mahkeme ilk kararında direnir ve bu kararda temyiz edilirse dosya Yargıtay Hukuk Genel Kurulu’na gelecek.

/ ANKARA

07.08.2007


 

21 Ekim tartışması

21 Ekimde yapılacak anayasa değişikliğine ilişkin referandum konusunda, eski TBMM Anayasa Komisyonu Başkanı Burhan Kuzu, ‘’süreci durdurabilecek tek güç, 23. Dönem Meclisidir’’ derken, AKP İstanbul Milletvekili Ertuğrul Günay, referanduma gidilen konuların anayasa paketinde ele alınabileceğini söyledi.

Günay, konuyla ilgili olarak soruları cevaplarken, cumhurbaşkanı seçiminin, parlamento tarafından bu ay içinde yapılması halinde, referandumun, gündemde olan Anayasa değişikliği paketiyle ele alınabileceğini ifade etti. “Cumhurbaşkanını seçtiğimiz takdirde, ‘öteki değişiklikler yeni anayasa paketine ertelenebilir’ gibi bir düşüncem var’’ diyen Günay, bu düşüncesinin tamamen kişisel olduğunu, partisini bağlamadığını kaydetti.

Ertuğrul Günay, şöyle konuştu: “Bu makuldur, böyle olabilir. Cumhurbaşkanı seçimi yapılmışsa, birkaç ay sonra yeni bir referandum, ‘cumhurbaşkanı halk tarafından seçilsin, seçilmesin’ tartışması yerine, referandum konusu, gündemde olan büyük bir anayasa değişikliği paketine alınabilir. Yeniden referandum, tekrar sandık başına gitmek, yeni bir seçime benzer bir gerginlik yaşamak demektir. Halbuki, Cumhurbaşkanını bu parlamento esenlikle ve güzellikle seçmişse, önümüzde de nasıl olsa anayasa değişikliği paketi olduğuna göre, referandum ve cumhurbaşkanının yetkileri de dahil olmak üzere, öteki meseleler anayasa değişikliğine taşınabilir.’’

Burhan Kuzu ise Cumhurbaşkanının halk tarafından seçilmesi, görev süresinin 5 artı 5 olması ve milletvekili genel seçiminin 4 yılda bir yapılması gibi düzenlemeleri içeren anayasa değişikliği paketinin halkoylamasının 21 Ekimde yapılacağını hatırlattı.

11. cumhurbaşkanını halka seçtirmek için, sözkonusu anayasa değişikliği paketine, 11. cumhurbaşkanı seçiminin ilk tur oylamasının, kanunun Resmî Gazete’de yayımını takip eden 40. günden itibaren yapılmasını öngören geçici 19. madde konulduğunu ifade eden Kuzu, bunu sağlamak için 120 günlük süreyi 45 güne indirmek istediklerini, ancak ilgili yasanın Meclise iade edilmesiyle, referandumun 22 Temmuzdaki seçimle birlikte yapılamadığını kaydetti.

Kuzu, referandum tarihinin 21 Ekim olarak belirlenmesi; bu tarihe de cumhurbaşkanını seçmek için gerekli olan bir aylık süreden fazla süre kaldığı için, yeni Meclisin 11. cumhurbaşkanını seçmek zorunda kaldığını ifade ederek, şunları kaydetti: ‘’11. cumhurbaşkanını Meclis seçecek. Seçince de geçici 19. maddenin hükmü kalmayacak. Çünkü, geçici maddeler çözüm maddeleridir, bir kez uygulanır ve biterler. 11. Cumhurbaşkanı seçildiği zaman, geçici 19. madde hükmünü kaybeder. Anayasa değişikliği paketi, referandumda halka sorulur ve geçerse, 11. cumhurbaşkanı seçildiği için geçici 19. maddenin bir anlamı kalmaz. 12. Cumhurbaşkanını halk seçer, 11. Cumhurbaşkanı 7 yıl görevde kalır. Burada bir sorun yok. Bu sorunu çıkartmak isteyenler, yeni bir kaos yaratabilir miyiz düşüncesindeler. Yüksek Seçim Kurulunun (YSK) bu konuda yapabileceği hiç bir şey yok. Bu süreci kimse durduramaz. Meclisten geçmiştir, bu şekilde aynen gider. Bunu durdurabilecek tek güç, 23. Dönem Meclisidir. Meclis, referanduma giden maddelerde bir değişiklik yaparak, yeni bir durum ortaya çıkarır ve cumhurbaşkanı da bunu onaylar ve referandum öncesinde yürürlüğe girerse, süreç kesilmiş olur. Sadece bu var ellerinde. Ancak ben buna itibar etmiyorum. Hiç bir mahkeme, Cumhurbaşkanı makamı ve YSK dahil hiç kimse ve kurumun bu yolu kesemeyeceğini söylemek için bunu söylüyorum.’’

Kuzu, anayasa değişikliği paketiyle ilgili çalışmaların devam ettiğini ve çok kısa sürede de çıkmasının beklenemeyeceğini söyledi. Burhan Kuzu, değişiklik çalışmalarının 21 Ekimden önce yapılamayacağını ve bu sebeple de referandum sürecinin durdurulamayacağını sözlerine ekledi.

/ ANKARA

07.08.2007


 

“Gül’ün çekilip Erdoğan’ın rahatlamasını bekliyoruz”

Mersin Sanayici ve İşadamları Derneği Başkanı (MESİAD) Başkanı Mustafa Güler, gelecek yılları ekonomin güçlendirilmesi, işsizliğin azaltılması yerine Cumhurbaşkanlığı makamının tartışılacağı bir ortamda tüketmek istemediklerini bildirdi.

Güler, yaptığı yazılı açıklamada, Cumhurbaşkanı seçim sürecini değerlendirerek, beklentilerini açıkladı. Güler, şunları kaydetti:’’Başbakan Erdoğan’ın Cumhurbaşkanının uzlaşma ile seçileceği yolundaki açıklaması piyasaları rahatlatmış ve partisi beklenenin üstünde oy alarak büyük bir seçim zaferi elde etmiştir. Gül, değerli bir siyaset insanıdır. Fakat, bu özelliği dahi ona her makamı hak haline getirmez.’’

Cumhurbaşkanı seçiminin halen kritik bir eşik olarak durduğunu vurgulayan Güler,”Güçlü temsil, güçlü iktidar için gerekli imkanlar yeni sağlanmışken, Cumhurbaşkanı seçimi için halk oylamasının gündemde tutulması da belirsizliği arttıracaktır. Gül’ün beklentilerini ülke geleceğinin üstüne çıkarmadan olgunluk göstererek çekilmesi ve Başbakan Erdoğan’ın rahat hareket etmesini sağlamasını bekliyoruz.’’

/ MERSİN

07.08.2007


 

Seçmen listeleri askıya çıkıyor

Cumhurbaşkanının halk tarafından seçilmesini de öngören Anayasa değişikliği paketi için 21 Ekimde yapılacak halkoylamasında kullanılacak seçmen listeleri güncelleştirilmek üzere muhtarlıklarda askıya çıkarıldı. Listeler, 19 Ağustos Pazar gününe kadar askıda kalacak.

Yüksek Seçim Kurulunun (YSK) belirlediği takvime göre, dün saat 08.00’de askıya çıkan listeler, 22 Temmuz milletvekili genel seçimindeki listelerden oluşacak ve 19 Ağustosa kadar Bilgisayar Destekli Seçmen Kütüğü Sistemi (SEÇSİS) kapsamında güncellenecek.

Muhtarlık bölgesi askı listelerine veya daha sonra yapılan seçimlerde güncelleştirilen listelere herhangi bir sebeple yazılamamış olanlar, 21 Ekim 1989 tarihinde ve daha önce doğanlar, sürekli oturmak amacıyla başka bir muhtarlık bölgesine taşınanlar, kimlik ve adres bilgilerinde yanlışlık veya eksiklik bulunanlar ve özellikle Türkiye Cumhuriyeti Kimlik Numarası bulunmayanlar, askerlikten terhis olanlardan listede kaydı bulunmayanlar, taksirli suçlardan hükümlü veya tutuklu olduğu halde listeye yazılmayanlar muhtarlıklara başvurabilecek.

/ ANKARA

07.08.2007


 

İlk soru önergesi, CHP'li Ersin'den

23. Dönemi’nin ilk soru önergesini veren CHP İzmir Milletvekili Ahmet Ersin, Türk Hava Yolları (THY) rötarlarını Meclis gündemine taşıdı.

Ersin, Başbakan Recep Tayyip Erdoğan’ın cevaplaması istemiyle TBMM Başkanlığına sunduğu soru önergesinde, AKP’nin iktidara gelmesinden sonra THY’de kadrolaşma ve yönetim zafiyetinden kaynaklanan çeşitli skandallar yaşandığını, rötarların da skandal boyutunda olduğunu ileri sürdü.

THY’de yaşanan rötarların, iç hatlarda 2003 yılında 200 güne, 2004’de 232 güne, 2005’de 334 güne ve 2006 yılında 300 güne; dış hatlarda da 2003 yılında 366 güne, 2004’de 470 güne, 2005’de 500 güne ve 2006 yılında 495 güne tekabül ettiğini savunan Ersin, rötarların THY’ye maliyetinin 10 milyon YTL’ye yakın olduğunu iddia etti. ‘’Bu durum bir skandal değil mi?’’ diye soran Ersin, şunları kaydetti: “Tasarruf amacıyla yolcuların yaşamını tehdit etme pahasına uçuş ekipleri otel yerine uçakta uyutulurken, yüklü rötar maliyetlerinin bedelini millet ödemiyor mu? THY’de kadrolaşma ve yönetim zafiyetinden kaynaklanan yoğun rötarlar ve yüklü maliyetlerin sorumluları hakkında ne yapmayı düşünüyorsunuz?’’

/ ANKARA

07.08.2007


 

Susurluk sanıklarından Yaşar Öz, gözaltına alındı

Susurluk davası sanıklarından Yaşar Öz Antalya’da gözaltına alındı. Alınan bilgiye göre, hakkında arama kararı bulunduğu bildirilen Yaşar Öz’ün Antalya Emniyet Müdürlüğü Kaçakçılık ve Organize Suçlar Şube Müdürlüğü ekiplerince gözaltına alındığı bildirildi. Yaşar

Öz ile birlikte B.K. adlı kadınla kimliği öğrenilemeyen bir erkek de gözaltına alındı. Yaşar Öz ve beraberindekiler, polis tarafından elleri kelepçeli olarak Antalya Adliye binasına getirilerek Adli Tıp Kurumu’nda sağlık kontrolünde geçirildikten sonra, tekrar Emniyet Müdürlüğü’ne götürüldüler.

/ ANTALYA

07.08.2007


 

Eskişehir'de ‘3. Sac Ayağı’ operasyonu

Eskişehir’de “3. Sac Ayağı’’ adıyla düzenlenen operasyonda, silâhlı çıkar amaçlı suç örgütü kurdukları iddiasıyla yakalanan ve aralarında Eskişehir, Kütahya ve Afyonkarahisar ülkü Ocakları başkanlarının bulunduğu 6 kişi çıkarıldıkları nöbetçi mahkemece tutuklandı.

Alınan bilgiye göre, “Silâhlı çıkar amaçlı suç örgütü kurmak, 6136 sayılı kanuna muhalefet, zorla senet imzalatmak, nitelikli dolandırıcılık, ihaleye fesat karıştırmak, tehdit etmek, zorla senet imzalattırmak ve iş yeri boşaltmak’’ suçlarını işledikleri iddiasıyla 6 kişi gözaltına alındı.

/ ESKİŞEHİR

07.08.2007


 

Vekillere servetinizi açıklayın çağrısı

CHP Grup Başkanvekili Kemal Anadol, TBMM Başkanlığına mal bildiriminde bulundu; bütün milletvekillerini de mal bildiriminde bulunmaya dâvet etti.

Milletvekili seçildiği her yasama yılının başında mal bildirimini ilân ettiğini belirten Anadol, bu yasama yılının başında da TBMM Başkanlığına sunduğu mal bildirimini kamuoyuna açıkladı.

Yolsuzlukların siyasete gölge düşürdüğünü dile getiren Anadol, bunu düzeltmek için yapılması gereken ilk işin, ‘’dokunulmazlıkların kaldırılması’’ olduğunu kaydetti. Anadol, her milletvekilinin gizli olan mal bildirimini kamuoyuna açıklaması gerektiğini belirterek, ‘’Siyaseti yolsuzluklardan arındırmak için ne gerekiyorsa yapmalıyız’’ dedi.

Kemal Anadol’un TBMM Başkanlığına sunduğu mal bildirimi şöyle: ‘’İzmir Karşıyaka’da mesken (140 milyon TL), Foça’da arsa paylı dubleks mesken (100 milyon TL), Foça’da tarla (20 bin YTL), Foça’da yeni bina (300 bin YTL), 2006 model Wolswagen marka araç (edinme değeri: 33 bin 600 YTL), Smith Wesson tabanca (edinme değeri: 17 bin 500 TL-1979), Browning tabanca (edinme değeri: 10 milyon TL-1988), yivsiz tüfek (edinme değeri: 170 milyon TL-2004).’’

/ ANKARA

07.08.2007


 

TBMM’de temsil edilen parti sayısı 6'ya çıktı

Bağımsız İstanbul Milletvekili Ufuk Uras’ın, Özgürlük ve Dayanışma Partisi’ne (ÖDP) katılmasıyla, TBMM’de temsil edilen parti sayısı 6’ya çıktı.

23. Dönem parlamentosunda, AKP, CHP, MHP, DTP ve DSP’den sonra temsil edilen bir diğer parti de ÖDP oldu. Uras’ın ÖDP’ye katılımıyla TBMM’de temsil edilen parti sayısı 6’ya yükseldi.

Edinilen bilgiye göre, ÖDP MYK, Uras’ın üyelik başvurusunu 26 Temmuz’da kabul etti. Ufuk Uras da ÖDP’ye katıldığına ilişkin dilekçesini 4 Ağustos Cumartesi günü TBMM Başkanlığına sundu. TBMM’deki sandalye dağılımı da şöyle oluştu:

AKP: 341

CHP: 99

MHP: 70

DTP: 20

DSP: 13

ÖDP: 1

Bağımsız: 5

Boş: 1

/ ANKARA

07.08.2007


 

Aygün: Merkez sağın toparlanması lâzım

Ankara Ticaret Odası (ATO) Başkanı Sinan Aygün, DYP ve ANAVATAN’ın birleşme çalışmaları sürecinde yaşananlara ilişkin iddiaları yalanladı.

Aygün, ‘’Bu iddiaların tamamı yalan, yanlış ve yanlı iddialardır’’ dedi. Aygün, ATO’nun ev sahipliğinde Ankara’da ilk kez gerçekleştirilecek 1. Kum Heykel Festivali’nin tanıtım toplantısında gazetecilerin iç siyasetle ilgili sorularını cevapladı.

Aygün, ‘’Sağda bir parti olması gerekiyorsa, Türkiye’de bir misyonu olan ve misyonun tabanı olan, 1946’dan beri devam eden, 60 yıllık bir parti olması gerekir. Burada bir konsensüs sağlanır. Bütün genel başkanlar, eski genel başkanlar dahil, Sayın Süleyman Demirel de dahil bunun içine, Cindoruk da dahil, Sayın Mehmet Ağar da, Tansu Çiller de, bir aday üzerinde anlaşırlarsa, doğrusu da budur.’’

ATO Başkanı, ‘’Merkez sağın toparlanması lâzım. Bu DP olur, Anavatan Partisi olur, Bu MHP’den dışarıda kalanlar olabilir, hatta ve hatta Adalet ve Kalkınma Partisi’nden dışarıda kalanlar bile olabilir. Merkez sağın toparlanması anlamında’’ diye konuştu.

/ ANKARA

07.08.2007


 

DTP, grup için yer bakıyor

DTP Muş Milletvekili Sırrı Sakık, parti grupları için TBMM’de tahsis edilecek odaların belirlenmediğini bildirerek, ‘’Yer bakıyoruz’’ dedi.

Sakık, Meclis Başkanlığı tarafından kendilerine grup için önerilen eski Dilekçe Komisyonunun yerini, küçük olduğu gerekçesiyle kabul etmediklerini söyledi.

Grubun daha rahat çalışması için geniş bir yer tahsis edilmesini beklediklerini kaydeden Sakık, ‘’Grup için Mecliste henüz yer tahsisi yapılmadı. Şimdilik yer bakıyoruz. Grup yerimiz kesinleştikten sonra çalışmalarımıza başlayacağız. İlk olarak Başkanlık Divanında partimizi temsil edecek arkadaşları, daha sonra da grup başkanvekillerini belirleyeceğiz’’ diye konuştu.

DTP’nin haftalık grup toplantısını da daha önce Anavatan Partisi’nin kullandığı küçük grup salonunda yapacağı öğrenildi.

/ ANKARA

07.08.2007


 

YARSAV, Danıştay’da dâvâ açtı

Yargıçlar ve Savcılar Birliği (YARSAV), “Adlî ve İdarî Yargıda Hakim ve Savcı Adaylığı Yazılı Sınav, Mülakat ve Atama Yönetmeliğinde Değişiklik Yapılmasına Dair Yönetmeliğin’’ 7 maddelerinin iptali ve yürütmesinin durdurulması istemiyle Danıştay’da dâvâ açtı.

YARSAV’dan yapılan yazılı açıklamada, 12 Haziran 2007 tarihli Resmî Gazete’de yayımlanan yönetmelikteki düzenlemelerle, gerek yazılı yarışma sınavı gerekse mülâkatta yansızlık ve tarafsızlığı bozan, liyakati esas almayan, subjektifliği ortadan kaldırmayan hükümlere yer verildiği kaydedildi.

Yapılan değişikliklerle oluşturulan mülâkat kurulunun objektifliği sağlamaktan uzak olduğu savunulan açıklamada, “Adlî ve İdarî Yargıda Hakim ve Savcı Adaylığı Yazılı Sınav, Mülâkat ve Atama Yönetmeliğinde Değişiklik Yapılmasına Dair Yönetmeliğin’’ ilgili maddelerinin iptali ve yürütmesinin durdurulması istemiyle Danıştay’da dâvâ açıldığı belirtildi.

/ ANKARA

07.08.2007


 

“Deniz suyu içeceğiz”

Balıkesir’in Marmara ilçesine bağlı Avşa beldesinin (Avşa Adası) içme suyu ihtiyacı deniz suyu arıtılarak karşılanacak.

Avşa Belediye Başkanı Cevdet Çağlar, deniz suyu arıtma tesisi projesinin yaklaşık 14 milyon YTL’ye mal olacağını belirterek, bunun yüzde 75’inin İller Bankasınca, yüzde 25’inin de yerel imkânlarla karşılanacağını söyledi.

Çağlar, projenin ilk adımı olarak 150 kilometrelik isale hattı ve 3 bin tonluk 2 adet su deposunu içeren bölümün 4 milyon YTL’ye tamamlandığını ifade ederek, şöyle konuştu: ‘’Küresel ısınma sebebiyle yeraltı suları çekiliyor. Zaten su sıkıntısı çekilen adada bu gidişle bir kaşık su bulamayacak hale geleceğiz. Bu korkumuz bizi yeni projelere itti. Kuveyt gezisi sırasında Kızıldeniz’de uygulamayı gördüm ve esinlendim. Bu projeyi Türkiye’de ilk defa Avşa Adası’nda gerçekleştirmeye çalışıyoruz. Üretilen suyumuz içme suyu kalitesinde olacak. Hatta Sağlık Bakanlığı’ndan izin alarak pet şişe üretimi bile yapabiliriz. Projenin yeterlilik ihalesi yapıldı. İhaleye giren 5 firma var. Bunlar projelerini tamamlayıp İller Bankası’na verecek. 20 Ağustosta ihale yapılacak.’’

Proje hayata geçirildiğinde, üretilecek 1 ton suyun maliyetinin 1 YTL olarak hesaplandığını kaydeden Çağlar, ‘’1 saniyede 46 litre su üreteceğiz, ama aynı zamanda bu 110 litreye kadar çıkabilecek kapasitede olacak. Avşa, denizden içme suyuna 2008’de kavuşacak.’’

/ AVŞA

07.08.2007


 

Aladağ çayı da kuruyor

Ankara’nın Nallıhan ilçesindeki Sarıyar Barajı’nı besleyen Sakarya Nehri’nden sonra en büyük çay olarak bilinen Aladağ Çayı, kuraklık sebebiyle kuruma noktasına geldi.

Ankara’ya 120 kilometre uzaklıktaki Nallıhan’ın Çayırhan beldesi Davutoğlan köyü sınırları içinde bulunan Nallıhan Kuş Cenneti’nden de geçen Aladağ Çayı, kuruma tehlikesiyle karşı karşıya kaldı. Yetkililer, çayın su seviyesinin azalması nedeniyle Nallıhan Kuş Cenneti çevresinde yaşayan kuş türlerinin de göç etmek zorunda kaldıklarını belirtiyor.

Çayırhan Belediye Başkanı Hüsamettin Yüksel, Aladağ Çayı’nın kuruma noktasına geldiğini, kuraklığın devam etmesi durumunda çayın tamamen kuruyacağını söyledi. Beldede henüz su kesintisine gidilmediğini ifade eden Başkan Yüksel, ‘’Ancak belde halkına suları tasarruflu kullanmaları yönünde uyarıda bulunuyoruz. Çayın suyunun azalması nedeniyle derin kuyular açıyoruz ve su ihtiyacını gidermeye çalışıyoruz’’ diye konuştu.

/ BEYPAZARI

07.08.2007


 

Susuzluk Yörükleri de vurdu

Yaz aylarında dahi karın eksik olmadığı, Toroslar’ın zirvesindeki Çimi Yaylası’nda hayvancılık yapan Yörükler, bu yıl pınarların kuruması sebebiyle sıkıntı yaşıyorlar.

Antalya’nın Akseki ilçesine bağlı Çimi köyü Muhtarı Ramazan Önal, kuraklık sebebiyle köyün yaylasındaki pınarların kuruması üzerine su ihtiyacının kuyulardan sağlandığı bildirdi.

Hava sıcaklıklarının mevsim normallerinin üzerinde seyretmesi sonucu, yayladaki çoğun pınarın kuruduğunu, bazılarından akan suyun ise çok yetersiz olduğunu belirten Önal, ‘’Eskiden yaylalarımıza metrelerce kar yağardı. Havaların sıcak ve kurak geçtiği son yıllarda pınarlardan akan su yetmez oldu’’ dedi. Muhtar Önal, Çimi Yaylası’nda halen 100 kadar Yörük obasının kurulu bulunduğunu, yaz aylarında hayvanlarını yaylada otlatan ve geçimini hayvancılıkla sağlayan Yörüklerin, susuzluk sebebiyle çok zor günler geçirdiklerini kaydetti.

/ ANTALYA

07.08.2007


 

Fırat ve Dicle’den su transferi

Türkiye Sulama Kooperatifleri Merkez Birliği Başkanı Halis Uysal, gerekli alt yapının hazırlanması halinde, Fırat ve Dicle nehirlerinden, kuraklık tehlikesiyle karşı karşıya kalan bazı illere su transfer edilebileceğini kaydetti.

Uysal yaptığı yazılı açıklamada, acilen ‘’Milli Su Konseyi’’ hatta ‘’Toprak ve Su Bakanlığı’’ kurulmasını gerektiğini kaydetti. Kuraklığın geçici değil, kalıcı olduğunu savunan Uysal, geçici tedbirler yerine kalıcı tedbirler alınması gerektiğini ve suyun gereğinden fazla kullanılmaması gerektiğini vurguladı. Uysal, Fırat ve Dicle nehirlerinden yararlanarak başta Konya, Ankara, Afyon, Uşak, Manisa ve İzmir illerini içine alan bir projeyle bu illerin susuzluğuna çare bulunabileceğini savundu.

/ ANKARA

07.08.2007


 

Bağcılar Belediyesi’nden eğitime yatırım

Bağcılar Belediye Başkanı Lokman Çağırıcı, ilçedeki okullarda “her sınıfa bir bilgisayar ve bir projeksiyon cihazı projesinin” tamamlandığını bildirdi. 15 yıl Bağcılar Belediye Başkanlığı görevini yürüten Feyzullah Kıyıklık’ın milletvekili adaylığı için istifasının ardından Belediye Meclisi tarafından Bağcılar Belediye Başkanı seçilen Lokman Çağırıcı, yerel seçimlere kadar planladığı hedeflerini ve projelerini Yeni Asya’ya açıkladı.

Başkan Lokman Çağırıcı, Türkiye İstatistik Kurumu’nun (TÜİK) resmi verilerine göre 635 bin nüfusun barındığı Bağcılar’da 22 mahalle konağının spor salonlarının ve 22 sağlık ocağının hizmet verdiğini, bunların 15’inin binasının belediyeye ait olduğunu kaydetti.

Önümüzdeki yerel seçimlere kadar mevcut projeleri tamamlamayı hedeflediklerini belirten Çağırıcı, bu projeleri şöyle sıraladı: “Bağcılar Meydanı yeniden şekillenecek. İstanbul’un en güzel meydanı olacak. Metro’nun Bağcılar Meydanı’na gelmesiyle ulaşımda büyük rahatlama yaşanacak. Trafik yoğunluğunu azaltmak için bazı caddelerde trafik tek yönde akacak. İnşaatı devam eden 3 sağlık ocağı binası ile 2 okul binası tamamlanacak. Ev hanımları için ‘Hanımlar Çarşısı’ hizmete girecek. Hanımlar yaptıkları el işlerini bu çarşıda satıp ev ekonomisine katkıda bulunabilecek. Bu çarşıda başka hiçbir şey satılmayacak. İlçedeki tüm parklar yeniden düzenlenecek.”

EĞİTİME BÜYÜK DESTEK

Bağcılar Belediye Başkanı Lokman Çağırıcı, ilçedeki eğitim sorununun yüzde 99 civarında çözüldüğünü belirterek, bu konuda yapılanları anlattı. Eğiteme yapılan yatırımları çok önemsediklerini vurgulayan Çağrıcı, bu kapsamda ilçedeki tüm okullarda “her sınıfa bir bilgisayar ve projeksiyon cihazının” belediye tarafından temin edileceğini kaydetti. Çağrıcı, yaklaşık bin 800 dersliği kapsayan bu projenin yeni ders yılında hayata geçirilmesi için söz konusu cihazların alım ihalesinin yapıldığını söyledi. Çağrıcı, bu bilgisayar ve cihazların kurulumunun da belediye tarafından sağlanıp okul idarelerine teslim edileceğini söyledi.

Mustafa GÖKMEN / İSTANBUL

07.08.2007


 

7 dönüm mayından temizlendi

Türkiye’nin Ortadoğu’ya açılan yeni kapısı olarak görülen ve Habur Sınır Kapısı’na alternatif olması beklenen Akçakale Sınır Kapısı’ndaki mayın temizleme çalışmaları yaklaşık iki ay önce başladı.

Elazığ’dan bir mayın temizleme bölüğünün yürüttüğü çalışmalar sonunda Türkiye-Suriye sınırı arasındaki 7 dönümlük alandaki mayınlar, fünye ile patlatılarak etkisiz hale getirildi.

/ ŞANLIURFA

07.08.2007


 

Rizelilerin öfkesi kontrol altına alınacak

Rize Valiliği, küçük suçların büyük suçları tetikleyeceğinden hareketle küçük suçların önlenebilmesi amacıyla başlattığı çalışmada insanların öfkelerini kontrol etmelerini sağlamayı hedefliyor.

Vali Kasım Esen, Rize’de insanlarda öfke patlaması ve buna bağlı olarak meydana gelen suçların engellenebilmesi amacıyla bir çalışma yaptıklarını kaydederek, çalışmayı Başkent Üniversitesi öğretim üyeleriyle birlikte hayata geçirdikleri Sosyal Risk Faktörlerinin Araştırılması Projesi ile paralel olarak yürüteceklerini söyledi. Rize’deki bazı suçları analiz ettiğini belirten Vali Esen, ‘’İnsanlar önce tartışmaya başlıyor, sonra birbirine hakaret ediyor, ardından da silahını çekip karşısındakini yaralıyor, ancak sonra pişman olup teslim oluyor. Yani olaylar çok ani gelişiyor. Bu nedenle olaylara bilimsel yaklaşmak istiyoruz. Rize’de hakaret, darp gibi küçük suçlar Türkiye geneline göre yüksek değil ama basit nedenlerden dolayı işlenen suçların sıfır olmasını istiyoruz’’ diye konuştu.

/ RİZE

07.08.2007


 

Avlanma gün sayısına kısıtlama

Çevre ve Orman Bakanlığı Merkez Av Komisyonu (MAK), küresel ısınma ve sulak alanların azalarak bazı hayvan neslini tehlikeye düşürmesi üzerine yeniden düzenleme yaparak her avcı ve av hayvanı için günlük belirlenen miktara ve avlanma gün sayısına kısıtlama getirdi.

Merkez Av Komisyonu, Çevre ve Orman Bakanlığı Müsteşar Vekili Dr. Mahir Küçük başkanlığında olağanüstü toplanarak, 2007-2008 av dönemi için bütün yurdu kapsayan hususları yeniden değerlendirerek karara bağladı. Komisyonun kararına göre, çulluk, yaban ördekleri ve sakarca kazını avlama süresi, 4 günden 3 güne düşürüldü.

/ ANKARA

07.08.2007


 

“Geleceğin İstanbul’unu tasarlıyoruz”

İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Kadir Topbaş, geleceğin İstanbul’unu tasarladıklarını, şehirde bir yandan çağdaş yeni merkezler oluştururken, diğer yandan da şehri yenileme sürecini tamamlayacaklarını dile getirerek, “İstanbul’u daha çok nitelikli iş gücünün bulunduğu, yönetim, finans, fuar ve kongre merkezi haline getirme noktasında adımlar atıyoruz” dedi.

İstanbul’un, son 50 yılda 13 milyon göç aldığını ve bunun sonucunda da gelişigüzel yerleşmenin getirdiği sorunları yaşadığını anlatan Topbaş, “Gençliğimden beri hep şunu düşünmüşümdür, tarihi yarımada başta olmak üzere şehir farklı gelişemez miydi? Şimdi sorumluyum, bunu yapmak zorundayım ve bir merkez kurdum. İstanbul Metropoliten Planlama ve Kentsel Tasarım Merkezi (İMP), İstanbul’u dizayn eden ve geleceğini hazırlayan bir merkez. Burada çağdaş medeniyet ölçülerini dikkate almış, sosyal donatı alanlarıyla, insani boyutlu yaşam alanlarıyla bir şehir oluşturmak için şansımız var” şeklinde konuştu. Yeni konutların eski yerleşim alanları, çöküntü alanları ile risk taşıyan yapı alanları dönüştürülerek ve şehrin yeni gelişme alanlarında planlı olarak gerçekleştirildiğini anlatan Topbaş, “İstanbul’un gelişmesi lineer tarzda, doğu-batı aksında. Şehir bu gelişmesini bugüne kadar düzenli yapmamış. Tek merkezli bir şehir olarak ortaya hizmet koymuş. Bunun için yeni merkezler oluşturuyoruz” şeklinde konuştu. Son dönemde üzerinde ağırlıklı durdukları konunun İstanbul’un deprem riski olduğunu belirten Topbaş, bu konuda somut adımları bu yıl itibariyle atacaklarını söyledi.

İstanbul’un ulaşım sorununu ise projelerle çözdüklerini kaydeden Topbaş, Ulaşım Master Planını bitirdiklerini, 2012 yılında İstanbul’un, 250 kilometre raylı sisteme ulaşmış, 3. Boğaz köprüsü belki bitmiş, kara yolu ve deniz yolunu en iyi kullanan şehir olacağını ifade etti. Şehrin önemli bir sorunu olan otoparklarla ilgili de çalışmalarının bulunduğunu belirten Topbaş, değnekçi olayının yüzde 90 oranında bittiğini, kurdukları İspark adlı şirketin kazancıyla da otopark inşaatlarına başlandığını anlattı. Topbaş, İstanbul’un yönetimine bir dönem daha talip olma konusunda da, “Bir idealimiz var. Partim devamımı öngörürse, İstanbullular karar verirse, benim şu anda hedef koyduğum bazı projeleri bitirmem lâzım” dedi.

/ İSTANBUL

07.08.2007


 

Meclisten kadınlar için beklentiler var

Türkiye’de kadınlar konusunda en önemli sorunun, kadınların toplumla barışık olmaması, değer olarak görülmemesi, yok sayılan kadının üzerine yapılan politikaların yaygın olması gibi şeyler olduğunu ifade eden Uçan Süpürge Genel Koordinatörü Halime Güner, TBMM’de artık ciddî sayıda kadın milletvekili olduğuna dikkat çekti ve Meclisten kadınlarla ilgili somut taleplere yönelik çalışmalar beklediklerini ifade etti.

Kadın milletvekillerine, “Sınır tanımayan kadınlar olun. Kendi illeriniz dışında bütün illeri, görüşleri tanıyan kadınlar olun” çağrısında bulunan Güner, Meclis’te “Kadın Erkek Eşitliği Komisyonu” kurulmasını istediklerini ve somut taleplere yönelik çalışmalar beklediklerini dile getirdi.

Kadın Adayları Destekleme ve Eğitme Derneği (KA-DER) Dış İlişkiler Koordinatörü Selma Acuner ise, mecliseki kadın milletvekili sayısını yeterli bulmamakla birlikte yeni döneme umutlu baktıklarını ifade etti. Acuner, yoksulluk başta olmak üzere, çalışan kadının aile ve iş hayatının uyumlaştırılması, okul öncesi eğitim ve çocuk bakım hizmetleri konularında çözüm beklediklerini ifade etti.

/ ANKARA

07.08.2007


 

Akupunkturla şifa buldular

Doğum sırasında beynine yeteri kadar oksijen gitmediği için sağ tarafı felçli olarak dünyaya gelen ve konuşmakta güçük çeken 4 yaşındaki Çağlanur ile konuşma zorluğu yaşayan 12 yaşındaki Seyit Ali, akupunktur tedavisiyle yürümeye ve konuşmaya başladı.

Kocaeli’nde yaşayan Coşkun çiftinin 4 yaşındaki kızı Çağlanur’un doğum sırasında meydana gelen felç olayı, akupunktur tedavisiyle iyileşmeye başladı. Sağ tarafı felçli olan ve zaman ilerledikçe konuşma güçlüğü yaşayan Çağlanur’a birçok ilâç tedavisi uygulandıktan sonra akupunktur tedavisine başvurduklarını anlatan baba Davut Coşkun, kızlarının akupunktur tedavisine başlamasının ardından 3 ay gibi bir sürede yürümeye ve konuşmaya başladığını söyledi.

/ SAKARYA

07.08.2007


 

Evrensekiz Deresi için kampanya

Kırklareli’nin Lüleburgaz ilçesine bağlı Evrensekiz beldesinde bulunan Evrensekiz Deresi’ndeki kirliliğe engel olunması için TEMA Vakfı üyelerince imza kampanyası düzenlendi.

Evrensekiz Beldesi TEMA Vakfı Temsilcisi İsmail Metin, “Trakya’da ikinci Ergene faciası yaşamak istemiyoruz” dedi.

/ KIRKLARELİ

07.08.2007


 

Mevlidde yemekten zehirlendiler

Malatya’nın Darende ilçesinde verilen mevlit yemeğinden yiyen 113 kişi, zehirlenme şüphesiyle Darende Devlet Hastanesine kaldırıldı.

Kılıçbağı Mahallesi’nde ikamet eden Abdullah İçli’nin, babasının vefat yıldönümü sebebiyle evinde okuttuğu mevlid ardından verilen yemekten rahatsızlanan kişiler Darende Devlet Hastanesi’ne kaldırıldı. Toplam 113 kişinin karın ağrısı, kusma ve baş dönmesi şikâyetleri ile hastaneye başvurduklarını söyleyen Darende Hulusi Efendi Devlet Hastanesi Başhekimi Dr. Metin Gülseren, yemekten zehirlenme durumunun olduğunu ifade etti.

/ MALATYA

07.08.2007


 

Susuz Ankara’da su baskını

Su kesintilerinin başladığı Ankara’da içme suyu borusu patladı, koca siteyi su bastı.

Ankara Macunköy’deki Gimat Sitesi’nde bulunan Öz Ankara Toptancılar Sitesi’ni, İvedik’ten gelen ve site önünden geçen içme suyu boru hattının patlaması sonucu, su bastı. Gimat’taki boru patlamasında çevrede bulunun dükkanlar ve arabalar da büyük maddi hasar gördü. Patlayan borudan çıkan suyun şiddeti araçların işyerlerine ve diğer araçlara çarpmasına sebeb oldu. Olay yerinin karşısında bulunan ATB İş Merkezi’nin bodrum katındaki dükkanlar da zarar gördü.

/ ANKARA

07.08.2007


 

Çocuklar oyunla gelişir

Çukurova Üniversitesi (ÇÜ) Eğitim Fakültesi İlköğretim Bölüm Başkanı Prof. Dr. Yaşare Aktaş Arnas, gelişim çağındaki çocuklarda oyunun, metabolizmayı güçlendiren en önemli etkenlerden biri olduğunu ifade etti.

Arnas, çocuklardaki boy uzunluğu ve vücut ağırlığı gibi özelliklerin ölçülebilir artışlar olduğuna dikkati çekerken, gelişmenin ise büyüyen bir organizmanın dokularının yapısında ve biyokimyasal bileşiminde oluşan değişiklikler sonucu olgulaşması şeklinde tanımlandığını kaydetti.

Oyunun, çocuklar için en tabiî gelişim ve en aktif öğrenme ortamı olduğunu belirten Arnas, şunları söyledi: ‘’Oyun içinde yapılan koşma, atlama, sıçrama gibi sportif aktiviteler, dolaşım, solunum, sindirim ve boşaltım sistemlerine olumlu etki sağlayarak, metabolizmayı güçlendirir. Ayrıca oyun sırasında tekrarlanan hareketler çocukların, kas gelişimini de hızlandırır. Çocukların oyunlar sırasında yaptıkları bu tür hareketler, metabolizmayı güçlendirici etkisinin yanı sıra, büyük kas motor gelişini de destekler. Çocuklarda da sağlıklı bir bünyeye kavuşur ve normal bir gelişim süreci gösterir.’’

OYUN HAYATI DA ÖĞRETİR

Arnas, oyun oynamanın çocuklar için hayatı öğrenme aracı olduğunu vurgulayarak, ‘’Çocuklar oyun oynayarak hem sağlıklı kalır hem de fiziksel gelişimlerini tamamlarlar’’ dedi.

Ailelerden çocuklarının oyun oynayabilecekleri uygun ortamlar oluşturulması gerektiğine dikkati çeken Arnas, bunun için evin bir köşesini veya bir odasının çocukların kullanabileceği şekilde ayarlanması gerektiğini bildirdi. Arnas, çocuğa verilecek oyuncağın anne ve baba tarafından tanıtılması ancak örnek verilmemesi gerektiğini belirterek, şunları söyledi: ‘’Çocuğa verilecek oyun materyallerinin yeterli miktarda verilmesi önemlidir. Aksi takdirde bu olay çekişmelere ve tatminsizliklere sebep olabilir. Çocuğun kendi oyuncağını seçmesine için verilmeli fakat aile herhangi bir sebeple istenilen oyuncağı almayacaksa, bu durum çocuğa açık bir dille anlatılmadır. Eğer aile çocuk için oyuncak seçecekse, materyalin çocuğun hangi gelişim alanına hitap ettiğini göz önünde bulundurmalı ve çocuğun yaşına, gelişim düzeyine uygun olacak şekilde seçmelilerdir. Oyun çocuklar için bir süreç değil, gelişimin ta kendisidir. Bu yaklaşımı, yetişkinlerin unutmamaları ve göz ardı etmemeleri gerekir.’’

Çocuğun oyun zamanına gerekli hassasiyetin gösterilmesinin önemine de değinen Arnas, ‘’Oyun çocuk için çok önemli bir uğraştır ve asla birden bire oyunu bırakması istenmemelidir. Çocuğun oyununu bitirmesi için gerekli zaman tanınmalıdır’’ diye konuştu.

/ ADANA

07.08.2007


 

Diş bakımında sınıfta kaldık

Türk Standardları Enstitüsü (TSE) yayın organı ‘Standard’ın son sayısında BANAT Fırça ve Plastik Sanayi AŞ. Genel Müdürü Önder Kaya’nın diş ve ağız sağlığı konusundaki yazısına yer verildi.

Söz konusu yazıya göre, 70 milyon nüfusa sahip Türkiye’de 40 milyon kişi hiç diş fırçalamıyor. AC Nielsen’in raporlarına göre 1 yıllık diş fırça satış rakamının 30 milyon adet olduğu belirtiliyor. Ancak en az 60 milyon potansiyel diş fırça kullanıcısının yılda minimum 3 kez fırça değiştirmesi gerektiği düşünülürse, bu rakamın 180 milyon civarında olması gerekiyor. Diş fırça kullanım oranı yüzde 16.67 gibi düşük bir oranda seyrediyor.

Türk Diş Hekimleri Birliği araştırmasına göre; Türkiye’de 6 yaş grubunda süt dişlerinde yüzde 83 oranında; 12-13 yaşlarında her 100 yüz çocuktan 83’ünün ağzında; 30-34 yaş grubunda her 100 kişiden 97’sinin ağızında çürük bulunuyor.

TÜRKİYE’DE SADECE

34 BİN KİŞİ DİŞ İPİ KULLANIYOR

Yazıda yer alan diş fırçalama alışkanlıkları ile ilgili diğer istatistiki bilgiler şöyle:

* Türkiye’de yılda 100 bin makara diş ipi kullanılıyor. Bu da sadece 34 bin kişinin diş ipi kullandığını gösteriyor.

* Nüfusun yüzde 40’ı dişlerini ara sıra, yüzde 26’sı günde 2-3 kez fırçalıyor.

* Nüfusun yüzde 10’u diş hekimine hiç gitmezken, yüzde 43’ü ise 1 yıldan beri diş hekimine gitmiyor. Oysa ki, gelişmiş ülkelerde yılda 2 kez diş hekimine gidiliyor.

* Türkiye’de 20 bin civarında diş hekimi bulunuyor.

* Türkiye’de 3 bin 250 kişiye bir diş hekimi düşüyor.

* Diş hekimliği hizmetlerinin yüzde 70’i özel muayenehanelerde veriliyor.

* Türkiye’de 16 devlet, 2 özel olmak üzere 18 dişhekimliği fakültesi bulunuyor.

/ ANKARA

07.08.2007


 

Şeker gücü yüksek besinlere dikkat

Trakya Üniversitesi Tıp Fakültesi Halk Sağlığı Anabilim Dalı Başkanı Prof. Dr. Faruk Yorulmaz, şeker gücü düşük besinlerin kan şekerini daha yavaş yükselttiğini belirterek, ‘’Zayıflama diyetlerinde, kalp-damar, yüksek kolesterol, hipertansiyon ya da şeker hastalığından korunmak için şeker gücü düşük besinler tercih edilmelidir’’ dedi.

Prof. Dr. Yorulmaz, besinlerin yenildikten sonra vücutta kan şekerini yükseltme hızına ‘’glisemik indeks’’ ya da şeker gücü denildiğini belirtti.

İçerisinde aynı miktarda şeker olsa bile her besinin farklı hızla sindirildiği ve bağırsaklardan emildiği için şeker gücünün farklı olduğunu anlatan Yorulmaz, ‘’Şeker gücü düşük besinler yenildiğinde, kan şekerini daha yavaş yükseltir ve böylece daha uzun süre tok tutarlar. Bu nedenle zayıflama diyetlerinde, kalp-damar, yüksek kolesterol, hipertansiyon ya da şeker hastalığından korunmak için şeker gücü düşük besinler tercih edilmelidir’’ diye konuştu.

Şeker gücü düşük besinlerin ensüline duyarlılığı artırdığını ve kan kolesterol düzeyini düşürdüğünü ifade eden Yorulmaz, şeker hastalığı, yüksek kolesterolü, hipertansiyonu ya da kalp damar hastalığı bulunanların da şeker gücü düşük besinlerle beslenmelerinin tedavilerinin bir parçası olduğunu belirtti.

Prof. Dr. Yorulmaz, bal, pekmez, şekerlemeler, hamur işi, bol şerbetli, kızartılarak yapılmış tatlılar, saf, rafine şekerler, reçel, beyaz undan yapılmış gıdalar, beyaz ekmek, pirinç, patates, şeker katkılı gıdalar, havuç, muz, kavun, üzüm ya da kuru üzüm, kuru kayısı gibi kurutulmuş gıdaların şeker gücünün yüksek olduğunu bildirdi.

/ EDİRNE

07.08.2007


 

Yürüteç, orantısız adale gelişimine sebep oluyor

Bebeklerin yürümesine yardımcı olmak amacıyla kullanılan yürüteçlerin, orantısız adale gelişimine ve ev kazalarına bağlı yaralanmalara sebep olduğu bildirildi.

Ankara Keçiören Eğitim ve Araştırma Hastanesi Başhekimi Ortopedi ve Travmatoloji Uzmanı Doç. Dr. Metin Doğan, yürüteci, ciddi sağlık problemlerine yol açabileceği için kesinlikle tavsiye etmediklerini söyledi. Doğan, yürüteçlerin, yanlış kasların yanlış zamanda güçlenmesine sebep olduğuna işaret ederek, şunları kaydetti: ‘’Yürüteç, çocuklarda orantısız adale gelişimine neden oluyor. Bebeklerin parmak üzerinde yükselerek yürümeye çalışması, bacağın arka tarafındaki adalelerde aşırı yüklenme oluşturuyor. Ön taraftaki adaleler ve kalça kasları zayıf kalıyor. Ayakta deformasyon ve şekil bozukluğu, arka taraf tendonlarda kısalma görülüyor. Parmak uçlarına basmaya alışan bebek, topuklarına basmakta zorlanabiliyor.’’

ANNE YARDIMIYLA YÜRÜMESİ

İLETİŞİMİ KUVVETLENDİRİR

Yürüteç kullanımı yerine anne-babanın bebeklerinin ellerinden tutarak adım atmasına yardımcı olmalarının, duygusal iletişimi kuvvetlendireceğini ifade eden Doğan, ‘’En doğru olanı, doğal seyrine bırakmaktır. Bunun dışında anne-baba tarafından yürütülmeye çalışılmalıdır’’ dedi.

Doğan, özellikle erken dönemde yürüteç kullanılmasının, hazır olmayan eklemlere yük bindireceğini belirterek, bebeğin, dengeli ve sağlam adımlarla yürümek yerine hızlı ve dengesiz yürüyebildiğini kaydetti. Yürüteç kullanmakta ısrarcı olan ailelere, 8. aydan önce bebeklerini yürütece bindirmemeleri uyarısında bulunan Doğan, yürümenin 9-10. aydan itibaren başladığını, sağlıklı bir bebeğin 14. aya kadar yürümesi gerektiğini söyledi.

/ ANKARA

07.08.2007


 

Sizin çatınız akıllı mı?

Ege Üniversitesi (EÜ) Türk Tekstil Vakfı Ortak Araştırma Merkezi (TAM), konut ve iş yerlerini aşırı sıcak ve soğuk havadan korumak amacıyla akıllı çatı ve güneş enerjisi kolektörü sistemi geliştirdi. Merkez Koordinatörü Prof. Dr. Işık Tarakçıoğlu, yaptığı açıklamada, akıllı çatı uygulamasının temelini, donarken ısı yayan, erirken de ortamdaki ısıyı emen petrol ve tuz kökenli faz değiştiren maddelerin oluşturduğunu kaydetti.

İki metrekare bedeli 100 YTL olan güneş enerjisi kolektörünün kolaylıkla uygulanabileceğini belirten Tarakçıoğlu, ‘’Her iki sistem yeni bir binada bir arada kullanıldığında aşırı sıcak ve soğuk havanın etkisini 8-10 derece arasında azaltabiliyoruz’’ diye konuştu.

/ İZMİR

07.08.2007


 

Dövmeler tehlike saçıyor

Promosyon ve çocuklara eğlence amaçlı cipslerin içinde verilen dövmelerin sağlığa zararlı olduğu ve hatta dövmenin içinde uyuşturucu maddenin bulunabileceği ileri sürülüyor.

Uzmanlar ise, bu tür konunun doğruluk derecesinin incelenmesi gerektiğini belirtiyor. Özellikle yaz aylarında çocukların eğlenmesi için hediye verilen geçici dövmeler, iddialara göre içinde uyuşturucu madde barındırıyor. Uzmanlar, geçici dövmelerin vücuda herhangi bir zarar vermediğini ancak, kalıcı dövmelerin tehlikeli olduğunu ve hatta kansere çevirip ölümle dahi sonuçlanabileceğini söylüyor. Son zamanlarda cips firmalarının hediye verdiği dövmelerin uyuşturucu bulundurduğu iddiası gündeme geldi. Erciyes Üniversitesi Tıp Fakültesi Dermatoloji Ana Bilim Dalı Başkanı Prof. Dr. Ekrem Aktaş, böyle bir iddianın araştırılması gerektiğini söylüyor.

/ KAYSERİ

07.08.2007


 

Sosyal ortamlar zehirliyor

Trakya Üniversitesi (TÜ) Tıp Fakültesi Göğüs Hastalıkları Ana Bilim Dalı Öğretim Üyesi Doç. Dr. Celal Karlıkaya, pasif sigara dumanının en çok lokanta, kafeterya, bar gibi ikram sektöründe çalışanları etkilediğini belirtti.

Karlıkaya, ‘’Garsonluk suç değildir, ölüm cezası taşımamalıdır. Ülkemizde sayıları yüz binlere varan bu hizmet sektöründe çalışan insanlarımız, sigara içmese dahi sağlık açısından tehdit altındadır. Bunlarla ilgili yasalarımız mevcuttur, ancak bu yasalar daha iyi işletilmeli ve hizmet sektöründe ekmeğini kazanan insanlarımızın sağlığına daha da önem verilmelidir. Avusturya’da sigara içmediği halde gırtlak kanseri olan bir barmene 466 bin dolar tazminat ödenmesi, Avusturya’da işçi sağlığına ve dahası insan sağlığına verilen önemi açıkça gösterir.’’ ifadelerini kullandı.

/ EDİRNE

07.08.2007

 
Sayfa Başı  Yazıcıya uyarla  Arkadaşıma gönder  Geri

 

Bütün haberler


 Son Dakika Haberleri