ABD, Suudi Arabistan ve beş körfez ülkesiyle 20 milyar dolarlık silah anlaşması yapıyor. Dışişleri ve Savurma bakanları bu satış için görüşmeler yapıyor.
Washington İsrail’e 30 milyar dolarlık askeri yardım yapacak. 250 savaş uçağı bulunan S. Arabistan hava kuvvetleri, İsrail’den sonra bölgenin en güçlü hava kuvveti olacak. İsrail, S. Arabistan’ın bu şekilde silahlanmasına karşı çıkmıyor. Garip değil mi? Değil. Çünkü bu silahlanmanın amacı İran nüfuzunu kırmak.
Buna karşı İran, Rusya ile 250 savaş uçağını içeren anlaşma yapıyor. Yanısıra 10 tanker uçağı alıyor. Böylece İran’ın savaş uçağı sayısı 600’e çıkacak. Bu satış programının içinde füzeler de var.
Irak’tan çekilirken ülkenin orta ve kuzeyinde dev askeri üsler kurma kararında olan ABD, Suudi, Umman, Kuveyt gibi Körfez ülkelerini aşırı oranda silahlandırıyor.
Yakın çevremizde, milyarlarca dolar harcanarak kontrolsüz bir silahlanma yarışı başladı. Bu silahlar ne için bölgeye yığılıyor?
Bu gelişmeler Türkiye’ye nasıl yansıyacak? Lübnan’dan Kuzey Irak’a, Filistin’den Pakistan’a kadar bütün bölgede tehlikeli bir oyun sergileniyor ve dünyanın belli başlı bütün güçleri oyunun içinde. Enerji-silah dengesi üzerine bir dünya kuruluyor. Türkiye içinde yaşanan kavgaları besleyen en önemli gelişme bunlar.
İki yıl sonra nasıl bir Irak olacak? Nasıl bir kuzey Irak, nasıl bir Lübnan, nasıl bir Suriye, nasıl bir İran olacak sorularına net cevabı olan var mı? Bence yok. Türkiye’de hiçbir siyasi tarafın, bu sorulara verecek bir cevabı yok. Çünkü hepsi, bir çözüm önermek, bir politika belirlemek, strateji üretmek ve ortaya koymak yerine, sorunu erteleme geleneğine sahip. Bugüne kadar hep bunu yaptılar. Böyle olmaya da devam edecek gibi.
İşte umudu korumak, iyimserliği devam ettirmek için gerçekçi, somut politikalar geliştirmek zorunlu. İyimserliğin şaşkınlığa dönüşmemesi için bu uykuya devam etmek telafisi güç zararlara yol açabilir.
Sanki herkes takiyye yapıyor!
Yeni Şafak, 31 Temmuz 2007
|