EMEKLİ paşaların sürekli olarak özellikle siyasi sonuçları olabilecek sert açıklamalar yapması artık çok ciddi bir noktaya geldi.
Benim bildiğim askerlik üniformadan ibaret bir iş değil.
Yani üniforma çıkınca da askeri anlayış ve hiyerarşi kendi içinde devam ediyor. Örneğin orduevlerinde emekli komutanları gören alt rütbeli subaylar yine ayağa kalkıyor, selam veriyor, saygıda kusur etmiyorlar.
Bir ölçüde üniformasız da olsa komutanlığın “moral apoleti” devam ediyor.
İşte bu nedenle emekli komutanların konuşmaları TSK içinde değişik yankılar yaratabiliyor.
Son örnek Edip Başer’in sözleridir.
Başer, “Eğer Gül aday olursa asker müdahale edebilir” dedi.
Bu konuda Edip Başer’e Genelkurmay’dan resmi bir uyarı geldiğini sanmıyorum.
Ama şu sorular kulislerde yükselmeye devam ediyor:
- Acaba Edip Başer’e söyletildi mi?
Bana göre bu sorunun cevabı “kesinlikle hayır”dır.
Bu öyle ama Başer’in açtığı yaranın kanamasını durdurmuyor. Askeri sürekli olarak siyasetle bilek güreşi içinde göstermeye çalışan bir anlayış bu kanamanın devam etmesini istiyor.
Türk Silahlı Kuvvetleri’ni “milletten kopuk bir kurum” haline getirmeye çalışan bu zihniyet Edip Başer’in son sözleri gibi “pervasız açıklamalarla” kök salıyor.
Bu ve benzeri açıklamalar orduyu küçültüyor. Sıradan, plansız, programsız, disiplinsiz bir kurum haline getiriyor.
Daha da ilginci ordu içindeki hiyerarşik yapıda “gedikler” açıyor.
Bu nedenle emekli paşalar artık susmalı...
Ya da buna bir yöntem getirilmeli.
Hürriyet, 30 Temmuz 2007
|