Bilkent Üniversitesi Öğretim Üyesi, hukukçu Prof. Dr. Ergun Özbudun, Başbakan Recep Tayyip Erdoğan’a yazdığı mektupta, “Önümüzdeki yasama döneminde, gerek Türk halkının yükselen demokratik taleplerine, gerek muhtemel AB üyeliğimizin icaplarına uygun olarak yeni bir Anayasanın yapılmasına öncelik verilmelidir” dedi.
Siyasetle ilişkisi olmayan, alanlarında otorite akil adamlar, kendi konularındaki sorunlarını Vatan gazetesi aracılığıyla Başbakan Erdoğan’a iletti. Hukukçu Prof. Dr. Özbudun, mektubunda, önümüzdeki dönemde Türkiye’nin acilen çözüm bekleyen birçok önemli sorunla karşılaşacağı, bunların cesur kararlar gerektireceğinin açık olduğunu hatırlattı. Prof. Dr. Özbudun, bu sorunların en önemlilerinden birinin, sivil, demokratik ve insan hakları standartlarını çok daha yüksek düzeye çıkaran yeni bir anayasanın yapılması ihtiyacı olduğunu vurguladı. Türkiye’nin kendisine özgü siyasal gelişme çizgisinin sonucu olarak, Cumhuriyetin üç anayasasından hiçbirinin, halkın serbest iradesiyle seçtiği gerçek temsilcilerinden oluşan bir kurucu meclis tarafından, bir özgür tartışma ve uzlaşma ortamı içinde yapılmadığını ifade eden Prof. Dr. Özbudun, şunları kaydetti: “Özellikle olağanüstü şartlar altında ve olağandışı yöntemlerle yapılan 1982 Anayasası, kabulünden itibaren ciddî eleştirilere konu olmuştur. Bu Anayasanın, birey hürriyetlerinin korunmasından çok, devlet otoritesinin güçlendirilmesine öncelik verdiği, birçok hükümlerinin otoriter bir devlet anlayışını yansıttığı herkesin malûmudur.
Bu Anayasada geçtiğimiz dönemlerde yapılan değişiklikler, demokratikleşme açısından olumlu adımlar teşkil etmekle beraber, Anayasadaki anti-demokratik izleri tümüyle silebildiklerini söylemek mümkün değildir. Dolayısıyla önümüzdeki yasama döneminde, gerek Türk halkının yükselen demokratik taleplerine, gerek muhtemel AB üyeliğimizin icaplarına uygun olarak yeni bir Anayasanın yapılmasına öncelik verilmelidir. Bu Anayasa toplumun mümkün olan en geniş kesimlerinin değerlerini yansıtacak şekilde, kapsamlı bir tartışma ve uzlaşma süreci içinde hazırlanmalı; temel hak ve hürriyetlerle ilgili güvenceler güçlendirilmeli, hukuk devleti ilkesini zayıflatan yargı kısıtlamaları kaldırılmalı, siyasal katılım teşvik edilmeli, sivil siyaset alanı genişletilmeli ve devlet kurumlarının, parlamenter rejim ilkeleri çerçevesinde daha uyumlu olarak çalışmalarını sağlayacak düzenlemeler yapılmalıdır.”
Prof. Dr. Ergun Özbudun, bu bağlamda, 1982 Anayasasının sorumsuz fakat geniş yetkili bir makam olarak ortaya koyduğu cumhurbaşkanlığının, parlamenter rejim ilkelerine uygun olarak düzenlenmesi ve cumhurbaşkanının yetkilerinin esas itibariyle sembolik yetkilerle sınırlandırılması gerektiğini kaydetti.
Prof. Dr. Özbudun, “Anayasa Mahkemesi ve HSYK üyelerinin seçiminde Batı demokrasilerinde olduğu gibi TBMM’ye de rol tanınarak, bu kurumların demokratik meşruluğu güçlendirilmelidir” dedi.
Akılcı kamuoyu gerekiyor
TÜSİAD AB Temsilcisi Bahadır Kaleağası ise mektubunda AB konusuna değindi. “AB konusunda akılcı Türk kamuoyu gerekiyor” diyen Kaleağası, Türkiye’nin düşünce özgürlüğü ve TCK 301. madde gibi demokratik eksiklerini kullanan bazı dış karşıt çevrelerin oyununu bozulması gerektiğini söyledi.
Kıraça Holding Yönetim Kurulu Başkanı, Sanayici İnanç Kıraç, yeni hükümettin sanayinin sorunlarını çözecek yeni politikaların çok çabuk ele alınması gerektiğini belirtirken, Garanti Bankası eki Genel Müdürü- Doğal Hayatı Koruma Vakfı (WWF Türkiye) Başkanı Akın Güngör, en elzem sorunun su olduğunu ifade ederek, su kaynaklarının tek elden yönetimini sağlayacak bütüncül bir Ulusal Su Yasası çıkartılmasının önemini hatırlattı. İşadamı İbrahim Betil de katılımcı demokrasinin hayata geçirilmesini istediği mektubunda, "Eğitim bu ülkenin ‘en önemli önceliği’ ise, devlet bütçesinden bu alana, ‘en önemli öncelikli’ olduğuna uygun ve bunu vurgulayan düzeyde bir kaynak ayırın” dedi.
Türk-iş Genel Başkanı Salih Kılıç ise örgütlenmedeki engellemelerin kaldırılmasını isteyerek, asgari ücretin yükseltilmesi gerektiğini söyledi. MİT eski Müsteşar Yardımcısı Cevat Öneş de Kürt meselesine demokrasi sorunu olarak yaklaşılması gerektiğini ifade etti.
|