Ankara Üniversitesi Hukuk Fakültesi Öğretim Üyesi Prof. Mithat Sancar, AKP’den milletvekili seçilen anayasa hukukçusu Prof. Dr. Zafer Üskül’ün, “Kemalizm anayasadan çıkarılsın” teklifine destek verdi. Sancar, ntvmsnbc.com’a yaptığı açıklamada, “Liberal demokratik bir anayasa geleneği ve modeli içinde olduğunuzu iddia ediyorsanız, bir ideolojiyi anayasal değer haline getiremezsiniz” dedi.
AKP’den milletvekili seçilen anayasa hukukçusu Prof. Dr. Zafer Üskül’ün, “Kemalizm anayasadan çıkarılsın” teklifine destek sürüyor. Ankara Üniversitesi Hukuk Fakültesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Mithat Sancar, “Liberal demokratik bir anayasa geleneği ve modeli içinde olduğunuzu iddia ediyorsanız, bir ideolojiyi anayasal değer haline getiremezsiniz” dedi.
Prof. Dr. Sancar, ntvmsnbc.com’a yaptığı açıklamada, Prof. Dr. Üskül’ün, “Kemalizm anayasadan çıkarılsın” teklifine destek verdi. İdolojilere dayalı anayasaların bulunduğunu belirtten Sancar şunları söyledi:
“Zafer Hoca’nın söylediği gibi sosyalist ülkelerin belli bir ideolojiye dayanır, faşist ülkelerin anayasalarında da bunlar olur. Ama liberal demokratik bir anayasa geleneği ve modeli içinde olduğunuzu iddia ediyorsanız, bir ideolojiyi anayasal değer haline getiremezsiniz. Anayasa belli ilkeler içerir, bu ilkelerin temelinde belli değerler olur. Ama ideolojik anayasa liberal demokratik anayasa geleneğine terstir. Hatta liberal demokratik anayasa geleneği, bunun karşıtı olarak ortaya çıkmıştır.”
SİYASAL ALANIN KUTSAL KİTABI GİBİ
Sancar, Üskül’ün görüşlerine katıldığını belirterek, Anayasada ideolojik yaklaşımın çok belirgin olduğunu kaydetti. Sancar, şöyle devam etti: “Atatürk’ün kendisini tarihsel bir figür olarak ve bir toplumun önemsediği bir figür olarak elbette eleştiren bir yaklaşım değil, Zafer Hoca’nın söylediği. Ama atatürkçülük bir ideolojidir ve eğer Kemalizm’i ya da Atatürkçülüğü anayasaya koyarsanız, bir süre sonra anayasayı siyasal alanın kutsal kitabı haline getirirsiniz. Ayrıca Anayasa Mahkemesi’ni siyaseti denetleyen bir organa çevirirsiniz, siyasetin kendisini de anayasayı icra faaliyeti haline getirirsiniz. Bunun demokrasiyle ilgisi yoktur. Böyle bir anlayış demokrasiyle bağdaşmaz. Siyasal alanda özgürlük ve çoğulculuk, demokratik anayasaların temel özelliğidir.
Anayasa bir parti programı olamaz. Zaten kendilerini kutsal kitap gibi görmedikleri için de demokratik liberal anayasalar, kendilerinin değiştirilebileceğini de öngörürler. Eğer, hiçbir hükmü değişmez anayasa koyarsanız, bu otoriter, totaliter bir toplum modeli anayasası olur. Anayasa Mahkemesi’nin bir kararında kullandığı ifadeyi aktaracağım, bunun nasıl sonuçlar doğuracağını daha açık görelim.”
BÜTÜN PARTİLER TEK TİP
PROGRAMA SAHİP OLUR
1992 yılında, Sosyalist Parti’nin kapatılması kararında şöyle diyor Anayasa Mahkemesi: ‘Sosyalist Parti’nin Atatürk milliyetçiliğine ideolojik olarak karşı çıkması ve bunu Türkiye’nin gerçeklerine uygun görmemesi bir sorundur. Türkiye’nin vazgeçmeyeceği temel ilke olan Atatürk milliyetçiliği, vatana ve devlete bağlılığı öngörür. Bu ilkeye karşı olan bir görüşün ülke ve ulus bütünlüğüne de karşı olacağı kuşkusuzdur.’ Eğer Atatürk ilkelerini böyle bir anayasal norm haline getirirseniz, bunu istediği gibi yorumlayabilir Anayasa Mahkemesi ve bütün partilerin tek tip bir programa sahip olması sonucunu doğurur. Bence ideolojiden arınmış, temel ilkelere, hukuk devleti, demokrasi, laiklik gibi temel ilkelerine dayalı bir anayasa, demokratik liberal bir anayasa geleneğinin vazgeçilmez yoludur.”
|