Avrupa Birliğinde Türkiye’nin yoluna taş döşeyen Sarkozy’ler ile Türkiye’de ‘demokrasi düşmanları’ el ele mi?..
Bu köşede dünkü yazım buna benzer bir soruyla başlıyordu. Sonunda ise Fransız Le Monde gazetesinde çıkan bir yorumdan alıntı yapmıştım.
ABD ile AB’den sıtkı sıyrılan Türk ordusunun alternatif ittifak arayışı içinde olduğunu, bu çerçevede Rusya ve İran’a da yöneldiğini öne süren ilginç bir yorumdu bu.(x)
Bu konuyla ilgili olarak yine dünkü yazımda, iki emekli orgeneralin Londra’da, İngiltere Atatürkçü Düşünce Derneği’ndeki bir konferansta yaptıkları konuşmalara yer vermiştim.
Biri, 2003-2004 darbe tertipleriyle ilgili iddiaların en ön sırasında yer alan dünün Jandarma Komutanı, bugünün Atatürkçü Düşünce Derneği Başkanı Şener Eruygur Paşa’ydı.
Öteki, Milli Güvenlik Kurulu’nun eski Genel Sekreteri Tuncer Kılınç Paşa’ydı.
Bu arada hatırlatmakta yarar olabilir. Her iki paşamız da Türkiye’nin AB üyeliğini kararlıkla savunanlara vatan haini gözüyle bakabiliyorlar.
Emekli orgenerallerin Londra konuşmalarında öne çıkan bir nokta vardı:
Türkiye’nin AB’ye sırtını dönmesi, hatta NATO’dan ayrılması ve Rusya’ya, İran’a, Çin’e yönelerek mümkünse ‘alternatif ittifaklar’a açılmasıydı. (Böylesi ittifak arayışlarının zemini, olabilirliği elbette bir başka konu...)
Ve anımsatmıştım:
Tuncer Kılınç Paşa’nın bu görüşü yeni değildi. Orgeneral olarak MGK Genel Sekreterliği koltuğunda otururken, basının önünde de Türkiye için bu gibi ittifak arayışlarını belirtmişti.
Neden AB’yi değil de Rusya’yı, Çin’i, İran’ı istiyorlar?
AB’de demokrasi var!
Diğerlerinde yok!
Bunun için istiyorlar.
Bu yanıt ilk bakışta fazla yalın gözükebilir. Ama özünde doğru bir yanıttır.
AB’ye hayır diyerek, hatta NATO’dan çıkmayı tasarlayarak Rusya’ya, Çin’e, İran’a, bir başka dünyaya yönelmek isteyenler, hiç kuşkunuz olmasın, Türkiye’de demokrasiden kaçış halinde olanlardır.
Evet, demokrasiden kaçıyorlar!
Seçim sandığına inanmıyorlar.
Çünkü, sandıktan irtica ve karşı devrim çıkıyor diye düşünüyorlar.
Hukukun üstünlüğüne inanmıyorlar.
Çünkü hukuk ve insan hakları çok fazla abartılırsa, bundan bölücülük ve Kürtçülük kazanıyor diye düşünüyorlar.
Bu yüzden diyorlar ki:
Türkiye’nin çıkarı Batı’daki demokrasilerle değil, Doğu’daki otoriter rejimlerle yeni arayışlardan geçer. Bu görüş sahipleri milliyetçilik bayrağını yükseltiyorlar. Bunun için bir yandan CHP’yi, öbür yandan MHP’yi parlatıyor ve destekliyorlar.
Bunu açıkça yapıyorlar.
Hedefleri sır değil:
CHP-MHP koalisyonu!
Böyle bir milliyetçiler koalisyonu ile Türkiye’nin, özellikle AB çerçevesindeki olayların akışıyla rota değiştireceğini düşünüyorlar.
Sarkozy’ler AB yoluna taş koymaya devam ettikçe, Türkiye’nin zamanla sırtını AB’ye döneceğini, Doğu’da, ‘yeni bir dünya’da kendine daha sağlam bir yer edineceğini düşünüyorlar.
Doğu’nun otoriter kapitalist ülkeleri ile yeni bir dünyada buluşacak Türkiye’nin yine istikrar içinde yaşayabileceğini, örneğin Çin gibi yabancı sermaye çekebileceğini düşlüyorlar.
CHP ile MHP’de, Türkiye için böylesine yeni dünya hayalleri kuran ideologlar da eksik değil.
Göremedikleri bir şey var:
Demokrasiden kaçış ve Doğu’da yeni dünya arayışları, Türkiye’yi fena halde istikrarsızlığa itecek ve ‘bölücü tehlikeler’e çok daha açık hale getirecek bir ‘tuzak’tır. AB’deki Sarkozy’ler ile birlikte ABD ve İsrail’deki neo-con’ları da işin içine katarak, Türkiye’ye kurulmak istenen tuzağa yarın da devam...
x Daniel Vernet, Le Monde, 20.06.07; Türkçesi: Radikal, 21.06.07, s. 10
Milliyet, 28 Haziran 2007
|