Amerika’daki bir düşünce üretme kuruluşunda Türkiye ile ilgili karanlık senaryoların dile getirilmesine değişik tepkiler gösterildi.
Başbakan Erdoğan’a göre bunlar “deli saçması.” Dışişleri Bakanı ve halen cumhurbaşkanı adayı Abdullah Gül’e göreyse “toplantıda bulunan Türk Silahlı Kuvvetleri mensuplarının tepki gösterip toplantıyı terk etmeleri gerekirdi.”
Daha önce de bu senaryo üretimine değinirken dikkati çekmek istediğimiz bir unsuru tekrar edelim: Eğer dünyanın önemli merkezlerinde Türkiye hakkında böyle senaryolar üretiliyor ve konuşuluyorsa, Türkiye’de ciddi bir yönetim zaafı var demektir. Çünkü bu senaryoların konuşulması, kimilerinin de benzeri senaryoları sahneye koyma eğiliminde olduğunu gösterir. O eğilimdekilerin bunları gerçekleştirmek için ne gücü vardır, bu bilinmez ama bu tür senaryoların üretilmesi, eski deyimle “şüyuu vukuundan beter” bir durumdur. Yani konuşulması gerçek olmasından bile kötüdür.
***
Ön saflarında emekli subay ve astsubayların bulunduğu bazı örgütlenmelerin, Hırant Dink ya da Orhan Pamuk’un tehdit edilmesi, hoşa gitmeyen toplantılara yönelik sert tepkiler, şehit cenazelerindeki gösteriler, gecekonduda çıkan el bombaları, Cumhuriyet Gazetesi’ne atılan el bombaları, Danıştay’daki katliam girişimi gibi olaylarda sürekli gündeme gelmelerini kuşkusuz, Türkiye’ye dışarıdan bakanlar da izliyor.
Dışarıdan ve yukardan bakan biri,
bu olayları ardı ardına dizdiğinde; hatta
Hırant Dink cinayetini, Hristiyanların
boğazlanmasını, rahip öldürülmesini ve dövülmesini, katillerin karakollarda kahraman muamelesi görmesini de bunlara eklediğinde “Türkiye’de ne oluyor” sorusunu çok kuvvetli bir şekilde sorar
ve cevap vermeye çalışır.
***
Bunların yanı sıra YÖK Başkanı Prof. Teziç’e yönelik suikast girişimini, AKP Genel Merkezi’ne silahlı saldırıyı ve tabii ki Güneydoğu’da terör eylemlerinin PKK’nın “ateşkes sürüyor” açıklamasına rağmen olağanüstü artmasını, şehitlerin inanılmaz sayılara ulaşmasını da göz önüne aldığında gerçekten “Ne oluyor, Türkiye nereye gidiyor” sorusunu, bizimle bizden
fazla ilgili bütün yabancılar sorar.
Şu anda karşımızda “deli saçması” diyerek geçiştirilebilir bir görüntü yoktur. Tam tersine, siyasi ve toplumsal bir kaosa gidiş görüntüsü vardır.
***
Türkiye’nin kötü yönetildiği ya da yönetilemediği, demokratik süreçlerin
işlemez olduğu dönemlerde senaryo üreten de bunları sahneye koymak
isteyen de çok olur.
Bu sadece Türkiye’ye özgü bir durum değildir. Toplumsal gelişmesini tamamlayamamış, ekonomik gücünü kazanmamış, siyasal ve hukuksal olgunluğa ulaşmamış her toplum aynı kaderin kıyısında dolaşır.
Türkiye’de insanlar şu anda birbirlerine “gerçekten seçim olacak mı” diye soruyor. Bu sorunun sorulması bile durumun ciddiyetini göstermektedir. Tabii görebilenlere, görmek isteyenlere.
Vatan, 19 Haziran 2007
|