Uzunca süredir, bazı çevreler AB konusunda kuyruklu yalanlar üretiyorlar. Üstelik hiçbir Allah’ın kulu çıkıp, söylenen ve yazılanların külliyen yalan ve yanlışlarla dolu olduğunu bilmesine rağmen itiraz etmiyor. Bir bölümü de, bu çevrelerin şirretliğinden çekindikleri için suskunluğu tercih ediyorlar.
İşte bu kuyruklu yalanlardan sadece bazıları:
AB, Türkiye’de bölücülük ve Kürtçülük propagandasını serbest bıraktırmış.
Bana bu konuda bir tek yazı veya demeç gösterebilir misiniz? “Bölücülük ve Kürtçülük propagandası serbesttir” diye bir karar veya yasa var mı?
Hayır yok...
AB güvenlik güçlerinin yetkilerinin ellerinden alınması ve bütün mekanizmaların suçluların lehine çalışmasını sağladı...
İşte bir başka kuyruklu yalan. Ne böyle bir istek, ne de böyle bir karar var...
AB, özel timlerin bölgeden çekilmesini, sanık yakalandığında ifadesinin alınmamasını ve hemen serbest bırakılmasını (!), üst ve araç araması yapılmamasını istedi ve bu isteklerini de kabul ettirdi.
Yalanın bu kadarı olamaz.
Avrupa Birliği Türkiye’den, sadece Kopenhag Kriterleri’ne uyum sağlanmasını istemiştir. Kopenhag Kriterleri, 27 Avrupa ülkesine uygulanan bir kurallar dizisidir. İrlanda’daki, İspanya ve bir zamanlar Almanya ile İtalya’daki terörle, aynı bu kriterler uygulanarak mücadele edilmişti. AB sadece, ilkelerin benimsenmesini ister. Ayrıntılara girmez. Hele “bölücülük ve Kürtçülük propagandasının serbest bırakılması” gibi bir saçmalık da hiçbir zaman konu edilmemiştir.
Avrupa Birliği, işkenceyi yasaklar.
Avrupa Birliği, insanların temel haklarının korunmasını ister.
Avrupa Birliği, idam cezasına karşı çıkar.
Avrupa Birliği, ifade özgürlüğü başta, tüm özgürlüklerden yanadır.
Özgürlüklerin sınırlarını da tanımlar. Ülkenin istikrarsızlığını bozan, bölücülük yapan, terörü kışkırtan özgürlüklere karşı çıkar.
“Başımıza ne geldiyse, AB reformlarından geldi” diyenler, işkencenin serbest bırakılmasını, darağacına sırayla insan asılmasını, sadece kendilerinin izin verecekleri özgürlükleri savunanlardır.
Tanrı bu ülkeyi, bu kafalardan korusun. Neyse ki, sayıları fazla değil. Belki şu sıralarda sesleri yükseldi, ancak Türkiye’mizin geleceğini karartacak güçte değiller...
Posta, 15 Haziran 2007
|