Türk Sanayicileri ve İşadamları Derneği Yüksek İstişare Konseyi (YİK) Başkanı Mustafa Koç, AB dışında kalan bir Türkiye’nin fiilen özel statülü bir ülke durumuna düşebileceğini ve AB’nin etrafında bir uydu haline gelebileceğini belirtti.
TÜSİAD’ın Sabancı Center’da düzenlenen YİK toplantısının açılışında konuşan Koç, seçimlere 45 günden az bir süre kala genel bir değerlendirme yapmak için olağan YİK toplantısını gerçekleştirdiklerini belirtti. Koç, siyasi partilerin vitrin yenileme ve yeni isimleri kamuoyunu duyurma çalışmalarında gösterdikleri coşkulu çabayı parti programlarının paylaşılmasında da görmek istediklerini ifade ederek, ‘’Geçtiğimiz bir kaç ay içinde ülkede tartışılan konulara ve sergilenen yaklaşımlara baktığımızda Türkiye’yi hedefleri doğrultusunda daha ileriye götürecek bir dinamiğin ışıklarını görmekte zorlanıyoruz. Siyaset sahnemizde adeta bir akıl tutulması ile karşı karşıyayız’’ diye konuştu.
Koç, Türkiye’de gelişmelere daha hızlı ve güçlü gerçekleştirme potansiyeli bulunduğunu, ancak ‘’ayaklarında ekonomik ve siyasi iktidarsızlık prangası’’yla koşmaya çalıştıkları yarışa çok geç başladıklarını ifade etti. Yine de bugün gelinen noktanın umut verici olduğunu söyleyen Koç, şöyle devam etti:
‘’Eğer bazı konuları ulusal stratejimiz haline getirirsek, bazı hedeflerimiz partiler üstü olursa, bugüne kadar oluşmuş olan zemini bir sıçrama tahtasına dönüştürebiliriz diye düşündük. Bunu da her fırsatta dile getirdik. AB’ye tam üyelik idealine de işte bu nedenle dört elle sarıldık. Oysa bugün bakıyorsunuz ki bir takım siyasi partiler, kimi kuruluşlar ve kesimler, Türkiye’yi Batı dünyasından koparmayı bir siyasi alternatif olarak ülkenin önüne koymak için büyük bir çaba harcıyorlar.’’
Mustafa Koç, bu kesimlerin, bunun en somut örneğini Türkiye’yi AB dışında tutmaya çalışarak gösterdiklerini ve bunu ‘’yurt dışındaki yeminli Türkiye düşmanları ile aynı amaçta buluşma pahasına yaptıklarını ve bu kapsamda sağ ve sol ideolojilerin dahi aynı potada buluşabildiğini’’ söyledi.
AB'nin içinde olmalıyız
Koç, Türkiye’nin, ulusal çıkarlarının ekonomik ve stratejik gerçekler ile küresel gelişmeler kapsamında değerlendirildiğinde AB içinde olması gereğinin açıkça görüldüğünü ve hiç bir döneminde bugünkü kadar Avrupa ile bütünleşme ihtiyacı içinde olmadığını kaydetti.AB’nin çevresinde güçlü bir çekim alanı oluşturduğunu ve AB’ye üye olamayacak ülkelerin dahi ekonomik ortak olarak bu çekim alanının içinde yer aldıklarını ifade eden Koç, böyle bir ortamda AB dışında kalan bir Türkiye’nin fiilen özel statülü bir ülke durumuna düşebileceğini ve AB’nin etrafında bir uydu haline gelebileceğini belirtti. Koç, bu söylediklerinin ne pahasına olursa olsun AB üyesi olmak şeklinde yorumlanmaması gerektiğini işaret ederek, AB’nin de olgunlaşması henüz tamamlamamış ve kendi içinde önemli görüş ayrılıklarına sahip bir siyasal yapı olduğunu söyledi. Bu çerçevede, içine kapalı bir Avrupa isteyen bir grubun Türkiye karşıtı söylemlerin kısa vadeli getirilerine odaklandığına işaret eden Koç, ‘’Bu kesim Türkiye’nin demokratik eksiklikleri, toplumsal duygusallığı, siyasal öz güvensizliği ve analiz hataları yüzünden AB üyeliği sürecinden kendi kendine kopacağını umuyor. Amaçları Türkiye’yi AB’nin siyasal karar sistemine ortak etmeden özel bir statü ile etkin alanları içinde tutmak’’ görüşünü aktardı.
|