Tezgâhçıları, tahrikçileri, hesapçıları, bir taşla çok kuşçuları, çığırtkanları hiç de az değil.
Türkiye, “terörle mücadele” gerekçesiyle, hiç tükenmeyen “Ortadoğu savaşları” nın içine çekilmek isteniyor.
Türkiye, “üniter devlet” diye sefere çıkarken, esasında ruhu paramparça olsun, Ortadoğu’nun tüm etnik, dini, mezhepsel çukurları içinde debelensin isteniyor.
Türkiye adım adım buraya getirildi.
Terörün çok daha yıkıcı, kıyıcı, çok daha fazla “savaş gibi” günlerini, büyük bir depremi, büyük bir ekonomik krizi bir şekilde atlatabilen
Kıyıcı şiddetin yanında, doğal ve ekonomik kıyımlarla da, “acıyla” olgunlaşan bir toplum tekrar çocukluk hastalıklarına gömüldü.
*
Bin türlü anlatılabilir ama, birkaç yıllık çok kısa hikâye şudur:
Kendi ekonomik, toplumsal, siyasi kırıklarını onarmak üzere yola koyulmuş;
Bir yandan “Amerikan siparişi tezkere” yi, bir savaşı, bir işgali büyük çoğunlukla reddetmiş;
Bir yandan da, elbet o şahsiyetli tavrıyla da büyüttüğü saygınlıkla yüzünü başka ufuklara çevirmiş bir ülke, bakın ne hale geldi:
1. Kendi içindeki dine, laikliğe, etnisiteye, kimliklere dair tüm ayrımlar, kırıklıklar, kırılmalar, ayrılıklar, düşmanlıklar şiddetlendirildi.
2. Cinayetler, suikastler, bombalar, mayınlar, terör, terörün maşalığı azdırıldı; terörle mücadele adına sadece şiddetli çözüm istekleriyle fay hatları kızıştırıldı.
3. Barış, demokratikleşme, huzur, kardeşlik diyen bir ülke, her vatandaşının şüpheli sayıldığı terör yasalarına geri döndü.
4. Savaşı ve işgali kategorik olarak reddeden bir ülke, savaş ve işgal kıyılarına sürüklendi.
5. Yüzünü Ortadoğu cehennemine çevirdiği yetmediği gibi, başını oranın çamuruna gömme noktasına geldi.
6. Adım adım, savaş ve iç savaş atmosferinin, histerisinin güzergahları döşendi.
*
Görev süresi biterken, Cumhurbaşkanı Sezer’ in içi hiç rahat olmamalı.
Cumhurbaşkanı seçememişken, mecburen seçime giderken, Başbakan Erdoğan bu tablonun nihai halinin derin bir başarısızlık, kesif bir karanlık olduğunu kabul etmeli.
Genelkurmay Başkanı Org. Büyükanıt da, yüzünü Ortadoğu’ya gömecek bir ülkenin neresinin ve nesinin “Yurtta barış, cihanda barış” ve “Muasır medeniyet hedefi” ne münasip düştüğünü düşünmeli.
*
Yurdunuzu, insanlarınızı, çocuklarınızı, kendinizi seviyorsanız;
Asla daha büyük kıyımlara, kırıklara, bölünmelere gebe bir savaşı istemeyin; Türkiye’yi çamura çekecek bir savaşa mutlaka karşı olun.
Sabah, 28.5.2007
|