Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, bundan üç yıl kadar önce İstanbul’da yönetim kurulu toplantısı yapan Uluslararası Basın Enstitüsü’nün yöneticileri onuruna verilen bir akşam yemeğinde konuşma yapmıştı.
Erdoğan o konuşmasında basın özgürlüğüne, ifade özgürlüğüne verdikleri önemi anlatmış, Avrupa Birliği’nin Kopenhag Kriterleri’ni karşılamak için yapılan demokratik reformların aslında Türk halkının özgürlükleri için yapıldığını söylemiş ve eklemişti: “Damdan düşenin halinden anlarım, çünkü ben de damdan düştüm, ifade özgürlüğü nedeniyle hapis yattım.”
O zaman ortada ne 301. madde tartışmaları vardı ne başka bir şey. Türkiye, ceza yasalarında ifade özgürlüğünü kısıtlayan maddeleri tek tek ayıklıyor, onları bu özgürlüğü kısıtlamaz hale getirmeye çalışıyordu.
Aynı Erdoğan önceki gün bu kez aynı Uluslararası Basın Enstitüsü IPI’ın İstanbul’daki genel kurul toplantısında kapanış konuşmasını yaptı, sonra da bir panelde gazetecilerin sorularını yanıtladı.
Erdoğan’a Radikal yazarı ve panel yöneticisi Altan Öymen’in ilk sorusu, ifade özgürlüğünün önündeki en büyük güncel sorun olan 301. madde konusunda oldu.
Geçmişte ifade özgürlüğü şampiyonluğu yapmış, bu nedenle hapis yatmasını özgürlüklerin genişletilmesi için hep örnek göstermiş, hatta hatırlattığım gibi ‘Damdan düşme’ sözünü kullanmış olan Erdoğan bu kez geçmiş siyasetçilerden çok iyi bildiğimiz kıvrak manevralarla soruyu atlatmaya çalıştı. Yurtdışında da böyle maddeler olduğunu öne sürdü, başka şeyler söyledi, sanki bu madde olmazsa hakaret cezasız kalıyormuş gibi ‘Ama hakaret de cezasız kalmamalı’ dedi, dedi, dedi ama meselenin özüne, damdan düşme işine girmedi, ‘Ben kimsenin düşüncelerini açıklıyor diye hapse girmesine razı değilim, girmesine izin de vermem, ne gerekirse yaparım’ demedi, diyemedi.
Acaba dört yılı aşan Başbakanlığı Erdoğan’a zamanında damdan düşmüş olduğu gerçeğini unutturdu mu? Sanmam. Ama bildiğim bir şey var: Yurtdışından kimse laf etmese, Erdoğan 301. maddeden bu kadar rahatsız olmayacak, hatta bu maddeyi savunacak neredeyse...
Görüyorsunuz, nereden nereye?..
Radikal, 17.5.2007
|