|
|
|
Malatya’da kanlı provokasyon |
Malatya’da, Hıristiyanlıkla ilgili kitap basılan bir yayınevinde çıkan kavgada biri yabancı uyruklu olmak 3 kişi bıçaklanarak öldürüldü. Olayda, 3. kattan atılan bir kişi yaralı olarak hastaneye kaldırıldı.
Alınan bilgiye göre, Niyazi Mısri Mahallesi’nde Hıristiyanlıkla ilgili kitap basılan bir yayınevinde henüz belirlenemeyen nedenle kavga çıktı. Olayda silah kullanılmazken, bıçakla yaralanan 2 kişi olay yerinde, bir kişi de yaralı olarak hastaneye kaldırılırken hayatını kaybetti.
Bu arada, yayınevinin bulunduğu binadan atılan E. G. isimli kişinin yaralandığı ve Malatya Devlet Hastanesine kaldırıldığı ifade edildi.
Ölenlerden iki kişinin yayınevi çalışanları Necati Aydın ve Uğur Yüksel olduğu belirtildi. Polis, şüpheli gördüğü 4 kişiyi gözaltına alındı. Yayınevi ile aynı binada bulunan Cem Vakfının Malatya Şubesi Başkanı Eşref Doğan, gazetecilere yaptığı açıklamada, sözkonusu yere giren çıkan çok sayıda kişinin olduğunu, orada yayıncılık yapıldığını bildiklerini söyledi. Doğan, olayın nasıl meydana geldiğini bilmediklerini, herhangi bir ses duymadıklarını söyledi.
Bu arada, Malatya Valisi Halil İbrahim Daşöz, Emniyet Müdürü Ali Osman Kahya ve Cumhuriyet Başsavcısı Mustafa Demirdağ, olay yerinde incelemelerde bulundu. Polis şehirde operasyon başlattı.
|
/ MALATYA
19.04.2007
|
|
|
Baskın anayasaya aykırı |
Avukat Fikret İlkiz, dergiye yapılan baskının, çalışanların bir odaya kapatılmasının, bilgisayarlara el konulmasının, arama, el koyma ve kopyalama işlemlerinin “kanunî” karşılıkları bulunduğunu, ama bütün bunların hukuka ve anayasaya, hattâ 83 yıl öncesine ait 1924 Anayasasına bile aykırı olduğunu, çünkü o anayasanın 77. maddesinde “Matbuat kanun dairesinde serbesttir ve neşredilmeden evvel teftiş ve muayeneye tâbi değildir” denildiğini söyledi.
Nokta dergisine yapılan polis baskınına tepkiler artarak devam ediyor. Avukat Fikret İlkiz, bianet.org’da yer alan yazısında Türkiye’de basın özgürlüğünün olmadığını ifade ederek, “Türkiye’de ifade özgürlüğü hikayedir. Bu iki cümlenin noktası; 13 Nisan 2007 tarihli ‘Haftalık Siyasi Haber Dergisi Nokta’ya uygulanan ‘uygulama’ ile konulmuştur. Dergi, basılmıştır. Dergi çalışanları bir odaya kapatılmıştır. Bilgisayarlara el konulmuştur. Arama, elkoyma ve kopyalama işlemlerinin ‘kanuni’ karşılıkları vardır. Sorarsanız, ‘üzülerek’ diyecekler ki; işlemler ‘kanunidir’. Doğrudur. Arama, el koyma ve kopyalama işlemlerinin kanunlarda yeri vardır. O halde ‘Türkiye’de ‘kanunen’ basın özgürlüğü yoktur ve ifade özgürlüğü hikâyedir’ dersek, kanuni olarak doğru söylemiş oluruz” dedi.
İlkiz, dergiye yapılan baskının, çalışanların bir odaya kapatılmasının, bilgisayarlara el konulmasının, arama, el koyma ve kopyalama işlemlerinin “kanunî” karşılıkları bulunduğunu, ama bütün bunların hukuka ve anayasaya, hattâ 83 yıl öncesine ait 1924 Anayasasına bile aykırı olduğunu, çünkü o anayasanın 77. maddesinde “Matbuat kanun dairesinde serbesttir ve neşredilmeden evvel teftiş ve muayeneye tâbi değildir” denildiğini söyledi.
İlkiz, 83 yıl önce basının, kanunların çizdiği çizgiler içinde kalan sınırlarda ‘serbest’ olduğunu, yaklaşık yüz yıl önce kimseyi ‘basın özgürdür’ gibi cümlelerle kandırmadan, basına ‘sansür’ anlayışına uygun bir biçimde ve ancak ‘kanunlar’ uyarınca serbest olduğununun kabul edidiğini söyledi. İlkiz, şöyle devam etti:
“Lakin ne tuhaftır ki; 83 yıl önce bile basının ‘neşredilmeden evvel teftiş ve muayane’sini yasaklamışlar. Şimdi ise; matbuatın teftiş ve muayenesi neşirden önce bile serbest...
Onun için artık basın özgürlüğü lâfları, hikâye bile değil, lâf ü güzaftır. Sansür “kanunidir” ama, ortaya çıkan sonuç hukuka aykırıdır. Nokta’nın koyduğu nokta budur...”
|
Yeni Asya
/ İSTANBUL
19.04.2007
|
|
|
Dış tepkiler de başladı |
Nokta Dergisine baskına dış tepkiler de gelmeye başladı. Uygulamadan derin kaygı duyduklarını bildiren Uluslararası Af Örgütü (UAÖ), Türkiye’yi ifade özgürlüğüyle ilgili altına imza attığı uluslararası taahhütlerine uymaya çağırdı.
Örgütten yapılan yazılı açıklamada, Türkiye yetkilileri, Türkiye’nin de taraf olduğu İnsan Haklarını ve Temel Özgürlükleri Korumaya Dair Avrupa Sözleşmesi’nde ve Uluslararası Medeni ve Siyasi Haklar Sözleşmesi’nde ifade edilen yükümlülükleri yerine getirmeye çağırdı. Bu düzenlemeler, uluslararası hukuk çerçevesinde yargı yetkisi kullanan herkesi ifade özgürlüğünü teminat altına almaya davet ediyor.
Baskını, gazetecilerin özgürce çalışmalarının engellenmesinin bir başka örneği olarak değerlendiren UAÖ, “Bu baskın, özellikle askeriye tarafından başlatıldığı için endişe uyandırmaktadır, zira Af Örgütü bunun yükselen askeri müdahalenin bir göstergesi ve muhalif sayılabilecek görüşleri meşru olarak açıklayanlara yönelik artan baskının bir göstergesi olarak değerlendirilebileceğinden korkmaktadır” dedi.
Örgüt, askeri savcının derginin ofislerindeki bilgisayarlarına el koyma yetkisi veren bir izin talep etmesine karşın Bakırköy Savcılığı’nın verdiği iznin, “dosya kopyalama” ile sınırlı olduğunu ancak Nokta personelinin belli bir süre için bilgisayarlara erişimlerinin kısıtlandığını da hatırlattı.
Nokta’nın yeni sayısı polis
baskınına ayrıldı
Uğradıkları polis baskınını NTV’ye aktaran dergi yayın yönetmeni Alper Görmüş, 19 Nisan’da yayımlanacak yeni sayının konusunu Nokta’ya yapılan polis operasyonuna ayırdıklarını açıkladı. Emniyet görevlilerinin en son dergiye ait sunucuyu (server) kopyaladıklarını ifade eden Görmüş, “ilginç bir gazetecilik deneyimi oldu” dediği operasyon günlerine yeni sayılarıyla cevap vereceklerini ifade etti.
Nokta dergisine baskını yaklaşık 150 gazeteci, aynı günün akşamı derginin Bakırköy’deki merkez binasının önünde toplanarak kınamıştı. Operasyon medyada geniş yer bulmuş ve tepki çekmişti.
|
/ LONDRA
19.04.2007
|
|
|
Tüzmen: 14 Nisancıları da kucaklamalıyız |
Devlet Bakanı Kürşat Tüzmen, 14 Nisan’da yapılan mitingi “Demek ki kucaklayamadığımız bir kesim var. Toplum her kesimini kucaklamamız lazım” şeklinde değerlendirdi. Tüzmen, “Bunun nedenlerini araştırmak lazım, hizmet, bilgi ve tanıtım eksikliğimi var. Buna bakmak lazım” dedi.
Bakan Tüzmen, Antalya’da bir toplantı sırasında siyasi gündeme ilişkin sorunları cevapladı. Tüzmen, bir soru üzerine 14 Nisan’da yapılan mitingi, “Demek ki kucaklayamadığımız bir kesim var. Toplumun her kesimini kucaklamamız lazım” şeklinde değerlendirdi. Tüzmen, mitingi artılarıyla, eksileriyle çok iyi değerlendirmek gerektiğine değinerek, “İktidarlar bir şekilde gelirler ama bütün ülkeyi kucaklamak zorundadırlar. Bütün herkesle kucaklamayı kamu kurum ve kuruluşlarla, özel sektörle kucaklaşmak zorundadırlar. Bu açıdan baktığımızda demek ki kucaklayamadığımız bir kesim var. Bunu nedenlerini araştırmak lazım, hizmet, bilgi ve tanıtım eksikliğimi var. Buna bakmak lazım” diye konuştu.
|
/ ANTALYA
19.04.2007
|
|
|
Piyasalar demokrasi istiyor |
DYP Genel Başkan Yardımcısı Binhan Oğuz, piyasalardaki son gelişmelerle ilgili olarak yaptığı değerlenmede, “Piyasalar toplumun demokratik olgunluğuna ve Türkiye’nin parlak geleceğine inanıyor” dedi.
Oğuz, yaptığı açıklamada, 14 Nisan’da Ankara’da yapılan mitingden sonra bazı kesimlerinin beklediği olumsuz gelişmenin olmadığını belirterek, “Türkiye’de seçim arifesinde kaos beklentilerinin yersiz olduğu görüldü. Yürüyüşü takip eden 2 iş gününde Borsa yükselmiş, döviz fiyatları aşağı seyretmiştir; bu bize özellikle yabancı yatırımcıların Türk halkının, belki Batı toplumlarında olduğundan daha büyük, bir demokratik olgunluk içerisinde olduğunu tespit ve tescil etmiş olduğunu gösteriyor” dedi.
Yatırımcıların, yürüyüşte halkın demokratik hakları çerçevesinde, hükümetin yönetim şekline hararetli tepkisini bu vesile okuduklarını söyleyen Oğuz, çekilen sıkıntılara karşı duyarsızlığa tepkinin de arttığını söyledi. Oğuz, “Yüksek reel faiz, düşük kur, cari açık açık kıskacında tıkanmış bir yönetimin getirdiği işsizliğe, yoksullaştırılmaya tepki büyüyor. Ağır ekonomik şartlar altında 5 yıldır ezilen halk en demokratik biçimde haykırıyor; 72 milyon işsizlik, aşsızlık, üretimsizlik, siftahsızlıktan kıvranırken, Türkiye’nin dolar milyarderi sayısını 25 kişiye çıkartması maalesef büyük çoğunlukları sevindirmiyor” açıklamasında bulundu.
Halkın Türkiye’yi küçültmeme, ezdirmeme yönündeki iradesinin hükümetten daha güçlü olduğunu söyleyen DYP’li Oğuz, “İnsanımız kanaatkârdır, sabırlıdır ve ekonomik sıkıntının bir şekilde geçiştirileceğini, düze çıkılacağını düşünen iyimserler her şeye rağmen çıkabilir. Milletin tavrı net, yordamı demokratiktir” dedi.
Seçimle gerçek istikrar geleceğini de dile getiren Oğuz şöyle devam etti:
“Ekonomideki yapısal düzeltmeler korunacaktır, sağlıklı yola girmekte olan iyileştirmeler sürdürülecek, ama üretim, ihracat, yatırım seferberliği olacaktır. Yabancı yatırımcılar da hükümetin alternatifinin olduğunu ve geleceğin parlak olduğunu görmektedirler.”
|
Fatih KARAGÖZ
/ ANKARA
19.04.2007
|
|
|
CHP’nin de gözü DYP ve ANAP’ta |
CHP Grup Başkanvekili Ali Topuz, DYP ve ANAP’tan Cumhurbaşkanlığı seçimine katılmayarak 367’ye ulaşılmamasını sağlamalarını, böylece seçimi Anayasa Mahkemesi’nde iptal ettirerek erken seçimin yolunun açılmasını istedi.
Topuz, TBMM’de düzenlediği basın toplantısında, bundan bir-iki yıl önce AKP dışındaki partilerin, cumhurbaşkanı seçiminden önce bir erken seçim talebinde bulunduğunu söyledi.
Şimdi bir erken seçim şansı doğduğunu savunan Topuz, DYP Genel Başkanı Mehmet Ağar’ın, ‘’sorun, sandıkta çözülmeli’’, ANAVATAN Genel Başkanı Erkan Mumcu’nun da ‘’cumhurbaşkanını halk seçmeli’’ yönündeki açıklamalarını hatırlattı. Ağar ve Mumcu’nun bugünkü süreçte cumhurbaşkanı seçiminden rahatsız olduğunu iddia eden Topuz, şöyle konuştu:
‘’Eğer, ‘erken seçim bir çözümdür’ şeklinde samimiyetle bazı düşünceler ortaya atılmışsa ve bunu ortaya atanlar bu düşünceyi bugün de benimsiyorsa, önümüze tarihi bir erken seçim fırsatı düşmüştür. DYP, ANAVATAN ve bağımsız milletvekilleri, CHP ile beraber, cumhurbaşkanı seçiminin birinci ve bütün turlarına katılmayarak, 367’nin sağlanmamasını temin ederler ve bu konuda Anayasa Mahkemesine yapılacak başvuruda, Anayasa Mahkemesinden çıkacak karara göre, muhtemelen erken seçim yapılmasını sağlayabilirler.’’
|
/ ANKARA
19.04.2007
|
|
|
Mehmet Ağar, küs siyasileri barıştırıyor |
Cumhurbaşkanlığı seçimi ile başlayan uzlaşma çağrılarında somut adım atılırken, DYP Genel Başkanı Mehmet Ağar’ın küskün siyasileri bir araya getirmek için yoğun çaba harcadığı ifade edildi.
Uzun süredir birbirine küs olan Anavatan Partisi Genel Başkanı Erkan Mumcu ile Başbakan Recep Tayyip Erdoğan’ın görüşmelerinde Ağar’ın rolü olduğu belirtildi.
AKP’den milletvekili seçilen daha sonra yine aynı partiden Kültür ve Milli Eğitim Bakanlığı yaptıktan sonra 15 Şubat 2005’te ayrılan Mumcu ile Erdoğan arasında büyük husumet oluşmuştu. Çoğunluğunu AKP’den istifa eden milletvekilleriyle birlikte Mecliste grup kuran Mumcu’nun Erdoğan’a yönelik sert konuşmalarına karşılık Erdoğan Mumcu’ya cevap vermeyerek, özellikle de Meclis Genel Kurulunda dinlemeyerek kızgınlığını çok açık bir şekilde göstermişti. AKP ve Anavatan hazine yardımı konusunda da mahkemelik olmuştu.
“Bir araya gelmezler” denilen Erdoğan ve Mumcu’nun, DYP ve Anavatan liderleri arasında yapılan birleşme diyaloglarında gündeme geldiği, Ağar’ın hem Mumcu hem de Erdoğan nezdinde yaptığı girişimler neticesinde iki liderin bir araya gelmeyi kabul ettikleri belirtildi.
Önceki gün kurmaylarıyla birlikte DYP Genel Merkezine gelen Başbakan Tayip Erdoğan ile cumhurbaşkanlığı seçimini konuşan Ağar, Erdoğan’ın Baykal’la görüşmesini istedi. Ağar, “Bir takım gönül kırıklıkları, üzüntüler olsa da siyasette bizim arzu ettiğimiz her zaman medeni ve yüz yüze bakabilecek bir üslubun muhafaza edilmesidir. Milletimiz huzurdan yanadır, diyalogdan yanadır. Ana muhalefet partisini ziyaretlerini yararlı olacağını kendilerine ifade ettik. Takdir iktidar partisi yönetiminindir” dedi.
Ağar’ın bu talebine karşılık Baykal’ın şahsına yinelik hakaret ve saldırılarda bulunduğunu ifade eden Erdoğan, “bunları büyük bir sabır içerisinde göğüslemeye devam ettiğini” söyledi.
Ağar’ın cumhurbaşkanlığı süreci ile ilgili meydana gelen gerginliği azaltmak ve son zamanlarda birbirlerine dargın olan Erdoğan ile Baykal’ı bir araya getirmek için karşılıklı temaslarda bulunduğu ileri sürüldü.
|
Kemal BENEK
/ ANKARA
19.04.2007
|
|
|
Sivil ve demokrat cumhurbaşkanı |
Konya’da ‘yeni seçilecek cumhurbaşkanı nasıl biri olmalı’ sorusunu cevaplayan vatandaşlar, herkesi kucaklayan, sivil, demokrat, şeffaf ve insan haklarına saygılı bir kişinin cumhur başkanlığına seçilmesini beklediklerini belirtti.
Mali müşavirlik yapan Mehmet Ekiz, Türkiye’de laik, demokrat, cumhuriyetçi bir kişinin cumhurbaşkanı olmasını istediğini ifade ederek, “Türkiye’yi herhangi bir kaosa sokmayacak, ülkenin istikrarını bozmayacak bir kişinin cumhurbaşkanı olmasını isterim. Herkesi kucaklayıcı olmalı, Türkiye’nin kalkınmasına yardımcı olmalı. Dış ülkelere karşı ülkemizi koruyucu olmalı” dedi.
Ahmet İleri isimli vatandaş ise yeni seçilecek cumhurbaşkanının toplumun tüm kesimlerini kucaklayıcı biri olması istediğini kaydetti. İleri, “Mutlaka sivil ve demokrat olmalı, din üzerinden bir kırılma yaşanmasını önlemesi gerekiyor. Vatandaşların da onu kucaklayacağı bir cumhurbaşkanı istiyorum” diye konuştu.
Emlak komisyoncusu Metin Turhan ise tarafsız ve şeffaf bir cumhurbaşkanı istediğini dile getirdi.
Halil Uysal isimli esnaf, sivil, herkesi kucaklayan bir kişinin cumhurbaşkanı olmasını istediğini kaydederek “Milletin örf adet ve değerlerine bağlı. İnsan haklarına saygılı birisinin cumhubarbaşkanı olmasını bekliyorum” şeklinde konuştu.
Memiş Taş isimli esnaf da dindar ve demokrat bir kişinin cumhurbaşkanı seçilmesini beklediğini söyledi.
|
/ KONYA
19.04.2007
|
|
|
Mumcu: Ağar ile anlayış birliğimiz var |
Anavatan Partisi Genel Başkanı Erkan Mumcu, DYP Genel Başkanı Mehmet Ağar ile “iki partinin ittifakından daha öteye birleşmeleri ve ittifakları bir araya getiren bir demokratik iktidar modeli olması gerektiği konusunda” anlayış birliklerinin olduğunu söyledi.
Mumcu, Cumhurbaşkanlığı seçimi sürecinde muhalefet partilerini ziyaret kapsamında ilk olarak DSP Genel Başkanı Zeki Sezer’i ziyaret etti.
Mumcu, ziyaretin ardından yaptığı açıklamada, iktidar ve ana muhalefetin parlamento dışı muhalefetle görüşmekten kaçındığını kaydederek, parlamento dışı partilerin görüşünü almak ve bu görüşleri en uygun şekilde Mecliste yansıtmak istediklerini belirtti.
Erkan Mumcu, sağda birlikle ilgili bir soru üzerine, başından itibaren demokratik bir merkezin teşekkül etmesi yönünde her türlü katkıya hazır olduklarını ilan ettiklerini söyledi.
Mumcu, “Bu noktada toplumsal taleple de örtüşen bir anlayış birliğinin oluşmakta olduğunu görüyorum. Bunun doğrudan doğruya iki partinin ittifakından daha öteye birleşmeleri ve ittifakları bir araya getiren bir demokratik iktidar modeli olması gerektiği konusunda anlayış birliğimiz var sayın Ağar’la” dedi.
|
/ ANKARA
19.04.2007
|
|
|
Şemdinli raporu Meclis gündeminde |
CHP İzmir Milletvekili Ahmet Ersin, Hakkari merkez, Yüksekova ve Şemdinli’de meydana gelen olayları araştırmak üzere kurulan Meclis Komisyonunun raporunun neden Genel Kurulda görüşülmediğini sordu.
TBMM Başkanı Bülent Arınç’ın cevaplaması talebiyle TBMM Başkanlığına sunduğu soru önergesinde Ersin, 1 yıl önce Başkanlığa teslim edilen raporun basımının neden yapılmadığını öğrenmek istedi. Ersin, ‘’Raporun akıbeti nedir? Daha sonraki aylarda teslim edilen araştırma komisyonları raporları bile Genel Kurul gündemine getirildiği ve görüşüldüğü halde, Şemdinli Raporu neden bekletiliyor?’’ sorularının cevaplanmasını istedi.
CANAN’IN YARGILANMASI İSTENDİ
Bu arada, Ankara Cumhuriyet Başsavcılığının CHP Hakkari Milletvekili Esat Canan’ın dokunulmazlığının kaldırılarak yargılanması için TBMM Başkanlığına gönderdiği fezlekenin, bugün Anayasa Komisyonunda görüşüleceği bildirildi.
Canan, Hakkari’nin Yüksekova ilçesindeki evinde gazetecilere yaptığı açıklamada, Ankara Cumhuriyet Başsavcılığının, ABD’nin Terörle Mücadele Özel Temsilcisi Joseph Ralston’un verdiği yemekte ‘’Güneydoğu’nun şehitleri’’ ifadesini kullandığı gerekçesiyle hakkında soruşturma başlattığını söyledi. Canan, soruşturma kapsamında Başsavcılığın, dokunulmazlığının kaldırılarak yargılanması için TBMM Başkanlığına fezleke gönderdiğini kaydetti.Fezlekenin bugünkü Meclis Anayasa Komisyonunda görüşüleceğini belirten Canan, gerekli savunmayı yaptıktan sonra dokunulmazlığının kaldırılmasını talep edeceğini bildirdi.
|
/ ANKARA
19.04.2007
|
|
|
Ali Dinçer vefat etti |
TBMM Başkanvekili ve CHP Bursa Milletvekili Ali Dinçer, tedavi gördüğü İbni Sina Hastanesi’nde hayatını kaybetti.
Yüksek ateş sebebiyle Cuma günü kaldırıldığı İbni Sina Hastanesi’nde yoğun bakım servisinde tutulan Dinçer, dün öğle saatlerinde hayata veda etti. Bir enfeksiyon sonucu rahatsızlanan Dinçer, yakalandığı lenf kanserini yenmiş, ancak daha sonra hepatite bağlı karaciğer yetmezliği sorunu yaşamıştı. Ali Dinçer’e, kalp krizi sonucu hayatını kaybeden üniversite öğrencisi Hasan Saka’nın karaciğeri 22 Aralık 2006’da İbni Sina Hastanesi’nde nakledilmişti. Ali Dinçer’in vefatıyla, CHP’nin milletvekili sayısı 152’ye düşerken, boş sandalye sayısı ise 8’e yükseldi. Dinçer’in vefatıyla Meclisteki son milletvekili dağılımı şöyle oldu:
AKP: 354, CHP: 152, ANAVATAN: 20, DYP: 4, SHP: 1, HYP: 1, GP: 1, BAĞ: 9, Boş 8
Bu arada, Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, Dinçer’in ölümünden kısa bir süre önce TBMM Başkanvekili Ali Dinçer’in sağlık durumu hakkında bilgi almak üzere tedavi gördüğü İbni Sina Hastanesine gitti. Hastanede yaklaşık 20 dakika kalan Erdoğan, çıkışta gazetecilere yaptığı açıklamada, Dinçer’in kardeşi ve ailesiyle görüştüğünü belirtti.
|
/ ANKARA
19.04.2007
|
|
|
Prof. Dr. Şimşek, YÖK Denetleme Kurulu’nda |
Marmara Üniversitesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Muhittin Şimşek, YÖK Denetleme Kurulu üyeliğine atandı.
Bilindiği gibi YÖK Denetleme Kurulu 10 kişiden oluşuyor. Yüksekögretim Kurulu tarafından önerilecek beş profesör üyeden, Yargıtay, Danıştay ve Sayıştay tarafından gösterilen üçer aday arasından YÖK tarafından seçilip önerilecek birer üyeden, Genelkurmay Başkanlığı ve Millî Eğitim Bakanlığınca seçilecek birer üyeden, oluşan YÖK Denetleme Kurulu üyeliğine Prof. Dr. Muhittin Şimşek, Millî Eğitim Bakanlığı kontenjanından atandı.
|
Yeni Asya
/ İSTANBUL
19.04.2007
|
|
|
Yurtlarda ranzalar kalkacak |
Yüksek Öğrenim Kredi ve Yurtlar Kurumu (YURTKUR) Genel Müdürü Hasan Albayrak, yurtlarda ranza sistemini 4-5 yıl sonra sona erdirmeyi hedeflediklerini söyledi.
YURTKUR’un Nisan ayı yönetim kurulu toplantısı, Abant Palace Otelde yapıldı.
Yönetim Kurulu Başkanı Prof. Dr. Hasan Kazdağlı başkanlığındaki toplantı sonrasında sorularını cevaplayan Genel Müdür Albayrak, ‘’Yönetim kurulu toplantılarımızı her ay bir ilde yapıyoruz. Özellikle o ile gider; yurtların durumlarını, eksiklik ve fazlalıklarını, kapasite düşük mü yüksek mi öğrencinin memnuniyeti ne, bunları araştırırız’’ dedi.
Hasan Albayrak, son 4 yıldır isteyen her öğrenciye durumuna göre burs ve öğrenim kredisi verdiklerini belirterek, ‘’4 yıldır, üniversite öğrencilerine verdiğimiz burs ve öğrenim kredisi miktarları yüzde 233 artışla 45 YTL’den 150 YTL’ye yükselmiştir. 4 yıl önce 450 bin öğrenci bu imkandan faydalanırken bugün bu sayı yüzde 68 artışla 780 bine çıkmıştır’’ diye konuştu.
RANZA YERİNE KARYOLA SİSTEMİ
Üniversitelerin belirlediği öğrencilere de burs verdiklerini belirten Albayrak, ‘’Tüm üniversitelere yılda 25 bin öğrenci için burs kontenjanı yetkisi verdik’’ dedi. Yurtlarda ranza yerine karyola sistemine geçilmeye başlandığını, 22 bin kapasiteli yurtlar açtıklarını bildiren Albayrak, şöyle devam etti: “Son 4 yılda yapılan tüm yurtlarda karyola sistemi var. 1, 2, 3 ve 4 kişilik odalar ile süit odalar mevcut. Her öğrencinin çalışma masası var. Modern anlayışı yansıtmaya çalıştık.’’
Ranza sisteminin tamamen ortadan kaldırılması için 4-5 yıl gerektiğini, bunun bütçeye de bağlı olduğunu bildiren Albayrak, ‘’Bu kolay değil. YURTKUR’daki toplam öğrenci sayısı 201 bin. Bunun yüzde 30-35’inde karyola sistemi, geri kalanında ranza sistemi mevcut. Ama son 4 yılda yaptığımız bütün yurtlar ahşap karyola sistemidir’’ dedi. Albayrak, yeni kurulan 15 üniversite için yurt yapım çalışmalarına başladıklarına bildirdi.
|
/ BOLU
19.04.2007
|
|
|
Kızıltepe dâvâsında 4 polis beraat etti |
Mardin’in Kızıltepe ilçesinde Ahmet Kaymaz ve oğlu Uğur Kaymaz’ın öldürülmesinden sorumlu oldukları iddiasıyla yargılanan 4 polis memuru beraat etti.
Ağır Ceza Mahkemesindeki duruşmada, tutuksuz yargılanan sanık polis memurları Salih Ayaz, Mehmet Karaca, Yaşafettin Açıkgöz ve Seydi Ahmet Döngel, hazır bulundu.Mahkeme heyeti, savcının sanık polis memurları için beraat talebinde bulunmasının ardından duruşmaya ara verdi. Yaklaşık 30 dakika süren aranın ardından, mahkeme heyeti, 4 polis memurunun beraatine karar verdi.
|
/ ESKİŞEHİR
19.04.2007
|
|
|
2 astsubay denizde boğuldu |
Kocaeli’nin Gebze ilçesine bağlı Eskihisar köyü açıklarında deniz bisikletinin alabora olması sonucu 2 astsubay boğularak öldü.
Gebze Jandarma Komutanlığında görevli Jandarma Astsubay Mehmet Doğan Köksal ile görev yaptığı Hakkari’den izne gelen Jandarma Astsubay Ali Kızıltaş, arkadaşları Barış Güçlü’yü de yanlarına alarak Eskihisar köyünden gece yarısından sonra deniz bisikletiyle denize açıldı. Yaklaşık 100 metre açıkta bisiklet alabora olurken, astsubaylar Köksal ve Kızıltaş kayboldu. Yüzerek karaya çıkan Barış Güçlü’nün jandarmaya haber vermesi üzerine, sahil güvenlik, deniz polisi, dalgıçlar ve sivil savunma ekipleri arama ve kurtarma çalışması başlattı. Sabah saatlerinden itibaren bir askeri helikopter de arama çalışmalarına katıldı.
Arama kurtarma ekiplerinin yürüttüğü çalışmada, astsubayların cesedine ulaşıldı. Cesetler, Gebze Fatih Devlet Hastanesi morguna götürüldü. Yüzerek karaya çıkmayı başaran Barış Güçlü, Gebze Fatih Devlet Hastanesindeki tedavisinin ardından olay yerine gelerek, arama çalışmalarını izledi.
|
/ KOCAELİ
19.04.2007
|
|
|
Bin bir çocuk bir dilek tuttular, gerçek oldu |
1001 Çocuk 1001 Dilek projesinin beşincisini gerçekleştiren Deniz Feneri Derneği, bu yıl yurtiçinden ve yurtdışından 36 çocuğu bir hafta İstanbul'da misafir ediyor. Proje kapsamında misafir çocuklar İstanbul'u gezerken, üç bin çocuğun da dilekleri gerçekleştirilecek.
Deniz Feneri Derneği bu sene beşincisini gerçekleştirdiği “1001 Çocuk 1001 Dilek” projesi kapsamında Anadolu’dan 14 ve çeşitli ülkelerden de 22 çocuğu İstanbul’a getirdi. Etiyopya, Lübnan ve Kuzey Irak Kerkük’ten, Türkiye’den ise Çanakkale, Adana, Kırklareli, Kars, Mardin, Niğde, Tokat illerinden çocuklar bugünlerde öğretmenleriyle birlikte Deniz Feneri Derneği’nin misafiri.
Deniz Feneri Derneği Gönüllü İlişkiler Birimi Görevlisi 1001 Çocuk 1001 Dilek Proje Yöneticisi Rafet Kayretler, bu yıl, çeşitli illerin 28 ilçesine bağlı 90 köy okulundan taplam üç bin çocuğun dileğini gerçekleştireceklerini bildirdi. Yedi bölgeyi temsilen yedi ilden öğrencileri getirdiklerini anlatan Kayretler, “Yurt dışından gelen çocukların özelliği ise savaş görmüş ve büyük felâkete maruz kalmış ülkelerden olmaları. Onları İstanbul’un tarihî ve turistik yerlerinde gezdiriyoruz. Radyo ve televizyonlara konuk ediliyorlar” dedi. Yurt içinden ve Kerkük’ten gelen çocukların gönüllü ailelerin yanında, yurtdışından gelen çocukların ise otelde ağırlandığını belirten Kayretler, çocukların bu bir haftada çok mutlu olduğunu dile getirdi.
İstanbul’daki programın sekiz gün olduğunu ifade eden Kayretler, İzmir, Samsun, Ankara ve Erzurum şubelerinin de birer grup çocuğu ağırlayacağını, onlara il merkezlerini gezdireceklerini söyledi.
Kayretler, çocukların dilekleriyle ilgili olarak da şunları söyledi: “Çocukların birbirlerinden çok ayrı dilekleri var. Birisi bir gül isterken birisi sevgi istiyor. ‘Bana sevgi verebilir misiniz?’ diyor. Kimisi ‘Bana çıkan hediye kutusundan herşeye razıyım. Çünkü bugüne kadar bana kimse hediye vermedi’ diyor.”
Recep Koçak (Deniz Feneri
Derneği Genel Müdür Yardımcısı)
Ukde olabilecek dilekleri gerçekleştiriyoruz
1001 Çocuk 1001 Dilek projesi 2003 yılında oluşturuldu. Hedef, çocuklarımızı özel olarak mutlu etmek, sevindirmekti. Çocuklarımızın gizli kalmış, kimseye söyleyemedikleri ve belki ömür boyunca içlerinde bir ukde olarak kalacak arzularını, hayallerini tespit ederek bunu gönüllülerimiz ve bağışçılarımızın işbirliğiyle gerçekleştiriyoruz. İnternet sitemize giren bağışçılarımız dilekte bulunan çocukları, dileklerinin ne olduğunu görebiliyor ve kredi kartıyla seçtiği dileğin ya tamamını ya da imkanları sınırlıysa imkânı ölçüsünde katkıda bulunabiliyor. Dileklerimizin tamamı kapandığında, bu aşağı yukarı Mayıs sonu oluyor. Tüm hediyeleri alıp, paketleyip adreslerine ulaştırıyoruz.
23 Nisan tüm dünya çocuklarını kapsadığı için çeşitli ülkelerden çocukları da getiriyor ve misafir ediyoruz.
Geçtiğimiz yıl üç bin çocukla birlikte kardeşlerine de, yani on iki bin çocuğa hediyeler gönderdik. Önceki yıllarla birlikte bugüne kadar hediye gönderdiğimiz, dileklerini gerçekleştirdiğimiz çocuk sayısı toplam on beş bin. Bu yıl da üç bin çocuğun dileğini gerçekleştireceğiz. Projemizi monotonluktan uzak kılmak için her yıl bir farklılık getiriyoruz. Bu yıl da İstanbul’daki özel okullara bu projeye destek olmaları çağrısında bulunduk.
Muammer Özbek (Deniz Feneri
Derneği Genel Müdürü)
Çok değişik olaylara şahit oluyoruz
Benim on üç yaşında bir kızım var. Geçtiğimiz yıl gelen misafirlerden birisi de aynı yaşlardaki Birsen adlı bir kızımızdı. Onu evimizde misafir ettik. Bir akşam, kardeşlerine ve ona hediye almak üzere çıkmışlar. Onun sosyal yapısını da düşünerek BİM adlı markete gittik. Bizim kız, “Popkorn, mısır yer misin?” diye sorduğunda Birsen, “Ben bundan hiç yemedim ki” demiş. Gittiğimiz market için de, “Ben hayatımda hiç bu kadar büyük market görmedim” demiş. Böyle çok değişik olaylar oluyor.
Hasan Süver (Fatih Belediye Başkan Yardımcısı)
Toplumsul bütünleşme için önemli
Burada toplumsal çözülmeyi toplumsal bütünleşmeye çevirmek isteyen bir proje hareketi var. Biz de bu projeyi destekliyoruz. Malum, köyden kente varolma sürecinde ailelerde büyük sıkıntılar meydana geliyor. Yetersiz gelir, çocukların isteklerinin gerçekleştirilemeyişi, yeterli eğitim alamamaları, anne babaların doğru dürüst mesleklere sahip olamaması toplumda çözülmelere sebep oluyor. Ailedeki bu çözülme topluma büyük bir yük olarak geri dönüyor. Madde bağımlısı, hırsız, ahlâksızlık gibi şekillerde. Bu gibi olumsuzluklara sebebiyet vermemek, çocukların bugün gördükleri desteği büyüdüklerinde topluma verebilmeleri için başlayan bu proje, toplumsal bütünleşmeyi gerçekleştirmesi bakımından önemlidir. Fatih Belediyesi’nin de aileyi bütün yönüyle ele alan çalışmaları var. Bu çalışma da bizim çalışmalarımızın paralelinde yürüyen bir çalışma olduğu için destekliyoruz.
Fatma Ouilek (Lübnan
Türkiye’yi çok sevdim
İstanbul’a ilk kez geliyorum. Tanımadığım insanlarla tanışmak, farklı ülkelerden arkadaşlarla tanışmaktan mutlu oldum. Türkiye’yi çok sevdim. Yeşillik, deniz çok hoşuma gitti. Benim bulunduğum köy, geçtiğimiz yaz İsrail’in saldırılarında otuz üç gün aralıksız bombalanan köylerdendi. Çok dehşet dolu, korku dolu günlerdi. Oradan kaçmak gibi bir imkanımız da yoktu. Sığınaklar dahi bombalandı. Sürekli bizi korumak için savaşanlara dua ediyorduk.
Zeynep Şirin
Burada yaşamak isterdim
Kars’tan geliyorum. On yaşındayım, buraya öğretmenimle geldim. Üçüncü sınıfa gidiyorum. İstanbul çok güzel. Burada yaşamak isterdim. Büyüyünce doktor olmak, insanların hayatını tehlikelerden kurtarmak istiyorum. Dokuz kardeşiz.
Caner Doğru
Keşke yardımseverler daha çok olsa
Kırklareli’nden geliyorum. On dördüme gireceğim. Orta 1’e gidiyorum. Ben, rahatsız olan babamın iyileşmesini istemiştim. Deniz Feneri Derneği bize böyle on günlük bir İstanbul tatili hediye etti. Çok güzel geçmesini umuyorum. Daha önce İstanbul’a gelmiştim, ama çok küçüktüm. Çocuklara böyle güzel yardımlar yapan kişilerin dünyada daha çok olmasını isterim.
Gülsüm Kıratlı (Gülsüm Anne)
Beş küçük misafirim var
Elli beş yaşındayım. Altı yedi senedir Deniz Feneri Derneği’ne gönül vermişim. Dört yıldır da 1001 Çocuk 1001 Dilek etkinliği için İstanbul’a gelen misafir çocuklardan bazılarını evimde misafir ediyorum. Bu sene de beş tane küçük misafirim var. Bir hafta, on gün boyunca evimde kalıyorlar. Onları derneğe getirip götürüyorum. Gezilerinde yanlarında bulunuyorum. Hem Deniz Feneri Derneği’ne yardımcı olmuş, hem çocuklarımın yanında olmuş oluyorum. Böyle daha huzurlu oluyorum. Çünkü onlar Deniz Feneri Derneği’ne emanet edildi, dernek de bize emanet etti. Emanetler çok kıymetlidir.
|
Ümit Kızıltepe - Naciye Kaynak
/ İSTANBUL
19.04.2007
|
|
|
Toplumdaki en büyük sıkıntı iletişimsizlik |
Millî Eğitim Bakanlığı Yüksek Öğretim Genel Müdür Yardımcısı Yrd. Doç. Dr. Muammer Gürbüz, toplumdaki en büyük sıkıntının iletişimsizlik olduğunu söyledi.
Ermenek İlim ve Kültür Vakfı ve Özel Zübeyir Gündüzalp Koleji, Belediye düğün salonunda 14 Nisan’da öğrencilere yönelik “Sınav Motivasyonu” ve velilere yönelik de “Öğrenci Başarısında Aileye Düşen Görevler” adlı iki konferans düzenledi.
Millî Eğitim Bakanlığı Yüksek Öğretim Genel Müdür Yardımcısı Yrd. Doç. Dr. Muammer Gürbüz, konuşmacı olarak katıldıdığı konferansa Ermenek ilçesinde bulunan bütün okulların 8. sınıf ve lise son sınıf öğrencilerinin katılımıyla gerçekleşti. Muammer Gürbüz, ”Sınav kaygısını önlemek imkânsız, azaltmak ise mümkündür. Kendimizi tanıyıp, kapasitemiz doğrultusunda planlı çalışma, başarıya olan inancımız ve kendimize olan güvenimizle başarıya ulaşabiliriz” dedi. Aynı gün aksam ise aynı salonda öğrenci velileri ve öğretmenler, İl Milli Eğitim Müdürü, İlçe Milli Eğitim Müdürü ve vakıf yetkililerinin iştirakiyle “Öğrenci Başarısında Aileye Düşen Görevler” başlıklı konferans düzenlendi. Konferansının açılış konuşmasını yapan İlçe Milli Eğitim Müdürü Abdülkerim Çömçe, “Ermenek ilçesinde idarecilerin, halkın ve öğrencilerin her zaman eğitim öğretime büyük önem verdiklerini, ÖSS ve OKS sınavlarında başarıyı arttırmak amacına yönelik motivasyon konusunda konferans verilmesinin onur verici olduğunu” ifade etti.
Yrd. Doç. Dr. Muammer Gürbüz konferansında toplumun temel taşı olan ailenin önemini anlattı. Toplumdaki en büyük sıkıntının iletişimsizlik olduğunu belirten Gürbüz ”Çocuklarımızın karınlarını doyurduğumuz kadar ruhlarını da beslemeliyiz”dedi.
Öğrenci başarısında aileye düşen görevleri anlatan Gürbüz ”Çocuklarımızı iyi tanıyıp kapasitesinden fazla başarı beklememeliyiz. Onlara yeterince zaman ayırmalıyız. Maddî ve fizikî imkânlarının yanında âhlâkî eğitimlerine de yeterince önem vermeliyiz.Meslek seçiminde kendi tercihi ve kabiliyetlerine değer vererek, demokratik bir ortamda çocuklarımıza güven duygusu aşılayarak onların başarılarına katkı da bulunmalıyız” dedi. Muammer Gürbüz’ün Ermenek’in zeki insanlar yetiştirdiğini söylemesi ve Zübeyir Gündüzalp gibi manevî kahramanların Ermenekli olduğunu vurgulaması salondakileri coşturdu.
|
Haydar AÇIKBAŞ
/ ERMENEK
19.04.2007
|
|
|
Özel güvenlik bölmeli taksiler geliyor |
Taksilere, müşterilerin araç sürücüsü ile iletişim ve temasını engelleyen zırhlı ara bölme konulabilecek.
‘’Karayolları Trafik Yönetmeliği’’nde konuya ilişkin değişiklik yapıldı. Resmi Gazete’nin dünü sayısında yayımlanarak, yürürlüğe giren değişiklikle, yönetmeliğe ‘’Özel Güvenlik Bölmeli Taksi’’ tanımı eklendi. Yönetmelikte, ‘’Özel Güvenlik Bölmeli Taksi’’, ‘’müşterilerin araç sürücüsü ile iletişim ve teması, zırhlı ara bölme ile engellenmiş, taksimetre veya tarife ile yolcu taşıyan ticari motorlu araç’’ olarak tanımlandı. Buna göre, taksilere, ‘’müşterilerin araç sürücüsü ile iletişim ve temasını engelleyen zırhlı ara bölme’’, ‘’acil durumlarda kullanılmak üzere, taksi sürücüsü tarafından acil durum düğmesine basmak suretiyle dışarıya kırmızı ışık veren, taksi tepe lambasının altına monte edilen, en az 300x10 mm boyutlarında, ön ve arkadan görülebilecek şekilde ışıklı acil durum uyarı sistemi’’ ile ‘’yine acil durumlarda kullanılmak üzere, taksi sürücüsü tarafından acil çağrı düğmesine basmak suretiyle araç takip merkezine acil durum uyarısı gönderen acil çağrı sistemi’’ konulabilecek.
|
/ ANKARA
19.04.2007
|
|
|
Beyaz Masa’ya, başvurular arttı |
Pendik Belediyesi Beyaz Masa’ya başvuruların arttığı bildirildi. Pendik’te Beyaz Masaya geçen yılın ilk üç ayında, toplam 2 bin 735 başvuru olduğu kaydedilirken, bu yıl yapılan başvuru sayısı bu oranın yaklaşık yüzde 40’ı kadar arttı.
Söz konusu artışın, Pendik’te gerçekleştirilen şehirlilik bilinci çalışmalarıyla bağlantılı olduğu dile getiriliyor. Şehirlilik bilinci çalışmaları kapsamında, Pendik Belediyesi tarafından, ilçedeki 14 ilk ve orta öğretim kurumunda bir dizi seminer düzenlendi. Öğretim üyeleri seminerler kapsamında ele aldıkları ve şehirlilik bilincinin önemli bileşenlerinden biri olan “Kent Kültürüne Uygun Davranış Kalıplarının Oluşturulması” konusuna ilişkin açıklamaları da okullarda ilgiyle izlendi. Beyaz Masa’ya, www.pendik.bel.tr internet adresinden ve 0216 585 11 11 numaralı telefondan ulaşılabiliyor.
|
Yeni Asya
/ İSTANBUL
19.04.2007
|
|
|
Yozgat Valisi: Hedefi olmayanın geleceği de olmaz |
Yozgat Valisi Amir Çiçek,“Hedefleri olmayan toplumların geleceği de olmaz. Hedefe ulaşmak için de en önemli unsur insandır” dedi.
Yozgat’ın başarısını arttırma çalışmaları kapsamında İl Milli Eğitim Müdürlüğü’nce organize edilen ve geniş katılımlı olarak düzenlenen “Yozgat Eğitiminde Ortak Akıl Eksenli Yeni Yaklaşımlar Zirvesi” 13-14 Nisan tarihlerinde yapılarak tamamlandı. Yozgat eğitiminin sorunlarının tespit edilmesi ve sorunlara çözüm önerileri bulunması amacıyla yapılan bu zirvenin altyapısı ilçelerde yapılan eğitim zirveleri, okul ziyaretleri ve öğretmenler arasında yapılan anket çalışmaları ile başladı.
Zirvenin ön hazırlık aşamasında ise çeşitli pankartlar, afişler, promosyonların yanı sıra 50 bin öğretmene ve Ticaret ve Sanayi Odası bünyesinde faaliyet gösteren 900 işadamına cep telefonu mesajı (SMS) gönderilerek herkesin gündeminin ilk sırasında Yozgat eğitiminin yer alması hedeflendi. Anadolu Otelcilik ve Turizm Meslek Lisesi’nde Saygı Duruşu ve İstiklâl Marşının okunması ile başlayan zirveye Törene Yozgat Valisi Amir Çiçek ve eşi Hülya Çiçek, Belediye Başkanı Yusuf Başer, Vali Yardımcısı İzzettin Sevgili, eğitim camiasından üst düzey yöneticiler, öğrenci velileri, eğitim sendikaları temsilcileri, basın temsilcileri, siyasi parti temsilcileri, sivil toplum kuruluşları ve hayırsever işadamları katıldı.
Zirvenin açılış konuşmasını yapan Milli Eğitim Müdürü İlimdar Kaya, “Bu zirvede yapılacak çalışmalar da esas amaç; okul öncesi, ilköğretim, ortaöğretim, meslekî eğitim ve diğer eğitim kurumlarımızın şu an ki fotoğrafını çekmek, problemlerin neler olduğunu ortaya koymak ve problemlerin giderilmesi için çözüm önerileri üretip, geleceğe yönelik planımızı ve programımızı bu yönde belirleyerek çalışmalar yapmaktır” diye konuştu.
Yozgat Valisi Amir Çiçek ise konuşmalarında “Yozgat, tarihi ve yetiştirdiği insanlarla birlikte övünülecek bir ildir. Hedefleri olmayan toplumların geleceği de olmaz. Hedefe ulaşmak için de en önemli unsur insandır” dedi.
|
Yeni Asya
/ YOZGAT
19.04.2007
|
|
|
|