Yeni Asya Vakfı Hanımlar Komisyonu Bediüzzaman’ı anma faaliyetleri kapsamında Bursa’nın saff-ı evvel hanımlarını buluşturdu. Nur talebelerinin hatıraları duygulu anlar yaşattı.
Yeni Asya Vakfı Hanımlar Komisyonu Bediüzzaman’ı anma faaliyetleri kapsamında Bursa’nın saff-ı evvel hanımlarını buluşturdu.
Zehra Yılmaz’ın okuduğu Aşrı Şerifle başlayan program Bediüzzaman’ın hanım nur talebelerine hitap eden Risâle-i Nurlardan derlenen mesajlarından oluşan mini bir slayt gösterisi ile devam etti. Aysel Bilgi ve Sümeyra Çevik’in oturumu yönettiği söyleşide, Bursa’da hizmet eden hanım nur talebelerinin hatıraları duygulu anlar yaşanmasına sebep oldu. Alime Kalyoncu, Asuman Güngör, Behiye Sert, Hilmiye Paşalıoğlu, Saliha Arslanoğlu, Sabiha Pala, Semiha Pala, Türkân Arkın’ın anlattığı hatıralar dâvâda samimiyetin, fedakârlığın, ciddiyetin ve dâvâ için çekilen çilelerin müşahhas örnekleriydi. İşte bunlardan bazıları:
Semiha Pala: Kızıma hamileydim, doğum olacağı gün evde ders vardı. Eşim Sami Pala “Benim yavrum hayırsız bir evlât değil ve olmamalı” diyerek dersi iptal etmedi. O gün ders olacaksa hiçbir şey mani olmamalıydı. Çünkü hizmet her şeyden önemliydi bizim için.
Behiye Sert: Risâle-i Nur hizmeti için her şeyi hoş görüyorduk. “Yakalanırsam yakalanayım” diyordu eşim. Bir gün yakalansa bırakıldığı gün yine derse gidiyordu. Eşim sık sık hapishaneye atılıyordu.
Gelip kapıyı çalıyor, “kocanı saklıyorsun” diyorlardı. Hâlbuki haberim yok. Altı ay nerde hiç haberim olmadı. Hep Risâle-i Nur hürmetine hoş gördük bunları. Bir ara yine eşim yok. Polisler beni polis arabasına bindirmek istediler. Ben de “ Ben binmem. Ben evimize gidiyorum çok istiyorsanız siz gelin” dedim. Eve gittik arama yaptılar. 8000 takkeyi suç aleti olarak topladılar. Cenâb-ı Hakkın inayeti rafta 2 Risâle-i Nur bulunmasına rağmen onları hiç görmediler.
Türkân Arkın: Eşim sık sık Risâle-i Nur derslerine iştirak ediyordu. Bir gece baskın olmuş ve eşim kaçmış. Polisler her gün eşimi aramak için eve geliyorlardı. Evde bulamayınca Ahmet Beyi bulmak için sık sık camiye gider oldular. Mahallenin imamı “Ahmet abi sayesinde polislerde beş vakit namaz kılar oldu” demişti.
Asuman Güngör: Dedem bana Risâle-i Nurları vererek “Al bu kitapları oku gerçi sen şimdi bunları anlayamazsın ama daha sonra kıymetini anlayacaksın.” dedi. Ben de “Peki ama bu kadar kıymetli ise neden dolapta kilitli duruyor?” diye sordum. Dedem “şu an değerini insanlar anlamıyorlar, ama bu kitapların serbest olacağı bir gün gelecek ben göremem ama sen inşaalah o günleri göreceksin” dedi.
Sabiha Pala: Biz Risâle-i Nurları tanımadan öncede dindardık, ama tanıdıktan sonra gerçek imanın lezzetini tattık.
Hilmiye Paşalıoğlu: Babam kitaplarını salonda döşemenin altında gizli bir yer açmış kitaplarını oraya saklıyordu. Babam derse gelen ağabeyleri yollamadan önce sağa sola bakar, öyle gönderirmiş. Bu savcı olan komşumuzun hanımının dikkatini çekmiş. Ankara’da Mustafa Türkmenoğlu’nun cebinden 15 küçük kitap çıkınca babamı da tutukladılar.
|