Üniversite, Türkiye’de de her zaman ülke meselelerinin içinde olmuştur. Bütün dünyada olduğu gibi. Bu, üniversitenin yapısının gereğidir.
***
Ülkemizde 1960 öncesinde Demokrat Parti’ye karşı üniversiteler bir bütün olarak muhalefet etmiştir. Askeri müdahalenin ardından ise Milli Birlik Komitesi üniversitede “temizliğe” girişmiş, o dönem için çok yüksek bir sayıda, 147 öğretim üyesi, ki aralarında solcu bilinenler fazladır, üniversiteden uzaklaştırılmıştır.
12 Mart 1971 öncesinde üniversitelerde yoğun boykot ve işgal eylemleri olmuş, bu da müdahaleye giden süreçte etkili bir rol oynamıştır. Askeri müdahalenin ardından da üniversitelere “sıkı düzen” getirme faaliyeti başlamış, en “siyasi” ve “solcu” bulunan üniversitelerin, fakültelerin kapatılması bile gündeme gelmiştir.
12 Eylül 1980 öncesindeki kaos ortamını üniversite de yaşamış, okullar sağcıların ve solcuların çatışma alanı olmuştur. Bu dönemde üniversitelerin daha da “ısıtılması” için karanlık operasyonlar yapılmış, bunlardan bazıları hâlâ aydınlanmamıştır.
Askeri yönetimin ilk icraatlarından biri, bütün üniversiteleri tam bir “disiplin” altına alma girişimi olmuş, bu disiplin ve “düzen”i sağlamak uğruna üniversitelerde büyük tasfiyelere gidilmiş, üniversitenin temel özelliklerinin çiğneniyor oluşuna aldırılmamıştır.
***
Her ara rejim, üniversitenin temel niteliklerinden geriye gidilmesi, bilimsel yapıdan taviz verilmesi, dolayısıyla da düzeyin düşmesi sonucunu doğurmuştur.
Demokraside açılan her gedik, demokratik gelişmelerden her taviz, en başta üniversiteyi etkilemiştir.
Herhalde bunu en iyi bilecek durumdakiler de üniversitede bulunanlardır. YÖK ve rektörler kurulunun cumhurbaşkanı seçimiyle ilgili çıkışındaki tutarsızlıkların ötesine de geçerek bir “ara rejim” istemeleri mümkün değildir, olmamalıdır.
Üniversite, yeni cumhurbaşkanından, seçime girecek bütün partilerden bilimsel ve idari özerkliğini güçlendirecek, kaynakları artıracak, eğitim kalitesini artıracak tedbirler ve destekler istemekle yükümlüdür. Hatta demokrasiye katkıda bulunmak isteyen YÖK’ün bizzat kendisi, kendisini kaldıran bir yasal düzenlemeyi de isteyebilir.
Vatan, 7.4.2007
|