(...)Türkiye’de hem cumhurbaşkanı seçiminin hem de genel seçimin yapılacağı bir yılı yaşarken, yine bazılarının “Türk Silahlı Kuvvetleri’ni anlamak gerekiyor” konulu söylemleri seslendirdiğini üzülerek görüyoruz. Daha da fenası bu bazıları, kendilerinin de konumlarını belirleyen “Sivil Toplum” u anlamak konusunda pek bir gayret göstermiyorlar.
Öncelikle şunu hatırlatmalıyız.
TSK’YI ANLAMAK
Ne “Andıç” ların, ne “Günlük” lerin, Türk Silahlı Kuvvetleri’ni anlamaya yeterli olacağını düşünüyoruz. Hele “Önce basını ele geçirelim, sonra da birilerini sokağa dökeriz” benzeri sızdırılmış planlara bakılarak, Türk Silahlı Kuvvetleri asla anlaşılamaz. Bunlara bakılarak, sadece anayasal hukukla sahip oldukları bürokratik yetkilerle tatmin olmayan ve siyasi iktidara da sahip olmayı düşünen bir avuç “Cuntacı” nın düşünce yapısı anlaşılır.
Gerek Türkiye’nin konumu ve hem ekonomik hem de sosyopolitik yapısı, gerekse bölgeye çok şiddetli kırılmalar biçiminde yansıyan dünya konjonktüründeki dalgalanmalar, mutlaka Türk Silahlı Kuvvetleri’nin beynini oluşturan seçkin, dünyaya açık ve iyi yetişmiş subay kadrosu tarafından da değerlendirilmektedir. Geçmiştekilere benzer biçimde askerin siyasete müdahalesinin, Türkiye’yi ne tür izolasyonlara sürükleyeceği, bölgedeki siyasal fay hatlarında görülen kırılmaların, Türkiye’de nasıl yansımalarla devam edeceği, bu subay kadrosu tarafından da görülmektedir.
Hiç unutulmasın ki Osmanlı İmparatorluğu’nun çöküşüne ve dağılmasına dayanan süreç İttihatçıların darbesi ile başlamış ve bugünküne benzer bir yeniden yapılanma sürecindeki dünya konjonktürü, o kadronun hesapsızlıklarının katkısıyla, devleti ezip parçalamıştır.
YERLİ BAASÇILAR
Yani “Yerli Baasçılar” ın veya bizim “Cumhuriyet Muhafızları” nın siyasi iktidara dönük tasavvurlarının “Türkiye Cumhuriyeti Devleti” ni ne tür açmazlara sürükleyeceğini, Türk Silahlı Kuvvetleri’nin ortak aklı ve bilinci mutlaka görmektedir. Bu açıdan “TSK’yı anlamak gerekir” içerikli söylemleri, “Cuntacı zihniyetleri anlamak gerekir” şeklinde tercüme etmek, duruma daha sağlıklı yaklaşmayı sağlar.
Daha da önemlisi TSK’yı anlamaya çalışanların, sivil toplumu anlamak konusunda hiç gayret göstermemeleri değil midir?
Artık defalarca görülmedi mi? Birileri “Tepeden” bir şeyleri topluma zorlamaya kalkıştığında, bu toplum birleşip mutlaka tepkisini koyuyor. Bu, tepedeki toplum mühendisleri ne tasarladılarsa, sivil toplumun tepkisi sonunda, bunların gecekondularını başlarına yıkıyor. Her askeri müdahalenin ertesinde, o müdahalenin hedef aldığı siyasal görüşlerin iktidar olduğunu yine mi unuttuk. 27 Mayıs, kapatılan Demokrat Parti’nin mirasçısı Adalet Partisi’ni, DP’den daha güçlü biçimde iktidara taşımadı mı? 12 Mart’ın dışladığı Ecevit ve Erbakan, hemen sonra koalisyonla iktidara gelmediler mi? 12 Eylül’ün yasaklısı ve tutuklusu Demirel Cumhurbaşkanı, 28 Şubat’ın mahkumu Tayyip Erdoğan tek başına iktidar olmadı mı?
Gerçekten artık yeni şeyler söylemek lazım ve geçmiş dünle birlikte bitti cancağızım, dememiz gerekiyor.
KRİZ VE SONUÇLARI
Türkiye’de ekonominin hacminin bugünkünün dörtte biri olduğu 2001’deki kriz ne tür siyasal sonuçlara dayandı? O gün tüm ihracat, bugün enerji ithalatına ödediğimiz rakamdan daha küçüktü. “Basını ele geçirip, gençleri de sokağa dökeriz” diye plan yapanlar gerçekten varsa, acaba sadece özel sektörün 121 milyar dolara ulaşan dış borçlarının bu tür bir “Kriz senaryosu” içinde nasıl ödeneceğini ve işsizliğe nasıl çözüm bulacaklarını hesaplıyorlar mı?
Bir Alman Yahudisi, komşusu Alman’a gidip “Artık bu ülkede yaşamayacağım” deyince, Alman “Neden” diye sormuş. Yahudi, “Haber aldım, gelecek ay bütün Yahudiler ve terziler toplama kamplarına gönderilecekmiş” diye açıklamış öfkesinin nedenini... Alman “Neden terzileri toplama kamplarına göndersinler ki” diye şaşkınlığını seslendirince “İşte bu yüzden bu ülkede yaşamak istemiyorum” demiş...
Sivil toplumu anlamaya çalışmak yerine sürekli TSK’yı anlamaya çalışanlar, gerçekten bu tek açılı bakış açısının sağlıklı olduğunu düşünüyorlar mı acaba? Veya bütün muvazzaflıkları döneminde NATO subayı olarak Türk-Amerikan İttifakı’nın harcını karan generallerin emeklilik döneminde ulusalcı olmalarına bakarak, bir şeyleri anlamaya çalışıyorlar mı?
Sabah, 1 Nisan 2007
|