YÖK’ün hazırladığı “Türkiye’nin Yükseköğretim Stratejisi Raporu”nu eleştiren YÖK Genel Kurul Üyesi Prof. Dr. Halis Ayhan, okullardaki başörtüsü yasağı ve imam hatip liselerine yönelik katsayı uygulamalarının doğru olmadığını söyledi.
Prof. Dr. Halis Ayhan, YÖK’ün internet sitesinde yer alan “Türkiye’nin yüksek öğretim stratejisi raporu hakkındaki görüş ve önerilerim” başlıklı değerlendirme yazısında, Türkiye’de kamu ve özel bütün öğretim kurumlarında merkezî gözetim ve denetimin hâkim olduğunu, buna karşılık bütün dünyada eğitim ve öğretimin küreselleşme, evrensellik, liberalleşme ve bireysellik olgularıyla birlikte yeniden şekillendiğine dikkat çekti.
Ayhan, eğitimin demokratik ilke ve değerlere göre şekillenmesi gerektiğini, çocukların ve gençlerin yetenek ve eğilimlerinin dikkate alınarak istedikleri alana yönelmesinin esas olduğunu vurgulayarak, “Her yaştaki vatandaşımız da dünyadaki şartlara ve bireylerin sahip oldukları eğitim hak ve özgürlüklerine göre, her alanda eğitim ve öğretim isteyecektir. Din eğitimi de buna dahildir” dedi.
“KATSAYI AMACINI AŞTI”
“YÖK’ün 8-3 katsayı kararıyla uygulamaya konulan yükseköğretime giriş sistemi, toplumun bütün kesimlerince eleştirilmekte ve sürekli tartışılmaktadır” diyen Ayhan yazısında, “1998’den itibaren yapılan uygulamalar amacını aşarak imam hatip liselerinin genel eğitim sisteminden dışlanmasına ve öğretim birliği ilkesinin zedelenmesine yol açmaktadır. İmam hatip lisesi mezunları yükseköğretime girişte hangi sistem uygulanırsa uygulansın diğer lise mezunlarıyla aynı haklara sahip olmalıdırlar. Bu okullardan mezun olanların yalnız din görevlisi olması anlayışı, demokratik hak, öğretimde birlik gibi eğitim yaklaşımlarıyla bağdaşmayacağı gibi, yetenekler doğrultusunda dikey geçiş imkanını sınırlamak anlamına gelir ki; bu da çağdaş eğitim anlayışına uygun düşmez” görüşlerine yer verdi.
“FIRSAT EŞİTLİĞİ VAZGEÇİLMEZ HAK”
Prof. Dr. Halis Ayhan, üniversitelerdeki başörtüsü yasağının dayandırıldığı Anayasa Mahkemesi kararında aksi yönde görüşlerin olduğunu ifade ederek, şöyle devam etti:
“Yükseköğretim öğrencilerinin belli biçim ve zorunluluk ifade etmeyen bir giyim kuşam içinde öğrenim görmelerinde 1989 tarihli Anayasa Mahkemesi kararı doğrultusunda da bir sakınca olmadığı anlaşılmaktadır. Mahkeme kararında ‘toplumun ahlak kuralları ve geleneklerinin yön verdiği içtenlikli uygulamalar’a olumlu anlamda atıf yapılmaktadır.
Kaldı ki; yüksek öğrenimdeki kızların eğitim ve öğretim haklarına yalnızca Anayasa Mahkemesi kararı doğrultusunda bakmakla yetinmeyip kamu düzenini bozmak, genel ahlak ve toplum sağlığına aykırı davranış bakımından kısıtlamalar getirmek düşünülürse de birey hürriyeti, eğitim-öğretim hak ve hürriyeti, eğitimde imkan ve fırsat eşitliği, kız ve erkek farkı gözetilmeksizin yetenekleri doğrultusunda herkesin eğitimden eşit şartlarda faydalanma hakkı, eğitimde dikey mobilitenin gerçekleşmesi gibi günümüz anlayışının vazgeçilmez ilke ve esasları açısından konu ele alındığında, her ferdin kamu düzenine, genel ahlaka ve toplum sağlığına aykırı olmayan biçimde istediği kılık kıyafeti tercih edebilmesi gerekir.”
|