Kadın Adayları Destekleme ve Eğitme Derneği Ka-Der şu günlerde son derece ilgi çekici bir kampanya yürütüyor. Siyasete kadın katılımına dikkat çekmek üzere, bir başarılı kadının bıyıklı fotoğrafları ile “Meclis’e girmek için erkek olmak şart mı?” diyor. Siyasete kadın katılımı konusunda çok farklı düşünsem de, kampanyayı çok ‘sempatik’ buldum. Ayrıca, kadınların siyasete daha fazla katılmasına tabii ki hiçbir itirazım yok.
Benim itirazım bu katılımın kota yoluyla gerçekleştirilmeye çalışılmasında. Ancak o konuya gelmeden önce, Ka-Der’cilere sürekli sorduğum, ancak geçen seçimlerden bu yana cevabını alamadığım bir soruyu tekrar sormak istiyorum. Malum, bu ülkede, siyasete katılma arzusunda olan birçok kadın, yasal engeller yüzünden parlamentoya giremiyor. Bunlar başörtülü kadınlar. Diğer kadınlar için hiç olmazsa yasal engel yok, ancak başörtülü kadının önüne, her şeyden önce yasal engel çıkıyor. Ka-Der’ci kadın arkadaşlarımızın bir kısmının bu konuda özgürlükçü düşündüğünü biliyorum. Ancak, aralarında bu konuyu bir türlü halledebilmiş değiller ve belli ki, başörtüsü takıntısı ağır basıyor ve bu konuda hiçbir açılımda bulunamıyorlar. Sonuçta, Meclis’e girebilmek için bıyıklı olmak gerekmediğine dair az da olsa örnek var ve en azından yasal bir ayrımcılık yok. Bu durumda, ‘Meclis’e girebilmek için başı açık mı olmak lazım?’ sorusunun cevabı son derece net. Ayrımcılığa karşı iseler, taksınlar bir başörtüsü, bir de öyle kampanya yapsınlar isterdim.
Geçen seçimlerden önce, bu tartışmayı yaptığımız bir TV programında, Ka-Der’den bir arkadaşımıza, Merve Kavakçı’nın Meclis’ten kovuluşunu hatırlattığımda. Onun başörtüsü ‘siyasal simge’, ‘Meclis’e siyaset soktu’ cevabını aldım. Kendilerine, siyasetsiz Meclis çalışmalarında başarılar dilerim.
Radikal, 27.3.2007
|