Adalet Bakanı Cemil Çiçek’in İstanbul Adliye Sarayının açılışında yaptığı konuşmada “Yargı siyasallaşmamalı. Hem içerden, hem dışardan kim siyasallaştırırsa en başta yargı olmak üzere bu ülkeye en büyük kötülüğü yapar. Yargının ideolojisi bellidir. Hukuktur, evrensel hukuk kurallarıdır, haktır ve adalettir. Buna hepimizin dikkat etmesi lâzım ve yargı üzerinden de asla siyaset yapılmamalıdır. Bu, ülkenin felâketi olur” uyarısında bulunması kamuoyunda ve hukuk çevrelerinde büyük destek buldu.
Adalet Bakanı Cemil Çiçek, bu ülkenin başına gelebilecek en büyük felaketin, yargının siyasallaşması olduğunu belirterek, “Yargı, bir siyasetin, bir ideolojinin uzantısı da olmamalıdır. Yargının ideolojisi bellidir. Hukuktur, evrensel hukuk kurallarıdır, haktır ve adalettir” dedi
İstanbul Anadolu Yakası Adalet Sarayı temel atma töreni ile Bakırköy Adalet Sarayı açılış töreninde konuşan Cemil Çiçek, Adalet Sarayının yargı camiasına ve İstanbul’a hayırlı, uğurlu olmasını diledi. Eksik ve yanlış bilgilere dayalı olarak insanların ‘’Yargıda siyasallaşma var’’ dediklerini ifade eden Çiçek, ‘’Bu Adalet Bakanı, bu hükümet ne yapmış da yargıyı siyasallaştırmış? Anayasa aynı Anayasa, Hakimler Kanunu aynı Hakimler Kanunu, kurul aynı kurul. Biz, ne yapmışız da bizden evvelkilerden farklı olarak, yargıyı siyasallaştırmışız?’’ diye konuştu.
Cemil Çiçek, ‘’Teşekkür alacakları yerde çivi çakmamış olanların ithamına maruz kalmanın kanına dokunduğunu’’ dile getirerek, şunları söyledi:
‘’Bu ülkenin başına gelebilecek en büyük felaket yargının siyasallaşmasıdır. Bu benim Amentüm’dür. İster dışarıdan, ister içeriden yargı siyasallaşmamalıdır. Ben, bu anlayışla çalışıyorum, bu anlayışla çalışıyoruz. Kim aksini düşünüyorsa herkesin huzurunda, her mekanda, her yerde bunun hesabını vermeye hazırız. Ama eksik bilgiye dayalı olarak bu türlü sloganlarla insanların vicdanlarını kanatırsanız, çalışma şevklerini kırarsanız, o zaman sıkıntıya düşeriz. Bundan ülke de kaybeder, yargı da kaybeder. Bunları söyleyişimin sebebi şu: Benim bir siyaset anlayışım var, hükümetimizin bir siyaset anlayışı var. Hepimiz biliyoruz ki devletin 3 tane erki var. Yasama, yürütme, yargı. Bunlar, birbirinin rakibi değil. Birbirinin alternatifi de değil. Birbirlerinin hasmı hiç değil. Hepimiz, millet adına yetki kullanıyoruz. Türk milleti adına yargılama yapılıyor, Türk milleti adına yasama faaliyeti sürdürülüyor, Türk milleti adına icrai faaliyet ediyoruz. Türkiye’yi içerde, dışarda temsil ediyoruz. Hepsi uyum içerisinde, bu ülkenin mutluluğu, bu ülkenin refahı için çalışmak mecburiyetindedir. Eğer bu 3 erk birbirleriyle kavga ederse, bundan en büyük zararı ülke görür.’’
Yargı meselesinin toplum önünde gelişigüzel tartışılamayacağını da ifade eden Adalet Bakanı Çiçek, sözlerini şöyle tamamladı: ‘’Yargı siyasallaşmamalı. Tekrar ediyorum. Hem içerden, hem dışardan kim siyasallaştırırsa en başta yargı olmak üzere bu ülkeye en büyük kötülüğü yapar. Yargı, bir siyasetin, bir ideolojinin uzantısı da olmamalıdır. Yargının ideolojisi bellidir. Hukuktur, evrensel hukuk kurallarıdır, haktır ve adalettir. Anayasadaki felsefe neyse yargının felsefesi, ideolojisi budur. Buna hepimizin dikkat etmesi lazım ve yargı üzerinden de asla siyaset yapılmamalıdır. Bu, ülkenin felaketi olur. Yargının birliği, milletin, devletin birliği ile eş anlamlıdır. Bunu iyi görmemiz gerekiyor. Kim ki bu birliğe gölge düşürür, kim ki bu birliği zedeleyecek davranışlarda bulunursa, bana göre bu ülkeye bir başka kötülüğü daha yapmış olur.’’
Gündel: HSYK yargıda kadrolaşma peşinde
Yargıtay emekli Savcısı Ahmet Günyel’in, Hakimler ve Savcılar Yüksek Kurulu’nun (HSYK) son çıkışlarıyla patlak veren krizle ilgili olarak, “Yargıtay içinden ve dışından yüksek mahkemenin ve tüm yargının önümüzdeki yıllarını şekillendirme çabası içinde olanlar var” dedi.
Yargıtay’a üye seçimini geciktirdiği için müsteşar hakkında suç duyurusunda bulunan HSYK’nın, aynı uygulamayı daha önce kendisinin yaptığı ortaya çıktı. Mevcut krizin hükümet muhaliflerinin yargıda kadrolaşma çabasından kaynaklandığı belirtiliyor.
Zaman’a konuşan emekli Yargıtay Savcısı Ahmet Gündel, bazı grupların kadrolaşmaya gittiğini ifade ederek, “Yargıtay içerisinden ve dışından Yüksek Mahkeme’nin ve tüm yargının önümüzdeki yıllarını şekillendirmek çabası içerisinde olanlar var” dedi. Gündel, cumhurbaşkanlığı seçimi öncesinde tırmanan krizin gerçek nedeninin Yargıtay’a seçilecek 23 üyenin öneminden kaynaklandığını belirterek, yargı ve siyaset tartışmasıyla ilgili şu açıklamaları yaptı:
“Yargıtay, adli sistemin en tepesindeki yargı mercii olarak yaşamsal önemi haiz. Yargıtay üyeleri normal yargı fonksiyonlarının dışında Yargıtay cumhuriyet başsavcısını, Anayasa Mahkemesi’nin bir kısım üyelerini, Yüksek Seçim Kurulu’nu, HSYK’nın Yargıtay kontenjanında bulunan asil ve yedek 6 üyesini, Yargıtay başkanını, daire başkanlarını ve daha birçok yerlerin üyelerini seçer. Yargıtay içerisinden ve dışından Yüksek Mahkeme’nin ve tüm yargının önümüzdeki yıllarını şekillendirmek çabası içerisinde olanlar var. Bu itibarla 23 üyenin tamamını kendi yandaşlarından seçerek Yargıtay’da mutlak çoğunluk elde etmek, başka bir anlatımla kadrolaşmanın ötesinde bunu mutlak hakimiyete dönüştürmek isteyenlerin yoğun uğraşıları mevcut. CHP gibi, anayasal kuruluşları ‘kale’ görenlerin de bu kadrolaşmada önemli menfaatleri mevcut. Kadrolaşmaların altında anayasal kuruluşlar aracılığıyla hükümetleri kuşatma altına alma çabaları var. Yani olay sadece Yargıtay’a üye seçimi değil, iktidara gelemeyenlerin Türkiye’nin geleceğinde halk iradesinin karşısına bürokrasiyi çıkarma çabalarıdır.
|