Gazetemiz yazarlarından Dr. Hakan Yalman, “Dünyada sevgiden yoksun haller sergilenirken, Bediüzzaman’ın ektiği sevgi tohumu, yeryüzünde bir ağaç gibi dal budak salmaya başladı” dedi.
Risâle-i Nur Enstitüsü tarafından Bediüzzaman’ı Anma Haftası faaliyetleri çerçevesinde düzenlenen “Toplumsal Barış İçin Sevgi” paneli, İstanbul Başakşehir’de gerçekleştirildi. Oturum başkanlığını Dr. Hakan Yalman’ın yaptığı panele, gazetemiz yazarlarından Şaban Döğen, eğitimci-yazar Doç. Dr. Şadi Eren ve ilahiyatçı-yazar Raşit Haylamaz konuşmacı olarak katıldı. Sunuculuğunu eğitimci Hakan Uygar’ın yaptığı program, aşr-i şerifle başladı ve ardından sinevizyon gösterisine geçildi.
Panelde ilk olarak söze başlayan Dr. Hakan Yalman, “Adeta varlığın besmelesidir’ dediği muhabbet ve sevgiden, herşeyi birbirine bağlayan bağ ve varlık âleminin esası olarak söz etti.
‘Dünyada sevgiden yoksun haller sergilenirken, Bediüzzaman’ın ektiği sevgi tohumu, yeryüzünde bir ağaç gibi dal budak salmaya başladı’ diyen Dr. Yalman, Bediüzzaman’ın ortaya koyduğu fikirlerin, bugün bütün dünyanın talep ettiği, üzerinde durduğu ve anlamaya çalıştığı hakikatler olduğuna dikkat çekti. Bu anlamda Kur’ân medeniyetinin de yaklaştığına dikkat çeken Yalman, ‘Önümüzdeki dönemler, çok müjdeli dönemler. Cennet gibi baharın, yavaş yavaş ortaya çıkmaya başladığı dönemler. Bediüzzaman’ın, hayatımıza müsbet hareket, ruhumuza kuşatıcı bir sevgi ve Hz. Muhammed’in (asm) nurunun yansıması şeklinde anlattığı hakikatler, inşallah bundan sonra yeryüzünün temel meselesi ve şekillendirici unsuru olacaktır’ dedi.
Varlıklar muhabbetle hareket eder
İkinci olarak söz alan Doç. Dr. Şadi Eren ise, Kur’ân, Risâle-i Nur ve büyük zatların düşünceleri ışığında ‘evrensel sevgi ve sevginin boyutları’ üzerinde durdu. Bediüzzaman’ın, yirminci asrın başlarında Hutbe-i Şamiye isimli eserinde ifade ettiği İslâm âleminin içine düştüğü altı hastalığı sıralayan Eren, bu hastalıklardan ikisinin ‘düşmanlığa sevgi’ ve ‘ehl-i imanı birbirine bağlayan nurânî bağları bilmemek’ olduğuna dikkat çekti.
Bediüzzaman’ın, muhabbeti kâinatın varlık sebeplerinden biri olarak ifade ettiğini belirten Eren, ‘Kâinatın mayası muhabbettir. Atomdan galaksilere kadar bütün varlıklar, muhabbetle hareket eder ve Allah’ın Vedud isminin tecellisini gösterirler’ dedi.
Allah’ın ‘Ey Habibim! Sen olmasaydın bu kâinâtı yaratmazdım’ dediği Peygamberimiz’in (asm), varlığın merkezinde yer aldığını belirten Eren, şairin “Muhammed’den muhabbet oldu hâsıl / Muhammedsiz muhabbetten ne hâsıl?’ sözlerine de dikkat çekti.
Zamanın Mevlânâ ve Yunuslarından olduğunu söylediği Bediüzzaman’ın, eserlerinin bir çok yerinde sevgiyle ilgili mesajlar verdiğini belirten Eren’in, aktardığı bu mesajlardan bazıları şöyle: “Muhabbet, uhuvvet, sevmek, İslâmiyetin micacıdır, rabıtasıdır”; ‘İman muhabbeti, İslâmiyet uhuvveti istilzam eder’.
Peygamberimizin metodu sevgiydi
Peygamberimizin, arkasından düşman bırakmadan giden eşsiz bir şahsiyet oluşuna dikkat çeken ilahiyatçı-yazar Raşit Haylamaz ise, Allah Resûlü’nün (asm), yaptığı savaşlarda asla savaşı başlatan taraf olmadığına dikkat çekti. Onun (asm) her zaman için sevgi ve barış yollarını deneyerek insanları İslâma davet ettiğine dikkat çeken Haylamaz, sevginin, aynı değerleri paylaşan insanlar arasında normal olduğunu, ama Resûlullah’ın düşmanlarına bile sevgiyle yaklaştığını vurguladı. Haylamaz, ayrıca, Peygamberimizin (asm) ‘Ben insanlara lânet etmekle değil, onlara rahmet olarak gönderildim’ buyurduğunu da belirtti.
Kâinatın Efendisinin (asm) engin şefkat ve sevgisine, onun (asm) müşrikler hakkındaki ‘Allah’ım, sen onlara da hidayet eyle. Çünkü onlar bilmiyorlardı’ duâsıyla dikkat çeken Haylamaz, Peygamberimizin (asm) Medine’den Mekke’ye devamlı sevgi mesajları gönderdiğini ve böylelikle Mekke’yi fethetmeden önce gönülleri fethettiğini belirtti.
Konuşması boyunca Asr-ı Saadetten sevgi ve şefkat tabloları sunan Haylamaz, bugün hâlâ Peygamber Efendimizin (asm) evrensel şefkat, merhamet ve sevgisiyle insanları gönlünü fethettiğini vurguladı.
Aileyi yaşatan sevgi ve şefkattir
Son olarak söz alan Şaban Döğen ise, ‘Aile de sevgi ve şefkat’ konusu üzerinde durdu. Kur’ân ve hadislerin ışığında, eşlerin birbirlerine karşı vazifelerini, birbirlerine sevgi ve şefkatle davranmaları gerektiğini hatırlatan Döğen ‘Aileyi ayakta tutan sır, sevgi ve şefkattir. Sevgi olmasaydı, bu kâinat olmazdı. Kâinatı ayakta tutan unsur, sevgidir’ dedi. Allah’ın ‘Ey Habibim! Sen olmasaydın bu kâinâtı yaratmazdım’ diyerek öncelikle Habibini (asm) sevdiğini ve onun hürmetine kâinatı yarattığını vurgulayan Döğen, Bediüzzaman’ın şu sözlerini aktardı: ‘İnsan kâinatın en câmi’ bir meyvesi olduğu için, kâinatı istilâ edecek bir muhabbet, o meyvenin çekirdeği olan kalbine derc edilmiştir.’
Allah’ın iman nimetini ve onun bir nuru olarak sevgiyi ihsan ettiğine değinen Döğen, imanın Kâbe hürmetinde ve Uhud Dağı azametinde olduğunu, buna mukabil insanın yaptığı kusurların çakıl taşı hükmünde kaldığını; dolayısıyla eşlerin birbirlerine, sahip oldukları iman ve o imanın nuru olan sevgiyle bakmaları gerektiğini, basit hatalarla birbirlerini kırmamaları gerektiğini dile getirdi.
Panelin ardından sahneye çıkan san’atçı Ali Oktay, seslendirdiği birbirinden güzel parçalarla, dinleyenlere musiki ziyafeti verdi. Program sonunda kitaplarını imzalayan yazarlar ise, okuyucularıyla hasbihal etti. Katılımcılara ücretsiz olarak Yeni Asya gazetesinin dağıtıldığı programda, Yeni Asya Neşriyat yayınları da satışa sunuldu.
|